Kendine Çelme Takan Adam
1 sayfadaki 1 sayfası
Kendine Çelme Takan Adam
Bu günlerde herkeste bir şikayet furyasıdır gidiyor. Hoş sohbetleri
özledim doğrusu… İki çift laf etmeye kalktığımda, sürekli yakınmalar,
ağlamalar şikayetler… Salgın var galiba… Ağlaşma zamanı mı nedir?
Fatoş Cömert
İlişki Terapisti/Bireysel ve Kurumsal Gelişim Danışmanı
Bu günlerde herkeste bir şikayet furyasıdır
gidiyor. Hoş sohbetleri özledim doğrusu… İki çift laf etmeye
kalktığımda, sürekli yakınmalar, ağlamalar şikayetler… Salgın var
galiba… Ağlaşma zamanı mı nedir?
Gerçekten
sorunların yaşandığı bir dönemdeyiz bunu inkar etmek mümkün değil.
Ekonomik zorluklar, hayatın telaşı arttı. Mesafeler uzadı, günler sanki
kısaldı. Buna da diyecek bir şey yok. Ama merak ediyorum bu zihniyetle
taş devrinde yaşıyor olsaydık ne olurdu? Eminim havalardan,
hayvanlardan, dağlardan, denizlerden bulunurdu bir şeyler yakınacak….
Hayata
direnç göstermek hayatı zorlaştırır. Olaylara, kişilere, dünyaya,
ekonomiye karşı çıkmak, insanları sadece aynı girdapta döndürür durur.
Sadece sorunları sıralayıp sürekli yakınmak, sorunları arttırmaktan
başka hiçbir işe yaramaz. Bir süre sonra sıkıntıdan geçilmeyen bir
hayat, çözümleri ve kendi gücünü unutmuş bir insan sürüsü oluşur
etrafta. Herkes kendi derdini en büyük sanırken, biryandan da
başkalarının da benzer dertleriyle rahatlar. Bahaneler, suçlamalar
artık yasallaşmıştır sanki.
“ Herkes kan ağlıyor, piyasalar çok kötü!..” “
Her evlilikte olur!..” “ Kadınların hepsi aynı!..” “ Erkek milleti
işte!..” “ Çocuğun mu var derdin var!..” “Zaman kötü!..”
Ne
çok duyarız bu sözleri. Hep beraber sanki insanlık bizim dışımızdaymış
gibi, sanki o kuralların oluşmasında bir katkımız olmamış gibi
davranırız. Diğer taraftan da “ Ben iyiyim ama herkes kötü…” ya da “
Benim suçum yok! Bu sebepler bana yaptırıyor bunları…” gibi bir
rahatlama içine de gireriz. Şikayet ettikçe rahatlar, kendimizden,
kendi sorumluluğumuzdan kaçarız.
“
Keşke bir sihirli değneğim olsaydı” diyenleri duyar gibiyim. Kendi
gücünü yok sayıp hayatı düşman, kaderi pranga ve kurtuluşu fantastik
bir sihirli değnekte arayanları. “keşke”lerle, “ama”larla, hayatlarını
zihinlerindeki zindana tıkayanları…
Elinizde
çok güçlü bir sihirli değnek var! Evet doğru söylüyorum. Siz bilmiyor
muydunuz? Doğduğunuzdan beri sizinle olan, sizinle büyüyüp gelişen ve
her istediğinizi elde etmenizi sağlayacak büyük bir güç! Beyniniz! Bir
başka deyişle “ Aklınız”….
İnsanlar
hayatlarının sorumluluğunu almaya korkarlar. Ellerindeki o kadar büyük
bir güçtür ki, bunu kullanabilme beceriksizliklerini itiraf etmeye
korkarlar. Başarılarını kendilerine mal ederken, başarısızlıklarının ve
sıkıntılarının sebebi olmayı kabullenemezler. Dış dünyayı, başka
insanları, kaderi hatta Allah’ı suçlamak ve her şeyden sorumlu tutmak
en kolay yaşam biçimidir. Hatta şükrederek ve sabrederek, gelecek için
dua ederek en büyük sorumluluğu aldıklarını sanırlar.
“
Her şey çok güzel olacak inanıyorum! “ derken, mucize beklerler… “Çok
şükür halime, ben hep şükrederim…” derken, sürekli her şeyden şikayet
ettiklerini unuturlar… “ Sabrediyorum..” diyenlerin büyük çoğunluğu
sadece zamanın geçmesini, hayatlarının kendiliğinden değişmesini bekler
dururlar.
Oysa
şükretmek olanları kabullenmek, sabretmek, kabullendiğin durum ne
gerektiriyorsa onun için elinden gelenin en iyisini yapmak, umut etmek
ise kendine ve gücüne inanmaktır.
İyisiyle
kötüsüyle, doğrusuyla yanlışıyla hayatınızın sorumluluğunu almak sizi
mutluluğa götürecek tek yoldur aslında. Başkalarının size ne dediğini,
ne yaptığını, hayatın size neler verdiğini neler aldığını, olayları,
başka hayatları konuşmayı bırakıp kendinize ne yaptığınıza, ne
söylediğinize ve ne verdiğinize odaklandığınız müddetçe doğru seçimleri
yapabilmeye başlarsınız.
“
Evet, işlerim kötü gidiyor, ekonomi kötü ve ben bu durumda alınması
gereken önlemleri aldım mı? Nasıl en az zararla bu durumu aşabilirim?
Hangi düzenlemeleri yaparak uyum sağlar ve bu dönemi atlatabilirim?
“Evet,
eşim çok sinirli bu günlerde ve bana sevgisini göstermiyor. Ben onun bu
durumu atlatmasına nasıl yardımcı olabilirim? Ona ben sevgimi
gösterebiliyor muyum? Ondan beklediğim desteği ve ilgiyi ben ona
verebiliyor muyum? Nasıl veririm?”
“
Evet, insanlar beni anlamıyor ve üzüyorlar.. Ben kendimi ne kadar mutlu
ediyorum? Kendime ne kadar değer veriyorum? Ben kendimi anlayıp nasıl
mutlu edebilirim?”
Düşünceler
zihinde dış dünyaya değil de kendine döndüğü zaman, “ neden böyle?”
sorusu yerine “nasıl yapabilirim?” sorusu sorulduğu zaman, zihin çözüm
üretmeye başlar. İnsan kendi gücüne güvendiği andan itibaren,
mucizeleri beklemez, yaratır. “ama”lardan, “keşke”lerden kurtuldukça
özgürleşir. Özgürleştikçe, kendi seçimlerinin sorumluluğunu alır ve
gücünü kullanma becerisine ulaşır.
Siz
hiç kendine çelme takan adam gördünüz mü? Ben çok gördüm. Etrafınıza
bir bakın, “yapamam” “ olamaz” ama” “ keşke” diyen kaç kişi
göreceksiniz? Sürekli şikayet eden, fantastik bir kurtuluş bekleyen,
kurban olan, acı çeken, kaderin sillesini yiyen, krizden nasibini alan
kimler var bir bakın. Ve bu furyaya kapılıp, kendinden uzaklaşan,
kendini engelleyen kaç kişi var. Kendi kendine çelme takıp düşen, yara
alan binlerce belki de milyonlarca kişi göreceksiniz. Şimdi bir de aynaya bakın…. Ne görüyorsunuz?.....
Saygılarımla,
document.write("");
document.write("fatoscomert"+"@"+"stradadanismanlik.com");
fatoscomert@stradadanismanlik.com
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
Geri: Kendine Çelme Takan Adam
Kendi kendine çelme takıp düşen, yara
alan binlerce belki de milyonlarca kişi göreceksiniz. Şimdi bir de aynaya bakın…. Ne görüyorsunuz?.....
alan binlerce belki de milyonlarca kişi göreceksiniz. Şimdi bir de aynaya bakın…. Ne görüyorsunuz?.....
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz