AQUATICFORUM
AQUATICFORUM A HOŞGELDİNİZ.FORUMDAN DAHA ETKİN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN GİRİŞ YAPINIZ.
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓

Join the forum, it's quick and easy

AQUATICFORUM
AQUATICFORUM A HOŞGELDİNİZ.FORUMDAN DAHA ETKİN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN GİRİŞ YAPINIZ.
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
AQUATICFORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KULLANILAN YEMLER VE YEMLERİN ÇEVREYE ETKİLERİ

Aşağa gitmek

SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KULLANILAN YEMLER VE YEMLERİN ÇEVREYE ETKİLERİ Empty SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KULLANILAN YEMLER VE YEMLERİN ÇEVREYE ETKİLERİ

Mesaj tarafından kaptan03 Çarş. Ara. 08, 2010 8:52 pm

Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Kullanılan Yemlerinin Çevreye Etkisi

GİRİŞ:

Türkiye’de, denizlerde ve akarsularda gerçekleştirilen su ürünleri yetiştiriciliği yanında göl, gölet ve baraj gölü gibi kapalı havzalarda yapılan yetiştiricilik son yıllarda önemli bir gelişme kaydetmiştir. Ancak, denizler ve akarsulara göre bu alanlardaki su miktarının değişimi çok sınırlı ve uzun süreçler gerektirdiğinden dolayı, fiziksel ve kimyasal kirlenmeye karşı çok hassas bir yapı arz etmektedirler. Bu nedenle; bu alanlardaki yetiştiricilik uygulamalarının fiziksel, biyolojik ve kimyasal parametreler (taşıma kapasitesi) açısından çok dikkatli irdelenmesi ve takip edilmesi zorunludur. Genellikle bir su ürünleri işletmesinde meydana gelen kirlilik, yemin fiziksel kimyasal özelliklerine ve yemleme yönetimine bağlı olarak değişmektedir. Özellikle kapalı su alanlarında yapılan balık yetiştiriciliğinde, yemin tozlu, kırık, farklı boyda, yumuşak, aşırı yağlı ve yüzer özellikte olmaması gerekir. Normalden fazla dışkı üretimini engellemek için sindirilebilirlik katsayısı yüksek hammaddelerden yapılmış rasyonlar (selüloz oranı düşük) ve karbonhidratları iyi jelatinize olmuş yemler kullanılmalıdır. Yemlerde ideal protein-enerji ve azot-fosfor dengesinin olmasına dikkat edilmelidir. Yemleme tabloları, o bölgenin yıllık su sıcaklığı değişimleri dikkate alınarak (Termal Büyüme Katsayısı) hazırlanıp uygulanmalıdır. Yetiştiricilik çalışmaları başladıktan sonra belirli sürelerde ilgili su alanlarından ve zeminlerinden yapılacak örneklemeler ve analizlerle çevresel etki kriterleri takip edilmelidir.
YEM NEDİR?

Yem, tarım işletmelerinde yetiştirilen hayvanların kendilerinden beklenen ürünü verebilmek için tüketmek zorunda oldukları tüm besin maddeleri,ya da ağız yoluyla tüketilebilen ve hayvanlara belirli sınırlarda verildiğinde zararlı etki yapmayan organik ve anorganik maddeler.
Balık Yemlerinin Fiziksel Özellikleri
Tozlanma, kırılma, boy farklılığı, yoğunluk (yüzme, hızlı batma) ve fazla yağlı gibi balık yemlerinin fiziksel özelliklerinin çevre kirliliğine sebep olmaması gerektiği gibi, üreticinin ekonomik kayba uğramaması için balık türüne, boyutuna ve yetiştirme bölgesine göre uygun olması gereklidir (Tekinay ve diğ., 2005a). Balık yemlerinde fiziksel kaliteyi bozan nedenler ve çözüm yolları ile ilgili bazı bilgiler aşağıda sunulmaktadır.

a- Yemlerin Tozlanması ve Kırılması: Ticari olarak üretilen ve pazarlanan yemlerin en az % 1 ila 2’si paketleme ve taşıma sırasında peletlerin kırılması ile toz haline gelmesinin yanı sıra (Beveridge ve Stewart, 1998), üretim metoduna bağlı olarak ta tozlanma ve kırılma meydana gelir. Tozlanma ve kırılma oranın en aza indirilmesi için üretim sırasında peletlerin yıpranmasına neden olan bölümler tespit edilerek düzeltilmelidir. Bunun dışında hammadde partikül büyüklüğü ve uygun formulasyon kullanılarak toz ve kırık miktarını azaltmak mümkündür.

b- Pelet Boyu Farklılığı: Balıklara sunulan yemlerin aynı boyutlarda olması gerekmektedir. Balıkların ağız açıklığına uygun olmayan yemler tüketilmeden bir kısmı suda çözünür bir kısmı da su tabanına çöker. Bu faktörün ortadan kaldırılması için yemleme yapanların yem partikül boyutlarını takip etmesi ve olası durumlarda yem fabrikalarına yem boyutlarının eşit olmadığını rapor etmesi gerekmektedir. Fabrikada aynı boyutta yem üretilmesi için yapılması gereken ekstruder çıkışında bıçak hızının ayarlanmasıdır.

c- Yoğunluk: Ağ kafes sistemlerinde, balıklara yüzen yem verildiğinde yemler balıklar tarafından tüketilmeden, rüzgâr ve dalgaların etkisi ile kafes dışına çıkmaktadır. Aynı ortamda, hızlı batan yemler ise balıklar tarafından alınmadan kafes dibine çökmektedir. Her iki durumda suyun ve sedimentin kirlenmesini dolayısıyla da ekosisteme ve biyolojik çeşitliliğe zarar vermesi söz konusudur. Sıcaklığa bağlı olarak suyun yoğunluğunun değişmesinden dolayı yaz ve kış aylarında farklı yoğunluğa sahip yemlerin üretilmesi gerekmektedir. Yüzebilirlik\batabilirlik ekstrusyon yem üretim teknolojisinde ekstruderin çıkışına genleşmeyi önleyici bir aletin konulması ile ayarlanabilir. Ayrıca, yem formulasyonu oluşturulurken yem hammaddelerinin yoğunluklarının bilinmesi ve üretim sırasında ekstruder basınç, su ve buhar miktarlarının ayarlanması yemlerin istenilen yoğunlukta üretilmesini sağlayabilir.

d- Yağlama Kalitesi: Balıkların et kalitesini arttırmak ve enerji kaynağı olarak protein yerine yağların kullanılması için yüksek oranlarda özellikle salmonid yemlerine yağ ilavesi yapılmaktadır. Aşırı yağlı yemler uygun üretim teknolojisinde üretildikleri zaman suya bıraktıkları yağ miktarı minimuma indirilir. Yağlar yemlere geleneksel olarak, tambur yağlama sistemlerinde spreylenerek uygulanır ve peletler tarafından emilmesi esasına göre çalışır. Bu yağlama teknolojisi peletin bütün bölgelerine yağın ulaşmasını sağlamayabilir. Bu teknoloji yerine peletlerin merkezine kadar yağın kolay girmesini sağlayan “vakum yağlama” metodunun tercih edilmesi su ortamına yağ sızmasını en aza indirir.

Balık Yemlerinin Kimyasal Özellikleri
Balık yemlerinin çevreye olan etkilerinin minimize edilmesinde yemin kimyasal kalitesi önem arz etmektedir. Yemlerin kimyasal kalitesini belirleyen parametrelerin arasında hammadde seçimi, balık türüne göre yem formülasyonu, yem üretim teknolojisi ve üretim sırasında uygulanan kalite kontrol yer almaktadır. Kapalı havzalarda yapılan kafes yetiştiriciliği için üretilen yemlerde kullanılacak olan hammaddeler sindirilebilirliği yüksek, sindirilebilirliği balıklar tarafından çok az olan selüloz maddesini düşük oranda içeren hammaddelerden seçilmesi gerekir. Yemin sindirilmeyen nişasta oranı balık türüne göre ayarlanmalı, çünkü bu tip atıklar işletmeden ortaya çıkan katı atıkların temel kaynağıdır. Sindirilemeyen karbonhidrat ve nişasta sindirilebilirliğinin artırılması için hammaddeler ısısal ön işleme tabi tutulabilir, ekstrüzyon metoduyla yem üretiminde sıcaklık, süre ve basınç ayarları bu maddelerin kullanılabilirliğinin artırılması için uygun hale getirilebilir. (Tekinay ve diğ., 2005b; Cho ve Bureau, 2001).
SU ÜRÜNLERİ YEMLERİNİN ÇEVREYE ETKİSİ

Su ürünleri yetiştiriciliğinin çevreye etkisi, yetiştiricilik metodunun çeşidine, üretim kapasitesine ve yetiştiricilik yapılan alanın biyolojik, kimyasal ve fiziksel karakterine bağlı olarak değişmektedir Balık beslemede kullanılan yemler kuru, yaş ve nemli formlarda hazırlanmaktadır. Yemlerin yapıları bir birinden çok farklı olmasına rağmen hepsi beslenecek türün ihtiyaçlarına göre değişen miktarlarda protein, karbonhidrat, yağ ile mineral, vitamin, pigment maddeleri gibi katkı maddeleri içermektedir. Yemleri oluşturan hammaddelerin çeşit ve miktarları beslenecek türün ihtiyacına ve sindirim özelliğine bağlı olarak değişmektedir. Yemlerin yapım şekilleri ve yapımında kullanılan maddeler farklı olmasına rağmen hepsi aynı besin maddelerinden oluşmaktadır (GESAMP, 1991). Göl, gölet ve baraj göllerinin su ürünleri yetiştiriciliği açısından değerlendirilmesi önemli olduğu gibi, bu ekosistemlerde, zamanla meydana gelebilecek biyolojik değişimlerin izlenmesi ve kontrol altında tutulması da sürdürülebilir yetiştiricilik bakımından son derece önem arz etmektedir. Kontrolsüz balık üretim işletmelerinden ortaya çıkan atıklar, tüm ortamlarda olduğu gibi çevreyi olumsuz etkilemektedir. Genel anlamda, su ürünleri yetiştirme tesislerinin çevre ile etkileşimlerinde en büyük rolü yem ve yeme bağlı atıklar oynamaktadır (Tekinay, 2000). Üretim işletmelerinde balık türü göz önüne alınmaksızın suya bırakılan atıklar başlıca üç grup altında toplanabilir;

a- Tüketilmeyen yemler: Genellikle düzenli bir yemleme stratejisinin uygulanmadığı işletmelerde, tüketilmeyen yemlerin bir kısmı suda çözünerek, bir kısmı da tabana çökerek suyun organik yükünü artırır.

b- Sindirilemeyen yem bileşenleri: Yemle alınan nutrientlerin (proteinler, lipitler ve karbonhidratlar) tamamı balık tarafından sindirilemez ve bir kısmı hiç sindirilmeden veya az oranda sindirilerek dışkı yolu ile atılır. Dışkı yoluyla atılan katı maddenin miktarı, sindirilebilirliği düşük hammaddelerin rasyona ilavesi ve yemlerin uygun oranlarda sıcak buhar işlemine tabi tutulmaması ile doğru orantılı olarak değişmektedir. Fosfor oranı yüksek ve fosfor sindirilebilirliği düşük olan hammaddeler içeren yemler de fosfor deşarjına neden olmaktadır.

c- Çözünmüş boşaltım ürünleri: Sindirilen nütrientlerden azot, protein/enerji dengesi ideal olmayan yemlerle beslenen balıklarda solungaçlar vasıtasıyla (çok az oranda idrar yoluyla) önemli oranda su ortamına boşalmaktadır.
Azot

En önemli atıklardan başlıca azot ve fosfor bileşikleri su ortamını olumsuz etkilediklerinden dolayı yem formülasyonunda azot / fosfor oranları balık ihtiyacına göre ayarlanmalıdır. Yemin aminoasit kompozisyonu, yemden kaynaklanabilecek azot bazlı atıkların miktarını önemli ölçüde belirlemektedir. Balıkların yüksek oranda proteinle beslenmesi, aminoasit katabolizmasını hızlandırarak NH3, NO2-, NO3- gibi azotlu bileşiklerin balık tarafından oluşturularak su ortamına atılmasıyla ortamdaki N yükünün artmasına neden olmaktadır. Azot içeren bileşiklerin su ortamına atılmasını en aza indirilmesi için uygun hammadde seçimiyle birlikte dengeli yem formülasyonları hazırlanmalıdır. Yem formülasyonlarında, Sindirilebilir Protein/Sindirilebilir Enerji oranını düşürerek, balık tarafından ihtiyaç duyulan enerji miktarının protein olmayan kaynaklardan karşılanması sağlanarak suya bırakılan azot oranı en aza indirilebilir (Cho ve diğ, 1994; Cho ve Bureau 2001).
Fosfor

Tatlı su havzalarında çevreye etki eden en önemli faktörlerden birisi de ortamdaki fosfor (P) miktarı olduğundan dolayı, iç su ürünleri yetiştiriciliğinden ortaya çıkabilecek fosfor atıklarının takip edilerek, ortamdaki fosfor yükünün en aza indirilmesi gerekmektedir. Yemler, balık türüne göre ihtiyaç duyulan fosfor miktarı göz önünde bulundurularak formüle edilmelidir. Yem formülasyonunda oluşturulurken fosfor içeriği düşük olan ve fosfor sindirilebilirliği yüksek hammaddeler seçilmelidir. Karnivor türlerin yemlerinde balık unu oranının düşürülmesi için yapılan çalışmalarda, alternatif yem hammaddeleri olarak bitkisel kaynaklı hammaddelerin kullanımı gittikçe artmaktadır. Bitkisel kaynaklı hammaddelerde bulunan fosfor miktarı balık ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde iken soya unu ve yan ürünlerinde P fitin şeklinde bulunduğundan dolayı sindirilebilirliği oldukça düşüktür. Bitkisel kaynaklı hammaddeler kullanıldığında yemlere fitaz enziminin ilave edilmesi veya hammaddelerin fitazla ön işleme tabi tutulmasıyla, P sindirilebilirliği
artırılırken, balık tarafından yemdeki P daha fazla oranda tutulur ve aynı zamanda su ortamına bırakılan P miktarı da düşürülür (Cho ve diğ., 1994; Cho ve Bureau 2001). Ticari yemlere Di-kalsiyum fosfat formunda ilave edilen fosfor kaynağının oranları kontrol altında tutulmalıdır. Su ürünleri işletmelerinde yapılan yoğun yemleme sırasında oluşan yem kayıpları ile balık tarafından yemin alınmasından sonraki sindirim ve metabolik faaliyetler sonucu çevreye bir atık boşaltımı olmaktadır. Bu atıklar çevrenin özelliğine göre değişen zararlı etkilere sebep verebilmektedir.

ÖTRİFİKASYON

Çevreye bırakılan atıkların ana hatlarıyla katı ve çözünmüş atık olarak iki farklı fazda meydana geldiği söylenebilir. Katı atıklar, kafes altında göl tabanına çökerek sedimenti organik yük bakımından zenginleştirir ve bentik ekosistemde değişimlere neden olabilir. Organik atıkların bakteri ve diğer canlılar tarafından parçalanması sonucu ortamda O2 konsantrasyonunun düşmesine neden olarak, bentik canlıları negatif yönde etkileyebilir. İçsu göl ve göletlerin O2 miktarının yenilemesi (rejenerasyonu) daha zor gerçekleştirildiğinden, bu tip ekosistemlerde yüksek nütrient yüküne daha fazla dikkat edilmesi gerekmektedir (Cho ve Bureau, 2001). Fosfor ve azot gibi sınırlayıcı nutrientlerin içsularda çevreye yayılması sonucu fitoplankton ve daha yüksek formdaki alg ve bitkiler suda istenmeyen şekilde fazla gelişerek ötrofikasyona (alg patlaması) sebep olurlar. Su ürünleri yetiştiriciliğinden kaynaklanan atık suların ötrofikasyondaki rolü, atıkların bırakıldığı su ortamının kimyası, hidrolojisi ve taşıma kapasitesine bağlıdır (Jahncke ve Schwarz, 2002). Sucul ekosisteme giren, akuakültürden kaynaklanan nutrientler dışında ekosisteme farklı kaynaklardan da nutrient girişi olmaktadır. Bu duruma, sanayi ve evsel atıklar, erozyon ile suya karışan ve yağmur ile havadan gelen nutrientler örnek verilebilir. Yetiştiricilikten kaynaklanan ötrofikasyonun kapalı havzaların su kalitesinde bir takım değişimlere, genellikle ışık geçirgenliğinde azalmaya, besin elementi, elektrik iletkenliği ve klorofil a miktarında artışlara neden olabildiği belirtilmiştir (Rast and Holland 1988).

Besleme Kaynaklı Atıkların Çevreye Boşaltımı
Yem kayıplarının oluşumu ve kayıp miktarı farklı faktörlerin etkisi altındadır. Bunların başında beslenecek olan türün yem alma alışkanlığı gelmektedir. Kimi türler yüzeyden yem alırken kimileri dipten veya su kolonundan yem almaktadırlar. Ancak yavaş yem alan türlerin beslenmesinde suda daha stabil kalabilen yüzen yemlerin kullanılması daha yararlıdır (NRC,1993). Yemleme metodu, yem miktarı ve yemleme zamanı da önemlidir. Yemleme zamanı da yem kayıplarının oluşmasında etkilidir. Beslenecek balığın günün hangi saatinde daha iyi yem aldığı gözlenmeli ve buna uygun bir programlama yapılmalıdır. Yem miktarının belirlenmesinde farklı yöntemler kullanılmaktadır. Bunlar su sıcaklığı, suyun oksijen durumu ve balığın büyüklüğüne bağlı olarak kullanılır. Yemleme sırasında gelişigüzel bir yemleme yerine bu faktörler göz önüne alınarak verilecek yem miktarı hesaplanmalıdır. Danimarka’daki alabalık çiftliklerinde yapılan çalışmada havuz ve tanklardaki balıkların beslenmesinde ıskarta balık kullanıldığında %10-30, yaş peletler kullanıldığında 5-10, kuru yemler kullanıldığında %1-5 kayıp meydana geldiği tespit edilmiştir. Diğer bir çalışmada kafeste salmon yetiştiriciliği sırasında yem kayıplarının %20 olarak tespit edilmiştir (Pillay,2004).
Taşıma Kapasitesi

Göllerde yapılan balık yetiştiriciliğinde kafeslerin kurulacağı alanlar ve rotasyonu için bölgenin taşıma kapasitesinin belirlenmesine ihtiyaç vardır. Bir içsu havzasının taşıma kapasitesini belirlemek ve kurulacak olan balık üretim tesislerinin etkisini önceden tahmin etmek için, işletmenin kurulacağı göl veya göletin drenaj alanı, yüzey alanı ve gölet hacmi, gölün derinliği, toplam su akışı, gölette su değişim oranı ve su yenilenme kapasitesi ve fosfor
tutma katsayılarının bilinmesi gerekir Göllerde yapılan su ürünleri yetiştiriciliğinden kaynaklanan atıkların temel nedeni kullanılan yemlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri ve uygulanan yemleme stratejileridir. Su kalitesinin bozulmasına neden olan bu etkenlerin çiftlik atık sularındaki konsantrasyonlarının düşürülmesi için gölün taşıma kapasitesi göz önüne alınarak yem ve yemleme stratejilerinin geliştirilmesi gerekmektedir.

YEMLEME STRATEJİSİ:


Balık yetiştiriciliğinde, yemleme yönetimi hem ekonomik hem de ekolojik koşullar acısından büyük bir etkiye sahiptir. Balık yetiştiriciliğinin çevresel etkilerinin en aza indirmek için yemlerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin iyileştirilmesinin yanı sıra ideal yemleme yönetiminin oluşturulması da gerekmektedir. Balık turunun ihtiyacına uygun “çevre dostu” üretilmiş yem bile kotu bir yemleme yönetiminin uygulanması ile su kalitesinin bozulmasına ve üretimin düşmesine yol acar. İdeal bir yemleme yönetiminin oluşturulması için yem sunum metoduna, yemleme sıklığına ve yemleme tekniklerine
dikkat edilmelidir. Öncelikle, yemlemenin muhatabının tanklar, havuzlar veya ağ kafeslerden ziyade balıkların olduğundan, dolayısıyla sadece balıkların yemlendiğinden emin olunmalıdır. Yem kaybı minimuma hatta sıfıra indirilmezse hem FCR değeri yükselerek ekonomik kayıp meydana gelir, hem de işletmenin bulunduğu su ortamı ve cevre kirlenerek uzun vade de çözümü zor ekolojik sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, tesiste yemleme yapan teknik eleman veya işçilerin kesinlikle yemleme yöntemleri konusunda eğitimli olmaları ve periyodik olarak kontrol edilmeleri gerekir. Balıklara genelde doyana kadar ya da sınırlı yemleme yöntemi ile beslenir. En kolay ve en pahalı yemleme şekli olan doyana kadar yemleme yöntemi, 0.5-100 gram aralığındaki
balıkların beslenmesinde uygulanırsa karlı bir strateji olarak kabul edilebilir. Bu yöntemde üretici balığın tüketeceği maksimum yem miktarını gözlemleme imkanına sahip olduğu için atık miktarı az olacaktır. Balık üreticileri, optimum yem oranını yakalamak için ya yem üreticilerinin hazırladıkları yada kendilerinin deneysel olarak elde edikleri yemleme tablolarını kullanmaktadırlar. Yem üreticileri tarafından sağlanan yemleme tablolarının uygulanmasında dikkatli olunmalıdır. Balık turu, genetik stoklar, yem kompozisyonu ve su sıcaklığı gibi etkenler yem tablolarının uygulanmasında zorluklara sebep olmaktadır. Bu tabloların gelişigüzel kullanılması ya da dikkatsiz yemleme yönetimi önemli miktarda yem kaybına, atık ve ekonomik kayıp oluşmasına neden olur. Bu yüzden, en ideal yemleme tablosu her yemin besin kompozisyonuna ve enerji yoğunluğuna bağlı olarak ve su sıcaklığı da dikkate alınarak hazırlanmış olanıdır. İdeal yemleme stratejisinin temelinde, balık üretiminin maksimumda tutularak yem ve yemlemeye bağlı en az atık oluşturacak şekilde balıkların beslenmesi vardır (Cho ve Bureau, 1998). Bu yemleme yönetiminde, termal büyüme katsayısı, yemin sindirilebilirlik katsayısı ve nutrientlerin vücutta tutulma oranlarının hassas takip edilmesiyle hem ekonomik acıdan işletmeler için fazla yem kullanılmaması hem de çevreye bırakılan atık miktarının en aza indirilmesi sağlanabilmektedir. Yemleme sıklığı, balığın ağırlığı ve su sıcaklığına bağlı olarak ayarlanmalıdır. Her iki parametre yemlerin sindirim sisteminden geçişinde büyük bir öneme sahiptir.


SONUÇ

Diğer yetiştiricilik sistemlerine göre daha hassas yapıda olan kapalı alanlarda uygulanan yetiştiricilik faaliyetlerinin çevresel etkileşimini en azda tutabilmenin yolları şöyle sıralanabilir:
1. Gol ve/veya göletlerin yetiştiricilik bakımından taşıma kapasiteleri belirlenmelidir.
2. Kullanılan yemlerde maksimum fosfor ve selüloz oranı ile ideal azot/fosfor oranı ve protein/enerji oranları korunmalıdır.
3. Yemlerin fiziksel özellikleri ideal ölçütlerde olmalıdır.
4. Yemleme stratejileri bilimsel veriler ışığında uygulanmalıdır.
5. Rutin olarak, su ve zeminde fiziksel ve kimyasal analizler yapılmak suretiyle olası etkiler izlenmeli ve kontrol altında tutulmalıdır.
kaptan03
kaptan03
AKTİF ÜYE
AKTİF ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 38
Yaş : 35
Nerden : AFYONKARAHİSAR
Lakap : kaptan03
Reputation : 8
Points : 98
Kayıt tarihi : 07/12/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz