Aşkın Ne Suçu Var?
1 sayfadaki 1 sayfası
Aşkın Ne Suçu Var?
Aşkın Ne Suçu Var?
Yağmur yağıyor. Camlar gibi buğulanıyor kalplerimiz.
Bir yanımız aşkı özlüyor, öte yanımız yalnızlığına sarılmış; hangi tarafı
bıraksak düşecek gibiyiz. Yağmur yağıyor ve biz kapalı yerlerde bile
ıslanıyoruz.
Aşkın Ne Suçu Var?
Kahvemi yaptım, pencerenin kenarına oturdum. Yağmur damlalarının
seslendirdiği şarkıyı dinliyorum. Doğanın ne güzel bir melodisi var. Hiçbir
beste ondan daha büyüleyici olmuyor.
Yalnız bir gecenin içinde, yalnızlığımla mutlu oturuyorum. Kimseye ihtiyacım
yok ama aşka hep muhtacım. Ne büyük bir kavgamız var diye düşünüyorum. İlişkiler
yürümüyor, hepimiz birilerini sevmek istiyoruz. Bir türlü beceremiyoruz,
neden?
Suçu karşı cinse atmak işin kolay tarafı, bana da sorsanız bir dost
sohbetinde, muhtemelen erkekleri suçlarım. Aklıma ilk gelen cümle yine
erkeklerle ilgili olur ancak gerçeğin kendisi de böyle mi?
Bir arkadaşım ne kadar kirlendiğimizden bahsetti, artık kadınlar mı erkekleri
yoldan çıkarıyorlarmış, yoksa tam tersi miymiş, karar veremiyormuş. İlk taşı
onlar attı dedim. Öyle ya, baba evinden gözü açılmadan çıkan kız, ilk kazığını
nerede yiyor? Kocanın ihanetinden, umursamazlığından, şiddetinden,
kimliksizliğinden, değer vermeyişinden ya da sebep neyse ondan canı yanan kadın,
ayrılıp dışarı çıktığında, dünyanın nasıl işlediğinden haberdar değil ki! Bir
iki bıçak yarasını da sokakta aldıktan sonra dönüşümü başlıyor. Sonra o da
diğerleri gibi oluyor, o da can acıtıyor, o da çıkar için kullanmaya başlıyor.
Doğru olduğunu düşünmüyorum elbette, ama şöyle bir gerisine bakarsan kendini
bozan kadınların, arkasında hep bir erkeğin parmak izi duruyor. Yani ilk taşı
onlar attı.
Şimdi geldiğimiz noktada durup biraz etrafımıza bakarsak, göreceklerimiz hiç
hoş olmayacaktır. Kim kimi daha fazla kazıklar, daha çok aldatır, en fazla kim
ağlatır yarışına girmişiz. Birkaç ayı doldurmuş beraberliklere neredeyse madalya
takacağız. Bu kadar kirlendiğimizi nasıl fark edemedik?
Kimse suçu aşka atmasın, aşk olduğu yerde mucizeleriyle duruyor. Biraz
küsmüştür mutlaka ama gerçekten sevmek isteyen ve bunun için mücadele edenlerin
hep yanındadır aşk. Aşk bitti diyorlar, artık aşk mı kaldı diyorlar. Aşk
bitmedi, biten bizleriz! Ruhlarımız çirkinleşti, sevmekten korkanlar gün geldi
kendi korkularında boğuldular. İntikam peşinde koşanlar, savaş maskesi gibi
yüzlerine sürdükleri siyahlıkların içlerine işlediğini anlayamadılar.
Birbirimizi tükettik, kemirdik, didikledik. Yoruldu aşk peşimizde nafile bir
çabayla koşmaktan. Aşkın bunda ne suçu var?
Değişmek zorundayız. Sevgiyi, paylaşmayı, değer vermeyi, kadir kıymet
bilmeyi, verdikçe çoğalmanın keyfini hatırlamak zorundayız. Sahte sevişmelerle
kirletilmiş bedenlerimizi, yalanlarla renklendirilmiş ruhlarımızı, yükseklere
taşıdığımız ama boşlukta ve her an düşmeye hazır bekleyen egomuzu yenileyip,
kendimizi tekrar ve inançla sevginin kollarına bırakmalıyız. Ancak o zaman
kurtulur zincirlerinden aşk ve belki tekrar çıkar ortaya saklandığı yerden Eros.
Belki o zaman havada savrulup duran bir ok bulup önüne atlamaktansa, kalbimize
saplanmasını seyrederiz aşkın. Yeniden ve belki….
Yağmur yağıyor. Camlar gibi buğulanıyor kalplerimiz.
Bir yanımız aşkı özlüyor, öte yanımız yalnızlığına sarılmış; hangi tarafı
bıraksak düşecek gibiyiz. Yağmur yağıyor ve biz kapalı yerlerde bile
ıslanıyoruz.
Aşkın Ne Suçu Var?
Kahvemi yaptım, pencerenin kenarına oturdum. Yağmur damlalarının
seslendirdiği şarkıyı dinliyorum. Doğanın ne güzel bir melodisi var. Hiçbir
beste ondan daha büyüleyici olmuyor.
Yalnız bir gecenin içinde, yalnızlığımla mutlu oturuyorum. Kimseye ihtiyacım
yok ama aşka hep muhtacım. Ne büyük bir kavgamız var diye düşünüyorum. İlişkiler
yürümüyor, hepimiz birilerini sevmek istiyoruz. Bir türlü beceremiyoruz,
neden?
Suçu karşı cinse atmak işin kolay tarafı, bana da sorsanız bir dost
sohbetinde, muhtemelen erkekleri suçlarım. Aklıma ilk gelen cümle yine
erkeklerle ilgili olur ancak gerçeğin kendisi de böyle mi?
Bir arkadaşım ne kadar kirlendiğimizden bahsetti, artık kadınlar mı erkekleri
yoldan çıkarıyorlarmış, yoksa tam tersi miymiş, karar veremiyormuş. İlk taşı
onlar attı dedim. Öyle ya, baba evinden gözü açılmadan çıkan kız, ilk kazığını
nerede yiyor? Kocanın ihanetinden, umursamazlığından, şiddetinden,
kimliksizliğinden, değer vermeyişinden ya da sebep neyse ondan canı yanan kadın,
ayrılıp dışarı çıktığında, dünyanın nasıl işlediğinden haberdar değil ki! Bir
iki bıçak yarasını da sokakta aldıktan sonra dönüşümü başlıyor. Sonra o da
diğerleri gibi oluyor, o da can acıtıyor, o da çıkar için kullanmaya başlıyor.
Doğru olduğunu düşünmüyorum elbette, ama şöyle bir gerisine bakarsan kendini
bozan kadınların, arkasında hep bir erkeğin parmak izi duruyor. Yani ilk taşı
onlar attı.
Şimdi geldiğimiz noktada durup biraz etrafımıza bakarsak, göreceklerimiz hiç
hoş olmayacaktır. Kim kimi daha fazla kazıklar, daha çok aldatır, en fazla kim
ağlatır yarışına girmişiz. Birkaç ayı doldurmuş beraberliklere neredeyse madalya
takacağız. Bu kadar kirlendiğimizi nasıl fark edemedik?
Kimse suçu aşka atmasın, aşk olduğu yerde mucizeleriyle duruyor. Biraz
küsmüştür mutlaka ama gerçekten sevmek isteyen ve bunun için mücadele edenlerin
hep yanındadır aşk. Aşk bitti diyorlar, artık aşk mı kaldı diyorlar. Aşk
bitmedi, biten bizleriz! Ruhlarımız çirkinleşti, sevmekten korkanlar gün geldi
kendi korkularında boğuldular. İntikam peşinde koşanlar, savaş maskesi gibi
yüzlerine sürdükleri siyahlıkların içlerine işlediğini anlayamadılar.
Birbirimizi tükettik, kemirdik, didikledik. Yoruldu aşk peşimizde nafile bir
çabayla koşmaktan. Aşkın bunda ne suçu var?
Değişmek zorundayız. Sevgiyi, paylaşmayı, değer vermeyi, kadir kıymet
bilmeyi, verdikçe çoğalmanın keyfini hatırlamak zorundayız. Sahte sevişmelerle
kirletilmiş bedenlerimizi, yalanlarla renklendirilmiş ruhlarımızı, yükseklere
taşıdığımız ama boşlukta ve her an düşmeye hazır bekleyen egomuzu yenileyip,
kendimizi tekrar ve inançla sevginin kollarına bırakmalıyız. Ancak o zaman
kurtulur zincirlerinden aşk ve belki tekrar çıkar ortaya saklandığı yerden Eros.
Belki o zaman havada savrulup duran bir ok bulup önüne atlamaktansa, kalbimize
saplanmasını seyrederiz aşkın. Yeniden ve belki….
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz