AQUATICFORUM
AQUATICFORUM A HOŞGELDİNİZ.FORUMDAN DAHA ETKİN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN GİRİŞ YAPINIZ.
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓

Join the forum, it's quick and easy

AQUATICFORUM
AQUATICFORUM A HOŞGELDİNİZ.FORUMDAN DAHA ETKİN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN GİRİŞ YAPINIZ.
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
AQUATICFORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ALERJİK HASTALIKLAR

Aşağa gitmek

 ALERJİK HASTALIKLAR Empty ALERJİK HASTALIKLAR

Mesaj tarafından vgokhan Salı Şub. 08, 2011 10:15 am

alerji nedir?

Alerji vücudun özel bir maddeye karşı gösterdiği ters (kötü) tepkiyi açıklamak üzere kullanılan bir terimdir. Alerjiye neden olan çoğu şey aslında zararlı değildir ve alerjisi olmayan insanlar üzerinde etki göstermez. Alerjik tepkimeyi harekete geçiren herhangi bir maddeye alerjik madde (alerjen) denir.

Birçok farklı alerjik madde türü vardır; bunlardan en yaygın üçü polen, ev toz akarları ve kuruyemişlerdir. Alerjik maddeler tüm canlı organizmalarda bulunan protein içerir ve tepkimeye neden olan da bu proteindir. Penisilin gibi bazı ilaçlar da alerjik tepkimeye neden olabilir. Bu ilaçlar protein içermezler ancak vücuttaki protein ile bir araya geldiklerinde tepkimeye neden olabilirler.

Alerjik maddeye karşı gösterilen alerjik tepkime o madde ile temasa geçtiğinizde meydana gelir. Temas, cilt, akciğerin koruyucu iç yüzeyi, ağız, boğaz, mide veya bağırsak yoluyla olabilir. Vücudunuz belirli bir maddeye karşı kötü bir tepki gösterdiğinde o maddeye karşı alerjiniz olduğu söylenir.

Alerjik tepkimeler bir dizi semptoma neden olabilir. Bazı insanlar alerjiye karşı oldukça ılımlı tepki gösterirken bazı tepkimeler ise ciddidir; bu tepkimeler çok nadiren de olsa ölümle sonuçlanır. Alerjiler çok yaygındır ve İngiltere’de yaklaşık dört insandan birini hayatlarının bazı dönemlerinde etkiler. Alerjiye yakalanan çocuk sayısının gittikçe artması ile birlikte rakamlar her yıl %5 oranında bir artış göstermektedir..
ALERJİK HASTALIKLAR

Alerji, Yunanca 'değişik iş veya değişik reaksiyon' anlamına gelen bir kelime olup aşırı duyarlılık reaksiyonlarını anlatmak için kullanılmaktadır.

Alerjik hastalıklar; göz, deri, solunum ve sindirim sistemi gibi bir çok sistem ve organı etkilemektedir.

Alerjik hastalıkları ve bulgularını kısaca başlıklar halinde özetleyecek olursak;

1. Alerjik rinit (= saman nezlesi)
2. Alerjik konjonktivit
3. Alerjik bronş astması
4. Atopik dermatit
5. Ürtiker (kurdeşen) - anjioödem
6. Alerjik gastroenteropati
7. Anafilaksi
8. İlaç alerjisi

Alerjik rinit; (en sık görülen alerjik hastalık)
- Hapşırma, burun akıntısı (su gibi), burunda kaşıntı, tıkanıklık
Alerjik konjonktivit;
- Gözlerde kaşıntı, kızarıklık, sulanma
Ürtiker;
- Vücutta kaşıntı, deriden kabarık, kaşıntılı, kızarık lezyonlar.
Anafilaksi;
- İç sıkıntısı, el ayasında ve ayaktabanında kaşınma, yaygın kaşıntı, tansiyon düşüklüğü ve şok, soluk borusunda şişme ve nefes darlığı.

Alerjik şikayetlerin; yer, mevsim(mevsimsel, yılboyu), çevre faktörleri ile ilişkisi, diğer aile üyelerinde benzer alerjik şikayetlerin (atopik bünye) görülmesi gibi özellikleri de önem taşımaktadır.

ALERJİK HASTALIKLARDA DERİ BULGULARI

Deride kaşıntı, pullanma, renk değişiklikleri, derinin kalınlaşması şeklinde karşımıza çıkan atopik dermatit, hem sık görülmesi, hem de gelecekte saman nezlesi ve astım gibi hastalıkların ön habercisi olması nedeniyle önemli bir alerjik hastalıktır.

Derinin ikinci önemli alerjik hastalığı ürtikerdir. Ürtiker, 3 haftadan kısa sure devam ederse akut ürtiker; 3 haftadan daha uzun süre devam ederse kronik ürtiker olarak incelenir. Yuvarlak veya oval, beyaz veya kırmızı şişlikler şeklinde karşımıza çıkar. Lezyonlar birkaç milimetreden birkaç santim büyüklüğüne kadar olabilir.

Ürtikerial lezyonlar genellikle 24 saat içinde kaybolurlar. Eğer 24 saatten fazla aynı yerde kalıyorsa vaskülit gibi farklı tanılar düşünülmelidir.
Angioödem ise göz kapaklarında, dudaklarda şişlik şeklinde karşımıza çıkar. Hafif ağrılıdır ve tipik olarak asimetriktir.

ALERJİK KONTAKT DERMATİT

Çeşitli ilaçlar, metaller, makyaj malzemeleri gibi pek çok nedene bağlı olarak genellikle 24-48 saat süren bir bekleme süreci sonrasında deriden kabarık, kaşıntılı, kızarık lezyonlar gelişir.

SOLUNUM SİSTEMİ ALERJİLERİ

Klinikte en sıklıkla görülen alerjik hastalıklar solunum yolunun alerjik hastalıklarıdır. Bunlardan saman nezlesi ve astım birlikte görülebileceği gibi ayrı ayrı birer hastalık olarak da karşımıza çıkabilir. Saman nezlesi olan hastaların büyük bir çoğunluğunda astım gelişebileceği unutulmamalıdır. Saman nezlesinde en çok burunda su gibi akıntı, tıkanıklık, hapşırık, kaşıntı gibi şikayetler görülmektedir.
Hastada saman nezlesi şikayetleri ile birlikte öksürük, hırıltı, nefes darlığı gelişmesi astımı düşündürmelidir. Astım solunum yollarının en ciddi alerjik hastalıklarından biridir.


GÖZ ALERJİLERİ
ALERJİK KONJUKTİVİT

Gözlerde kaşıntı, kızarıklık, sulanma, batma gibi şikayetler vardır. Genellikle saman nezlesi ile birliktedir, şikayetler mevsimsel artış gösterebilir.

SİNDİRİM SİSTEMİ ALERJİLERİ

Besinlere bağlı alerjiler de ağız içi veya ağız çevresinde lezyonlar, ishal, kusma, burunda akıntı, deride şişlik kızarıklık, astım, ile karşımıza çıkabilir.


Sağlıklı günler dileğiyle�
Uzm. Dr. Papatya BAYRAK DEĞİRMENCİ
Alerjik rinit (saman nezlesi), toplumda sık görülen Alerjik hastalıkların en önemlilerinden biridir. Özellikle Alerjik olan anne ve/veya babaların çocuklarında görülme sıklığı daha fazla olan bu hastalık; endüstriyel gelişmiş ülkelerde, çevre kirliliği gibi faktörlerin artması ile giderek artmaktadır. Hastalığın başlama yaşı genellikle küçük yaşlarda olmakla birlikte, ileri yaşlarda da başlayabilir. Hastalık genllikle Alerjik konjonktivit (göz nezlesi), Alerjik sinüzit veya astımla birliktelik gösterebilir.

Alerjik rinit hayatı tehdit etme özelliği olmayan ancak hastanın konforunu belirgin şekilde bozan bir hastalıktır. Bu hastalıkta özellikle hastalar belirli bir alerjen ya da alerjenlerle karşılaştığı zaman şikayetler ortaya çıkar. Hastanın şikayetlerinin orrtaya çıkabilmesi için hastanın en azından sorumlu alerjenle daha önceden bir kez karşılaşmış ve ona duyarlı hale gelmiş olması gereklidir.











Allerjik riniti olan bir çocukta burun kaşıntısı ve akması nedeni ile sık karşılaşılan burnunu çekme.


Alerjik rinit genel anlamda 3 ayrı kategoride incelenebilir:

1- Yıl boyu süren Alerjik rinit,
2- Mevsimsel Alerjik rinit,
3- Yıl boyu süren ancak, mevsimsel artışlar gösteren Alerjik rinit.

Bu hastalıklarda alerjiyi ortaya çıkaran alerjenler hastalığın görülme zamanını belirler. Örneğin yıl boyu Alerjik rinit genel anlamda mite (ev tozu akarı)' lara bağlıdır; mevsimsel Alerjik rinit ise genel anlamda polen (ağaç, ot, yabani ot, hububat poleni)' lere bağlıdır. Yıl boyu süren mevsimsel artışlı Alerjik rinitlerde ise sorumlu alerjen hem mite'lar hem de polenlerdir. Yıl boyu Alerjik rinit bazen ev içerisinde yaşayan hayvanlara (kedi, köpek, kuş gibi), bazen yıl boyu polenizasyon yapan bitki polenlerine (parietaria= yağışkan duvar otu), bezan de hamam böceği çıkartılarına bağlı olabilir.

Alerjik rinitte bulguların ortaya çıkabilmesi için alerjenle kontağın olması gerekir demiştik; bu anlamda özellikle ev tozu akarı ile her zaman karşılaşmak mümkündür. Özellikle ev içi ortamda geçirilen akşam ve gece uyku saatleri alerjenle en çok kontakt edilen saatlerdir. Böyle olunca hastalara özellikle sabahları uykudan kalktıklarında Alerjik rinit bulguları gösterirler. Oysa polen alerjisi olan hastalar o bitkinin polenizasyon yaptığı mevsimde bulgu verirler.













Allerjik riniti olan bir çocukta �allerji selamı�


Bulgular:

Alerjik rinitli hastalarda alerjenle karşılaştıktan sonra dakikalar içerisinde hapşurma, burunda kaşınma, burun akması ve/veya burun tıkanıklığı olur. Bu kişilerde devamlı bir burun çekme, burun kaşıma nedeni ile özel mimikler gelişir (şekil-1). Yine bu kişiler çocukluklarından beri burunlarını avuç içleri ile yukarı doğru sildiklerinden dolayı bu harekete alerji selamı, burun üstünde oluşan yatay çizgiye de alerji çizgisi denilir (şekil-2). Hastalarda özel bir yüz görünümü dahi oluşabilir (şekil-3). Bu hastalarda genelde Alerjik konjonktivit (göz nezlesi) te eşlik ettiği için gözlerde yanma, batma, kaşınma, sulanma gibi bulgular da görülebilir. Yine bu hastalarda eğer Alerjik sinüzit varsa, geniz akması, baş ağrısı, gece gelen öksürük nöbetleri olabilir. Astımın da birlikte görüldüğü hastalarda, nefes darlığı, hırıltlı solunum, göğüste sıkışma hissi, öksürük gibi bulgular olabilir. Özellikle Alerjik rinitli hastalarda antiAlerjik (antihistaminik) ilaç aldıktan sonra bulgularda belirgin gerileme olur.










Kronik allerjik riniti olan 14 yaşında bir çocuğun görünümü

Hastalığın tanısı:

Alerjik rinitli hastalar uzun süre grip zannedilip yanlış tedaviler uygulanabilir. Eğer ailesinde Alerjik hastalık hikayesi olan bir kişi ise Alerjik rinit, hasta ve hekimin aklına daha erkenden gelir. Hastalarda Alerjik rinit düşündükten sonra, öncelikle burun içi mukoza muayenesi yapılır. Burun içi mukozası ödemli, şiş ve soluktur. Bu özelliği ile gripten ayrılır. Bu hastaların kan testlerinde total IgE yüksektir. Ayrıca kanlarındaki eozinofil sayısı artmıştır. Yine kan testinde alerjene spesifik IgE saptanabilir (RAST gibi metodlarla). Bu hastalarda tanıyı desteklemek ve sorumlu alerjeni saptamak için için cilt testleri uygulanır. Cilt testleri içerisinde özgüllüğü ve duyarlılığı en yüksek olan test ön kol iç yüzüne ya da sırta uygulanabilen prick (delme) testtidir (şekil-4). Bu testte genellikle ön kol iç yüzüne bir damla alerjen eksteresi damlatılır ve üzerinden deride ince bir iğne ucu ya da özel prick test ucu ile küçük bir delik açılır. Delik derinin sadece üst tabakasını kapsar. 15 dakika sonra ciltte oluşan kızarıklık ve kabarıklık ölçülür ve kayıt edilir. Test yaparken pozitif ve negatif kontrol mutlaka uygunlamalıdır. Pozitif kontrol olarak histamin, negatif kontrol olarak serum fizyolojik kullanılır. Pozitif kontrol optimum bir değerlendirme için mutlaka en az 3 mm kabarıklık göstermelidir. Diğer test sonuçları bu değere göre değerlendirilir. Negatif kontrol de mutlaka negatif sonuç vermelidir.



















Allerjik hastaların tanısında en güvenilir testlerden biri olan deri prick testinin yapılması ve okunması


Prick cilt testinin negatif bulunduğu ama ısrarla alerji düşünülen vakalarda ise cilt içine bir miktar alerjen ekstersi verilerek yapılan intra dermal test pozitif sonuç verebilir. Fakat bu test hem prtik değil, hem de bazen sistemik Alerjik reaksiyonlara yol açabileceği ve aynı zamanda özgüllüğünün yeterli olmaması nedeni ile çok seçilen bir test değildir.

Kesin tanı için ise özellikle araştırma amaçlı çalışmalarda burun basıncını ölçen aletler yardımı ile burun içine alerjen sıktıktan 15 dakika sonra burun basıncı tekrar ölçülür (nazal provakasyon testi). Burun içi basınçta belirli oranda bir artış varsa pozitif olarak kabul edilir.

Hastalığın tedavisi:
ALERJİK RİNİT:
Alerjik rinit için öncelikle, hastanın mutlaka alerjenle kontağını bitirmesi veya bunu minimum düzeye indirmesi gereklidir (korunma yöntemlerini web sayfamızda bulabilirsiniz). Bunun dışında ilaç olarak öncelikle burun içine uygulanacak veya ağızdan uygulanacak antihistaminiklerden fayda sağlanmaya çalışılır. Hastaların önemli bir kısmında bu ilaçlardan fayda elde edilir. Hekimin uygun gördüğü durumlarda burun içine uygulanan kortizonlu spreylerden de belirgin yarar sağlanır. Bu tür kortizon preparatlarının yan etkisi yok denecek kadar azdır.

İlaçlardan fayda görmeyen, yeteri derecede fayda sağlanamayan hastalarda alerjen immünoterapi (aşı) tedavisi Dünya Sağlık Örgütü (WHO)' nün onayladığı bir tedavidir. Etkinliği kesin kanıtlanmış olan bu tedavi yönteminde bu günkü standartlarda yüksek kalitede alerjenler kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki bu tedavi yaklaşık % 85 dolayında fayda sağlıyor. Ancak bu tedavinin özellikle doz artımı döneminde daha da iyisi tedavi boyunca bir alerjist tarafından yapılması ve takip edilmesi uygun olur. Tedavi hastanın verdiği klinik ve laboratuvar sonuçlarına göre 3 veya 5 yıl kadar sürer. Öncelikle birkaç ay süren ve aşının her hafta yapıldığı bir doz artımı rejimi uygulanır. Bu program sonucunda optimum doza (sabit doza) ulaşılınca aşılar önce 15 günde bir daha sonra ayda bir uygulanmaya başlanır. Tedavi süresince yılda bir kez cilt testlerini tekrarlamak hastanın takibi açısından uygun olur. Uygulanan bu alerjen immünoterapi programının Alerjik astımdan korumada da belirgin şekilde etkin olduğu kanıtlanmıştır.

Sağlıklı günler dileğiyle...
Doç. Dr. Cengiz KIRMAZ

Kontak dermatit, derinin bazı maddelerle teması sonucu oluşan bir reaksiyondur. Bu reaksiyonların % 80' i tahrişe bağlı reaksiyonlar (örneğin: bulaşık yıkama sonucu oluşan el gibi), % 20' si de alerjik reaksiyonlardır. Reaksiyon temastan hemen sonra olşumaz. Temas sonrası 1-3 gün sonra oluşan belirtiler genellikle 1 hafta veya daha sonra kaybolur. Deri kırmızı, kaşıntılı, iltihaplı ve kabarcıklı bir hal alır. Reaksiyon genellikle temas yerinde en ağırken derinin diğer bölgelerinde de olabilir.

Kimlerde Olur?

Genetik yatkınlığı olan kişilerde gelişmesi kolaydır. Zehirli duvar sarmaşığı ve meşe ile yoğun bir temas sonucu daha fazla oranda oluşurkun, kısa süreli temas sonucu da oluşabilir. Alerjik kontak dermatit erişkinlerde daha sıktır.











En Sık Hangi Maddeler Alerjik Kontak Dermatite Neden Olur?

Zehirli duvar sarmaşığı ve zehirli meşe en çok sorumlu olan bitkilerdir. Zehirli sarmaşık yerde yetişebileceği gibi, asma ve ağaçlara da sarılarak büyüyebilir. Bu bitkilerdeki uruşiol denilen bir reçine reaksiyonlara neden olmaktadır. Bu madde el aleti ve bazı elbiselerin yapımında kullanılır.
Diğer bazı bitkiler, metaller, kozmetikler ve bazı ilaçlar da reaksiyonlardan sorumludur. Yaklaşık 3000 tane kimyasal madde alerjik dermatite yol açabilir. Bunları sürekli kullanan kişilerde günün birinde kontak dermatit oluşabilir.

Hangi Metaller Kontak Dermatite Neden Olur?

Nikel, krom, civa kontak dermatite en sık neden olan metallerdir. Nikel bir çok mücevher, kemer tokası ve kol saatinde bulunur. Ayrıca elbiselerdeki fermuar, çıt çıt, kancalarda ve gözlük çerçevelerinde de bulunur. Nikel ile birlikte krom kullanılması ile nikele reaksiyonu olan kişilerde krom kaplamalı maddelere de reaksiyonlar görülmeye başlanmıştır.

Kontakt lens solusyonlarında bulunan cıva da bazı duyarlı kişilerde problemlere yol açmaktadır. Cıvaya duyarlı olan kişiler kontak lens solusyonlarının üzerindeki etiketleri dikkatlice okumalıdırlar. Bununla birlikte bir çok kontak lens solusyonu cıva içermemektedir. Bu metallerden sakınmak en önemli tedavi yöntemidir. Nikel yerine paslanmaz çelik ve 14 ayar altın kullanılmalıdır. Bunlar çok az miktarda nikel içerirler (18 ayar altında çok çok az miktarda nikel vardır).

Kozmetikler Alerjik Deri Reaksiyonlarına Neden Olabilirler mi?

Saç boyalarından tırnak cilalarına kadar bir çok kozmetik alerjik kontak dermatite neden olabilir. Saç boyalarında bulunan parafenilendiamin en sık sorumlu etkendir. Elbiseler için kullanılan boyalar da neden olabilir. Parfümler, göz farları, tırnak cilaları, dudak boyaları ve güneş kremleri de aynı şeyi yapabilir.
Hipoalerjenik ürünleri kullanmak en akıllıca yolardan biridir. Bu ürünler alerjik reaksiyona neden olabilecek parfüm ve boya içermezler. Kolaylıkla bulunabilirler.

Hangi Tür İlaçlar Alerjik Kontak Dermatite Neden Olurlar?
Antibiyotikli kremlerde bulunan neomisindir en sık nedendir. Penisilin, sülfa ilaçları, lokal anestetikler ve ilaçlardaki koruyucular diğer sorumlu faktörlerdir. Sağlık çalışanları, özellikle hekimler ve diş hekimleri bu maddelerle sık temas nedeni ile en çok risk altında olan kişilerdir.
Alerji uzmanınız size ilaçlarla oluşan kontak dermatitin tedavisi hakkında önerilerde bulunabilir.

Alerjik Kontak Dermatitin Tedavisi Nedir?

* Temas sonrası deri su ve sabunla ovulmalıdır.
* Reçine içeren ürünler ve elbiseler tekrar kullanılmadan önce yıkanmalıdır.
* Antihistaminikler kaşıntıyı engellemek için kullanılabilirler. Belirtiler enfekte olmadığı veya çok fazla kaşınmadığında alerjik kontak dermatit iz bırakmaz.
* Kabarcıklar patlamamış iltihaplı bölgeye ıslak soğuk kompres (1 litre su, 50 mililitre sirke karıştırılarak hazırlanır) uygulayınız. Kalamin losyonu kaşıntıyı önlediği gibi kurumayı da sağlar.
* En etkili tedavi kortizondur. Hafif derecedeki reaksiyonlarda düşük kortizon içerikli kremler kullanılabilir. Orta ağırlıkta reaksiyonlar varsa yüksek kuvvetteki kortizonlu kremler kullanılır. Çok ağır reaksiyonlar için kortizon hapları gerekebilir.
* Alerji aşı tedavisi hala deney aşamasındadır.
* En iyi tedavi sorumlu olan etkenden kaçınmaktır.


Sağlıklı günler dileğiyle...
Doç. Dr. Cengiz KIRMAZ


En son vgokhan tarafından Salı Şub. 08, 2011 10:46 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 ALERJİK HASTALIKLAR Empty Geri: ALERJİK HASTALIKLAR

Mesaj tarafından vgokhan Salı Şub. 08, 2011 10:34 am

ATOPİK DERMATİT
Atopik dermatit, egzema diye de adlandırılan alerjik deri hastalığıdır. Genel olarak çocukların %1-3' ünde görülen bu rahatsızlık, annesinde alerjik hastalık olan yeni doğanlarda %27 oranında görülür. En sık görülme yaşı 1 yaştır. 2 yaşından sonra genellikle kaybolur. Çocukların yaklaşık yarısında ergenlik çağına kadar devam edebilir. Bir kısmında ise hastalık tamamıyla geçmez. 1 yaşından sonra ortaya çıkanların uzun yıllar sürmesi söz konusudur.

Bulgular, Tanı

Kaşıntı, bazen gerginlik klasik bulgularıdır. Genel olarak belirtiler ufak pullanmalar tarzındadır, eğer bakteriyel ya da viral enfeksiyon eklenirse sulanma bulguları oluşur.

Yeni doğanlarda atopik dermatit genellikle yüzde ve kulak arkasındaki pililerde, dirseklerde, dizlerin arkasında ve popolarında görülür. Yüzde özellikle göz kapaklarının birleştiği çizgilerde (Dennie hattı) görülür. Çocuklarda kol ve bacakların dış yüzünde görülür. Çocuk ve ergenlerde, deri belirtilerinin olmadığı alana sert bir cisimle basıldığında beyaz dermografizm denilen beyaz renkli bir kabarıklık oluşur. Bu şüpheli durumlarda doktorlar tarafından atopik dermatit tanısı koymak için uygulanan bir yöntemdir. Daha yararlı bir test ise kanda IgE antikorlarına bakmak ve alerji deri testi yapmaktır. Deri testi gıdalar, ev tozu akarları, hayvan tüyleri, polenlerle yapılır.

Tedavi

Eğer hastanın bir gıdaya duyarlılığı saptandı ise bu gıda mutlaka diyetinden çıkarılmalıdır. Eğer bu gıda süt gibi vazgeçilmez bir besin ise alerji uzmanınız bunun yerine kullanabileceğiniz seçenekler hakkında sizi bilgilendirir. Eğer sorumlu olan, çevresel bir faktörse onlardan da kaçınmak gerekir. Ilık su banyosu ve kokusuz sabunlar kaşıntıyı azaltır. Bir havlu ile sürtmeksizin hafifçe kurulanır ve hemen nemlendirici krem sürülür. Şiddetli belirtiler için kortizonlu kremler kullanılabilir. Fakat bu kremler kesinlikle yüzdeki belirtilere uygulanmamalıdır. Antihistaminikler derideki kaşıntıyı önlemektedir. 12 yaşın altındaki çocuklarda uyku hali yapmayan ve uzun etkili antihistaminikler kullanılmalıdır. Tırnaklarınızı kısa kesiniz.Yumuşak ve pamuklu giysilerin kullanması uygundur. Deterjanlar hafif ve parfümsüz olmalıdır. Eğer belirtilerde sulanma olursa hasta mutlaka doktoruna başvurmalı ve gerekli olan antibiyotikleri kullanmalıdır.

Hastalığın Gidişi

Çocukların 1/3' inde bu hastalık tamamen geçer ve diğer alerjik hastalıklar da gelişmez. Diğer 1/3' inde hastalık geçer, ama alerjik rinit ve/veya astım gelişebilir. 1/5' inde yıllarca sürebilir. Çok daha az bir kısmında ise hem deri belirtileri devam eder hem de buna alerjik rinit ve/veya astım eklenebilir. Tüm bunlara rağmen hastaların nasıl gideceğine dair kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Sıkı bir şekilde diyet, çevresel faktörlerin kontrolü, tedavi takibi yapılmalıdır.

http://www.alerjiklinigi.com/images/thumb7031375.JPG
http://www.alerjiklinigi.com/images/thumb7031359.JPG










Sağlıklı günler dileğiyle...
Doç. Dr. Cengiz KIRMAZ

LATEKS ALERJİSİ
Lateks Nedir?

Lateks, Hevea brasiliensis isimli kauçuk ağacının sütlü özsuyudur. Bugün için lastik içerikli bir çok üründe bulunmaktadır.

Lateks Alerjisi Nedir?

Alerjik yapılı kişilerde oluşan bir reaksiyondur. Kişilerin deri veya mukozaları (özellikle göz, burun, akciğerler, ağız, anüs ve vajen) bu madde ile karşılaştığında vücutta histamin gibi bazı kimyasallar açığa çıkar ve çeşitli reaksiyonlara neden olur. Eğer bir kişinin latekse karşı alerjisi varsa diğer lastik ürünlerine de alerjisi olur. Çünkü bu ürünlerin çoğu lateks içerir.

Lateks Alerjisinde Hangi Tür Reaksiyonlar Görülür?

Lateks alerjisi bulguları diğer alerji bulguları gibidir. Hafif vakalarda deriye temas halinde kırmızılık, şişlik ve kaşıntı olur. Daha ağır vakalarda deride çatlamalar oluşur. Ayrıca temas halinde temas yerinde ve/veya tüm vücutta kurdeşen oluşabilir.

Lateksin mukozaya kontağı ile daha ciddi reaksiyonlar oluşabilir. Bu daha çok havayollarına temas ile oluşur. Lateksin hava yolları ile teması genellikle cerrahi eldivenlerdeki pudraya yapışmış lateks parçacıklarının solunması ile olur. Hafif bulgular olarak gözlerde kızarık, kaşıntı ve sulanma, hapşırma, burun akması olur. Daha ağır bulgular olarak, göğüste sıkışma ve nefes almada zorlukla kendini gösteren astım oluşur. Lakteksten yapılmış balonların şişirilmesi ya da patlaması da yüzde ciddi şişmelere neden olabilir. Lateksten yapılan kondomlar (prezervatif) da duyarlı erkek ve kadınlarda kaşınma ve şişlik gibi benzer bulgulara neden olabilir.

Çok daha ciddi olan ve hayatı tehdit eden reaksiyon "anafilaksi" olarak adlandırılır. Bu durumda lateks ile karşılaşan kişide kan basıncı düşmesi, nefes darlığı gelişir. Bu tür reaksiyonlar kadın doğum muayeneleri, doğum, ameliyat, veya diş operasyonları esnasında olabilir.

Latekse Karşı Alerjiksem Nasıl Anlarım?

Lateks alerjisi sıklıkla şu iki tip kişide oluşur:

1- Ailesinde alerji hikayesi olan kişiler,
2- Lateks ile sık teması olan kişiler.

Lateks ile sık karşılaşan kişiler şunlardır: Sipina bifida veya idrar yolları anormalliği olan çocuklar, çok fazla cerrahi operasyon geçiren erişkinler, Lastik endüstrisinde çalışan kişiler, sağlık çalışanları. Bunun dışında egzeması olanlar, muz, kestane, avokado yediğinde ağızında kaşıntı olanlar, daha önce sebebi bilinmeyen anafilaksi geçiren kişilerde de lateks alerjisi riski vardır. Eğer sizde bu risk faktörleri varsa ve/veya lateks ürünleri kullandığınızda alerjik reaksiyonlarınız oluyorsa latekse karşı alerjiksiniz demektir.

Risk Faktörlerini Taşıyorsam ve/veya Lateks Alerjisi Bulgularım Varsa Ne Yapmalıyım?

Eğer herhangi bir risk faktörü taşıyorsanız veya lateks alerjisi bulgularınız varsa hekiminize baş vurmalısınız. Lateks deri testi ve/veya RAST testi ile lateks alerjisi varlığı doğrulanmalıdır. Alerji tanısı koymada yalnızca deri testi oldukça yeterlidir.

Alerjik Kişilerin Tedavisi:

Hafif alerjik bulgular diğer tüm alerjiler gibi tedavi edilirler. Antihistaminikler, kortizonlar ve/veya bronş genişleticiler lateks alerjisi için en çok kullanılan ilaçlardır. Şu anda lateks alerjisini tamamen iyileştirecek ya da korunma sağlayacak ne bir aşı tedavisi ne de ilaç tedavisi yoktur. Lateks alerjisi olan kişilerin bu maddeye karşı alerjilerinin olduğunu bilmesi çok önemlidir. Eğer bu kişilerde anafilaktik reaksiyon gibi ağır reaksiyon bulguları varsa hemen acil servise baş vurmalıdırlar. Lateks alerjisi oluan kişilere şunlar önerilebilir:

- Lateks içeren ürünlerden sakınınız,
- Alerjiniz olduğunu belirten bir künye ya da bilezik takınız,
- Tüm hekimlerinize diş hekiminize lateks alerjiniz olduğunu belirtiniz,
- Yukarıdaki belirtileri şiddetli olarak geçirmiş kişilerin yanında her zaman EpiPen taşıması gereklidir. Epipen kendi kendinize uyluk üst kısmından uygulayabileceğiniz bir enjeksiyondur. Epinerfin içerir. Epinefrin anafilaktik şokta kullanılan en önemli ilaçtır.
- Size yapılacak tıbbi bir girşimde kullanılmak üzere yanınızda lateks içermeyen bir eldiven bulundurunuz.

Lateks İçeren Ürünler:

Tıbbi Ürünler
Eldivenler
Kan almada kullanılan bantlar
Oksijen maskeleri
Trakea tüpleri
Solunum torbaları
Anestezi tüplerinin parçaları
Cerrahi maske
Şırınga pistonu
İdrar yolları kateterleri
Baryumlu lavmanlar
Lavman malzemeleri
Kolostomi torbaları
Branül ve damar içi tüpler
Enjeksiyon malzemeleri
EKG pedleri
Aort içi balonlar ve kontrol sistemleri
Dişçilikte kullanılan lastik malzemeler
Diğer Ürünler:
Elbiseler (Yağmurluk, iç çamaşırı, naylon çoraplar, tabanlık, ayakkabılar)
Korseler
Balonlar
Lastik oyuncaklar
Emzik
Şişe kapağı
Silgi
Lastik bantlar
Evde kullanılan temizlik eldivenleri
Kauçuk damgalar
Köpüklü lastik ürünler (makyaj süngeri, halı altlığı)
Spor malzemeleri (top, tenis raketlerinin el tutacağı)
Otomobil lastikleri, İç lastik
Aşındırıcı ve boya çıkarıcılar
Yapıştırıcılar
Lastik duvar malzemeleri
Doğum kontrol araçları (Kondom, diafram, süngerler)

Bu listedeki ürünler değişebilir. Lütfen kendinizi korumak için etiketleri okuyunuz.


Sağlıklı günler dileğiyle...
Doç. Dr. Cengiz KIRMAZ
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 ALERJİK HASTALIKLAR Empty Geri: ALERJİK HASTALIKLAR

Mesaj tarafından vgokhan Salı Şub. 08, 2011 10:36 am

ATOPİK DERMATİT
Atopik dermatit, egzema diye de adlandırılan alerjik deri hastalığıdır. Genel olarak çocukların %1-3' ünde görülen bu rahatsızlık, annesinde alerjik hastalık olan yeni doğanlarda %27 oranında görülür. En sık görülme yaşı 1 yaştır. 2 yaşından sonra genellikle kaybolur. Çocukların yaklaşık yarısında ergenlik çağına kadar devam edebilir. Bir kısmında ise hastalık tamamıyla geçmez. 1 yaşından sonra ortaya çıkanların uzun yıllar sürmesi söz konusudur.

Bulgular, Tanı

Kaşıntı, bazen gerginlik klasik bulgularıdır. Genel olarak belirtiler ufak pullanmalar tarzındadır, eğer bakteriyel ya da viral enfeksiyon eklenirse sulanma bulguları oluşur.

Yeni doğanlarda atopik dermatit genellikle yüzde ve kulak arkasındaki pililerde, dirseklerde, dizlerin arkasında ve popolarında görülür. Yüzde özellikle göz kapaklarının birleştiği çizgilerde (Dennie hattı) görülür. Çocuklarda kol ve bacakların dış yüzünde görülür. Çocuk ve ergenlerde, deri belirtilerinin olmadığı alana sert bir cisimle basıldığında beyaz dermografizm denilen beyaz renkli bir kabarıklık oluşur. Bu şüpheli durumlarda doktorlar tarafından atopik dermatit tanısı koymak için uygulanan bir yöntemdir. Daha yararlı bir test ise kanda IgE antikorlarına bakmak ve alerji deri testi yapmaktır. Deri testi gıdalar, ev tozu akarları, hayvan tüyleri, polenlerle yapılır.

Tedavi

Eğer hastanın bir gıdaya duyarlılığı saptandı ise bu gıda mutlaka diyetinden çıkarılmalıdır. Eğer bu gıda süt gibi vazgeçilmez bir besin ise alerji uzmanınız bunun yerine kullanabileceğiniz seçenekler hakkında sizi bilgilendirir. Eğer sorumlu olan, çevresel bir faktörse onlardan da kaçınmak gerekir. Ilık su banyosu ve kokusuz sabunlar kaşıntıyı azaltır. Bir havlu ile sürtmeksizin hafifçe kurulanır ve hemen nemlendirici krem sürülür. Şiddetli belirtiler için kortizonlu kremler kullanılabilir. Fakat bu kremler kesinlikle yüzdeki belirtilere uygulanmamalıdır. Antihistaminikler derideki kaşıntıyı önlemektedir. 12 yaşın altındaki çocuklarda uyku hali yapmayan ve uzun etkili antihistaminikler kullanılmalıdır. Tırnaklarınızı kısa kesiniz.Yumuşak ve pamuklu giysilerin kullanması uygundur. Deterjanlar hafif ve parfümsüz olmalıdır. Eğer belirtilerde sulanma olursa hasta mutlaka doktoruna başvurmalı ve gerekli olan antibiyotikleri kullanmalıdır.

Hastalığın Gidişi

Çocukların 1/3' inde bu hastalık tamamen geçer ve diğer alerjik hastalıklar da gelişmez. Diğer 1/3' inde hastalık geçer, ama alerjik rinit ve/veya astım gelişebilir. 1/5' inde yıllarca sürebilir. Çok daha az bir kısmında ise hem deri belirtileri devam eder hem de buna alerjik rinit ve/veya astım eklenebilir. Tüm bunlara rağmen hastaların nasıl gideceğine dair kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Sıkı bir şekilde diyet, çevresel faktörlerin kontrolü, tedavi takibi yapılmalıdır.

http://www.alerjiklinigi.com/images/thumb7031375.JPG
http://www.alerjiklinigi.com/images/thumb7031359.JPG










Sağlıklı günler dileğiyle...
Doç. Dr. Cengiz KIRMAZ

LATEKS ALERJİSİ
Lateks Nedir?

Lateks, Hevea brasiliensis isimli kauçuk ağacının sütlü özsuyudur. Bugün için lastik içerikli bir çok üründe bulunmaktadır.

Lateks Alerjisi Nedir?

Alerjik yapılı kişilerde oluşan bir reaksiyondur. Kişilerin deri veya mukozaları (özellikle göz, burun, akciğerler, ağız, anüs ve vajen) bu madde ile karşılaştığında vücutta histamin gibi bazı kimyasallar açığa çıkar ve çeşitli reaksiyonlara neden olur. Eğer bir kişinin latekse karşı alerjisi varsa diğer lastik ürünlerine de alerjisi olur. Çünkü bu ürünlerin çoğu lateks içerir.

Lateks Alerjisinde Hangi Tür Reaksiyonlar Görülür?

Lateks alerjisi bulguları diğer alerji bulguları gibidir. Hafif vakalarda deriye temas halinde kırmızılık, şişlik ve kaşıntı olur. Daha ağır vakalarda deride çatlamalar oluşur. Ayrıca temas halinde temas yerinde ve/veya tüm vücutta kurdeşen oluşabilir.

Lateksin mukozaya kontağı ile daha ciddi reaksiyonlar oluşabilir. Bu daha çok havayollarına temas ile oluşur. Lateksin hava yolları ile teması genellikle cerrahi eldivenlerdeki pudraya yapışmış lateks parçacıklarının solunması ile olur. Hafif bulgular olarak gözlerde kızarık, kaşıntı ve sulanma, hapşırma, burun akması olur. Daha ağır bulgular olarak, göğüste sıkışma ve nefes almada zorlukla kendini gösteren astım oluşur. Lakteksten yapılmış balonların şişirilmesi ya da patlaması da yüzde ciddi şişmelere neden olabilir. Lateksten yapılan kondomlar (prezervatif) da duyarlı erkek ve kadınlarda kaşınma ve şişlik gibi benzer bulgulara neden olabilir.

Çok daha ciddi olan ve hayatı tehdit eden reaksiyon "anafilaksi" olarak adlandırılır. Bu durumda lateks ile karşılaşan kişide kan basıncı düşmesi, nefes darlığı gelişir. Bu tür reaksiyonlar kadın doğum muayeneleri, doğum, ameliyat, veya diş operasyonları esnasında olabilir.

Latekse Karşı Alerjiksem Nasıl Anlarım?

Lateks alerjisi sıklıkla şu iki tip kişide oluşur:

1- Ailesinde alerji hikayesi olan kişiler,
2- Lateks ile sık teması olan kişiler.

Lateks ile sık karşılaşan kişiler şunlardır: Sipina bifida veya idrar yolları anormalliği olan çocuklar, çok fazla cerrahi operasyon geçiren erişkinler, Lastik endüstrisinde çalışan kişiler, sağlık çalışanları. Bunun dışında egzeması olanlar, muz, kestane, avokado yediğinde ağızında kaşıntı olanlar, daha önce sebebi bilinmeyen anafilaksi geçiren kişilerde de lateks alerjisi riski vardır. Eğer sizde bu risk faktörleri varsa ve/veya lateks ürünleri kullandığınızda alerjik reaksiyonlarınız oluyorsa latekse karşı alerjiksiniz demektir.

Risk Faktörlerini Taşıyorsam ve/veya Lateks Alerjisi Bulgularım Varsa Ne Yapmalıyım?

Eğer herhangi bir risk faktörü taşıyorsanız veya lateks alerjisi bulgularınız varsa hekiminize baş vurmalısınız. Lateks deri testi ve/veya RAST testi ile lateks alerjisi varlığı doğrulanmalıdır. Alerji tanısı koymada yalnızca deri testi oldukça yeterlidir.

Alerjik Kişilerin Tedavisi:

Hafif alerjik bulgular diğer tüm alerjiler gibi tedavi edilirler. Antihistaminikler, kortizonlar ve/veya bronş genişleticiler lateks alerjisi için en çok kullanılan ilaçlardır. Şu anda lateks alerjisini tamamen iyileştirecek ya da korunma sağlayacak ne bir aşı tedavisi ne de ilaç tedavisi yoktur. Lateks alerjisi olan kişilerin bu maddeye karşı alerjilerinin olduğunu bilmesi çok önemlidir. Eğer bu kişilerde anafilaktik reaksiyon gibi ağır reaksiyon bulguları varsa hemen acil servise baş vurmalıdırlar. Lateks alerjisi oluan kişilere şunlar önerilebilir:

- Lateks içeren ürünlerden sakınınız,
- Alerjiniz olduğunu belirten bir künye ya da bilezik takınız,
- Tüm hekimlerinize diş hekiminize lateks alerjiniz olduğunu belirtiniz,
- Yukarıdaki belirtileri şiddetli olarak geçirmiş kişilerin yanında her zaman EpiPen taşıması gereklidir. Epipen kendi kendinize uyluk üst kısmından uygulayabileceğiniz bir enjeksiyondur. Epinerfin içerir. Epinefrin anafilaktik şokta kullanılan en önemli ilaçtır.
- Size yapılacak tıbbi bir girşimde kullanılmak üzere yanınızda lateks içermeyen bir eldiven bulundurunuz.

Lateks İçeren Ürünler:

Tıbbi Ürünler
Eldivenler
Kan almada kullanılan bantlar
Oksijen maskeleri
Trakea tüpleri
Solunum torbaları
Anestezi tüplerinin parçaları
Cerrahi maske
Şırınga pistonu
İdrar yolları kateterleri
Baryumlu lavmanlar
Lavman malzemeleri
Kolostomi torbaları
Branül ve damar içi tüpler
Enjeksiyon malzemeleri
EKG pedleri
Aort içi balonlar ve kontrol sistemleri
Dişçilikte kullanılan lastik malzemeler
Diğer Ürünler:
Elbiseler (Yağmurluk, iç çamaşırı, naylon çoraplar, tabanlık, ayakkabılar)
Korseler
Balonlar
Lastik oyuncaklar
Emzik
Şişe kapağı
Silgi
Lastik bantlar
Evde kullanılan temizlik eldivenleri
Kauçuk damgalar
Köpüklü lastik ürünler (makyaj süngeri, halı altlığı)
Spor malzemeleri (top, tenis raketlerinin el tutacağı)
Otomobil lastikleri, İç lastik
Aşındırıcı ve boya çıkarıcılar
Yapıştırıcılar
Lastik duvar malzemeleri
Doğum kontrol araçları (Kondom, diafram, süngerler)

Bu listedeki ürünler değişebilir. Lütfen kendinizi korumak için etiketleri okuyunuz.


Sağlıklı günler dileğiyle...
Doç. Dr. Cengiz KIRMAZ
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

 ALERJİK HASTALIKLAR Empty Geri: ALERJİK HASTALIKLAR

Mesaj tarafından vgokhan Salı Şub. 08, 2011 10:39 am

ANAFİLAKSİ
Tanım, Tarihçe, Sıklık ve Mekanizma:
Anafilaksi
ilk defa 1902 yılında Portier ve Richet adlı araştırmacılar tarafından
köpeklerde yaptıkları aşılama çalışmaları esnasında tanımlanmıştır.
Alerjik reaksiyonların en ağırı, en hızlı gelişeni ve en dramatik
sonuçlar doğurabilen halidir. Anafilaksinin toplumda görülme sıklığı ile
ilgili çok sağlıklı rakam vermek mümkün değildir. Ancak, ilaçlar ve
gıdaların anafilaksiye en sık yol açan ajanlar olduğu söylenebilir.
İlaçlardan da en sık romatizmal ağrı kesicilerin ve antibiyotiklerin
anafilaksiye sebep olduğu görülmektedir. Bunlar dışında önemli bir
anafilaksi nedeni de arı ve diğer böcek sokmalarıdır. Gıdalardan da
kabuklu deniz ürünleri ve fındık ezmesinin anafilaksiye en sık neden
olan gıdalar olduğu bildirilmektedir.
Anafilaksi,
hücresel mekanizma olarak, bazofil ve mast hücresi dediğimiz hücrelerin
içindeki histamin dolu küçük keseciklerin patlaması ve histamin denilen
aktif maddenin açığa çıkarak etkilerini yaratması ile oluşan bir
reakiyondur.
Klinik Belirtiler
Anafilaksi,
ölümcül olabilen, ciddi, tüm vücudu etkileyen bir alerjik reaksiyondur
ve hemen tanı konarak tedavisinin yapılması gerekir. Bu özellikleri ile
"tıbbi aciller" grubunda yer alır. Eğer klinik olarak tanınması
gecikirse ve gerekli dikkat gösterilmezse Kalp-damar ve/veya solunum
sistemi yetmezliğinden ölüm gerçekleşebilir.
Anafilakside
bulgular genellikle, sorumlu ajanla karşılaştıktan sonra dakikalar
hatta saniyeler içinde ortaya çıkabilir. Sorumlu ajan enjeksiyon yolu
ile alınmış ise bulgular sıklıkla 5 ile 30 dakikada başlar. Ancak bazen
bulguların gelişimi bir saat sonrasına kadar uzayabilir. Eğer sorumlu
ajan ağız yolundan alınmışsa bulgular genellikle ilk 2 saat içinde
oluşur.
Anafilakside
istisnalar dışında en sık görülen belirtiler deriye aittir ve hemen
hemen tüm olgularda bulunur. Bunu solunum yollarına ait olan bulgular
izler, daha sonra ise tansiyon düşmesi ve mide barsak belirtileri
görülür. Deri, havayolları, kalp-damar ve mide barsak gibi birçok organ
sistemi tek başına ya da birlikte etkilenebilir. Bu belirti ve bulgular;
deride yaygın kızarıklık, kaşıntı, kurdeşen plakları, bronşlarda
tıkanıklık, üst solunum yolunda ödem, mide barsak sisteminde
hareketlerin artışına bağlı bulantı, kusma, ishal, kalp-damar sisteminde
tansiyon düşmesi ve/veya ritm bozuklukları görülebilir. İlginç olanı
ise hastaların sıklıkla "ölüm korkusu hissi" tanımlamalarıdır. Sık
görülen diğer belirtiler burun, gözler ve damakta kaşıntı, hapşırık,
dışkı ve idrar kaçırmadır. Bazen anafilaksinin ilk belirtisi bilinç
kaybı olabilir. Bu belirtilerden dakikalar sonra ölüm olabilir.
Klinik Belirtilerin Şiddetini Etkileyen Faktörler
Hastadaki
alerjik durumun ciddiyeti, sorumlu olan ajanla yüksek dozda karşılaşmış
olmak, eşlik eden diğer hastalıkların (astım, kalp hastalığı) olması
kliniği etkileyen faktörlerdir. Önceden kalp hastalığı bulunan
kişilerde, sorumlu olan ajanın enjeksiyon yolu ile uygulanması, ciddi
anafilaksi riskini ve buna bağlı ölüm olasılığını arttırır. Ayrıca, bazı
tansiyon ilaçları kullananlarda anafilaksi sonucu ölüm oluşması çok
daha sık görülebilmektedir. Tüm bunlara ek olarak anafilaksi sırasında
tedavinin yapılmasında gecikme olursa reaksiyon daha ağır seyreder.
Tedavi
Anafilaksi,
hızla oluşup hastayı öldürebilen acil bir hastalık olduğundan, tedavisi
de çok hızlı uygulanmalıdır. İlk müdahale mümkünse hastanın bulunduğu
yerde yapılmalıdır. Anafilaksi bir ilaç enjeksiyonu sonucu
ulaşabildiğinden, anafilaksinin tedavisinde kullanılan ilaçların ve
malzemelerin enjeksiyon yapılan her merkezde hazır bulundurulması
gereklidir. Arı ve gıda alerjisine bağlı anafilaksi, genellikle bir
sağlık kuruluşu dışında geliştiğinden, bu riske sahip hastalar ilaçları
yanında taşımalı ve kendi kendine tedavi yapabilmesi konusunda
eğitilmelidir.
Tedavide
yapılması gerekenlerin başında hastanın hava yolunun ve kalp-damar
sistemi durumunun değerlendirilmesi ve tedavi süresince takibi gelir.
Anafilakside en önemli ölüm sebepleri üst solunum yollarındaki ödeme
bağlı tıkanma, buna bağlı solunum yetmezliği ve kalp-damar sistemine ait
iflastır. Tedavi girişimleri bunları düzeltmeye yönelik olacaktır. Üst
solunum yollarındaki ödeme bağlı oluşan tıkanma ilaç tedavisine yeterli
yanıt vermez ise üst solunum yoluna tüp uygulanması veya boğazın öne
kısmından solunum yoluna delik açma hayat kurtarıcı olabilir. Hastanın
boynu iyice arkaya doğru kıvrılıp ağız açık tutulmalıdır.
Adrenalin,
anafilaksi tedavisinde en önemli ilaçtır. Anafilaksiden ölenler,
genellikle adrenalin kullanılmayan veya yetersiz kullanılan hastalardır.
Adrenalin ile kalp-damar ve solunum sitemi bulguları hızla geri normale
dönebilir. Ancak uygulanırken tehlikeli yan etkiler de ortaya
çıkabilir. Bazen ani tansiyon yüksekliği ve beyin kanamasına, kalp
krizine ve ciddi ritm bozukluklarına yol açabilir.
Adrenalin
cilt altı, kas içine, veya direkt damar içine uygulanabilir.
Adrenalinin uygulanma yoluna hastanın durumuna göre karar verilebilir.
Bulguların devam etmesi veya tekrar etmesi durumunda 15-20 dakikada bir
tekrarlanır.
Adrenalin
uygulandıktan sonra diğer ilaçlar uygulanır. Antihistaminiklerin
etkileri sınırlı olmakla birlikte anafilakside kullanılmalıdırlar.
Kortizonun, alerjik yanıtın erken fazına etkisi olmaması nedeniyle,
anafilaksinin başlangıç tedavisinde faydası sınırlıdır. Hipotansiyonun
durumunun düzeltilmesi için ayrıca damar içine serum uygulamaları
gerekebilir. Bronş tıkanıklıkları için gerekirse bronş açıcı spreyler
kullanılabilir. Ayrıca oksijen verilmelidir.
Anafilaksi,
kol veya bacaktan enjeksiyon veya arı sokması sonucu oluştu ise,
emilimi geciktirmek için turnike uygulanmalıdır. Turnike her 10 dakikada
bir dakika serbest bırakılmalıdır.
Bu
girişimler yapılırken, hastanın yoğun bakım ünitesine nakli ve bulgular
tamamen düzeldikten sonra tekrarlaması riski nedeniyle 1-2 gün gözlem
altında tutulması gereklidir. Anafîlaksinin şiddetine, hastanın
gereksinim duyduğu tedaviye göre, taburcu olduktan sonra ağızdan
antihistaminik, bronş açıcı ve kortizon tedavisine 7-10 gün devam
edilmesi uygun olur.
Alerjik
kişiler daha önceden reaksiyon gösterdiği bir ajanla karşılaştığında
hemen bir antihistaminik almalıdır. Ancak bu anafilaksi gelişimini
önlemeyebilir. Anafilaksinin ilk belirtileri görüldüğünde adrenalin
kullanılmalıdır. Bu nedenle hasta daha önce alerjik bir reaksiyon
geçirmiş ise ve tekrarlama riski var ise (arı alerjisi, gıda alerjisi,
egzersize bağlı anafilaksi, idiyopatik anafilaksi), kendi kendine
uygulayabileceği adrenalin kitini (Epipen veya Fastject gibi) yanında
taşımalıdır. Bunun için bu hastalara içinde enjeksiyona hazır tek dozluk
adrenalin bulunan adrenalin otoenjektörleri önerilir. Acil durumlarda
elbise çıkarılmadan otoenjektör uygulanabilir. Hasta otoenjektörü
yanında taşımalıdır. Son kulamla süresi geçen otoenjektörlerde
adrenalinin etkinliği önemli ölçüde azalır. Bu nedenle yenisi ile
değiştirilmelidir.
Korunma
Anafilaksi
nedenini saptamak sonraki atakları önleme açısından çok önemlidir.
Dikkatli bir hikaye anafilaksinin nedeni hakkında ipucu verebilir.
Gerektiğinde deri testleri veya kandan alerji tayinine başvurulur.
Sorumlu ajandan kaçınmak en etkili korunmadır.
İlaçları
sadece kesin gereklilik olduğunda ve reçete doğrultusunda kullanmak en
başta yapılması gereken bir korunma yöntemidir. Genel olarak daha
önceden herhangi bir ilaca alerji gelişen kişiler bu durumu her doktor
muayenesi ve reçete yazımı esnasında doktora hatırlatmalıdır. Hastalar
duyarlı olduğu bilinen ilaçlarla çapraz reaksiyon veren ilaçlardan da
kaçınılmalıdır ve bu konuda doktorla istişarede bulunmalıdırlar. Damar
yolu veya kabadan enjeksiyondan ziyade ilaç uygulaması için ağız yolu
tercih edilmelidir.
Gıdaya
bağlı anafilaksilerde reaksiyon oluşturan gıdalardan kaçınılmalıdır.
Buradaki bir tehlike hastanın duyarlı olduğu gıdanın, karışım gıdalar
içinde bilinmeden alınmasıdır. Bu nedenle hazır gıdalardaki içerik
etiketleri dikkatle gözden geçirilmelidir.
Anafilaksiye
neden olan sebep arı sokması ise arı aşısı uygulaması gereklidir. Bir
alerji merkezinde bu tedaviye başlanmalıdır. Daha sonraki arı
sokmalarında anafilaksi gelişimini önleme açısından aşı uygulaması çok
etkilidir.Anafilaksinin tekrarlama riski olan hastalar özellikle gıda,
ilaç ve arı alerjisi olduklarına dair bilgi içeren bilezik, kart veya
künye ve adrenalin kiti taşımalıdırlar. Hastaneye gelmeden önce
adrenalini uygulaması için kendisi veya ailesi eğitilmelidir.
Sağlıklı Günler Dileğiyle
Doç. Dr. Cengiz KIRMAZ
ARI ALERJİSİ
Tanım, Tarihçe ve Sıklık:
Ortalama
1,5 cm boyunda olan arılar çiçeklerin özsuyunu toplayarak çok değerli
bir besin kaynağı olan bal üretirler. Ayrıca çiçekler arasında polen
taşıyarak bu çiçeklerin döllenmelerini ve meyve oluşumunu sağlarlar.
Ancak, bu kadar yararlı olan bu canlıların bazı insanlar üzerinde çok
korkutucu, hatta ölümcül etkileri olabilir. Bu durum, arı sokması sonucu
arının zehiri (venom) ile oluşan ve hızla ortaya çıkan alerjik
reaksiyon (anafilaksi) olarak tanımlanır.
Arı
alerjisi, toplumda sık görülen ve ölümcül sonuçları nedeni ile
dikkatleri üzerine çeken alerjik hastalıklardan biridir. Arı alerjisine
ait ilk yazılı kayıtlar M.Ö. 2641 yılında Mısır Firavunu Menses' in
yaban arısı tarafından sokulup ölmesine aittir. Dünyada yapılan
çalışmalar sonucunda arı alerjisin görülme sıklığına ait değişik
rakamlar vardır (% 0.5-5 gibi). Amerika Birleşik Devletleri' nde her yıl
40, Avrupa' da 20, Asya' da ise 10 civarında arı sokması sonucu ölüm
vakası bildirilmektedir. Buna rağmen bir çok vakanın ise tanı alamadığı
bilinmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalara göre ise arı alerjisi % 2-3
oranında görülmektedir. Arı alerjisi özellikle arıcılık ile uğraşan
kişileri tehdit ediyor gibi gözükse de toplumun diğer bireyleri de bu
durumdan nasibini alabilir. Arı alerjisi ile ilgili ciddi reaksiyonlar
hemen her yaşta görülebilmekle birlikte sıklıkla ölümcül reaksiyonlar 20
yaş altında görülmektedir. Arı alerjisine ait ciddi reaksiyonlar
erkeklerde iki kat daha sıklıkla görülmektedir.
Dünya
üzerinde bir çok arı çeşidi bulunmaktadır. En sık alerji sebebi olan
arılar; bal arısı (Honey bee), sarı arı (Yellow jacket), ve eşek arıları
(Wasp, Hornet)' dır.
Klinik Bulgular:
Arı
sokması sonucu en sık görülen, lokal reaksiyonlardır. Arı soktuğu anda
iğne yerinde ani ve keskin bir ağrı duyulur, daha sonra bu bölge kızarır
ve şişer. Genellikle herhangi bir müdahaleye gerek kalmaksızın bir-iki
saatte, bazen bir gün içinde geriler. Daha nadir olarak bu reaksiyon 1
haftaya kadar uzayabilir. Bu kişilerde arıya ait alerji antikoru (IgE)
saptanırsa tedavi gereksinimi doğar. Ağrı kesiciler ve buz kompresler,
bazen de ağızdan anti-alerjikler yeterli olabilir. Arı alerjisi olmasa
da çok fazla sayıda arı tarafından aynı anda sokulan kişilerde alerji
dışında toksik reaksiyon oluşabilir. Bu hastalarda tansiyon düşmesi,
şiddetli ağrılar, bulantı ve kusma gibi bulgular meydana gelebilir.
Alerjik reaksiyonlar ise çok daha ciddi lokal ve genel reaksiyonlara
neden olur. Reaksiyonlar arının sokması ile bulguların ortaya çıkkması
arasında geçen zamana göre erken ve gecikmiş olarak ikiye ayrılır. Erken
reaksiyonlar; arı soktuktan sonra genellikle 15 dakika içinde başlar ve
bu süre ne kadar kısaysa, şiddeti de o derece fazladır. Sistemik
reaksiyonlarda lokal reaksiyonlardan çok daha ciddi olan izole kurdeşen
ve anjiyodemden anafilaksi, hatta ölüme kadar değişen reaksiyonlar
görülebilir.
Arı
alerjisi özellikle arı tarafından birkaç kez sokulan ve genetik olarak
yatkın kişilerde ortaya çıkar. Arı alerjisinin ortaya çıkması için
genetik olarak alerjiye yatkın bireyin birden fazla kez aynı arı türü
tarafından sokulması gerekmektedir. Yani ilk arı sokmasında alerjiye ait
herhangi bir reaksiyon oluşmaz. Sadece arının soktuğu yerde arı
zehirine ait şişlik, ağrı ve kızarıklık gibi bölgesel belirtiler olur.
Ancak ilk defa alınan bu arı zehirine karşı, alerjik hastalığa yatkın
kişilerde immünglobulin E dediğimiz alerji antikoru oluşur. Daha sonraki
sokmalar sonucunda arı zehiri ile bu antikor arasındaki etkileşim
sonucunda ölümcül sonuçlar doğurabilecek olan anafilaksi tablosu (arı
alerjisi) ortaya çıkabilir. Arı alerjisi, ülkemizde özellikle arı
yetiştiriciliğinin çok olduğu bölgelerde rastlanmakla birlikte diğer
insanlarda da görülebilir. Örneğin; piknik yapılan yerlerde arı sokması
sık rastlanılan durumlardan biridir ve maalesef dramatik sonuçlarla
karşılaşmamıza sebep olabilir. Az önce de belirtildiği gibi arı
alerjisinin gelişmesi için de kişinin daha önceden arı tarafından
sokulmuş yani "duyarlılanmış" olması gerekir. Şu da bilinmlidir ki arı
tarafından her tekrar sokulma maalesef reaksiyonun daha büyük boyutlarda
karşımıza çıkmansa sebep olabilmektedir. Yani önceleri arı sokması
sonucu sadece bölgesel kızarıklık, kaşıntı gibi şikayetleri olan
hastalarda daha sonraki arı sokmaları sonucunda çok daha büyük
reaksiyonlar oluşabilir. Bu nedenle arı alerjisi bulgusu veren
hastaların en yakın zamanda bir alerji ve immünoloji uzmanı ile
görüşmesi "hayat sigortası" anlamı taşır.
Tanı ve Tedavi:
Arı
alerjisi varlığı deri testleri ve kan testleri (RAST) ile saptanabilir.
Daha önceden arı tarafından sokulup ciddi reaksiyon görülen kişilere
arı alerjisi aşısı uygulamak gereklidir. Bu tür tedaviler mutlaka bir
alerji ve immünoloji uzmanı tarafından özel şartlar altında
uygulanmalıdır. Arı alerjisi olduğu kanıtlanan ve daha önceden ciddi
reaksiyon hikayesi olan kişilere uygulanan arı alerji aşısı
(immünoterapi) neredeyse % 100 tedavi sağlayan bir yöntemdir. Bunun
dışında arı alerjisi olan kişiler mutlaka yanlarında bu durumu belirtir
bir künye taşımalıdır. Ayrıca kendi kendilerine uygulayabilecekleri
adrenalin enjektörlerini (EpiPen® ve Fastject® gibi) mutlaka yanlarında
taşımalıdırlar. Arı sokmasından hemen sonra elbise üzerinden dahi
yapılabilen bu enjeksiyon hastaya bir hastaneye gidinceye kadar zaman
kazandırır ve hatta hayat kurtarıcı olabilir. Tüm bunların yanında arı
alerjisi olan hastalar yanlarında anti-alerjik ilaçlar ve kortizon
iğneleri bulundurmalıdırlar. Bunların hepsi hızlı bir şekilde alınacak
profesyonel yardıma kadar hastaya yaşam desteği şansı sağlar.
Özellikle
yaz aylarını yaşamaya başladığımız şu dönemlerde arı sokması açısından
en riskli zamanları yaşamaktayız. Bu nedenle arı alerjisi olan
kişilerin, hatta alerji riski taşıyan kişilerin arı sokmalarından
korunmak için alabileceği çok basit önemleler bulunmaktadır. Bunlar
aşağıda belirilmiştir.
Arı Alerjisi Olanlara Öneriler
"Yazın pazar alışverişi yapmayın, bahçede dolaşmayın,
"Açık yerlerde yemek veya meyva yemeyin, hoş kokulu meyva suyu, gazoz içmeyin,
"Piknik yapmayın,
"Parfüm, deodorant, kolonya sürmeyin,
"Güzel kokulu sabun, şampuan kullanmayın,
"Parlak renkli, çiçekli elbise giymeyin,
"Çiçek toplamayın, çiçek takmayın,
"Tatile gittiğinizde etrafta arı kovanı olup olmadığını araştırın,
"Yaban arısını kovanı civarında öldürmeyin, bu arıdan salınan kokular diğer arıları üzerinize çeker,
"Çıplak
ayakla yürümeyin, mümkünse dışarıda uzun kollu ve paçalı giyisiler
giyin ve kahverengi giyisileri tercih edin, arılar kahverengini sevmez.
Bahçe ile uğraşmanız gerekiyorsa şapka ve eldiven kullanın,
"Terli olmak bütün böcekler için çekicidir, riskli bölgelerde terli olmamaya özen gösterin,
"Eşek
arısı saldırgan, bal arısı sakindir; ancak, sıcak havalarda her ikisi
de saldırgan olacağı için bu havalarda dikkatli olun,
"Sizi bal arısı sokarsa iğnesini büyüteç ve çımbızla almaya çalışın, veya başka birinden yardım isteyin.
"Antialerjik ilaçları devamlı yanınızda bulundurun.
"Daha
önceden şiddetli arı alerjisi geçirmiş kişilerin yanında her zaman
EpiPen® taşıması gereklidir. Epipen® kendi kendinize uyluk üst kısmından
uygulayabileceğiniz bir enjeksiyondur. Epinerfin içerir. Epinefrin
anafilaktik şokta kullanılan en önemli ilaçtır.
Arı sokması halinde;
"Sokma yerinin üstünden bandaj uygulayın, bu bandajı her 10 dakikada bir 3 dakika kadar gevşetin,
"Sokma yerine soğuk uygulayın,
"Anti alerjik ilaçları uygulayın,
"Elinizde adrenalin veya EpiPen® varsa kullanın,
"EN KISA ZAMANDA DOKTORA ULAŞIN�
Sağlıklı günler dileğiyle...
Doç. Dr. Cengiz KIRMAZ
Uzm. Dr. Papatya Bayrak DEĞİRMENCİ
KAYNAK:http://www.alerjiklinigi.com

vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz