İletişemedik!
1 sayfadaki 1 sayfası
İletişemedik!
Kadın ve erkek, birbirini anlamamaya mı
kurguludur? Biri ne derse karşı taraf bunu değişik anlamak zorunda
mıdır? Sözüm ona aynı dili kullanıyoruz ancak aynı şeyleri
anlatabildiğimizden emin değilim.
İletişemedik!
Şimdi aşağıdaki iki cümle, bir çifti nasıl kavgaya götürebilir lütfen düşünün:
- Sevgilim seni beklemekten yoruldum!
- Ben bekle demeden bekleme!
Bu cümlelerde anlaşmazlığa sebep olacak durum nedir? Kadın, hasretini,
özlemini dile getirerek ve gerçekten bitmek bilmez saatleri sayarak
zamanını geçirmektedir. Her gece, ertesi güne zor devreder, içinde bir
an önce sevdiğini görmek isteği ile yanıp tutuşmaktadır. O gün de
adamın gelmeyeceğini öğrenince, hüsrana uğrar ve bu cümleyi söyler.
Acaba erkek burada şunu mu anlatmaktadır? “Zaten geleceğimi söylemedim
ki, neden bekliyorsun? Ayrıca beklemek fiilini kendin gerçekleştirip,
ardından bununla ilgili bana kinayede bulunuyorsun.” Kadın bunu anlıyor
elbette, adam gelememenin çaresizliğinden böyle bir cümle kullanmış
olabilir. Ancak kadına yansıyan bu değil!
Beklemenin kalbi ne kadar yorduğunu ancak bekleyen bilir. Tabii ki,
sabah arayıp geleceğini söyleyen birini beklememektedir kadın. Zaten
kötü olan da budur. Ne zaman gelecek diye beklemek. Tarihi belli
olmayan bir olayı, her günü zorla devirerek, geçiştirerek oyalanmanın
feryadıdır aslında bu cümle. Ben kadın kısmını anlatabiliyorum. Zaten
erkeklerin dilini öğrenmiş olsaydım, bütün sorun kendiliğinden
hallolmuştu.
Demek istediğim, aynı
dili konuşmak yetmiyor. Aynı duyguyu ve düşünce biçimini de paylaşmak
lazım. Hani güzel bir laf vardır, anlattığın karşındakinin
anlayabildiği kadardır diye. İşte, bu durum her iki cins açısından da
bu lafa örnek teşkil eder. Kadın ve erkeğin en büyük sorunlarından biri
olan iletişim, ayrılıklara, cinayetlere ve daha bir çok gereksiz olaya
sebep olmuştur. İletişemiyoruz!
Aslında öyle demek istememiştim diye düşündüğünüz anları hatırlayın.
Gerçekten iyi niyetle söylediğiniz şeyler, dönüp dolaşıp başınıza çorap
örmedi mi hiç? Çok düşün, az konuş kavramı bu yüzden ortaya çıkmış
olmalı. İlk çağlarda bu sıkıntıların hiçbiri yoktu herhalde. Kadın
mağarada oturup, adamın avladığı eti getirmesini beklerdi. Ateş
yakmakla geçen zamanın ardından, et parçalanarak yenir ve gece
sevişerek bitirilirdi herhalde. Yazarken fark ettim ki, kadın mağara
döneminde bile bekliyormuş. Kadersel bir durum olmalı!
Kadınlar zor unutur. Ben balık burcuyum gerçi, hafızam da balık
kadardır ama genelde unutmazlar. Üstelik tüm cümleleri cımbızla
toplayıp, ileride bunları kullanmak için istiflerler.İntikam duygusu
çoğunlukla bu yanlış iletişimin sonucunda ortaya çıkar. Hırsını o an
alamayan insan, intikam almaya meyillidir. Sevgilisine hırslanan
hikayemizdeki kadını, bir akşam eve gelip başka bir adamla yakalayan
erkeğe verilecek cevap da hazır olur bu durumda: “ Sen, beni bekle
demedin ki!”
kaynak:kadin.tr.msn.com
kurguludur? Biri ne derse karşı taraf bunu değişik anlamak zorunda
mıdır? Sözüm ona aynı dili kullanıyoruz ancak aynı şeyleri
anlatabildiğimizden emin değilim.
İletişemedik!
- Sevgilim seni beklemekten yoruldum!
- Ben bekle demeden bekleme!
Bu cümlelerde anlaşmazlığa sebep olacak durum nedir? Kadın, hasretini,
özlemini dile getirerek ve gerçekten bitmek bilmez saatleri sayarak
zamanını geçirmektedir. Her gece, ertesi güne zor devreder, içinde bir
an önce sevdiğini görmek isteği ile yanıp tutuşmaktadır. O gün de
adamın gelmeyeceğini öğrenince, hüsrana uğrar ve bu cümleyi söyler.
Acaba erkek burada şunu mu anlatmaktadır? “Zaten geleceğimi söylemedim
ki, neden bekliyorsun? Ayrıca beklemek fiilini kendin gerçekleştirip,
ardından bununla ilgili bana kinayede bulunuyorsun.” Kadın bunu anlıyor
elbette, adam gelememenin çaresizliğinden böyle bir cümle kullanmış
olabilir. Ancak kadına yansıyan bu değil!
Beklemenin kalbi ne kadar yorduğunu ancak bekleyen bilir. Tabii ki,
sabah arayıp geleceğini söyleyen birini beklememektedir kadın. Zaten
kötü olan da budur. Ne zaman gelecek diye beklemek. Tarihi belli
olmayan bir olayı, her günü zorla devirerek, geçiştirerek oyalanmanın
feryadıdır aslında bu cümle. Ben kadın kısmını anlatabiliyorum. Zaten
erkeklerin dilini öğrenmiş olsaydım, bütün sorun kendiliğinden
hallolmuştu.
Demek istediğim, aynı
dili konuşmak yetmiyor. Aynı duyguyu ve düşünce biçimini de paylaşmak
lazım. Hani güzel bir laf vardır, anlattığın karşındakinin
anlayabildiği kadardır diye. İşte, bu durum her iki cins açısından da
bu lafa örnek teşkil eder. Kadın ve erkeğin en büyük sorunlarından biri
olan iletişim, ayrılıklara, cinayetlere ve daha bir çok gereksiz olaya
sebep olmuştur. İletişemiyoruz!
Aslında öyle demek istememiştim diye düşündüğünüz anları hatırlayın.
Gerçekten iyi niyetle söylediğiniz şeyler, dönüp dolaşıp başınıza çorap
örmedi mi hiç? Çok düşün, az konuş kavramı bu yüzden ortaya çıkmış
olmalı. İlk çağlarda bu sıkıntıların hiçbiri yoktu herhalde. Kadın
mağarada oturup, adamın avladığı eti getirmesini beklerdi. Ateş
yakmakla geçen zamanın ardından, et parçalanarak yenir ve gece
sevişerek bitirilirdi herhalde. Yazarken fark ettim ki, kadın mağara
döneminde bile bekliyormuş. Kadersel bir durum olmalı!
Kadınlar zor unutur. Ben balık burcuyum gerçi, hafızam da balık
kadardır ama genelde unutmazlar. Üstelik tüm cümleleri cımbızla
toplayıp, ileride bunları kullanmak için istiflerler.İntikam duygusu
çoğunlukla bu yanlış iletişimin sonucunda ortaya çıkar. Hırsını o an
alamayan insan, intikam almaya meyillidir. Sevgilisine hırslanan
hikayemizdeki kadını, bir akşam eve gelip başka bir adamla yakalayan
erkeğe verilecek cevap da hazır olur bu durumda: “ Sen, beni bekle
demedin ki!”
kaynak:kadin.tr.msn.com
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz