AQUATICFORUM
AQUATICFORUM A HOŞGELDİNİZ.FORUMDAN DAHA ETKİN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN GİRİŞ YAPINIZ.
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓

Join the forum, it's quick and easy

AQUATICFORUM
AQUATICFORUM A HOŞGELDİNİZ.FORUMDAN DAHA ETKİN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN GİRİŞ YAPINIZ.
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
AQUATICFORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

GÜZEL KONUŞMA

Aşağa gitmek

GÜZEL KONUŞMA Empty GÜZEL KONUŞMA

Mesaj tarafından vgokhan Paz Ara. 20, 2009 4:42 pm

SES ORGANLARINI GELİŞTİRMELİSİNiZ

Akciğerlerden çıkan hava gırtlaktan geçerken ses
tellerinde titreşimler oluşturur, bu titreşimlerle gırtlak yapısına göre
değişik şekillerde çok zayıf sesler oluşur. Bu sesler diğer ses organlarıyla
yoğrulur, titreşimlerle rahatlıkla
işitilebilecek kadar büyür ve kimlik kazanır. Herkesin ses organlarının
yapısının farklılığı ölçüsünde farklı sesleri veya
ses kimlikleri vardır. Burada önce ses organlarımızın istediğimiz sesi
çıkarabilecek yeteneğe ulaşmasını
sağlamalıyız.
Ses organlarının eğitimi diksiyonun altyapısını oluşturur. Ses organları
eğitimsiz olduğunda diksiyon çalışmalarının
her aşamasında tıkanıklıklar oluşacaktır. diksiyon çalışmalarının kendisi de
dolaylı şekilde ses organlarının
gelişimine yol açar. Ana ses organlarını tek tek ele alalım ve geliştirilmeleri
için alıştırmalar yapalım.
Dil
Dilimiz ünlüleri hariç tutarsak diğer tüm seslerin çıkarılmasında mutlaka
kullandığımız çök önemli bir ses
organımızdır. “a,e,ı,i,o,ö,u,ü” den oluşan ünlülerin dilimiz sabit dururken
seslendirilmeleri mümkündür. Sadece farklı
ünlülerde çene ve ağız içinin aldığı pozisyonun değişimine paralel olarak
değişik pozisyonlar alabilir. Ancak dil
özellikle bazı seslerin çıkarılmasında en önemli fonksiyonları icra eder.
Dil ağız içinde çok rahat hareket edebilmelidir. Dilin ön alt dişlerin köküne,
ön alt dişlerin üst bölümüne, ön üst
dişlerin köküne, kıvrılarak üst dudağa dokunabilmesi gerekir. Dilin ucu
rahatlıkla kasılabilmeli ve kıvrılabilmelidir.
Dilin ağız içinde sağ ön ve arka yönde, sağ ve sol yönde veya ucundan kıvrılarak
geriye doğru hareketi rahat
olabilmelidir.
Eğer dilimizin kaslarının dilimize rahat bir şekilde hakim olmasını
sağlayamazsak özellikle dilimizi kullanarak
çıkardığımız seslerin bozuk çıktığını görürüz. Değişik milletlerin dillerindeki
fonetik özellikler farklı dil yeteneklerini
gerektirebilir. Örneğin Japonca “tsu” sesi, İngilizce “the” sesi, Arapça’daki
“peltek z” Türkçe fonetiğinde bulunmaz. Bu
sesleri çıkarabilmek için de o milletlerin fonetikleri çerçevesinde dilimizi
geliştirmemiz gerekir. Eğer dilimizin
kullanımının genel anlamda geliştirilmesini sağlamayı başarırsak, bu yeteneğimiz
yabancı dil öğrenirken “telaffuzpronounciation”
sorununu çok kolay aşmamızı sağlayacaktır.
Türkçe’de dil tembelliğinin en fazla olumsuz etkilediği sesler şunlardır: “c, ç,
d, j, l, n, r, s, ş, t, z” Eğer bu seslerden
herhangi birini çıkarmakta güçlük çekiyorsanız veya seste boğukluk, oluşuyorsa
dil egzersizleri üzerinde
yoğunlaşmanız gerekecektir.


SOLUMAYI
DÜZELTMELİSİNİZ


Doğru soluma diyaframdan yapılmalı, nefesin verilmesinde
gırtlak değil karın kasları kullanılmalıdır. Diyaframdan
mükemmel soluma yapılamadığında ve nefes diyaframdan kontrol edilemediğinde
sesin güzel çıkışı imkansızlaşır.
Göğüs boşluğu nefes alırken, aşağıya, dışarıya veya yukarıya hareket
ettirilebilir. Diyaframatik soluma aşağıya
doğrudur. Diyaframatik soluma yapıldığında ciğerlerin alt lobları etkili
kullanılır ve ciğerlere en az % 50 daha fazla
oksijen alınır. Kapasitenin altında oksijenle yapılan diğer solumalarda ses
bozuk, kontrolsüz ve kesintili çıkar. Nefes
kontrol edilemediğinde ses çok fazla hava harcar. Konuşmacının nefesi tıkanır.
Konuşmada dengesiz duraklamalar,
tutukluklar oluşur.
Solumanın önemi ve diyaframatik soluma yeteneğinin olumlu etkileri üzerinde
kitabınızın ikinci bölümünde ayrıntılı
bilgi verilmiştir. Burada diyaframatik soluma anlatılacak ve solumanın güzel
konuşmada etkili şekilde kullanılması
amacıyla alıştırmalar verilecektir. Doğru soluma yeteneği için dikkate
alacağımız hususlar şunlardır: Diyaframdan
Nefes Alma, Derin Nefes Alma, Nefesi Diyafram Yardımıyla Tutabilme, Nefesi
İktisatlı Kullanabilme.
Doğru soluma unsurlarını şu şekilde belirtelim:
Diyaframdan Soluma
Akciğerlerimizi aşağıya doğru doldurarak nefes alabilmektir. bazıları nefes
alırken tam tersine bir hareketle
karınlarını da içeri çekmektedir. Oysa nefes alınırken karın dışarıya itilir,
verirken içeriye çekilir.



ALIŞTIRMA: DİYAFRAM SOLUMASI
Diyaframdan doğru soluma, akciğerimizin alt loplarını etkin şekilde kullanmak
suretiyle kaburga kemiklerinin alt
hizasından dışarıya itilecek şekilde nefes alabilme çalışmasıyla başlar. Önce
çok derin olmak üzere üst üste 2-3
soluma yapın. Göğüs kafesiniz ve omuzlarınız yukarıya doğru kalkıyorsa hatalı
nefes aldığınızı görüyorsunuz.
Düz bir zeminde sırt üstü uzanın. Hızlıca ve kısa aralıklarla sadece ağzınızdan
soluyun. Nefes alırken göğüs
kafesinin bittiği yerden karından gözlemlenen bir hareket var mı? Ellerinizle
göğüs kafesinizin üzerine bastırın veya
bunun için başka bir yardımcı kullanın. Aynı solumayı göğsünüzün alt kısmına
doğru yapın. Hala diyaframdan nefes
almayı başaramadıysanız, yeni bir yol önereceğiz. Çünkü nefes düzeltme
çalışmalarımızda bazı kişilerin doğru
solumayı kavraması zannettiğimizden de zor olmuştur. Sırt üstü düz uzanmış
durumdasınız. Nefesinizi tutun. Bu
halde karnınızı içeri çekin ve dışarı itin. Nefes almadan bunu
gerçekleştirebiliyor musunuz. Cevabınız “evet”se şimdi
nefes alırken karnınızı dışarı itin, verirken karnınızı içeri çekin. Bu yolla
diyaframdan solumayı iyice öğrendikten
sonra aşağıdaki çalışmaları yapacağız. Doğru nefes alma biçimimizin
otomatikleşmesi gerekir. Her zaman bilinçli
olarak nefesimizi kontrol edemeyiz. Aşağıda belirtilen kurallar dahilinde
alışkanlık kazanıncaya kadar 2 hafta
boyunca çalışma yapacağız. Bu arada çalışmamızı yapabilmek ve başarılı olabilmek
için midemizin her yemek
sonrasında 1/3’ünün boş bırakılmasına dikkat edeceğiz.
Nefes alma çalışması yukarıdaki çerçevede bir süre yapıldığında alışkanlık
haline gelecek ve otomatikleşecektir.
Mevcut nefes alış miktarınızın en az iki kat artabildiğini göreceksiniz.
Seminerimizde uzmanınız size bu konuda
bilhassa yol gösterecek ve solumanızı tek tek kontrol edecektir.
Derin Soluma
Nefesiniz alabildiğince derinleşecektir. Göğüsten nefes alanlar için derinlik
zayıftır. Derin derin nefes almaya devam
ettikçe akciğerlerin kapasitesi artacak ve daha fazla havanın kullanılması
mümkün olacaktır. Göğüsten solumaya
devam ettiğiniz de soluma derinliğinizi arttıramazsınız.



ALIŞTIRMA: DERİN SOLUMA
1.Nefesimizi mutlaka burnumuzdan alıp ağzımızdan vereceğiz. Soluma her zaman
diyaframdan olacak. Nefesimizi
alış, tutuş ve veriş zamanımız 1-4-2 formülüne uygun olacak. Yani eğer
nefesimizi 2 saniyede almışsak 8 saniye
içimizde tutacağız ve 4 saniyede vereceğiz. Bu çerçevede derin nefes alınız.
Nefes aldığınızda akciğerlerinizi
zorlayınız, son haddine kadar alınız ve tutunuz. Şimdi yavaş yavaş veriniz. Son
haddine kadar veriniz. Bükülünceye
kadar nefesinizi boşaltınız. Bu çalışmayı sürdürüyorsunuz. Bir seansta 10
defadan fazla yapmıyorsunuz. Derin
soluma çalışmasını sabah erkenden ve akşam saatlerinde 10’ar defa yapacağız. Bir
anda alınan fazla oksijen,
oksijen krizine yol açabilir. Amacımız transa geçmek değildir. Aynı çalışmayı
her derste yapacağız. Başlangıçta
ciğerleriniz ideal miktarda büyüyemez. Devam ettikçe her defasında kapasitenin
daha iyi kullanıldığını göreceksiniz.

Soluğu Diyaframla Tutma
Özel bir eğitim almamış olanların çoğu derin nefesi gırtlaklarını sıkarak
tutmaktadırlar. Gırtlak tamamen açık ve
gevşek olduğu halde karın kaslarımızın yardımıyla havayı içeride tutabilmeliyiz.
Eğer gırtlağı sıkarak havayı tutarsak
gırtlak çabuk yorulur, ses bozulur, nefes hemen boşalır ve yetersiz kalır.



ALIŞTIRMA: SOLUK TUTMA
a) Derin nefes alın. Nefesinizi bekletin. Beklerken gırtlağınızın gevşek
ve boş olmasına dikkat edin. Öylece
dayanabildiğiniz kadar bekleyin.
b) Derin nefes alın ve gırtlağınızı açık tutun. Kısa ve kesik soluma
yapın. Akciğerleriniz dolu iken sık sık çok az
miktarda nefes alıp veriyorsunuz. Bunu yaparken karın bölgenizdeki
hareketlenmeyi fark edin.
c)Derin nefes alın, parmağınızı dudaklarınıza çok yakın tutun ve hafifçe
üfler gibi yapın. Çıkan havanın oluşturduğu
hafif ısıyı hissedin. Havanın mümkün olduğu kadar yavaş çıkmasına ve bu arada
gırtlağınızın iyice gevşek olmasına
dikkat edin. Aynı çalışmayı mum ateşi önünde yapın. Dudaklarınıza yakın
tuttuğunuz mum ateşine hafifçe
üflüyorsunuz ve mumu söndürmüyorsunuz.
d) Derin nefes alın ve “papapa” sesini düşük sesle mümkün olduğu kadar az
hava harcayarak mümkün olduğu kadar
uzun süre tekrar edin. Her denemenizde geçen süreyi arttırmaya çalışın. Şimdi
sesinizi yükseltin ve aynı çalışmayı
yüksek sesle yapın.
e) Yukarıdaki çalışmayı kalın, orta ve ince sesinizle ayrı ayrı yapın.

Soluğu İktisatlı Kullanma
Konuşmaya başladığımızda hava bir çırpıda boşalıp bitmemelidir. Aynı havayı
kullanarak daha fazla ses çıkarma
egzersizi yapmamız gerekiyor. Üzerinde en fazla duracağımız çalışma nefesi
iktisatlı kullanma çalışmasıdır.



ALIŞTIRMA: İKTİSATLI SOLUMA
a)Ayrı egzersizlerle, derin, sık, çabuk, düzenli, gerilmeden, gürültüsüz
nefes alıp veriniz.
a) Soluk verme (f) ile 1. ateşi üfler gibi, 2. hayretle 3. havlar gibi

c) Soluğun (s) ünsüzü ile aşağıdaki şekillerde; kesintisiz, kesintili,
kuvvetli ve zayıf şekillerde boşaltılması:
(1)ssssssssssssssssss; (2)s-s-s-s-s-s; ssssss-s-s-s-s-s-ssssss; (3)SSS-S-SSSSSS-S-S-
(4)s; S-S-S-S-S-s-ss-
s-s-s; S-s-S-s-S-s-S-s-S; SSSSS-s-s-s-s-s;
ç)Önce orta sesle sonra yükselerek:
ah, oh uh, ıh, eh, öh, üh, ih-----hah, hoh, huh, hıh, heh, höh, hüh, hih,
ahah, ohoh, uhuh, ıhıh, eheh, öhöh, ûhüh, ihih----hahah, hohoh, huhuh, hıhıh,

Kahkaha ile: kahkah, kohkoh, kuhkuh, kıhkıh, kehkeh, köhköh, kühküh, kihkih,
d) (p,b,d,t,g,k) harflerini az soluk harcayarak tekrar edin. Bir solukta
ve bütün gücünüzü kullanarak "Hop"
hecesini, söyleyebildiğiniz kadar çok sayıda, bağırarak yineleyin.
e)Her cümleyi tek solukta okuyun.
Sevgi merkezli hislerin vücudun bio-kimyasal yapısında yaptığı değişikleri
ortaya çıkarmaya dönük bir yığın
araştırma yapılmıştır. Dar anlamda beşeri sevginin, güven duygusunu artıran
endorfin hormonu salgısını çoğalttığı,
yüksek heyecan ve sevince yol açan emphetamin salgısını körüklediği
gözlenmiştir. Los Angeles Psikiyatri
Enstitüsünden Mark Gaulstan’a göre, gerçek sevgi endorfin hormonuyla teessüs
etmekte ve hakiki şefkat
belirmektedir. Bu işte özellikle örnek olarak anne-çocuk ilişkilerinin şefkat
merkezli şekillenmesinde Oxytocin
maddesinin geliştirdiği “bağlılık ve sokulma” duygusunun büyük rol oynadığı
anlaşılmaktadır.



En son vgokhan tarafından Paz Ara. 20, 2009 4:46 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

GÜZEL KONUŞMA Empty Geri: GÜZEL KONUŞMA

Mesaj tarafından vgokhan Paz Ara. 20, 2009 4:45 pm

SES
ÇIKIŞINI DÜZELTMELİSİNİZ


Güzel ve etkili konuşmada önemli bir konu sesin mükemmel
çıkışıdır. Sesin mükemmel çıkışı ses çıkışı ile nefesin
kullanımı arasında başarılı bir uyum oluşturulmasını gerektirir. Düzgün sesin
dört temel özelliği vardır. Bunlar sesin
“işitilme düzeyi)yükseklik)”, “sesin hız düzeyi”, “hoşa gitme/tını düzeyi”,
“değişirlik/bükümlülük düzeyi”nden
oluşmaktadır. Aşağıda bu özellikleri öğrenelim ve geliştirmeye çalışalım.
İşitilebilme-Yükseklik
Bazı insanların sesleri bir metre mesafeden bile güçlükle duyulabilmektedir.
Böyle bir sesle yapılan konuşmanın
anlaşılabilmesi son derece güçtür ve dinleyiciler dinlerken psikolojik gerginlik
içerisine girerler.
Ses dinleyiciler tarafından işitilebilecek kadar yüksek olmalıdır. Normal ses
kalabalık kitlenin en uzağına ulaştırılacak
kadar yüksek çıkmalıdır. Ancak yüksek ses bağırmaya dönüşmemelidir. Bu anlamda
eğer mikrofon kullanmıyorsanız
özellikle konuşma yaptığınız topluluğun büyüklüğüne dikkat etmelisiniz. Hemen
yanınızdaki bir arkadaşınıza 20
metre uzaktaki insana konuşur gibi konuşursanız sesin yüksekliğini hatalı
kullanmış olursunuz. Sesin yüksekliği
salonun büyüklüğüne göre ayarlanmalıdır. Ancak sesi yükseltirken “bağırma” tonu
oluşturmamak çok önemlidir.
Dikkat edin: Kaç kişilik bir guruba konuşuyorsunuz? Salonunuz ne kadar geniş?
Ortamda gürültü var mı? Sesiniz 20
metreden rahat duyulabiliyor mu? Yoksa mırıltı gibi mi çıkıyor? sesiniz
yükselince bağırmaya dönüşüyor mu? Uygun
ses yüksekliği dinleyici kitlesini tamamen ve rahatlıkla kuşatan sestir.
Aşağıdaki alıştırmalar sesimizi kontrollü olarak yükseltebilmek için
hazırlanmıştır. Ses yüksekliğimizi kontrol
edebildiğimiz taktirde dinleyicilerimizi de kontrol edebileceğiz:


ALIŞTIRMA: İŞİTİLEBİLİRLİK
a) Yüksekten ses fırlatınız: Tek nefeste 20 metre ilerideki insanlara
duyurabilecek şekilde : “pa, pe,pi, po; ba, be, bi,
bo; da, de, di, do” deyiniz. Tekrar edin.
b) Elinizle duvara dokunun soluk alarak 10’a kadar sayın. Sonra duvarı
kuvvetle itin, güçlü tonla tekrar sayın. Her iki
durumda ses şiddeti aynı kalsın.
c) Aşağıdaki cümleleri bir solukta ses yoğunluğunu yitirmeden okuyun.
Sesinizin gürlük derecesinin cümle boyunca
aynı olmasını sağlayın.
- Ben gitmek istemiyorum.
- Makine mühendisi daha yavaş sürmenizi istedi.
- Kalp, günde 100.800 defa çarpmakta ve bu devre zarfında da 130 tonluk bir
ağırlığın 30 cm. yüksekliğe
kaldırılmasına denk düşen bir güç sağlamaktadır.
d)Aşağıdaki ifadelerin ilk bölümlerini yakınınızdaki kişiyle konuşur
gibi, ikinci bölümlerini 100 kişiye konuşur gibi
kuvvetli bir sesle okuyun.
-Okumak zor değil, yeter ki tadına varalım.
-Çalışmak ne güzel huy, devamlı çalışarak sıkıntılarımı yok ediyorum.
-Delik kovanın suyu damla damla, müsrif insanın zamanı saniye saniye tükenir.

e) Metni, 1. çok yavaş bir sesle 2. küçük bir odada olağan bir sesle; 3.
büyük bir salonda, daha kalabalık bir dinleyici
karşısında okuyun
Tembelliğin ne olduğunu ve insanların başına nasıl çoraplar ördüğünü düşündünüz
mü? Bu soru çok mu çocukça?
Hemen herkes tembelliğin kötü olduğunu bilir. Kimse tembel olmayı kabullenmek
istemez. Ama acaba kaç kişi
gerçekten tembel olup olmadığını araştırmıştır? Tembellik ya zihinsel, ya
bedensel ya da her ikisi birden yaşanır.
İnsanların büyük bir kısmı zihinlerini, önemli bir kısmı bedenlerini
çalıştırmazlar. Yine insanların çok önemli bir kısmı
hem bedenlerini hem de zihinlerini çalıştırmazlar.
f) Ellerinizle alın ve şakağınızı tutun. “Mmmmmm” deyin. Sesi yükseltin.
Titreşimleri burnunuzda, alnınızda,
ensenizde, göğsünüzde ve başınızın tepesinde hissedin.
Ses Perdesi-Bükümlülük
Sesin bükümlü çıkışı ses perdesinde değişiklik yapmakla mümkündür.
“Do-re-mi-fa-sol-la-si-do2 notalarını düşünün.
Her bir notayı farklı bir perdeden çıkarıyorsunuz. Gırtlağınızı küçültüp
yukarıya yaklaştırdıkça sesiniz incelir: Tersini
yaptıkça sesiniz kalınlaşır. Pes ve tiz sesler arasında sesinizle müzik
üretirsiniz.
Ses çıkışı monoton olmamalıdır. Ses yüksek alçak tonda, hızlı-yavaş arasında,
duraklamalı-duraklamasız, vurguluvurgusuz
arasında değişerek çıkmalıdır. Sesin değişirliğini-bükümlülüğünü sesin
müzikselliği olarak da
tanımlayabiliriz. Herkesin kendine özgü bir konuşma müziği vardır.
Sese kolayca bükümlülük verebilmek için ses perdesinde değişim oluşturma
yeteneğimizi geliştirmemiz gerekir. Üç
teme ses perdesi üzerinde duralım: Pes, orta ve tiz sesler. Pes kalın, tiz ise
ince sestir. Her üç perdede kendi içinde
notalanabilir. Ses perdesi bir tür notadır. Notaların kelimelere uyarlanmasına
da “bükümlülük” veya “boğumlama”
diyebiliriz. Eğer konuşmacı sesinde boğum yapamıyorsa bilgisayar makinesinin tek
düze çıkardığı sese benzer ses
çıkaracaktır. Sesi bireyselleştiren ve herkesi ayrı bir konuşmacı yapan asıl sır
sesin kişiye göre farklı
boğumlanmasıdır.


ALIŞTIRMA: SES PERDESİ
Aşağıdaki alıştırmalarda ses perdesini kolaylıkla değiştirme çalışmaları
yapılacak ve geliştirilen yetenek konuşma
metinlerine uyarlanacaktır.
a)Pes(kalın sesinizle) “do, re, mi ,fa, sol, la, si, do-- do, si, la,
sol, fa, mi, re, do” kolaylaştırıncaya kadar tekrar ediniz.
Aynı çalışmayı orta ve ince sesinizle tekrar ediniz.
b)Sırasıyla kalın, orta ve ince sesinizle peş peşe “do, re, mi” deyin.
Aynı çalışmayı nota yerine selen ile yapın: “e e,
e”, “a, a, a”, “ı, ı, ı”
c)Yakılan bir mumu dudakların çok yakınında tutun. (u) sesini şiddeti
artırarak uzatın. Boğazınızdan çıkan ses ile
rasgele notalama yapın. Mum ışığında titreme çok az olacaktır.
d) Kendi olağan sesinizle "a" ya da "ah" deyiniz. Sonra seslenmeyi, azar
azar değiştirerek çıkabileceğiniz en tiz,
inebileceğiniz en pes-kalın perdeye kadar sürdürün. Kendinize en uygun, en güçlü
tını düzeyini bulmaya çalışın.
e) Aşağıdaki dörtlüğü, önce tekdüze sonra da, sesi, anlama göre
dalgalandırarak okuyun.
Burası Muştur, Yolu Yokuştur
Giden gelmiyor, Acep Ne iştir.
f) Aşağıdaki cümleleri, ok işaretiyle gösterildiği gibi, sesin perdesini
yükselterek ya da alçaltarak okuyun. Bu arada
ses iniş çıkışındaki değişikliklerin söz içeriğiyle uygunluğuna dikkat edin.
Gelin buraya. Kaç para ?
O mu saçma. Çarpın ellerinizi.
Kaldırabilirsiniz ¯ fakat dikkatle. Heyecanını sevdim¯ ama çok yoruldum.
sanıyorum¯ delili budur. Eminim başarabilirim.
d)Cümlelerin gerektirdiği duyguları kullanarak okuyun.
Yoruldum, umutsuzluğa kapıldım ve çok üzüldüm.
Seni vicdansız seni ! Bunun hesabını vereceksin.
Aman dikkat ! Çıngıraklı yılan var !
Bak hele ! Seni burada göreceğimi hiç ummuyordum.
Kaybedersem dayanamam gibi geliyor bana.
Hoşa Gitme/Tını
En güzel ses hiç bir zorlama görmeden çıkan sestir. ses organları gerildikçe
sesin güzelliği bozulur. Katı, kulak
tırmalayan, hırıltılı, madensel, tiz, burunsal, hışırtılı, buğulu, çok yumuşak,
gevrek, biçimden yoksun sesler, hoşa
gitmeyen seslerdir. Gerilmiş bir gırtlak ve ağız, gerilmiş kaslar sesi daha
delici, daha yırtıcı bir hale getirir ve hoşa
gidicilik özelliklerini yitirir.
Güzel bir tını geliştirmek için tüm ses organlarımızı gevşeteceğiz. Gevşeme ile
birlikte seslendirme çalışmaları
yapacağız. Gevşeme düzeyimiz arttıkça sesimizin tınısı sakin, düzgün ve temiz
hale gelecektir.


a) Üst-alt dudak kaslarınızı gevşetin. Çenenizi iyice aşağıya bırakın.
alın ve şakaklarınızı, yanak ve göz kaslarınızı
gevşetin. Dilinizi gevşek bırakın. Hafifçe soluyun. aldığınız hava üfler gibi
ağzınızda damağınıza çarpsın, ağzınızdan
ve burnunuzdan birlikte çıksın. 10 defa bu şekilde soluyun.
b)Ağzınız kapalı, gırtlağınızı hiç sıkmadan burnunuzdan çıkan hava ile
“Mmmm” deyin. Bunu yaparken sesin
titreşimini göğsünüzde, başınızda alnınızda, burun kemiklerinizde ve burun
deliklerinizde, kulaklarınızda, ensenizde
ve başınızın tepesinde hissedin. Tüm bu bölgelerinizi ayrı ayrı gevşeterek
sesinizin titreşimlerinin artmasını sağlayın.
c) Alt çene kaslarınızı iyice gevşetip ağzınızı alabildiği kadar açarak
çenenizi gevşek bir halde sarkıtın. Önce yavaş,
sonra hızını artıra artıra birkaç kez "bob" deyin. Gevşeyin ve soluğunuzun,
dudaklarınızı itebildiği kadar dışarıya
itmesini sağlayın. Yanak kaslarınızı gevşetin, yanaklarınızı şişirin yavaştan
başlatıp hızınızı gitgide artırarak "bob"
deyin.
d)"ha, ho, hu" hecelerini, aşağıdaki doğrultularda, beşer kez yineleyin :
Gırtlakta yüksek ses ile; Gevşemiş gırtlak
sesi ile; Sesi ağız boşluğunda çıkan havanın ağız boşluğuna çarpması suretiyle
çıkararak.
e)"Ah" hecesini, fısıltı ile başlayıp gitgide tonlayarak yüksek bir ses elde
edinceye dek yineleyin; daha sonra, yüksek
sesten fısıltıya inin.
f) Para sayıyormuşçasına; arızalı bir telefonda, karşınızdakine telefon
numarasını bildiriyormuşçasına, yıkılan
boksörün başında sayıyormuşçasına ona kadar sayın.
g) "Ben sevinç ve heyecan doluyum!" cümlesini;
Gırtlağı zorlayarak fısıldayın, Burun sesi ile fısıldayın, Gevşemiş kaslarla,
rahat söyleyin.
Söyleme Hızı
Dinleyicilerin algılama hızında -dakikada 90-130 kelime arası-söylenmeli konuşma
anındaki duygulara, kişiliğe, yere
ve dinleyicinin niteliğine göre değişimler göstermelidir. Heyecan, korku, telaş,
öfke gibi durumlarda konuşma hızı
artar; sevgi, üzüntü, saygı gibi durumlarda hız azalır. Düşünce ve heyecanda
sükunet varsa orta hızın tercih edilmesi
gerekir.


ALIŞTIRMA: SÖYLEME HIZI
a) Aşağıdaki paragrafı, önce yavaş, küçük bir topluluğun işitebileceği tonda
fakat elinizden geldiğince hızlı; sonra da,
büyük bir topluluğa hitap ediyormuşçasına ve yavaş söyleyin.
Acaba kendilerini çocuklarına duydukları şefkatte kaybeden annelerin tattıkları
mutluluk hissedişinden daha
yükseklere tırmanabilenler var mıdır? Beşeri ilişkiler çerçevesinde yoktur
şüphesiz. Ancak insan, şefkati sadece
anne-çocuk ilişkisiyle sınırlayarak hayatı boyunca muhtaç olduğu yüksek huzurdan
mahrum olmamalıdır. Çünkü 80
yaşında ihtiyarlardan 8 günlük bebeklere kadar bütün insanlar şefkat edilmeye
muhtaçtırlar ve Rablerinin engin
şefkati altında karşılıksız korunurlar.
b) Aşağıdaki cümleleri, önce, tekdüze bir tonla, sonra, cümlelerin duygu
yönlerini dikkate alarak yanlarında belirtilen
hızlarda söyleyin :
- Ne güzel bir gece, değil mi? (yavaş)
- Ben bu adamı nerede gördüğümü bir hatırlayabilsem. (hızlı)
- Böyle bir hileye baş vuracak kadar alçalacağın hiç aklıma gelmezdi. (hızlı)

- Bir daha yüzünü görmek istemiyorum senin. Defol karşımdan. (hızlı)
- Bu derece iyi bir insanı ömrümde görmedim. (yavaş)
- Dikkat et ! Arabaya çarpacaksın ! (hızlı)
-İçeri girebilir miyim? (yavaş)
DİKSİYON

Güzel ve etkili konuşmada diksiyon (söyleniş-telaffuz-pronounciation)
yani seslerin doğru çıkarılması son derece
önemlidir. Fonetik bilgisi seslerin çıkarılışını inceler. Diksiyon ise buna ek
olarak daha geniş bir kapsamda, ses
organlarının doğru sesleri çıkarabilecek şekilde eğitilmeleri üzerinde
odaklanır. Bu yönüyle diksiyon önemli ölçüde
fonetiğe dayanır. Ancak biz bu bölümde konunun fonetik yönü üzerinde ayrıntılı
durmayacağız.
Türkiye’de seslerin çıkarılmasında yörelere göre farklılık vardır. Ancak güzel
seslendirmede daha çok İstanbul ağzı
esas alınır. Seslerin gerektiği gibi çıkarılabilmesi için ses aletlerinin-
gırtlaktan başlayarak dil, dudaklar, çene ve
buruna kadar tüm ses aletlerinin eğitilmesi gerekir. Bu çerçevede aşağıda
çeşitli alıştırmalar yer alacak.
Alıştırmaları yaparken ses çıkışlarını netleştireceğiz. İyi boğumlanma yani
heceleri netleştirerek seslendirebilmek
için dudak tembelliğini ortadan kaldırmamız gerekir. Sesleri ses organlarını
abartılı kullanarak çıkaralım. Aşağıdaki
doküman dört bölümden oluşmuştur: Birinci bölüm ses organlarının eğitimine
ilişkin alıştırmalar; ikinci bölüm, sesli
harflerin çıkarılışı; üçüncü bölüm sessiz harflerin çıkarılışı ve kullanımını
anlatmaktadır. Dördüncü bölüm ise sesli ve
sessiz harflerin cümle içinde karışık şekilde kullanımına ilişkin
alıştırmalardan oluşmaktadır.
Bu alıştırmalarda verilen örnek cümle veya hecelerin bıkmadan ısrarla tekrar
tekrar seslendirilmesi gerekir. Bu
çalışma sürdürüldükçe seslerin ağızdan akarcasına çıkmaya başladığını,
başlangıçtaki zorlanma veya tutukluğun
ortadan kalktığını göreceksiniz.
Diksiyon sesin güzel çıkmasını ve sözlerin doğru seslendirilmesini amaçlayan
sanatın adıdır. Diksiyon bu yönüyle
ses ve söz üzerinde odaklanmıştır. Sözün içeriğinin kodlanması yani etkili
iletişim diksiyon sanatının dışında kalan
bir konudur. Ancak konu üzerinde oluşturulan eserlerde bir karmaşanın mevcut
olduğunu da itiraf edelim.
Kitabınızın diksiyon bölümünde diksiyonun temel öğeleri üzerinde durulmuştur. Bu
öğeler söyleniş-fonetik,
boğumlanma, vurgu, durak ve ulamadan oluşmaktadır. Fonetik seslerin doğru
çıkarılmasıyla ilgilenen bir alandır.
Boğumlanma, seslerin birbiri ardına tam ve tok şekilde kaybolmadan çıkarılması
alanıyla ilgilenir. Vurgu,
söylemedeki monotonluğun kırılmasını sağlayan, her dilde kendine özgü gelişen
bir telaffuz konusudur. Yazı
noktalaması ve duraklarıyla konuşma noktalaması veya durakları birbirinden
farklı olabilmektedir. Durak bölümü, bu
sorunun çözümünü amaçlamaktadır. Ulama çalışmalarına gelince, bu çalışmalar
kelimeler arasında uyumlu geçişler
sağlamayı amaçlamakta ve dilin doğal kurallarından yararlanmaktadır.



Söyleniş-Fonetik
Söyleniş bölümünde sesli ve sessiz harfleri ayrı ayrı inceleyeceğiz. Türkçe’de 8
adet sesli ve 21 adet sessiz harf
vardır. Sesli harfleri “ünlü”, sessiz harfleri de “ünsüz” kelimesiyle
tanımlayacağız. Türkçe’mizdeki ünlüler “a, e, ,ı, i, o,
ö, u, ü”den oluşur. Ünsüzler ise “b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r,
s, ş, t, v, y, z” den oluşur. Söyleniş bölümünde
ünlü ve ünsüz harflerin fonetiğini öğreneceğiz. Aşağıda konular hem anlatılmış
hem de gerekli alıştırmalar birlikte
verilmiştir.


vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

GÜZEL KONUŞMA Empty Geri: GÜZEL KONUŞMA

Mesaj tarafından vgokhan Paz Ara. 20, 2009 4:46 pm

ALIŞTIRMA: FONETİK
Ünlüler
A
Konuşma dilimizde birbirinden ayrı söylenen iki (a) vardır. Bunlardan biri
(kalın a) diğeri de (ince a) dır. Her iki (a)
bazen uzun, bazen kısa okunabilir. Bu iki (a) yı söylerken birbirinden ayırt
etmek için (ince a) nın üzerine şu ( ^ )
işareti koyarak gösterelim.
Kalın A
Şu şekilde söylenir: Dil doğal duruşunu değiştirerek ortaya doğru biraz
yükselir, dudaklar hareketsiz, yanaklar
gevşek ve çeneler açık. aaa aaaa aaaa
Elâlem ala dana aldı ala danalandı da biz bir ala dana alıp aladanalanamadık.
Akrabanın akrabaya akrep
etmez ettiğini. Ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar.
İnce A
(Kalın a) ya oranla daha ileriden söylenen bir ünlüdür. Dilimize geçen yabancı
kelimelerden gelmiştir. Bu kelimelerin
başında, ortasında ve sonunda bulunur. Örnek: lâla, lâstik, hâl. hâlbuki, lâf,
lâkırdı, lâle, lâl, kâse, lâle, lânet,
lâzım, kâzım, kâtip gibi.
Lâla lâtif lâleli lâmbasını lâcivert lâke lâvabodan nâzik, nâdide şefkâte verdi.

Uzun A
Bunu da (â) şeklinde gösterelim :
Önek: Nâne, nâdir, nâme, câhil, câhit, seyahât, sâdık, sâbit, kâtil, nâzik
târih, mâvi, hâttâ, hârf, dikkât, şefkât,
kabahât, sıhhât, nâmus, nâne, nâsihat,
E
Konuşma dilimizde birbirinden ayrı söylenen iki (e) vardır. Bunlardan biri (açık
e) diğeri de (kapalı e) dir. Bu iki (e) yi
söylerken birbirinden ayırt etmek için (kapalı e) nin üzerine şu (') işareti
koyarak (açık e) den ayıralım. eee eeee
eeee
Açık E
(Açık e) şu şekilde söylenir: Çeneler (a) ünlüsünde olduğu gibi, dil ileri doğru
yükselir. Kelime başında, ortasında ve
sonunda bulunur. Örnek: Eş, sen, sene- Edebi edepsizden öğren: Ekmeği ekmekçiye
ver, bir ekmek de üste
ver: Evlinin bir evi, evsizin bin evi var. - Bir elin nesi var, iki elin sesi
var. - Sen dede ben dede bu atı kim
tımar ede.
Kapalı E
(Kapalı e) şu şekilde söylenir: dudak kenarları kulaklara doğru biraz yaklaşıp
çeneler hafifçe sıkılır.
Gece penceredeki benekli tekir kedi tenceresindeki eti yedi.
Şu şekilde söylenir: Çıkış noktası damağın arka kısmındadır. Dudakların köşesi
kulaklara doğru açılır. Dil damağın
arkasına doğru toplanarak dar bir geçitten havayı bırakır. Dilimizde (ı) ünlüsü
kelime başında, ortasında ve sonunda
bulunur. Örnek: Isı, ıslık, ılıcalı ıııı ııı ııııı
- Ihlamuru ısıt: Tıkır tıkır: Mırıl mırıl: Şıkır şıkır. Yığın yığın, kıpır
kıpır, gıcır gıcır, ıslak ıslak, pırıl pırıl, fırıl fırıl,
zırıl zırıl.
İ
Şu şekilde söylenir: Çıkış noktası damağın ön kısmındadır. Dudakların köşesi
kulaklara doğru açılır, dil damağın iki
yanına dayanarak dar bir geçitten havayı bırakır. Kelime başında, ortasında ve
sonunda bulunur. Örnek: İz, dil, izci
iii iiiii iiiii
İki dinle bir söyle- iki el bir baş içindir.
Dilimizde süresi uzun olan (i) lere rastlanır:
İcat, biçare, bitap, bitaraf, veli, fenni, fiziki, cani, hayati, nihai, fuzuli,
deruni
O
Konuşma dilimizde kalın ve ince olmak üzere iki ayrı O vardır.
Kalın O
Çeneler açık, dudaklar birbirine yakındır ve ağız içi yuvarlaktır. Kelime
başlarında sık rastlanır. Örnek: Ot, ova,
ocak, olmak, ordu, oda, orman, ortak, bando, banyo, biblo, bono, fiyasko, tango,
solo, fono, foto, radyo,
stüdyo, şato, tempo, vazo, Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz. oooo oooo ooo
İnce O
Biraz daha ileriden daha az yuvarlak yapılarak söylenir.
Lobutları loş locasında notalıyan normâl lort losyoncusunun lokantasında
nohutları lokumlarla karıştırdı.
Ö
Çeneler ve dil (açık e) ünlüsünde olduğu gibidir. dudakların alt ve üst köşeleri
birbirine yaklaşıp ağız küçük bir
yuvarlak gibi olur. (ö) ünlüsü çoğunlukla kelime başında bulunur. ööö ööö öööö

Örnek: öbek, öc, ödenek, ödünç, ödeşmek, ödev, öfke, öğrenmek, öğrenim, öğretim,
öğünmek, öğüt, ökçe,
öksürük, örs
- Ölenle ölünmez. - Ölüm kalım bizim için. - Önce düşün. sonra söyle. - Öfkeyle
kalkan zararla oturur.
U
Konuşma dilimizde birbirinden ayrı söylenen iki (u) vardır. Bunlardan biri
(kalın u) diğeri de (ince u) dur.
Kalın U
Çeneler açık, dudaklar birbirine iyice yaklaşık ve ağız tam bir küçük yuvarlak
olur. Örnek: Uç, ucuz, uçak, uçurum,
uykucu, ulu uuu uuu uuu
Unkapanı uğradığı uğursuzluktan upuzun uzandı.
İnce U
(Kalın u) ya oranla daha ileriden söylenir. Ünlüsü çoğunlukla yazıda (ü) ünlüsü
ile gösterilir. Örnek: Rûya, rûzgâr,
hûlya, gûya, lûzûm, lûtfen, lûgat, nûr, nûmara, Nûri,
Gûya Hûlya rûyasında Lûtfi'ye nûmaralı nûtuk söyliyerek lûtfetmiş.
Ü
Çeneler ve dil (açık e) ünlüsünde olduğu gibidir. Dudakların alt ve üst köşeleri
birbirine iyice yaklaşır ve büzülür. (ü)
ünlüsüne dilimizde kelime başında, ortasında ve sonunda sık rastlanır. Örnek:
Üç, üçgen, üçlü, üçüz, üflemek,
ülker, ülkü, ün, ünlem, ünlü, üreme, ürkek ,ürpermek, üzüm, üstün, üşenmek, ütü
üüü üüü
- Üzüm üzüme baka baka kararır. -Ülker üzüntüden üzüm üzüm üzüldü. -Ürümesini
bilmeyen köpek, sürüye
kurt getirir.
Ünsüzler
B
Dudakların birleşip açılmasıyla meydana gelir. Kelimenin başında veya ortasında
bulunur. Kelime başında örnek:
Baş, boş, bıçak, biber Kelime sonunda (p)ye dönüşür. Örnek: Kitap, kap, hesap,
çorap. Ancak kelime sonunda
ünlü bulunursa eski konumuna döner: Örnek: Kitabı, dolabı, kabı, hesabı
Gerçekte (p) ile biten kelimeler ise değişmezler. Örnek: sap-sapı, çöp-çöpü,
top-topu, tüp-tüpü, küp-küpü,
kulp-kulpu, hap-hapı,
Bi Be Ba Bo Bu Bö Bü Bı Bip Bep Bap Bop Bup Böp Büp Bıp
Bil Bel Bal Bol Bul Böl Bül Bıl Bir Ber Bar Bor Bur Bör Bür Bır
Bit Bet Bat Bot But Böt Büt Bıt Bis Bes Bas Bos Bus Bös Büs Bıs
Babasının benekli bıldırcını bitişik bostanda böceklerden bunalarak büzüldü.
C
Dişler birbirine yaklaşık, dil ucu dizlerin ön kenarına yayılmış, alt çene aşağı
düşerek çıkar. Örnek: Cam. caba,
cacık, coşkun, cömert, cüce, cümle. Kelime sonunda (ç) olur.
Ci Ce Ca Co Cu Cö Cü Cı Cip Cep Cap Cop Cup Cöp Cüp Cıp
Cik Cek Cak Cok Cuk Cök Cük Cık Cit Cet Cat Cot Cut Cöt Cüt Cıt
Cambaz Cevat cılız cimri coşkunla cömertliğe cumbada cüret ettiler.
Ç
C harfinden biraz daha sert olarak çıkar. Çıkış biçimi aynıdır.
Çi Çe Ça Ço Çu Çö Çü Çı İç Eç Aç Oç Uç Öç Üç Iç
Çip çep Çap Çop Çup Çöp Çüp Çıp Tiç Teç Taç Toç Tuç Töç Tüç Tıç
Piç Peç Paç Poç Puç Pöç Puç Püç Pıç Şiç Şeç Şaç Şoç Şuç Şöç Şuç Şüç Şıç
Çardaklı çeşmedeki çırak, çiçekleri, çorbanın çöreğini ve çuvalları çürüttü.
D
Dilin damağın ön kısmına üst diş köklerine dokunmasıyla çıkarılır.
Örnek: Dam, dal, dar, dış, diş, dadı, dede, deney,-demir,
Kelime sonunda (t) olur. Yalnız anlamlan ayrı olup söylenişleri benzeyen bir kaç
kelimeyi birbirinden ayırmak için (d)
olarak yazılır. Örnek: Ad (isim), at (hayvan), od (ateş), ot (bitki), had
(derece), hat (çizgi)

Di De Da Do Du Dö Dü Dı Dip Dep Dap Dop Dup Döp Düp Dıp
Dik Dek Dak Dok Duk Dök Dük Dık Dit Det Dat Dot Dut Döt Düt Dıt
Dir Der Dar Dor Dur Dör Dür Dır Diz Dez Daz Doz Duz Döz Düz Dız
Davulcu dede dışarlıklı dikişçiyi dolandırırken dönemecin duvarından düştü.
F
Üst kesici dişler alt dudağın üstüne dokunup açılmasıyla çıkarılır. Dilimizde
çoğunlukla kelime başında, pek seyrek
olarak da ortasında ve sonunda bulunur. Örnek: Fal, fil, fakat, falaka, falanca,
faraş, felek, ferman, fasafiso,
federasyon, felâket, felç, fevkalâde, frak, fitre, film·, fayans, fötr,
fonojenik, futbol, füze
Fil Fel Fal Fol Ful Föl Fül Fıl Fit Fet Fat Fot Fut Föt Füt Fıt
Fip Fep Fap Fop Fup Föp Füp Fıp Fif Fef Faf Fof Fuf Föf Füf Fıf
G
Dil sırtının damağın gerisini, bir de damağın daha ön kısmını kapatmasıyla
meydana gelir. Örnek: Gaga, gagalamak,
gam, galiba, gar, garaj, gargara, gazete, gelincik, göçmen, gölge, gönye, görev,
güzellik.
(G) ünsüzünün iki çıkış noktası vardır. İnce ünlülerle damağın ön kısmından
çıkar. Örnek: Gâh, gel, gör, git, gûya,
güç. Kalın ünlülerle damağın gerisinden çıkar. Örnek: Gar, gıcık, gocuk, guguk,
gibi.
Gi Ge Ga Go Gu Gö Gü Gı Gik Gek Gak Gok Guk Gök Gük Gık
Gip Gep Gap Gop Gup Göp Güp Gıp Gif Gef Gaf Gof Guf Göf Güf Gıf
Gil Gel Gal Gol Gul Göl Gül Gıl Gir Ger Gar Gor Gur Gör Gür Gır
Galip Geyvede gır gır giden gocuklu göçmen gururluya güldü.
Ğ
Dilimizde varlığını ancak kendinden evvel gelen ünlünün süresini uzatmakla
hissettirir. Kelime başında bulunmaz, iki
ünlü arasında ise ikili ünlü meydana getirir. Örnek: Boğaz-boaz, doğal -doal,
yoğurt - yourt
Konuşma dilimizde bazan y ve v seslerine döner. Örnek: Eğer-eyer, diğer-diyer,
soğuk-sovuk
Ği Ğe Ğa Ğo Ğu Ğö Ğü Ğı Ğir Ğer Ğar Ğor Ğur Ğör Ğür Ğır
Ğip Ğep Ğap Ğop Ğup Ğöp Ğüp Ğıp Ğil Ğel Ğal Ğol Ğul Ğöl Ğül Ğıl
H
Bir soluk harfi olup ağzın (kalın a) ünlüsünü çıkardığı durumla meydana gelir.
Örnek: Habbe, haberci, haber,
hacamat, hacı, hacıyatmaz, hadde, hademe, hafız, hafif, hafta, hakiki, hakir,
hâlbuki, hallac, hassâs, hece, hımhım,
hipnotizma, hokkabaz, hulâsa, hulyalı, hüner, hücum, hücre, hüviyet,
Hi He Ha Ho Hu Hö Hü Hı Hih Heh Hah Hoh Huh Höh Hüh Hıh
Hip Hep Hap Hop Hup Höp Hüp Hıp Hit Het Hat Hot Hut Höt Hüt Hıt
Hil Hel Hal Hol Hul Höl Hül Hıl Hir Her Har Hor Hur Hör Hür Hır
Habeş hemşire hırkalı hizmetçi hoppa hödüğe hurmaları hürmetle sundu.
J

Dişler birbirine, dil sırtı da katı damağa yaklaşır, havanın dil ortasından
sızmasından meydana gelir. Örnek: Jale,
Japon, jandarma, jambon, jelâtin, jeoloji, jeolog, j jest, jilet, jübile,
jüri.Halk arasında (j) ünsüzünün (c) olduğu görülür.
Örnek:Japon- Capon, jandarma - candarma, panjur = pancur, jurnalcı = curnalcı,

Ji Je Ja Jo Ju Jö Jü Ji Jij Jej Jaj Joj Juj Jöj Jüj Jıj
Jir Jer Jar Jor Jur Jör Jür Jır Jil Jel Jal Jol Jul Jöl Jül Jıl
Jip Jep Jap Jop Jup Jöp Jüp Jıp Jis Jes Jas Jos Jus Jös Jüs Jıs
Japon jeolog jiletini jurnalıyle jüriye verdi.
K
Dil sırtının damağın gerisini, bir de damağın daha ön kısmını kapatmasıyla
meydana gelir. İnce ünlülerle damağın ön
kısmından kalın ünsüzlerle ise arka kısmından çıkar. Örnek1: Kel, kir, kör,
kâtip kâhya, Örnek2: Kaba, kaya, kaçak,
kadastro, kadın kadife, kalp, kal
Ki Ke Ka Ko Ku Kö Kü Kı Kik Kek Kak Kok Kuk Kök Kük kık
Kil Kel Kal Kol Kul Köl Kül Kıl Kir Ker Kar Kor Kur Kör Kür Kır
Kip Kep Kap Kop Kup Köp Küp Kıp Kit Ket Kat Kot Kut Köt Küt Kıt
Kara ketenlik külahlı kuş kara kediyi yedi
L
Dil ucu damağın ön kısmına(lale), bir de daha gerisine(olay) dayanır, hava dilin
yanlarını titreterek sızar. Örnek:
lâbirent, lâboratuvar; lâcivert; lâçka, lâdes, lâf, lâkap, lâhana, leylâk,
leziz, limon, lise, litografya, liyakat, löca, lödos,
lökanta, lokma, lökomotif, lösyon, löş,
Li Le La Lo Lu Lö Lü Lı Lil Lel Lal Lol Lul Löl Lül Lıl
Lir Ler Lar Lor Lur Lör Lür Lır Lip Lep Lap Lop Lup Löp Lüp Lıp
Lit Let Lat Lot Lut Löt Lüt Lıt Lin Len Lan Lon Lun Lön Lün Lın
(L) ünsüzü bazı kelime ortalarında ve sonlarında kaybolur, Örnek: Nası şey =
nasıl şey, kak ordan = kalk ordan, Adi
konuşmada (r) ünsüzünün (l) olduğuna sık rastlanır. Buna (Leleşme) denir.Önek:
Birader-bilâder, Berber-belber,
servi - selvi, serbest = selbes, bâri = bâli, diye= diyelek, kerli ferli = kelli
felli, zemberek -zembelek, merhem -
melhem, terlik = tellik, amerikan = amelikan
M
Dudakların birleşip açılması ve damağın hafif alçalmasıyla meydana gelir.
Dilimizde kelime başında, ortasında ve
sonunda bulunur. Örnek: Maalesef, macera, maç, madalya, maalmemnuniye, maarif,
modern, mücevher, madenî,
manzume, müzakere, mütemmim
Mi Me Ma Mo Mu Mö Mü Mı Mip Mep Map Mop Mup Möp Müp Mıp
Mir Mer Mar Mor Mur Mör Mür Mır Mil Mel Mal Mol Mul Möl Mül Mıl
Min Men Man Mon Mun Mön Mün Mın Mim Mem Mam Mom Mum Möm Müm Mım
Muhallebici melankolik Mısırlı Mirza modern mösyöyle Muradiyede müzik dinledi

N
Dilin damağın ön kısmına, diş köklerine dayanıp açılmasıyla meydana gelir:
Dilimizde kelime başında, ortasında ve
sonunda bulunur. Örnek: Nasır, nadan, nadide, nafaka, nafile, naftalin, nakil,
nakit , nal nalbant, namaz, namus,
nankör, narin, narkoz, nâsihat, nâzım, nazik, nesir, nezaket, nilüfer, nisan



Ni Ne Na No Nu Nö Nü Nı Nip Nep Nap Nop Nup Nöp Nüp Nıp
Nil Nel Nal Nol Nul Nöl Nül Nıl Nir Ner Nar Nor Nur Nör Nür Nır
Nim Nem Nam Nom Num Nöm Nüm Nım Nin Nen Nan Non Nun Nön Nün Nın
Namlı nane nini nini naneleri numaraladı
P
Dudakların birleşip açılmasıyla ve açılma sırasında dışarıya hava fırlamasıyla
meydana gelir. Dilimizde kelime
başında, ortasında ve sonunda bulunur. Örnek: Paça, paçavra, paket, pala,
palamut, panorama, pansiyon,
pantolon, papatya, paragraf, paramparça, paraşüt, paratoner, parazit, patinaj,
pedagoji, plak, plaka, plan,
planör, politika, porselen, porsiyon, program, projeksiyon, protesto, psikoloji,

Pi Pe Pa Po Pu Pö Pü Pı Pip Pep Pap Pop Pup Pöp Püp Pıp
Pil Pel Pal Pol Pul Pöl Pül Pıl Pir Per Par Por Pur Pör Pür Pır
Pit Pet Pat Pot Put Pöt Püt Pıt Pis Pas Pos Pus Pös Püs Pıs
Palavracı peltek pısırık pişkin poturlu porsuk pulcu püskürdü.
R
Dil ucunun yukarıdaki kesici dişlere yakın noktayla meydana getirdiği kapağın
bir çok defa açılıp kapanmasıyla
meydana gelir. Kelime başında bulunan (R) kolay söylenir. Fakat kelime
sonlarındaki (R) ünsüzlerine önem
verilmezse anlaşılması güç olur. Örnek: Rabıta, radyatör, radyografi, rahat,
roket, raket, ramazan, randevu
raptiye, rol, reçete, rehber, rehin, rejisör, rakip, reklâm, rekor, repertuvar,
reverans, rezonans, riyakâr,
romatizma, rota, rozet, röportaj, rûya, rûzgâr,
Ri Re Ra Ro Ru Rö Rü Rı İr Er Ar Or Ur Ör Ür Ir
Rir Rer Rar Ror Rur Rör Rür Rır Tir Ter Tar Tor Tur Tör Tür Tır
Fri Fre Fra Fro Fru Frö Frü Frı Gri Gre Gra Gro Gru Grö Grü Grı
Radyolu ressam Ramis Rasimin romanıyla röportaj yaptı
S
Dudaklar açıktır, dilin ucu alt diş köklerine yaklaşır ve hava dilin arasından
tonsuz olarak sızar. Dilimizde kelime
başında, ortasında ve sonunda bulunur. Örnek: Sap, saat, sabah, sabotaj, saman,
servis sıska, seksek senaryo,
stüdyo, spiker, smokin, hassas, kasa gibi...
Si Se Sa So Su Sö Sü Sı Sil Sel Sal Sol Sul Söl Sül sıl
Sir Ser Sar Sor Sur Sör Sür Sır Sis Ses Sas Sos Sus Sös Süs Sıs
Siş Seş Saş Soş Suş Söş Suş Sış İsi Ese Asa Oso Usu Ösö Üsü Isı
Sandıklıda sepetleri sıralı simitçi sofrada sökülen sucukları süpürdü
Ş
Dişler birbirine, dil sırtı da katı damağa yaklaşır, hava dilin ortasından
çıkar. Örnek: şantaj, şantiye, şafak, şahin,
şakşakçı, şimendifer, şimşek, şarapnel, şarjör, Şifre, şövale, şüphe, şölen,
Şi Şe Şa Şo Şu Şö Şü Şı Şil Şel Şal Şol Şul Şöl Şül Şıl
Şir Şer Şar Şor Şur Şör Şür Şır Şis Şes Şas Şos Şus Şös Şüs Şıs
Şiş Şeş Şaş Şoş Şuş Şöş Şüş Şış Şiz Şez Şaz Şoz Şuz Şöz Şüz Şız

Şamlı şemsek şimşir şafak şakşaklandı
T
Dilin damağın ön kısmına diş köklerine dayanıp açılmasıyla meydana gelir:.
Dilimizde kelime başında, ortasında ve
sonunda bulunur. Örnek: Tabak, taban, tabela, tablet, tablo, talih, tarih, tapu,
tatil, teklif, tekzip, telefon,
teleskop, televizyon, telgraf, temenni, tempo, temsil, tentene, tepki, terlik,
termos, testere, transatlantik,
transformatör, trapez, titiz, tiyatro, tren, tribün, turp, turnike, tünel,
Ti Te Ta To Tu Tö Tü Tı Tik Tek Tak Tok Tuk Tök Tük Tık
Tir Ter Tar Tor Tur Tör Tür Tır Tit Tet Tat Tot Tut Töt Tüt Tıt
Tis Tes Tas Tos Tus Tös Tüs Tıs Tiş Teş Taş Toş Tuş Töş Tüş Tış
Tatar tepsici tıknaz titiz Tosun tömbekici tulumbacıyla tütün tüttürdü.
V
Üst kesici dişler alt dudağın üstüne dokunur. Dilimizde kelime başında,
ortasında ve sonunda bulunur. Örnek: Vade,
vadi, vagon, vahşi, vakit, vantilâtör, vapur, varil, varis, vasiyet, velvele,
vergi, vestiyer, vesvese,
Vi Ve Va Vo Vu Vö Vü Vı Viv Vev Vav Vov Vuv Vöv Vüv Vıv
Vil Vel Val Vol Vul Völ Vül Vıl Vir Ver Var Vor Vur Vör Vür Vır
Vis Ves Vas Vos Vus Vös Vüs Vıs Viş Veş Vaş Voş Vuş Vöş Vüş Vış
Velveleli vasi vesvese vadide vagon verdi
Y
Dil ortasıyla ön damak arasından çıkar. Dilimizde kelime başında ortasında ve
sonunda bulunur. Örnek: Yaba,
yaban, yağmur, yalan, yamyam, yankı, yan, yarış, yaz, yaş, yangın, yayan, toy,
çay
Yi Ye Ya Yo Yu Yö Yü Yı Yiy Yey Yay Yoy Yuy Yöy Yüy Yıy
Yil Yel Yal Yol Yul Yöl Yül Yıl Yir Yer Yar Yor Yur Yör Yür Yır
Yis Yes Yas Yos Yus Yös Yüs Yıs Yiz Yez Yaz Yoz Yuz Yöz Yüz Yız
Yalvaçlı yelpazeli yıldız yirmi yoksul yörükle yumurtalarını yükledi.
Z
Dilin ucu alt diş köklerine yaklaşır, hava dilin arasından tonlu olarak çıkar.
Kelimelerin başında, ortasında ve
sonunda bulunur. Örnek; Zafer, zahire, zahmet, zakkum, zalim, zaman, zambak,
zamk, zar, zarar, zarf,
zemzem, zenci, zerdali,
Zi Ze Za Zo Zu Zö Zü Zı Zip Zep Zap Zop Zup Zöp Züp Zıp
Zil Zel Zal Zol Zul Zöl Zül Zıl Zir Zer Zar Zor Zur Zör Zür Zır
İzi Eze Aza Ozo Uzu Özö Üzü Izı Ziş Zeş zaş Zoş Zuş Zöş Züş Zış



Boğumlanma
Ünlü ve ünsüz sesleri tam bir belirginlikte seslendirebilenler sağlam boğumlanma
yaparlar. Boğumlanma
yeteneğimizin gelişmesi için ses organlarımızın zorlandığı tekerlemeleri bol bol
seslendirmemiz sorumuzu
çözmemize yeterli olacaktır. Aşağıda önce ünlaler ve ardından ünsüzlerin esas
alındığı tekerleme örnekleri
verilmiştir. Bu tekerlemeleri hatasız ve çok rahat okuyabilecek şekilde tekrar
etmelisiniz. Boğumlanma yeteneğinin
gelişimi için her türlü metnin bol bol okunmasını tavsiye ediyoruz.

ALIŞTIRMA: BOĞUMLANMA
Ünlüler
(A) Abana'dan Adana'ya abarta abarta apar topar ahlatla ağdalı avuntucu
ahmak Ahmet'in avandanlıklarını
aparanlardan Acar Abdullah ile akıllı Abdi akşam akşam bize geldi. Al bu
takatukaları, takatukacıya takatukalatmaya
götür. Takatukacı takatukaları takatukalamam derse takatukacıdan takatukaları
takatukalatmadan al getir.
(ı) Iğdır'ın ığıl ığıl akan ılıman ırmağının kıyıları ıklım tıklım ılgın
kaplıdır.
(o) Okmeydanı'ndan Oğuzeli'ne otostop yap; Oltu'da volta at, olta al;
Orhangazi'de Orhanelili Orhan'a otostopluk
öğret; sonra da Osmancıklı Osman'a otoydu, totoydu, fotoydu, dök!
(u) Uluborlulu utangaç Ulviye ile Urlalı uğursuz Ulvi uğraşa uğraşa
Urfa'daki urgancılara uzun uzun, ulam ulam urgan
sattılar.
(i) Ibibiklerin ibiklerini iyice iyileştirmek için Istinyeli istifçi
Ibiş'in istif istiridyeleri mi, yoksa, Iskilipli Ispinoz işportacı
Ishak'ın işliğindeki ibrişimleri mi daha iyi, bilemiyorum. İbişle Memiş,
mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi,
mahkemeleşmemiş mi?
(e) Eğer Eleşkirtli eleştirmen Eşref ile Edremitli Bedri'yi Eğe'nin en
iyi eğercisi biliyorlarsa, ben de Ermenekli Erdem
Ergene'nin en iyi elektrikcisidir derim.
(ö) Özbezön'ün özbeöz Ödemişli öngörülü öğretmeni Özgüraslan ile
Özgüluslan özellikle özerk ön öğretimde
öylesine özverili, övünç verici ve övgüye değer kişiler ki, hani tüm öğretim
örgütleri içinde en özgün örnek onlardır
diyebilirim.
(ü) Ürdünlü ûnlü üfürûkçü Üryani, Ünye, Üsküdar, Ürgüp üzerinden
ûlküdeşlerine üstüpü, üstübeç, üvez, üzûm,
üzengitaşı ve üzünç götürürken, Üveyik'ten ürûyerek, ûvendirelerini sürüyerek
yürüyen ûçkağıtçı ütücülerin ürkûntü
ûreten ünü batasıca ünlemleriyle ürküverdi.
Ünsüzler:
(f) Farfaracı Fikriye ile favorili fasa fiso Fahri Fatsalı Fatma'yı
görünce, fesleğenci feylesoy Feyyaz'ı, fındıkçı
Ferhunde'yi anımsayarak feveran ettiler. Felemenkte Felemenklerin Felemenkçe mi
konuştuklarını düşûne düşüne
fertliği çektiler.
(p) Pohpohçu pinti Profesör pofur pofur pofurdayarak hınçla tunç çanak
içinde punç içip pûlverizatör prospektüsünû
papazbalığı biblosunun berisindeki papatpa buketinin bu yanına bıraktıktan sonra
pâlas pandıras Pülümürle
Pötürgeden getirdiği pörsük pötikare pöstekiyi Paluluların Pıtırcık pazarında
partenogenes pasaparolası ile pertavsız
pervasız pervaz peysajını ve peronospora pestenkerani pestilini posbıyıklı
pisboğaz pedegoga Pınarbaşında beş
etti.
(m) Marmara'daki Karmarisli mermerciler mermerciliği meslek edinmişler,
ama Mamak'taki mamacılar
manyetizmacılıkla marmelâtçılığı meslek edinememişler.
(v) Vırvırcı Vedia ile vıdı vıdıcı Veli velinimeti vatman Vahit e
vilâyette veda edip Vefâ ya doğru vaveylâsız, velevasız
velespitle volta vururlarken voleybolcu Vatran virtüöz Vicdanî ve Viranşehirli
vatansever viyolonselist Vecibe ile
karşılaştılar.
(b) Babaeskili babacan Bahri Beberuhi Bedri ile bıyıksız bıçkıcı
bıngıldak Bahir'in Bigadiç'teki bonbon bonmarşesine
varmışlar, o adadakilerin yüzlerine bön bön bakarak, büyülü büyük buhurdanlığı
buğulu buğulu boşaltıp bomboş
bırakmışlar, sonra da Bodrumda gözden kaybolmuşlar.
(s) Sazende Şazi ile zifoz Zihni zaman zaman sizin sokağın sağ köşesinde
sinsi sinsi fiskoslaşarak sizî zibidi Suzi'ye
sonsuz ve sorumsuz sorgun ederler. Sason'un susuz sazlıklarında badece soğanla
sarmısak yetişebileceğini
söyleyen Samsunlu sebzecilerin sözüne sizler de sessizce ve sezgilerinize
sığınarak inanabilirsiniz.
(ş) Şavşatlı Şaban, Şarkışlalı şipşakçı Şekip, Şişhaneş'den şeytankuşunu, şiş
şiyeyi şişlemiş, şiye keşişe şiş demiş.
(ç) Çatalağzı'nda çatalsız Çatalcalı çatalcının çarpık çurpuk çalçene
Çoruhluya çarptırmasına ne dersin? Çatalca'da
topal çoban çatal yapıp çatal satar, nesi için Çatalca'da topal çoban çatal
yapıp çatal satar? Karı için Çatalca'da
topal çoban çatal yapıp çatal satar. Çarık çorap dolak, ben sana çarık çorap
dolak mı dedim.
(l) Leyla ile Lalelili Lale'ye leblebi ile likör ikram etmiş.
Lüpçüler,1ütfen lüzumlu lüzumsuz lakırdıları bırakın da lüzferle
rızk, rot, rop, rint, ring, ray, radyoaktivite nedir diye konuşun.
(z) Zonguldaklı Zaloğlu Zöhre'nin kızı Zühal zibidi Zeki'ye ziyafet
zerketti.
(s, t, z) Sedat Tınaz'ın tasası suratsız teyzesine rastlama sezen sıska
sülük tazısını tuz tortusu tütsüsüııe tutmasıydı.
(ş, s) Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, 0rtadaki soğuk su su
şişesi.
(c) Cemil, Cemile, Cemal cumaları cilacı cüce Canip'in cicili bicili
cumbalı ciltevinde cümbür cemaat cacıklı civcivle
cücüklü cacık yerler sonra da Cebecili cingöz coğrafyacının cinci ciciannesinin
cırcırböceğini dinlerler. Ocak
kıvılcımlandırıcılarından mısın, kapı gıcırdatıcılarından mısın? Ne ocak
kıvılcımlandırıcılarındanım, ne kapı
gıcırdatıcılarındanım.
(d) Dadaylı dadımın Dodurgalı düdük delisi dedesi diline doladığı
dedbebeli dedim dedisiyle dırdırını dilinden
düşürüp de bir kez olsun doya doya düden diyemeden, düdenin dallara doldurduğu
doyumlu yemişlerden doyasıya
yiyemeden darıdünyadan göçüp gitti.
(k -i-u) Kilisli kikirik kilimci Kilizmanda'ki kilitli kilisede kimliğini
kimseye sezdirmeden kucak kucak kuskuslu
kuşkonmazı kukumav kuşuna, kişiliksiz kulağakaçan kirliğ kirloz kirpiye de
Kuşadası'nın kuşhanesindeki kuşbaşlı
kuşbazla birlikte önce kişnişli kuşüzümünû, sonra da Kumla'nın kumlu kumlu
kuşkirazını yutturmuş.
(k-ı-i) Kınıklı kılıbık kırpıntı Kıyasettin, Kırımlı kılkuyruk kıtmiri
kıkır kıkır kıkırdatarak küskütük küçümen küfeci
külhaniyle külüstür Kürşat'ı külünklü küngür üstüne küttedek devirdi.
Kırıkhandaki kırıkçı kırçıl kargın kırgın kırıkçısı kırmızı kırda kıkır kıkır
kıkırdayarak Kırımlı kıkırdakçının kızıl
kırlangıçlarını kışın kırlarda Kırgızlı kırpıntıcı kırışık Kırımtov'un
kırıkkıraklarıyla besliyormuş.
(k-o-ö) Koca kokoz kokainman kokorozlana kokorozlana Kazablankalı
kozmonota kök, kok, köken, kokot, kök
sökmek, kokoreç, kökmantar, köknar, köçekçe, körkandil, krematoryum, kösnüklük
ne demek diye sormuş.
(y) Yalancıoğlu yalıncık yayladığının yahnisini yağsız yiyebilirse de
yayladığının yağlı yoğurdundan, Yüksekova'nın
yusyumru yumurta yumurtlayan tavuklarından, bir de yörük ayranıyla yufkasından
asla vazgeçemez.
(g) Güneyli girgin gammaz Galip Gavurdağı'nda güpegündüz galeyana gelmiş
de Gülgiloğlu Gaziantepli gazup
gazinocuyu Gölköylü gitaristle birlikte Gümüşhane'ye göndermiş. Geçen gece
Gemerek'ten Gediz'e gelen Gebzeli
gezginci gizemcilerden gitarist general Genzel, gençlere, gerçekdışılıkla
gerçeklik dışı ilişkiler arasında ne gibi bir
geçerlilik gerçekliği olduğunu sordu.
(k, g) Galata kulesi kapısı karşısındaki kuru kahvecinin gıgısı çıkık,
dişi kırık, kurbağa kafalı, karakoncolos kalfası
Hakkı karışıklığa getirip kahveye kavruk kakule kırığı kattı.
(h) Hahamhanede hahambaşı hahamı homur homur homurdanır görûnce, hemencecik
heyecanlandı, hızlandı,
hoşnutsuz hırçın halhallarla halkaları, halatları hallaçlara verdi.
(b- p- d-y) Batı tepede tahta depo dibinde beytutet eden pullu dede
tekkesinden matrut bitli Vedat, dar derede tatlı
duttan dürülü pide yutup pösteki dide dide dört ayda dört türlü derde tutuldu.

(b-p)Bir pirinci birinci buluşta bir inci gibi birbirlerine bağlayıp
Perlepe berberi bastıbacak Bedri ile beraber Bursa
bağrına parasız giden bu paytak budala, basası topal Badi'den biberli bir papara
yedi.
(b-d) Baldıran dalları ballandırmalı mı, ballandırılmamalı mı? Sonra o
bala daldırılan baldıran dalları dallandırılmalı
mı, ballı dalla dallandırılmamalımı?
(t-d) Titiz, temiz, tendürüst dadım; tadını tattığı tere demetini dide
dide dağıttı da hiddetinden hem dut dalında takılı
duran dırıltı düdüğünü öttürdü, hem de didine didine dedim dedi, dedim dedi dedi
durdu.
(t-ç-s) : Ûstü üç taşlı taç saplı üç tunç tası çaldıran mı çabuk
çıldırır, yoksa iç içe yüz ton saç kaplı çanı kaldıran mı
çabuk çıldırır? Üç tunç tas has kayısı hoşafı.
(t-k) AI bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı
takatukaları takatukalamam derse,
takatukacıdan takatukaları takatukalatmadan al gel.
(l-d-n) Elalem bir aladana aldı aladanalandı da biz bir aladana alıp
aladanalanamadık.
(k-r) : Kırk kırık küp, kırkının da kulpu kırık kara küp.
(k-r-d) A be kuru dayı, ne kuru sarı darı bu darı a be kuru dayı?
(b-m-ş) : Ibiş'le memiş mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi,
mahkemeleşmemiş mi?
(d-l-t-r-k) Şu karşıda bir dal, dalda bir kartal; dal sarkar, kartal
kalkar; kartal kalkar, dal sarkar. Dal kalkar, kartal
sarkar, kantar tartar. Şu karşıdaki kara kuru kavak, karardın mı ey kara kuru
kavak, sarardın mı ey kara kuru kavak!
(s-k) Bu yoğurdu sarmısaklasak da mı saklasak, sarmısaklamasak da mı
saklasak.
(m-y-l) Bu yoğurdu mayalamalı da mı saklamalı, mayalamamalı da mı
saklamalı?
(b-ş-z) Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek, bizim damda var beş
boz başlı beş boz ördek. Sizin damdaki
beş boz başlı beş boz ördek, bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördeğe : siz de
bizcileyin beş boz başlı beş boz
ördek misiniz demiş.
(d-p-k) Değirmene girdi köpek, değirmenci çaldı kötek; hem kepek yedi
köpek, hem kötek yedi köpek.



Vurgu
Konuşma sırasında kelimelerin tüm heceleri aynı tonda ve aynı vurgu ile okunmaz.
Tüm dillerde kelimelerin farklı
hecelerine vurgu yapılır ve bu vurgular konuşmanın doğallığını oluştururlar. Tek
düze ve tek tonda çıkan bir
konuşma akışını düşünün. Bilgisayar makinelerine okutulan konuşma metinlerini
dinlemişseniz bu vurgu
monotonluğunu açık bir şekilde gözlemlemişsinizdir. Her dilde kelimelere yapılan
vurgu yerleri değişebilir. Burada
Türkçe’de vurguların yerleri konusunda bize yardımcı olacak bazı kuralları
aktarıyoruz:
1.Her kelimenin bir hecesi üzerinde mutlaka ses baskısı (vurgu) vardır.
Örneğin “heyecan” kelimesinde vurgu son
hecededir.
2.Türkçe’de kural olarak vurgular son hece üzerindedir. İstisnalar hariç
kelimeye ekleme yapıldıkça vurgu son
heceye doğru kayar.
hece-- heceler-- hecelerde -- hecelerdeki
3. Bazen vurgu sondan önceki hecelerden birine yapılır. Bu tür istisna
durumları aşağıda gösterelim:
--İlk heceye: İl, bölge, semt adları
İl: Ankara, Samsun, Erzurum, İzmir, Konya, Rize, Urfa, Paris, Sofya, Moskova
Bölge: Akdeniz, Marmara, Ege, Karadeniz
Semt: Dikmen, Çankaya, Etlik, Bahçecik, Topkapı
--Ortadaki hecelerden birine: İl, bölge, semt adları
Erzincan, Edirne, Trabzon, Sakarya, Denizli, Anadolu, Keçiören, Duşambe,
--Zarf ve bağlaçlarda ilk heceye:
Niçin, ancak, önce, sonra, ayrıca, yalnız, belki, henüz, ansızın, nasıl, hangi

--Türkçe kelimelerin aldığı bazı ekler vurguyu bir önceki heceye kaydırır. Bu
ekler: “ ce, le, me/ma, se/sa, im/sin”
“Sence, benimle, okuma, yazdırma, giderse, bilirsin”
4.Dilimizde bulunan Arapça- Farsça kökenli bazı kelimelerde uzun heceler
vardır. Uzun seslerde istisna bir durum,
vurgu uzatılan hece üzerinde görünür. Bu kelimeleri öğrenmek gerekiyor. Bu
uzatmalar kelimelerin başında,
ortasında veya sonunda olabilir. Bu kelimeler için genel bir kural yoktur. her
birinin kendine özel bir vurgusu bulunur.
Bu kelimelerin uzatılan hecelerinin yerine göre vurgu başta, ortada veya sonda
bulunur.
Vurgu başta: kâtil, câhil, sâmi
Vurgu ortada: teâmül, mukâbil, hazîne, mücâdele,
Vurgu sonda: Ziyâ, kat’î, denî, zekî, hafî,
5.Türkçe’de “ğ” her zaman, “y” ise bazı durumlarda vurguya benzer bir
değişim oluşturur. “Ğ” ünsüzü bulunduğu
hecede kendinden önce gelen ünlünün uzatılmasına yol açar. Aynı uzatma durumu
“y” için de geçerlidir. Söz konusu
uzatma seslendirmede vurgu gibi yansımaktadır.(yan yana iki ünlü uzatmayı
belirtmek için kullanılmıştır.)
“Ğ” ünsüzü ile: yağmur= yaamur, öğretmen=ööretmen, öğle=ööle, ağabey=aabey,
koğmak=koomak
“Y” ünsüzü ile: böyle=bööle, söylemek=Söölemek, öyle=ööle
6.Sert ve gürültülü çıkan bazı ünsüzler vurguyu bulundukları heceye
taşırlar. Bunun için söz konusu ünsüzün
hecenin son harfi olması gerekir. Bu ünsüzler “ç, k, p, r, ş, z”
kaçtım, yokmuş, saptı, ordu, şaştı, ezdi
7. Abartı amacıyla kullanılan bazı heceler vurguyu kendi üzerlerine
alırlar.
sımsıkı, koskoca, büsbüyük, büsbütün, bambaşka, binbir



ALIŞTIRMA: VURGU
1.Aşağıdaki şiirde kelimeler üzerindeki vurgulu heceler altı çizili -veya koyu
olarak- olarak gösterilmiştir. Bu
vurguların özellikleri üzerinde çalışın ve ardından doğru vurguları yaparak
metni okuyun.
HAYALİYLE CENNET OLDU BU BATAK
1)
Bir ızdırap verdin bana
İç dedin
Gözlerimden yudum yudum içmişim
Daracık dünyaya saçılmış kalbim
Saçlarımdan püfür püfür dumanlar
Tutam tutam, avuç avuç saçlarım
2)
Bir dağ yaptın yollarımda
Geç dedin
Tepe taklak, baş üstünde geçmişim
Zulüm kustu zalim mahluklar bana
Yüreğim kan, ciğerim alev alev
Parça parça, bölük pörçük yüreğim
3)
Duyguları tek tek dizdin yoluma
Seç dedin
İçlerinde sevgi vardı, kin vardı
Kan doldu gözlerim, kin doldu
Sevsem ateş, sevmesem bin bir ateş
Ezdi beni, yıktı beni aşklarım
4)
Ümitleri kapattın sımsıkıya
Suç dedin
Dağlar ördün aramıza, diken diktin
Delinmez dağ parçaları, aşılmaz bu yol
Ayaklarım delik deşik, kucağımda dağlarım
Yapayalnız, hüngür hüngür ağlarım
5)
Lanet ettim bu karanlık döngüye
Çık dedim
İç döngüler batak gibi, çıkılmaz
Al ellerim...Al kan olmuş yüreğim
Bana beni bilen tek Rabbim yeter
Hayaliyle cennet oldu bu batak
Rahmetinde sımsıcacık ellerim
Muhammed Bozdağ
2. Aşağıdaki metinde vurguları doğru tespit ederek metni okuyun.
“Dost FM artık internet ortamında 24 saat hizmetinizde. Orjinal dosyalarımızdan
birini bu alanda dinleyebileceğiniz
“Düşünce Mühendisliği” oluşturuyor.
Programcımız Muhammed Bozdağ programlarında genellikle başarı teknikleriyle
ilgili konularda odaklaşıyor. “Hoş
Seda”, “Bismihi Subhanehu” gibi programlarından sonra programcımız yeni bir
başarı programında sizinle buluşuyor.
Düşünce Mühendisliği
Biliyorsunuz, başarı önce düşüncede başlar. “İnsan ne düşünüyorsa odur.” sözü
neredeyse kanunlaşacak derecede
onay ve kabul görmüştür.
Peygamberimiz (s.a.v.) “Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten hayırlıdır.”
derken düşünceye vurgu yapıyordu. “Akıl
etmez misiniz? Düşünmez misiniz?” gibi sorularla Kur’anın da bizi düşünmeye sevk
ettiğini biliyoruz.
İşte bu programda Muhammed Bozdağ birer düşünce uzmanı olmamızı sağlamanın
yollarını sunmayı amaçlıyor.
Düşünceye hakimiyetin bir anlamda düşüncenin mühendisi olmak anlamına geldiğini
düşünüyor. Birbirinden ilginç
konularıyla “Düşünce Mühendisliği’ni” ilgilerinize sunmaktan sevinç duyuyoruz.”

http://www.dostfm.com sitesinden bir alıntı.
Durak
Söz söylemenin doğallığı çerçevesinde soluk alma ve duraklama yapılır. Soluksuz
ve duraklamasız bir konuşma
monoton olduğu kadar anlaşılabilme eksikliği de doğurur. Metinlerin her bölümü,
her ibare kendi içinde bir anlam
bütünlüğü taşır. bu anlam bütünlüklerinin açıkça birbirinden ayrılmaları ve
birbirleriyle ilişkilendirilmeleri gerekir.
Okuduğumuz metinlerde durak yerleri çeşitli noktalama işaretleriyle gösterilir.
Anlam blokları “.”, “,”, “;”, “:”, “-”, “( )”,
gibi işaretlerle gösterilirler. Bazı metinlerde noktalama işaretleri soluk alma
ve duraklama için yeterli olabilir. ancak
genellikle konuşma dili ile yazı dili arasında belirgin farklar vardır. Yazı
dilindeki durakların konuşma dilinde aynen
kullanılması anlaşılabilirliği zedeleyebileceği gibi pratik olarak da bu mümkün
olamayabilir. Şu halde konuşma
sırasında metin akışına göre duraklar oluşturmak zorundayız. Bu duraklar
a) Çok kısa olabilir. Yapılan sadece duraklamadır. Soluk almıyorsunuz,
çok kısa duraklıyorsunuz. “Sorun var, ama
çözüm de var.” cümlesinde virgül işaretinden sonra duraklama yapılması gerekir.
Ama bu duraklama o kadar kısadır
ki nefes almaya imkan tanımaz.
b)Biraz uzunca olabilir. Bu duraklamalarda soluma yapılmaktadır. Örneğin:
“Biz kendimizi başarılı olmaya,
engellerimizi aşmaya adadık. Tüm gücümüzle büyük geleceğimiz için çalışmaya
devam edeceğiz.” Burada iki cümle
arasındaki durak biraz uzunca olan ve soluk alınan duraktır.
c)Soluma mümkün olduğu kadar gürültüsüz olmalıdır. Eğer nefesinizi
tüketirseniz ani ve gürültülü solumak zorunda
kalırsınız. Özellikle mikrofon karşısında konuştuğunuzda solumanızın tüm
gürültüsü dinleyiciler tarafından algılanır.
Soluma gürültüsü dinleyicilerinizi rahatsız eder, konuşmanızı sevimsizleştirir.
Solumanın gürültüsüz olmasını
sağlamak için gerekli her imkanı kullanarak mümkün olduğu kadar sık ve küçük
hacimli solumalar yapmamız gerekir.
İki önemli terimi iyi anlamalıyız:
Durak: Sadece durduğumuz, soluma yapmadığımız kısa aralardır.
Durak ve Soluk: Hem durduğumuz hem de soluduğumuz biraz daha uzunca olan bir
aradır.
Aşağıda konuşma esnasında yapacağımız soluk noktalamalarına ilişkin kuralları
veriyoruz:

1. Durak ve soluğun mutlaka gerekli olduğu durumlar:
a)Her paragraf arasında, bölüm başlarında sonlarında, bölümler arasında.
b)Tırnak içinde yazılan başkasına ait olan sözlerden önce ve sonra
Örnek: “Bana geldi, ---- “kendimi çalışmaya adadım.”---- dedi.
c)Herhangi bir sorudan sonra veya cevaptan sonra
Örnek: Niçin daha çok çalışmayalım?---- İstersek bunu başarabileceğimizi
biliyoruz.
Örnek: Çocuk zeki miydi dersiniz?---- Evet çocuk zekiydi.----Bunu biliyoruz.



2.Durak ve soluğun şart olmadığı ancak mümkün olduğu durumlar:
a) Çok kısa olmayan cümlelerin noktalarında:
İnsanlar heyecanla koşuşturuyorlardı.-- Bir yardımcı arıyorlardı.
b) : ve ; işaretlerinden sonra
Örnek: İki tür tembellik vardır:-- Bedensel tembellik ve zihinsel tembellik.
Örnek: Orada hayvanları görüyordum;-- kuşlar uçuyordu, tavşanlar zıplıyordu,
çekirgeler ötüyordu.
c)İki kısa cümle “ve” ile bağlanırsa, “ve” den önce.
Örnek: Bütün gücüyle direnerek ayağa kalkmaya çalıştı --ve sonunda ayağa kalkıp
yürümeyi başardı.
d)Cümle başında geçen bütün yön kelimelerinden sonra
“esasen, evvela, bana göre, o halde, çünkü, dolaysıyla, birinci olarak...”
Aslında, --ben de böyle güzel tablolar çizebilirdim.
O halde,-- neden üzerinize düşeni yapmıyorsunuz?



3.Aşağıdaki durumlarda sadece durak noktalaması yapılmalıdır. Soluk
alınmaz.
a) Cümle uzunsa özneden sonra
Örnek:Okulumuz--güneşli günlerde üzerinde yürümekten zevk duyacağınız geniş bir
yolun öteki ucunda bulunuyor.
b)Tekrarlanan şeylerin ilkinden önce
Örnek:Yıldızların-- Ay'ın, Güneş'in hep aynı mesajı verdiğini görüyorum.
c)Zıtlıkları ayırmak için
Örnek:Okuduğu roman değil-- hikaye kitabı.
d)Parantez veya iki virgül arasından önce ve sonra
Örnek: Bana gelip, --güya üzüldüğünü hissettirerek,-- özür diledi.
Elleriyle tanımaya çalışırken-- (gözleri görmüyor)-- bunun bir vazo olduğunu
anladı.



4)Aşağıdaki durumlarda sadece durak noktalaması yapılması mümkündür.
a)aynı anlamı taşıyan art arda kelimeleri birbirinden ayırmak için
b)Bir kelimeyi diğerinden ayırmakta yarar varsa



ALIŞTIRMA: DURAK
1. Aşağıdaki metinde durak noktaları Û işaretiyle, durak ve soluma noktaları da
Û Û Û işaretiyle gösterilmiştir. Bu
işaretleri dikkate almak suretiyle metni okuyun.
DÜNYA-İNSAN KOVALAMACASI
Dünya, Û bazen insanları hayattan bıktırır, Û derin ıstıraplara boğar. Û Û Û
Yaşamaya küsmüş bir yığın
insan vardır çevremizde. Û Û Û
Yüzleri soluktur onların. Û Gülemezler. Û Û Û Kötü görünmemek için Û çevrelerine
yansıttıkları
“gülümseyişlerinin” altındaÛ (nefesiniz yetmezseÛ Û Û ) gözlerinden acı
ıstıraplar dökülür. Û Û Û Ve
dertleri kendi içlerindedir. Û Û Û Dış yüzlerinin durağanlığının aksineÛ iç
dünyaları kar ve çamur yığıntıları
arasında eziktir; Û Û bitmek bilmez fırtınalarla savrulurlar, Û anaforlarla
döner dururlar. Û Û Û
Dünyaya uzattıkları elleri koparılmıştır. Û Û Û Ruhlarının dağlar altında
ezilmişliğini görmeye
dayanamazsınız . Û Û Û
Suphanallah... Û İnsanÛ kendi elleriyle yüklendiği bu kadar ağırlıkları
çekebilecek kadarÛ dayanıklı mı
yaratılmış?.. Û Û Û
Geçenlerde İnebolu’nun fedakar insanlarından muhterem Rasim Sürav’ın huzur
verici öğütlerini dinledim. Û
Û Û Büyük bir insandan Û güzel bir söz nakletti: Û Û Û “Dünyanın peşinden
gitmedim. Û Dünya benim
peşimden geldi.” Û Û Û
Dünya, Û peşinden koşmayanların peşinden koşarmış; Û (nefesiniz yetmezseÛ Û Û )
peşinden koşanları
da süründürürmüş ardından. Û Û Û Şu dünyaya ve hayata küsen insanlarÛ farkında
olmadan “dünya” ve
“dünyalıklar” peşinde koşan insanlar olmasın... Û Û Û
Dünyayı elde edemeyenlerÛ ellerinden gelseÛ dünyayı bir kaşık suda boğmak
isterler. Û Û Û Halbuki Û
ancak başkalarına değil Û Yaratıcına kul olana esir olur dünya. Û Dünyaya kul
olanı daÛ esir gibi kullanır,
Û ezer. Û
Ne güzel söylemiş peygamber(asm): Û Û Û “Sen dünyada sanki garip imişsinÛ veya
yolcu imişsin gibi bir
halde bulun.” Û Û Û Şu dünyanın çirkin yüzüÛ kalplerden sökülüp atılabilseydi. Û
Û Û Mecnun, Û kapalı
gözlerle Û Leyla’nın peşinden koşmayı bırakabilseydi. Û Û Û GerçekteÛ sevilmeye
layık olanlarÛ
kalplerinin bir yarısını önce Û yaratıcılarına feda edenlerdir. Û Û Û Sevilmeye
layık olabilenin sevgisini
kazanmak içinÛ çırpınır dünya. Û Û Û Dünyayı terk eden böyle bir sevgilinin
ardından da Û gözyaşı
döker, Û suskunlaşır, Û garipleşir.
Garip olduğunu bilen yolcunun kalbi Û ebedi mekanına doğru ilerler. Û Û Û O
zaman Û Jordan’ın dediği
gibiÛ Û Û “Nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek içinÛ dünya bir yana
çekilir.” Û Û Û
Ya yaşamaya küsmüş, Û gülemeyenÛ soluk yüzlü insanlar... Û Û Û İnleyişleri acı
verici. Û Û Û
GönülleriyleÛ garip bir yolcu olmayı kabullenmeyişlerine karşılıkÛ zorla, Û
işkenceyle garipleştiriliyorlar.
Û Û Û
Bu zamandaÛ dünyanın peşinden gitmemek zor. Û Û Û “İnsan ruhundan dünyaya açılan
menfezler” Û
çok büyük. Û Û Û Akıntısına kapınılan sel, Û topyekün “dünyeviliğe” taşıyor
insanları. Û Û Û
Çare yine insanlarda gizli. Û Û Û “Dünyanın peşinde gitmedim. Û Û Û Dünya benim
peşimden geldi.” Û
Sözünde gizli. Û Û Û Dünyanın peşinden gitmekÛ kalbin önce dünyayaÛ ve
içindekilere çevrilmesidir. Û
Û Û Dünyanın peşinden gitmemekÛ ya da dünyadan kaçmak sözüyleÛ (nefesiniz
yetmezseÛ Û Û )
“dağdaki bir mağaraya sığınıp yaşamayı” Û kastetmiyoruz. Û Û Û Mağara da
dünyadandır. Û Û Û
Dünyanın çirkinliklerinden kaçan, Û tüm ruhuyla Yaratıcısına açılanÛ ve O’na
sığınan kimsedir. Û Û Û
Allah’ı sevenÛ elbette dünya ve içindekileri de sever. Û Û Û Çünkü Û Allah’ın
sevgisine kavuşan Û
dünyanın da sevgilisi olur. Û Û Û
Böylesi zor mu geliyor? Û Û Û Gülemeyen, Û hayata küsmüş, Û soluk yüzlü bir
insan olmak, Û (nefesiniz
yetmezse Û Û Û ) ruhları dağlar altında ezmek, Û kalpleri ihanetlere açmakÛ daha
mı kolay? Û Û Û Biz
nedenseÛ yas tutmasını seven bir milletiz. Û Û Û Çoğu zamanÛ ikincisini
seçiyoruz. Û Û Û Muhammed
Bozdağ (eski bir denemeden alıntı)
2.Benzeri okumaları bulabildiğiniz herhangi bir metinde sık sık uygulayınız.
Önce durak ve soluk noktalarını tespit
çalışması yapınız. Bu noktaları fark ettikçe uygulama yaparak yeteneğinizi
geliştiriniz.
Ulama
Diksiyonun özelliklerinden biri de “ulama”dır. Genel olarak tanımlarsak bir
kelimenin sonundaki sessiz harfin
ardından gelen kelimenin sesli harfle birleştirilerek seslendirilmesine ulama
diyoruz. Ulama söz akışına pürüzsüzlük
ve tatlılık verir. Uygun ulama ile yapılan konuşmalarda veya seslendirmelerde
ses bir nehrin akışı gibi sakin ve
düzenli olarak ilerler. Türkçe’de yer alan ulama özelliklerini aşağıda
anlatalım:
1.Sessiz harfle biten bir kelimenin son harfi sesli harfle başlayan yanındaki
kelimenin ilk harfiyle birleşir.
Yazıda Konuşmada
Ak--şam-- ol--du. Ak--şa--mol--du.
E--lim--den-- al--dı. E--lim-de--nal--dı.
2. Orijinal yapılarında “b,c,d,g” harfleriyle biten kelimeler vardır. Bunlar
yalın kaldıklarında “p, ç, t, k”ya dönüşürler.
Yazı dilinde sonlarına ek aldıklarında yumuşak konumlarına dönerler. Örneğin
Arapça orijiniyle “kitab” Türkçe’de
“kitap” şeklinde yazılır. Ancak yayına ek aldığında “kitabım” örneğinde olduğu
gibi “p”, “b”ye dönüşür. Konuşma
dilinde ise ulama bu kurala paralel olarak aynı kelimeyi bir sonraki kelime ile
ilişkilendirir. Yazı dilinde sert olan harf
ulama ile yumuşar.
(Orijinali) Yazı Dilinde İfadesi Konuşma Dilinde İfadesi
(Mahmud) Mah--mut ev--len--di. Mah-mu--dev--len--di.
(Mes’ud) Mes--ut ol--du. Me--su-dol-du.
(Kitab) Ki--tap al--dı. Ki--ta--bal--dı.
3.Türkçe’de kelime sonundaki “k” ünsüzünü, “h” ünsüzü ile başlayan bir kelimenin
izlemesi durumunda “h” ünsüzü
düşer. İki kelime birbirine bağlanır.
Yazı Dilinde Konuşma dilinde
Ye--mek ha--ne Ye--me--ka--ne
E--rik ho--şa--fı E--ri--ko--şa--fı
4.Eğer kelimeler arasında durak olursa, kurala uygun olsa da ulama yapılmaz.
Yazı Dilinde Konuşma dilinde
İstiyorum, onu göreceğim İstiyorum, onu göreceğim
Koşuştururken, okulu unuttu Koşuştururken, okulu unuttu.
5:Bazı durumlarda İki ayrı kelimenin tek heceli olan ilkinde bir ünlü düşer ve
iki kelime birleşir.



Yazı Dilinde Konuşma dilinde
Ne i--çin Ni-çin
Ne a--sıl Na-sıl
Ne ol--du Nol-du



ALIŞTIRMA: ULAMA
1.Aşağıdaki şiirde ulama noktaları altları çizilmek suretiyle gösterilmiştir.
Önce bu işaretlerin hangi ulama kuralından
kaynaklandığı üzerinde çalışınız. Ardından bu işaretlere dikkat ederek metni
gerekli ulamaları yaparak okuyunuz.
DARACIK MENZİLİMDE BİR AĞACIM VARDI
1)
Daracık bir menzil burası,
Bir avuç kadar dar
Ağaç ol, konuşurum, duy beni yeter
Ayrı dünyamızda olsun, duyarım seni
Yürek olsun sende, sevgi olsun
Olsun, yeşillik yeşersin yerinde
Sen şen ol ağacım, tüm dünya kadar
2)
El pençeyim, mahzunum bugün
Bekleşen ruhlarımızda dolaşan asırların Rüzgarında
Dans ederken engin eğlencelerinde sen
Mahsunum, dostsuzum, yalnızım
Evladım bile unuttu beni, dağlarım unuttu
Kokularını paylaştığım çiçekler şimdi
Ve varlığımı paylaştığım fani “sevdiğim”
Şimdi senin göğsünde şenliği hayatın
Bağrındaki kuşlardan biri de ben değilim
3)
Benim selvimi özlüyorum şimdi
Başımı okşayan bir şefkat eli vardı
Dünyayı görürken gözlerim
Göğsünün sıcaklığında kaybettiğim
Şimdi başım senin kollarında selvim
Senin dallarında ellerim
4)
Saçlar yemyeşil de olurmuş
Çiçeğe dönermiş dudaklar
Emanet bedenimi özlüyorum şimdi
Bahçendeki çiçeklerde kendimi arıyorum
Yaprak yaprak inleyişlerini duyuyorum
Bir zikir günü ki bugün gecemi kaplar
Fani ağacım başucumda, sevdiğim ağacım
Bugünkü günüm bir gün senin de gecene dolar
Sendeki emaneti de teslim alır toprağın
5)
Bir gün seninle de kavuşacağız
Kana yaprak kemiğe odun
Bedenimiz eriyip gitmiş olacak
İkimizin ağacı doğacak yeniden
Çürümezse benim bir mezar başlığım
Senden bir kaç odun parçası
Ve benden bir kaç kemik kalacak
Ve eğer senin de bir ruhun olursa
Bahçemiz ikimizin olacak
6)
Şimdi Baki’yi özlüyoruz birlikte
Fenadan bekaya seyahatin hayalleri
Bu bir avuç, bu daracık menzilde
Tek tesellimiz bizim şimdi
Muhammed Bozdağ
2. Aşağıdaki metinde ulama noktalarını tespit ederek çiziniz. Ardından ulamalara
dikkat ederek okuyunuz:
KALIPLAR
İnsanlar kendilerine kişilikleri için çizdikleri zihinsel kalıpların dışına
çıkamazlar. Bizler çözümü defalarca
duyduğumuz halde kendimizi oturttuğumuz dar çerçeveden çıkış için gayret
göstermeyen garip insanlarız.
Hayatın bazı insanlara “tesadüfen başarma, yükselme, zengin olma vs.” Şansı
tanıdığını zannedenimiz
çoktur. Bir çoğumuz müzisyenlerin, yazarların, şairlerin, para babalarının bu
işi anne karnında kendilerine
verilen kabiliyetlerle gerçekleştirdiklerini sanırız. Bu inanca göre bazılarının
ne maharetli anneleri varmış. Bu
yanlış zanları kabul etmeyen bir çok insan bile farkında olmadan aynı kalıplarla
kendisini kilitlemiştir.
En meşhur zenginlerin bir zamanlar simit sattıklarını, ayakkabı boyacılığı bile
yaptıklarını öğrenince şaşırırız.
Bir çok yazarın vaktiyle kalemi bile tutamamalarına inanamayız. Neden bazı
insanlar bazıları arasında
sıyrılıverir veya “sivriliverirler.”
Adaletli ve şefkatli Yaratıcı, Normal şartlar altında doğan her insanı her türlü
başarıya ulaşabilmelerine
imkan tanıyan bir potansiyelle dünyaya göndermiştir. Ancak dünyaya geldikten
sonra sınırlılıklar başlatılır.
Anne-babası veya çevresi tarafından aşağılanan bir çocuk etrafında kalıplar
başlamıştır. Daha sonra insan
“var olduğunu” hissettirmek amacıyla çırpınmaya başlar. Bakkaldan getirilen bir
ekmek, ilk karne notları,
takdim edilen bir çiçek, içinde bu amacı gizli tutar.
Oysa bazı insanlar “bu olmamış”, “sen bunu başaramazsın” demekten çekinmezler.
Bizler de çoğu zaman
sözleriyle cinayet işleyen, kabiliyetleri körelten; başarısızlık, çekingenlik,
korkaklık imajı oluşturan
insanlardanız ne yazık ki... Yas tutmayı sevdiğimiz kadar, eleştirmeyi,
olumsuzlukları ileri sürerek karanlık
bir zihinsel tablo oluşturmayı seviyoruz.
Merhum Z. Gündüzalp’in “İnsan ne düşünüyorsa odur.” Dediğini çok duyduk. Anthony
Robbins Sınırsız Güç
kitabında insanların hayal kurarken ve düşünürken kullandıkları “olumsuzluk”
imajlarını en kötü engel
olarak görür.
Her büyük başarı bazen yüzlerce başarısızlığın arkasında parıldar. Oysa eski bir
Rus imparatoru “Yenile
yenile yenmeyi öğrendiğini “ söyler. İnsan her teşebbüsünde hedefine
ulaşamadığında bunu başarısızlık
olarak görürse bulunduğu noktada çakılır. Oysa durumu yeniden inceleyen insan
için her başarısızlık
başarıya bir adım daha yaklaşmanın işaretidir. Ani yükselişlerin ise gerçek
başarıyla ilişkisi yoktur. Bir balon
gibi patlar ve söner.
Hayalimizde yaşadığımız iç konuşmaların fiillerimizde oluşturduğu sınırlara
bakınız: “Zengin olmak mı? Bu
iş için büyük sermaye lazım. Yazar olmak mı? Konuşmasını bile bilmiyorum;
annemin karnında böyle bir şey
öğrenmedim. Meydanlara çıkıp ‘benim işçim,benim köylüm’ diye konuşmak mı? Ben
Süleyman değilim.”
Sevgili kardeşim... Ya siz ne siniz? Erkek ve kadın arasındaki küçük bir farktan
başka kimin beyni kimin
beyninden küçük veya büyük. Kaderin sahibi kimseyi başarısızlığa zorla mahkum
etmemiştir. Ortamın
sürükleyişine kendimizi kaptırdığımızda “Ortam sürükleniyorsa sürünmekten başka
yapacağımız hiç bir şey
yoktur.” Ne yazık ki en çok ihmal ettiğimiz görevlerimizden biri dinimizin ilk
emridir. Az okuyoruz veya hiç
okumuyoruz.
Başarılı bir insanlar topluluğuna takılıp başarıya uçmuyorsak başarının
dinamiklerini incelemeliyiz.
Başaranların hayatı ve yaptıkları bu konuda bize yol gösterecek en açık ışıktır.
Başka türlü bizi pasifize eden
kendi kalıplarımızdan kurtulamayacağız. Fıtrat kanunlarının işleyişini bilmek
zorundayız. Muhammed Bozdağ
3.Durak, ulama ve vurgu bölümlerinde geçen tüm yazı ve şiirleri her üç diksiyon
kuralına dikkat ederek okuyunuz.
Önce vurguya, ardından, duraklamaya, ardından ulamaya ve son olarak da her üç
temel kurala dikkat ederek
okuyun. Okumada devam ettikçe nasıl da en güzel seslendirmeyi yapabildiğinizi
heyecanla göreceksiniz. Sizin
seveceğiniz sesinizi, başkalarının da seveceğinden emin olunuz.
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

GÜZEL KONUŞMA Empty Geri: GÜZEL KONUŞMA

Mesaj tarafından vgokhan Paz Ara. 20, 2009 4:47 pm

SÖYLEME KUSURLARI
Çeşitli seslendirme kusurları nedeniyle söylenenler
yeterince anlaşılamaz ve tekrar edilmek zorunda kalınır.
Konuşmacı harfleri doğru telaffuz edemeyebilir veya konuşurken bazı heceleri
yutabilir. Harflerin hatalı telaffuz
edilmesi karşılıklı konuşmalarda pek dikkat çekmese de topluluk karşısında veya
mikrofondan yapılan konuşmalarda
derhal dikkat çekerler. Bu tür hatalar konuşmacının anlaşılmamasına ya da yanlış
anlaşılmasına yol açarlar.
Dinleyici ya bütün enerjisini anlamak için kullanacak ya da bıkkınlık göstererek
dinlemekten vazgeçecektir. Ayrıca bu
tür konuşmacılar dinleyiciler nezdinde güvenlerini yitirecekler, imajlarının
kötü olmasına yol açacaklardır. En bilinen
seslendirme kusurları aşağıda tek tek açıklanmıştır.


Gevşeklik
Ses organlarının genel tembelliğidir ve en çok karşılaşılan durumdur. Bu genel
gevşeklik genel bir konuşma
sönüklüğüne yol açar. Gevşekliği gidermek için dişleriniz arasına bir kalem
sıkıştırın ve aşağıdaki cümleleri hızla
okuyun.
Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar bağırmış. Biz de bize
biz derler, sizde bize ne derler?
Pireli peyniri perhizli pireler teperlerse pireli peynirler de pır pır pervaz
ederler.
Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısın, kapı gıcırdatıcılardan mısın? Ne ocak
kıvılcımlandıncılardanım, ne kapı
gıcırdatıcılardanım.
Çatalcada topal çoban çatal yapıp çatal satar, nesi için Çatalcada topal çoban
çatal yapıp çatal satar? Kârı için
Çatalcada topal çoban çatal yapıp çatal satar.
Şu karşıdaki kara kuru kavak, karardın mı, ey kara kuru kavak sarardın mı ey
kara kuru kavak!
Sen seni bil, sen seni, bil sen seni, bil sen seni, sen seni bilmezsen
patlatırlar enseni.
Pelteklik
Bir harfin çıkarılamayarak bir diğeri ile değirilmesidir. Bu durum dilin
yeterince eğitilmemesinden, lehçelerin
yapısından veya bazı dillerin fazla etkisinde kalmaktan kaynaklanabilir. Türkçe
üzerinde tespit edilen pelteklik türleri
aşağıda belirtilmiştir.
Zeleştirme: (J) yeri(Z). Örnek: Jale-Zale, Jilet-Zilet,
Seleştirme: Ş yerine S. Örnek: Paşâm-Pasam, şapka-Sapka
Jeleştirme: C yerine J. Örnek: Ancak-Anjak), Kucak -Kujak
Şeleştirme: S yerine Ş. Örnek: Sana söylüyorum-yerine sana şöylüyorum
Leleştirme: (R) yerine (L). Örnek: Birader-Bilader, Berber-Belber, Merhem-Melhem,
Terlik-Tellik
İnce â yerine kalın a: Kemâl-Kemal, Lâstik-Lastik
Yukarıdaki örneklerde ilk sırada belirtilen sesler çıkarılamadığından ikinci
sesler onların yerine ikame edilmektedir.
Bu seslerin çıkarılamaması durumunda bunların üzerinde uygun alıştırmaların sık
sık yapılması gerekmektedir.
Aşağıdaki kelimeleri eğiticinin özel uyarılüarını dikkate alarak tekrar ediniz.
Eğer bu seslerin herhangi biriyle ilgili
sorununuz yoksa geçebilirsiniz.
J- Jilet, jandarma, jale, jumbo,
Ş- Paşa, şaka, şakir, şeker
R- Rüya, hücreler, hürrem, harran, sarraf
A- Lale, lastik, lahana, kamil (altı çizilenler ince)
S- Sorgun, hassasiyet, fason


Tutukluk
Bir hece üzerinde takılıp kalma, heceyi veya kelimeyi tekrarlama durumudur. Bu
sorun en çok düşünce akışındaki
duraklamadan kaynaklanır. Normal şartlar altında aşırı stres de tutukluğa yol
açabilir. Tutukluğu gidermek için
herhangi bir emtni önce yavaşça ve sonra hızlanarak okuyun. Eğitici sizi
bireysel olarak takip edecektir.
Tutukluk Örneği: Bu, bu bizim--- şerefimiz--- olacak ---diye -- uzun uzun-----
bize bize anlattı.
Kekeleme
Tutukluğun ileri aşaması, söz söylerken birden bire duraklama, çoğunlukla buna
katılan yüz buruşturması ve gerilme
hareketiyle hecelerin tekrarlanması. Kekemeler soluk aldıkları veya pek geç
soluk verdikleri sırada konuşurlar.
Kekeleme genellikle çocukluk döneminde oluşan bir konuşma bozukluğudur. Erken
yaşta konuşmaya başlayan
çocukların konuşma başarılarına çevrenin gösterdiği aşırı ilgi çocuğun
duygularını zararlı yönde etkiler. Çok iyi
konuşarak dikkat çekmek isteyen çocuğun kendi üzerinde ürettiği baskı bir süre
sonra kekeleme rahatsızlığını
oluşturur. Kekeleme çocuklukta yaşanan aşırı baskı, şiddet veya aşırı utançlığın
etkisiyle de gelişebilir. Maddi bir
hastalık olmamakla birlikte kekeleme beyin konuşma merkezinde mesaj akışında
oluşan karışıklığın bir sonucudur
ve çoğunlukla psikolojik bir sorundur. Kekemeliğin yok edilmesi için çeşitli
çalışmalar yapılmalıdır.
1.Okumayı yeni öğrenir gibi düşük hızda fakat yüksek sesle bol bol okumak
2.Belli cümleleri ezberleyerek tekrar tekrar seslendirmek.
3.Bu metinde yer alan tekerlemelerin ısrarla okunması
Kekeleme örneği: Bi bi bi biraz so so sonra bura dada ooo olacak


Asalak Sesler
Bazı sesler veya kelimeler asalak olarak kelimelerin arasına takılır ve
konuşmayı tahammül edilmez hale getirir.
Asalak sesler veya kelimeler konuşmacının fikir netliği ve kendine güveni
hakkında şüphe uyandırır. Konuşmanın
kalitesini baltalar ve dinleyiciyi sıkar. Bu kapsamda “ııı, eee, aaa, şey, yani,
mesela, evet...” gibi ses veya kelimeler
konuşma arasında sık sık veya gerekmediği halde kullanıldığında dinleyici
rahatsız olur.
Örnekler:
Asalak ses veya kelimelerle:
Bana şey dedi. Bugün yıldönümü olduğu için eee şey yapacaktık. Tören salonunu
düzenleyecektik.
Evet sevgili dinleyenler. Bugün yine sizlerle birlikteyiz. Evet bugünkü konumuz
çal ışmanın fazileti hakkında.
Yani şunu diyorum. Mesela siz zor durumda kaldınız. Yani mesela başınızdan bir
felaket geçti.


Düzgün:
Merhaba sevgili dinleyenler. Günün ilk ışıklarıyla birlikte sizi selamlıyorum.
Mutlu bir gün yaşamanızı diliyorum. Yine
sizlerle birlikte olmak ve sizlerle konuşmak ne güzel.
Çalışmalar:
Aşağıdaki soruları ikili guruplar halinde asalak ses veya kelimeleri kullanmadan
cevaplandırınız. Arkadaşınız sizi
kontrol edecek ve hata yaptığınızda uyaracaktır. Daha sonra bu çalışma tek tek
kürsüde yapılacaktır.
a)Düzgün konuşma yeteneğinin size ne kazandırmasını ümit ediyorsunuz?
b)Bir gününüz nasıl geçer?
c)En çok sevdiğiniz yiyecekleri anlatın.
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz