Biz Olabilmek!
1 sayfadaki 1 sayfası
Biz Olabilmek!
İlişkilerde önemli olan sadece adınızın
sevgili ya da eş olması değildir. Yalnız yaşayan ama çift olmaya devam
eden insanlar sonunda mutlaka kırılıp, parçalanırlar.
Biz Olabilmek!
Yalnız doğduk, yalnız öleceğiz cümlesi elbette doğrudur. Ancak bu
yalnız yaşamamızı gerektirmez. Aşk, hayatın önemli parçalarından biri,
nasıl ki bedenin gıdaya ihtiyacı varsa, ruhun da sevmeye ve sevilmeye
ihtiyacı var. Paylaşmak, birlikte olmak, beslenmek gerekli, yani çift
gibi durmak değil, gerçekten çift olmak değerlidir.
Televizyon kumandasına, sevgilisinden fazla dokunan birisi ile birlikte
olmak, sizi bir ilişki sahibi yapmaz. Sessiz geçen uzun geceler,
sohbetsiz yenen akşam yemekleri gibi örnekler, ilişkide ne kadar yalnız
olduğunuzun göstergelerinden sadece birkaçıdır.
Özellikle evliliklerin geldiği son nokta olan yalnızlık, dışarıdan
bakıldığında maalesef ki görünmez. İşin daha tehlikeli boyutu ise,
çocukların gördükleri yaşamı beyinlerine kaydedip, büyüdüklerinde doğru
olarak seçtikleri ilişki biçiminin de bu olmasıdır. Yani, yalnız
ilişkilerde zarar görenler sadece çiftler değildir.
Aşk grafiği zaman içinde inip çıkar, bu doğaldır. Heyecanın yerini
alışkanlığa, ihtirasın yerini sıradanlığa bıraktığı süreçler tüm
ilişkilerde olur. Ancak grafiğin hep aynı kaldığını veya sadece aşağı
doğru gittiğini fark ederseniz, müdahale etmek yerinde olur.
Birini sevdiğiniz zaman paylaşmak istersiniz. Yanında olmak, birlikte
yaşamak, zaman geçirmek, ortak zevkleri yakalamak gereksinimi
duyarsınız. Bununla beraber elbette her insanın yalnız kalmaya, ayrı
vakitler geçirmeye de ihtiyacı vardır. İşte, tam bu ayrımda çok önemli
bir nokta vardır: Denge!
Terazinin
sürekli bir tarafı ağır gelmemeli, hep yan yana durmak ile uzun ayrı
kalışlar aynı derecede tehlikelidir. Dünyanın bile hassas bir dengede
durduğunu düşünürsek, ilişkilerde aynı ahengi yakalamamız gerektiğini
fark ederiz.
İnsan kendi ailesiyle
bile çatışıyor, yabancı biriyle hayatı paylaşmak elbette kolay
olmayacaktır. Bir ilişkinin olmazsa olmazları vardır: Sevgi, saygı,
vicdan, anlayış, emek, fedakarlık ve güven! İçinde bu duyguları
barındırmayan beraberlikler, zaman içinde önce yalnız ilişkiler
sınıfına, oradan da parçalanmaya doğru yol alırlar.
İlişkiler, “biz” olabilmekle devamlılık sağlar. Bencillik,
beraberlikleri kayaya vuran dalgalar gibi aşındırır. Sevginizin sürekli
büyümesi, beslenmesi, hayatın yükü değil, keyfi olabilmesi için;
ilişkinize sahip çıkın. Vakit ayırın, değer verin, önemseyin, dokunun,
okşayın, dengenizi koruyun. Yoksa, adınız sevgili olmuş, eş olmuş, ne
fark eder? Aşk, yalnızlıkla beslenmez. “Biz” olmanın keyfini tadın!
Nazım Hikmet’in şu şiirini duvarınıza asın. Aklınıza geldikçe okuyun:
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte
Yani yürekte….
kaynak:kadin.tr.msn.com
sevgili ya da eş olması değildir. Yalnız yaşayan ama çift olmaya devam
eden insanlar sonunda mutlaka kırılıp, parçalanırlar.
Biz Olabilmek!
Yalnız doğduk, yalnız öleceğiz cümlesi elbette doğrudur. Ancak bu
yalnız yaşamamızı gerektirmez. Aşk, hayatın önemli parçalarından biri,
nasıl ki bedenin gıdaya ihtiyacı varsa, ruhun da sevmeye ve sevilmeye
ihtiyacı var. Paylaşmak, birlikte olmak, beslenmek gerekli, yani çift
gibi durmak değil, gerçekten çift olmak değerlidir.
Televizyon kumandasına, sevgilisinden fazla dokunan birisi ile birlikte
olmak, sizi bir ilişki sahibi yapmaz. Sessiz geçen uzun geceler,
sohbetsiz yenen akşam yemekleri gibi örnekler, ilişkide ne kadar yalnız
olduğunuzun göstergelerinden sadece birkaçıdır.
Özellikle evliliklerin geldiği son nokta olan yalnızlık, dışarıdan
bakıldığında maalesef ki görünmez. İşin daha tehlikeli boyutu ise,
çocukların gördükleri yaşamı beyinlerine kaydedip, büyüdüklerinde doğru
olarak seçtikleri ilişki biçiminin de bu olmasıdır. Yani, yalnız
ilişkilerde zarar görenler sadece çiftler değildir.
Aşk grafiği zaman içinde inip çıkar, bu doğaldır. Heyecanın yerini
alışkanlığa, ihtirasın yerini sıradanlığa bıraktığı süreçler tüm
ilişkilerde olur. Ancak grafiğin hep aynı kaldığını veya sadece aşağı
doğru gittiğini fark ederseniz, müdahale etmek yerinde olur.
Birini sevdiğiniz zaman paylaşmak istersiniz. Yanında olmak, birlikte
yaşamak, zaman geçirmek, ortak zevkleri yakalamak gereksinimi
duyarsınız. Bununla beraber elbette her insanın yalnız kalmaya, ayrı
vakitler geçirmeye de ihtiyacı vardır. İşte, tam bu ayrımda çok önemli
bir nokta vardır: Denge!
Terazinin
sürekli bir tarafı ağır gelmemeli, hep yan yana durmak ile uzun ayrı
kalışlar aynı derecede tehlikelidir. Dünyanın bile hassas bir dengede
durduğunu düşünürsek, ilişkilerde aynı ahengi yakalamamız gerektiğini
fark ederiz.
İnsan kendi ailesiyle
bile çatışıyor, yabancı biriyle hayatı paylaşmak elbette kolay
olmayacaktır. Bir ilişkinin olmazsa olmazları vardır: Sevgi, saygı,
vicdan, anlayış, emek, fedakarlık ve güven! İçinde bu duyguları
barındırmayan beraberlikler, zaman içinde önce yalnız ilişkiler
sınıfına, oradan da parçalanmaya doğru yol alırlar.
İlişkiler, “biz” olabilmekle devamlılık sağlar. Bencillik,
beraberlikleri kayaya vuran dalgalar gibi aşındırır. Sevginizin sürekli
büyümesi, beslenmesi, hayatın yükü değil, keyfi olabilmesi için;
ilişkinize sahip çıkın. Vakit ayırın, değer verin, önemseyin, dokunun,
okşayın, dengenizi koruyun. Yoksa, adınız sevgili olmuş, eş olmuş, ne
fark eder? Aşk, yalnızlıkla beslenmez. “Biz” olmanın keyfini tadın!
Nazım Hikmet’in şu şiirini duvarınıza asın. Aklınıza geldikçe okuyun:
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte
Yani yürekte….
kaynak:kadin.tr.msn.com
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz