Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
1 sayfadaki 1 sayfası
Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
Rabbim, kainatı ve bütün canlıları ne kadar güzel yaratmış.Ne zaman çiçeklere baksam, hep en ince
ayrıntılarına kadar tasarlanmış olduğunu düşünürüm. Estetik olarak
renkleriyle özdeşleşmiş ve biz insanlara gönderilmiş.Sevginin ifadesi
olarak görülmüş. Hediye olarak sunulan çiçekler, ne kadar çok insanın
gönlünü hoş ediyor değil mi? Sevinçten uçarcasına hisler uyandırıp,
insanları birbirine kenetlendiriyor.
Sevgiyi ifade etmek, çok da zor değil demek ki? Sadece bu da değil.
Güzel birkaç söz bile dünyalara bedel. İnsanların kalbinde taht kurmak
için çok fazla bir şeye ihtiyacımız yok.Zaten Peygamberimiz (s.a.v),
"güzel söz, sadakadır" buyurmuyor mu? O halde haydi, yarın çok geç
olmadan şimdi başlamak üzere sevdiklerimize ulaşalım.Uzakta olanları da
telefon vb. iletişim araçlarıyla arayalım. Kırdığımız gönülleri yeniden
kazanmaya çalışalım.Sevgi seli oluşturalım.Gönüllere sevgi
serpelim.Yeşerince ortaya hangi güzelliklerin çıkacağını hep beraber
görelim.
ALLAH, KALBİMİZDEN SEVGİYİ VE MERHAMETİ EKSİK ETMESİN.(Amin)
YEMİN MARŞİM..
Dağları,denizleri aşar gideriz...
Zafere coşarak koşar gideriz...
Yılmadan,yıkılmadan hep ileriye,
Var olan engelleri aşar gideriz..
Kadın,erkek,yaşlı,genç,birdir gayemiz...
İslam'a hizmette tek yüreğimiz...
Zorlukla bükülmez hiç bileğimiz,
Fedadır Can, bu yolda her şeyimiz...
İlahi sanadır münacatımız..
Gözyaşlarıyla yoğrulan feryatlarımız...
Bu nadide yiğitleri koru Sen Ya Rabb..!
Feda olsun ana,baba ve canımız....
Gözün değse gözüme GÜL yüzünle
bir gülsen. Haram olur ağlamak gülşene döner gönlüm. Asırlar sonra yine
Mekke'den çıkıp gelsen.Senin için sevgili,Medine Olur Gönlüm
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla
sevemem,
Gelenin keyfi için geçmişe asla sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım,
Boğamazsam hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam
Hele hak namına ölsem haksızlığa tapamam.
Yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim,
Adam aldırma da git, diyemem aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Mehmet Akif Ersoy
Şimdi gülmümseme zamanı..
Kolay değil belki, ama imkansızda değil.
Hangi küskünlük bitmemiş, hangi dostluk başlamış ha !
Yüreğin senin elinde dostum. İnsanları değiştiremezsin, ancak onlara
olan
düşüncelerini değiştirebilirsin.
Herkesi olduğu gibi kabul et, sen de olması gerektiğince ol. İnancının
kazanmasını , ondan uzaklaşarak elde etme saçmalığından kurtul.
Hatırla, İYİLİĞİN HALLEDEMEDİĞİNİ KÖTÜLÜK HİÇ HALLEDEMEZ Kİ. . Yüreğine
de kaydet bunu.
ÜCRETSİZ BİLETTİR TEBESSÜM YÜREK YOLCULUĞUNDA. .
Sevgiye davet çıkar sen de hadi. Kanaat getir, olumsuzlukları
eriteceğine.
Geçmişe üzülme. Yaptığın hatalardan ders aldıysan, mutlu edebildiysen
eğer;
bugünü bugünle yaşa. Fakat biraz dur.
Hayatına deneyimler eklemen için şart değil yanlışlardan geçmen.
Başkalarının edindikleri doğruları yerleştir zihnine. Ölümün ne zaman
geleceğini bilmediğinden, yolu uzatıp kaderini zorlama. Güzellikleri de
bizzat kendin uygula.
Savrulma sakın. Bak;
BATSA DA GÜNEŞ, BIKMAMIŞTIR DOĞMAKTAN. SONUNDA TOPRAK
OLSA DA CANLI, YORULMAMIŞTIR NEFES ALMAKTAN.
Dostum, bedelsiz değildir ki mutluluklar unutma. O bedellerle olmanın
neresi zarar de, yorulma. Dertlere de yenilme hiç, galiptir iyilikler
sen
ilerledikçe.
Sonra benim varlığıyla mutluluk duyduğum güzel dostum. Bir martının
yanında
yer al. Gökyüzü meskenin olsun senin de. Kat kendini maviye, hayran
bakışları çek üzerine. Özgürlüğü uçuşlarınla anlat. Hem , kırık olsaydı
kanadın ne önemi kalırdı ki genişliği dünyanın.
Kaldır başını ve eğilme, sakın güçsüzce.Dipsizse de karanlık, dal
içeri...Öyle bir dal ki; sen değil o korksun.. Ne çıkar deme, bir nur da
senden olsun.
GÜLÜMSE... Fakat cenneti kazanmışçasına değil, doğduğun güzel fıtrat
için...
GÜLÜMSE.... O'nun ümmetlerinden biri olarak yaşadığın için...
GÜLÜMSE... Duyduğun ezan sesi, kıblen KABE olduğu için..
GÜLÜMSE... Öldüğünde Azrail'le buluşup, RABB' ine kavuşacağın an için.
HİÇ DEĞİLSE TATLI İNSAN, RAZI OLDUĞUN ALLAH 'ın rızası için gülümser
misin?
Canım, kanım yoluna fedâdır yâ
Resulullah,
Seni seven, sevdiren Hüda'dır yâ Resulullah
Bir çağa değil elbet, çağrın bütün çağlara,
Solmayan, eskimeyen nidâdır yâ Resulullah
Korur günah kirinden, senin kutlu sancağın
Sararbizi rahmetin, ridâdır yâ Resulullah
Dünyaya diz çöktüren nice koca sultanlar
Huzurunda bir köle, gedâdır yâ Resulullah
Bir serinlik uzatır çölde yanan gönüle
Dolar hicret bestesi, sedâdır yâ Resulullah
Sensiz âlem kupkuru; ruhsuz, anlamsız, çirkin
Sensizlik saadete cüdâdır yâ Resulullah
Rabbim, kainatı ve bütün canlıları ne kadar güzel yaratmış.Ne zaman çiçeklere baksam, hep en ince
ayrıntılarına kadar tasarlanmış olduğunu düşünürüm. Estetik olarak
renkleriyle özdeşleşmiş ve biz insanlara gönderilmiş.Sevginin ifadesi
olarak görülmüş. Hediye olarak sunulan çiçekler, ne kadar çok insanın
gönlünü hoş ediyor değil mi? Sevinçten uçarcasına hisler uyandırıp,
insanları birbirine kenetlendiriyor.
Sevgiyi ifade etmek, çok da zor değil demek ki? Sadece bu da değil.
Güzel birkaç söz bile dünyalara bedel. İnsanların kalbinde taht kurmak
için çok fazla bir şeye ihtiyacımız yok.Zaten Peygamberimiz (s.a.v),
"güzel söz, sadakadır" buyurmuyor mu? O halde haydi, yarın çok geç
olmadan şimdi başlamak üzere sevdiklerimize ulaşalım.Uzakta olanları da
telefon vb. iletişim araçlarıyla arayalım. Kırdığımız gönülleri yeniden
kazanmaya çalışalım.Sevgi seli oluşturalım.Gönüllere sevgi
serpelim.Yeşerince ortaya hangi güzelliklerin çıkacağını hep beraber
görelim.
ALLAH, KALBİMİZDEN SEVGİYİ VE MERHAMETİ EKSİK ETMESİN.(Amin)
YEMİN MARŞİM..
Dağları,denizleri aşar gideriz...
Zafere coşarak koşar gideriz...
Yılmadan,yıkılmadan hep ileriye,
Var olan engelleri aşar gideriz..
Kadın,erkek,yaşlı,genç,birdir gayemiz...
İslam'a hizmette tek yüreğimiz...
Zorlukla bükülmez hiç bileğimiz,
Fedadır Can, bu yolda her şeyimiz...
İlahi sanadır münacatımız..
Gözyaşlarıyla yoğrulan feryatlarımız...
Bu nadide yiğitleri koru Sen Ya Rabb..!
Feda olsun ana,baba ve canımız....
Gözün değse gözüme GÜL yüzünle
bir gülsen. Haram olur ağlamak gülşene döner gönlüm. Asırlar sonra yine
Mekke'den çıkıp gelsen.Senin için sevgili,Medine Olur Gönlüm
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla
sevemem,
Gelenin keyfi için geçmişe asla sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım,
Boğamazsam hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam
Hele hak namına ölsem haksızlığa tapamam.
Yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim,
Adam aldırma da git, diyemem aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Mehmet Akif Ersoy
Şimdi gülmümseme zamanı..
Kolay değil belki, ama imkansızda değil.
Hangi küskünlük bitmemiş, hangi dostluk başlamış ha !
Yüreğin senin elinde dostum. İnsanları değiştiremezsin, ancak onlara
olan
düşüncelerini değiştirebilirsin.
Herkesi olduğu gibi kabul et, sen de olması gerektiğince ol. İnancının
kazanmasını , ondan uzaklaşarak elde etme saçmalığından kurtul.
Hatırla, İYİLİĞİN HALLEDEMEDİĞİNİ KÖTÜLÜK HİÇ HALLEDEMEZ Kİ. . Yüreğine
de kaydet bunu.
ÜCRETSİZ BİLETTİR TEBESSÜM YÜREK YOLCULUĞUNDA. .
Sevgiye davet çıkar sen de hadi. Kanaat getir, olumsuzlukları
eriteceğine.
Geçmişe üzülme. Yaptığın hatalardan ders aldıysan, mutlu edebildiysen
eğer;
bugünü bugünle yaşa. Fakat biraz dur.
Hayatına deneyimler eklemen için şart değil yanlışlardan geçmen.
Başkalarının edindikleri doğruları yerleştir zihnine. Ölümün ne zaman
geleceğini bilmediğinden, yolu uzatıp kaderini zorlama. Güzellikleri de
bizzat kendin uygula.
Savrulma sakın. Bak;
BATSA DA GÜNEŞ, BIKMAMIŞTIR DOĞMAKTAN. SONUNDA TOPRAK
OLSA DA CANLI, YORULMAMIŞTIR NEFES ALMAKTAN.
Dostum, bedelsiz değildir ki mutluluklar unutma. O bedellerle olmanın
neresi zarar de, yorulma. Dertlere de yenilme hiç, galiptir iyilikler
sen
ilerledikçe.
Sonra benim varlığıyla mutluluk duyduğum güzel dostum. Bir martının
yanında
yer al. Gökyüzü meskenin olsun senin de. Kat kendini maviye, hayran
bakışları çek üzerine. Özgürlüğü uçuşlarınla anlat. Hem , kırık olsaydı
kanadın ne önemi kalırdı ki genişliği dünyanın.
Kaldır başını ve eğilme, sakın güçsüzce.Dipsizse de karanlık, dal
içeri...Öyle bir dal ki; sen değil o korksun.. Ne çıkar deme, bir nur da
senden olsun.
GÜLÜMSE... Fakat cenneti kazanmışçasına değil, doğduğun güzel fıtrat
için...
GÜLÜMSE.... O'nun ümmetlerinden biri olarak yaşadığın için...
GÜLÜMSE... Duyduğun ezan sesi, kıblen KABE olduğu için..
GÜLÜMSE... Öldüğünde Azrail'le buluşup, RABB' ine kavuşacağın an için.
HİÇ DEĞİLSE TATLI İNSAN, RAZI OLDUĞUN ALLAH 'ın rızası için gülümser
misin?
Canım, kanım yoluna fedâdır yâ
Resulullah,
Seni seven, sevdiren Hüda'dır yâ Resulullah
Bir çağa değil elbet, çağrın bütün çağlara,
Solmayan, eskimeyen nidâdır yâ Resulullah
Korur günah kirinden, senin kutlu sancağın
Sararbizi rahmetin, ridâdır yâ Resulullah
Dünyaya diz çöktüren nice koca sultanlar
Huzurunda bir köle, gedâdır yâ Resulullah
Bir serinlik uzatır çölde yanan gönüle
Dolar hicret bestesi, sedâdır yâ Resulullah
Sensiz âlem kupkuru; ruhsuz, anlamsız, çirkin
Sensizlik saadete cüdâdır yâ Resulullah
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
Geri: Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
Haydi artık sözler sükut
etsin..vuslat anı..
Hadi hazır mısınız...?
Serin öyleyse seccadenizi kıbleye doğru.
kapatın gözlerinizi..
aydınlığınız gönlünüzdeki O'na olan sevginiz olsun..
göz yaşlarınız süzülsün yanağınıza.
yüreğinizde kavrulan aleve serinlik olsun göz yaşlarınız..
Işte dost nedir bilmek mi istersiniz..
menfaatsiz..
korkunuz olmayacak..
acaba demiceksiniz..
acaba ben onu sevsem o da beni sever mi korkunuz olmıcak yüreğinizde
çünkü O vaat ediyor..
severseniz severim..
ne güzel değil mi sevginize karşılık bulmak..
sevginizin karşılıksız kalmıcanı bilmek..
şu dünyada yüreğinizi yakan onca dosta.. onca sevgiliye bir çare bir
derman..
yürek yakmayan.. yüreğe serinlik veren bir dost..
vedud olan bir dost..
rahman olan bir dost..
rahim olan bir dost..
gafur olan bir dost..
sözünde sadık olan bir dost..
surete değil sirete bakan bir dost..
Dost.. dost.. dost.. diye inleyene
Gel.. gel.. gel.. diye nida eden bir dost..
Ben seni sevdim diyene
gel kulumsun diyen bir dost..
suretimle.. maddemle değil.. yüreğimle acziyetimle geldim diyene
rahmetinle.. şefkatimle.. inayetimle karşılandın diyen bir dost..
Haydi
yandıysa yüreğiniz..
yediğiniz darbeler yıldırdıysa sizi..
sevginiz hep sevgisiz kaldıysa..
yüreğinize değer verilmediyse..
artık dayanamıyorum sevgisiz kalmaya diyorsanız
serin öyleyse seccadenizi kıbleye doğru.
kapatın gözlerinizi..
aydınlığınız gönlünüzdeki O''göz yaşlarınız süzülsün yanağınıza.
yüreğinizde kavrulan aleve serinlik olsun göz yaşlarınız..
O dost ise yürekte serinlik var
O dost ise yürekte huzur var
O dost ise yürekte coşku var
O dost ise yürekte yürek var...
Ve O.. eğer O sevgili ise aşık olunan ise..
İşte o zaman yürekte olana tarif yok..
İşte o zaman yürekte olanı yazacak kalem yok..
İşte o zaman yürekte olanı söylicek dil yok..
İşte o zaman O var..
ve O var ise..
Haydi artık sözler sükut etsin..
bırakın yürekleriniz konuşsun..
Seccadeniz sevgiliyle buluşmanız olsun..
göz yaşlarınız sevgiliye hediyeniz olsun..
yüreğiniz sevgiliyle konuşan diliniz olsun..
sevgilinin size nasıl tecelli ettiğiniz işte o zaman.. işte o zaman
anlaıcaksınız..
ve işte o zaman anlıcaksınız
O dost ise her şey dost
O sevgili ise her şey sevgili...
AĞLAYABİLSEM
Yalnız, garib gecelerde yıldızlar hep beni gözlerdi pencereden. Ay,
nurunu göndermeye hasret, beklerdi mehtapta. Ben, maşukuyla vuslatı
anlattığını, göz kırptığını sanırdım. Heyhât... Geceler Ötelere açılan
pencereler mi? Yoksa perdeler mi? Gece... Yalnızlık... Yalnızlık...
Fanilik ve ötesinde beka hissi.
Her geçen gün kaybolurken dünya meyvalarından yediğim tokat. Bir tarafta
ümid, diğer tarafta dünya. .Arıyorum: Nerde Epiktetos'un aradığı atlet,
"Rüyalarında bile mağlup olmayan yiğit." Ben mezar-i müteharrik miyim?
Hayır.. Hayır.. Mezar bile birşey anlatır insana "Her nefis ölümü
tadacaktır."
Taşlar; madenlerin, rahmetin hazineleridir. Bu cihetle keşke, kalbim tas
olabilseydi. Gözyaşı damlalarını barındırdığımı ümid ederdim. Heyhat.
Hep gülen, oynayan kalbin karasını "gönül yanıldığı" sanmayın. O, günah
ateşinin bıraktığı istir.
Gözyaşı, zemzem kadar pak. hem, gözpınarından cennetlere uzanan ırmak.
Izdırap, kafes gibi sarmış ruhumu. Günah boyumu aşmış, dertler yollarımı
kesmiş, ecel ağzını açmış bir canavar. Âh, keşke kuşlar kadar hür
uçabilsem, benliğimi aşabilsem. Batıp giden insanlığa, kaybolan
gençliğime, yok olan varlığıma bir "dur" diyebilsem. Âh!.. Bir
ağlayabilsem!..
Yüregimi bir gül cizdi...
Gülün dikeni batti dün parmagima, ve hala gülümseyerek bakiyorum
parmagimdaki kücük siyriga...
kizamadim... cünkü gülün dikeni batmadan önce sükretmistim; " Ya Rabbi,
ne kadar güzel yaratmissin " demistim. Kizamadim, cünkü bir dakika önce
güzel kokusunu sineme cekmistim , bakmaya kiyamamis dokusuna hayran
kalmistim, cünkü batmadan önce yüregime koymus onu sevmistim... dikenini
unutmusmuydum? unutmustum dikenini... unutmustum iste....
acitmayayim diye dokunmaya cekindigim gül, ince ve derin bir yara
acmisti parmagima... gülümsedim yarayada... süzülen iki damla kanada...
cünkü o yarayi acan bakmaya kiyamadigim o güldü...
....
.... ....
sevdiklerimizin yüregimizde actiklari yaralarda aslinda o gülün actigi
yara gibi degilmiydi... ince ve derin bir yara... aslinda cok önemsiz
gibi görünsede her kimildadiginizda yüreginizi inceden sizlatan bir
yara... ama dostlariniz o yarayi acmadan önce siz muhabbet dolu
kokularini sineye cekmistiniz, zamani, mekani ve kalbinizi
kaylasmistiniz... yarayi acmadan önce siz onlari kalbinize
koymustunuz... kizabilirmiydiniz... kizamazdiniz elbet...
sevdiklerimizin actiklari yaralarda o gülün actigi yara gibi ince ve
derin... ama yarimiz o yarayi acmadan önce biz sükretmistik, kokusunu
sinemize cekmis, bakmaya kiyamamistik...dikenini unutmusmuyduk...
unutmustuk tabi... ama biz gülümsemeliyiz yaraya... belki süzülen iki
damla kanada... gülümsemeliyiz iste.... cünkü o yarayi acmadan önce biz
onu kalbimize koymustuk ve sevmistik...
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
Geri: Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
"Nehirler özledikleri yere
akarlar"... özlemini duydugumuz seyler cok uzaklarda olmayabilir...
belki yakinda... yani basimizda olabilir mutluluk, günes doger, cicek
acar, kelebekler ucar, kuslar öter, parka gezmeye cikariz, bir msj
gelir, bir dost arar hal hatir sorar... uzadikca uzak bu mutluluk
zinciri ve aslinda tüm bunlari hergün yasarizda, nedense farkina
varmayiz mutlulugun.. cünkü bizim icin mutlulugun tarifi baska... cünkü
mutluluk cok uzaklarda.. ve mutluluk hep bir ugrasin sonunda... sinavi
kazanmak... bir is bulmak... hedeflerine ulasmak... hep birseylerin
ardinda gizlidir mutluluk,
Halbuki mutluluk bir yoldur hedef degil... mutluluk farkina varmaktir
tüm güzelliklerin, hissedebilmekdir yüregimizle, görebilmek gönül
gözümüzle, mutluluk gülümseyebilmektir, sevebilmektir, unutabilmektir,
"ben adammiyim, bende cocugum"(acilarparki) diyerek oynamaktir
parklarda, mutluluk bir cocugun basini oksamakta, dostlarla
muhabbette... mutluluk kalbinizde yasayabildiklarinizde...
mutluluk an´larda gizlidir... mutluluk su´andir... mutluluk
sükretmektir "ala kulli hal" her haline...
Kum´a yazilan sevdalar...
Ferhata daglari deldiren, mecnuna arzi dar eyleyen, keremi hicran ile
kavurup duman eyleyen " ete-kemige bürünmüs" sevda´dir... yunusu diyar
diyar dolastiran, bülbülleri nagmeler ile costuran, kokusunu alani
yillar yili kosturan " gönülde ferman " sevda´dir...
. ... ...
en demli sevdalarin akasya agacinin alti gözyasi döktügünü gördügümden
beri, hep süzülüp geciyorum "sevda" nin yanindan... yasadigimiz bu
cagda sevdalar sanki kum´a yaziliyor....
degisen zamanmi yoksa insanmi sorusuna birtürlü cevap bulamiyorum...
"eski zaman" giderken yaninda sevdalaridami götürdü acaba... yoksa biz
gelirken yanimizda getirmeyimi unuttuk... yitirdikmi, yoksa bulamadikmi
hayati anlamli kilan o güzel duyguyu...
is, güc derken... bunaldik, yiprandik, yaralandik hayat yolunda....
belki sevgiyide yiprattik bu ugurda... " seviyorum" diye baslayan
cümeler sanki gittikce kisaliyor ve sanki nokta eskisinden daha cabuk
konuyor... halbuki sevda nokta tanimazdi... sevdalar kum´a yaziliyor, ve
kücük bir rüzgar tüm duygulari alip götürüyor...
yüreklerimize ne oldu?...
SEVGİNE PAYLAŞ..
Sevgi,en güzel hasletlerden biridir..
Sevgiyle var olan her şey..yağmur sevgiyle,güneş,ay sevgiyle,güzel olan
her şey sevgiyle yaratılmış..
Ve,sevgiyle acılar azalır paylaştıkça..
Paylaşılan sevgi,daha büyük bir sermaye olarak döner bize gelir..
Sevgiyi başkalarıyla paylaştığımız zaman içimizde daha da büyür,dünyalar
sığmayacak kadar..
Sevdiğimizi ve sevildiğimizi hişsederiz,mutlu oluruz..
Bu yüzden sevgiyi başkalarıyla paylaşmaktan korkmamak lazim..
Çünkü paylaştıkça tükenmeyip artan tek sermaye sevgidir..
Sevdiklerimize,sevgimizi söylemek hususunda ertelemek veya çekinmek
doğru değildir..
Hatta acele etmemizi için Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve
sellem)bize tavsiye ediyor.
sirf Allah için,karşılıksız olarak sevilmiş olması,insanda mutluluk ve
sevgi hissi uyandırır..
Karşılıksız sevgi ve muhabbet ortamının oluşması ,toplum için son derece
büyük bir güç kaynağı ve huzur vesiledir..
Bazen,sevdiğimiz eşimiz,dostumuz,yakınlarımız,"seni seviyorum "demeden
onları kayıbederiz...
insanlara "seni seviyorum "demek için ölümü beklememize gerek yok...
Hemen,şimdi başlayabiliriz..
Bizim de hayatımızı güzelleşsin için,hemen başlayabiliriz...
ÇÜNKÜ,geç kalırsak,belki de hiç söyleme şansımız olmayabilir..
sizi ALLAH için seviyorum güzel insanlar
SEVGİ..
Nedir sevgi ?
Baştan insan,bütün mahlükatı artında koşturan sevgi nedir ?
Bütün yüreklerde arzulanan,yaşamayı anlamını kılan,hayalerde
kurulan,doğumda ölüme onun için yaşanan,bulununca içinden çıkılmak
istenilmeyen...
Sevgi nasıl doğar,nasıl ortaya çıkar ansızın ?
Kaynağı neydi sevginin ?
Güneşin doğuşu ve batışı ufukta rengarenk manzaralar çizerken insan ruhu
şiir yazmak,dalıp gitmek ister,neden ?
Ana kucağı niye hep tatlıdır,düşlerde bile ?
Hatır soran içten bir ses memnuniyet ,sevinç verir,niye ?
Bütün bu sorulara verilecek cevap sevgi mi ?
Evet ,sevgi,başka ne ki ?
Sevgi,kaynağı fedakarlık olan bir ırmak mı,susadıkça içilen,içildikçe
kavrulmuş ruhu serinleten ?
Yoksa güzellik mi,bir gülün yapraklarının açılışında,bir yavrunun gül
avuçlarında saklanan ?
Nedir sevgi ?
Sevgi cesaret mi ?
İlkbaharın gelişiyle bütün yeryüzünde şenlendiren şey sevgi mi ?
insan,sevginin neresindeydi peki ?
insan,sevgiye hasret duyuyordu,insan sevgiyi arayıp duruyordu ilk
nefesten son nefese...
Koşuyordu peşinden tüm gücüyle...
Bunun için yaratılmıştı insan...
Kimi buluyor sevgiyi,kimi bulamıyor,kimi bulduğunu sanıp,aldanıyordu
ömür boyu...
Sevgiyi sevmeyenler ,sevgiyi bulamayanlar ,sevgiye düşmandır...
Bütün mahlükata yansıyan merhamet,şefkat,hikmet,ilim ve sanatı
adı,tesadüf,rastlandı,tabiattı sözlüklerinde....
Mühürlenmişti kalblerini,bilemez,göremezlerdı kolay-kolay artık...
Sonsuza dek yazık etmişlerdi kendilerine ,anlamadılar
sevgiyi,anlamadılar sevdalıların halini...
Bir de sevgi yolcularının arasında Cennet hesabı yapmayan Cennetlikler
vardır...
Güneşleri yüreklerinde,gözleri ufuklarda ,kainata yansıyan her ismi,her
sıfatı okuyarak,arı gibi bal topladılar gönüllerinde bir ömür boyu...
Bir ömür boyu bal sundular açlara...
Susuzluktan çatlamış yüreklere,masmavi gökyüzünden süzülüp gelen ak
bulutlar gibi CAN SUYU taşıdılar biteviye...
Hiç yorulmadan çalışmaktan,yılmadılar kendilerine atılan taşlardan...
Yaratılanı sevdiler Yaratan'dan ötürü...
Sevgiyi okudular kainat kitabın dan,bilmeyenlere sevgiyi öğrettiler...
Yolda kalmadılar ve de,vazgeçmediler sevgiden...
sevgi ile kalın dostlar...
Seher Vaktinin Fazileti
Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-den rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem
-sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır;
"Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ her gece, gecenin son üçde biri kaldığı
sırada dünyâ semâsına nüzul eder ve şöyle buyurur: '' Bana duâ eden var
mı, duâsına icabet edeyim? İstediğini vereyim. Bana istiğfar eden var
mı, onu mağfiret edeyim? (1)
Bu hadîs-i şerîf, gecenin son üçde birinin vakti icabet olduğuna büyük
müjdelerle beraber delâlet etmektedir.
"Gece yarısında semânın kapıları açılır ve bir münâdî şöyle seslenir:
"Hiç duâ eden var mı, icâbet olunsun, bir şey isteyen var mı verilsin,
bir sıkıntıda olan var mı kurtarılsın. Her hangi bir duâ ile duâ eden
hiç bir müslüman yoktur ki Allah Teâlâ ona icabet etmiş olmasın. Ancak
şehveti için koşan zinâkâr kadınla ayyaş ve işret ehli müstesna. " (2)
"Gecede bir saat vardır. Müslüman bir kulun dünyâ ve âhiret işinden
istediği her hangi bir hayır varsa ve duâsı o saate gelirse muhakkak
Allah ona dileğini verir. Bu her geçe vardır. " (3)
"Saatlerin efdali gecenin son kısmıdır." (4)
Üç kişi vardır ki onlar İblis'den ve askerlerinin şerrinden masûndurlar:
1- Gece ve gündüz Allah'ı çok zikredenler,
2- Seher vakitlerinde istiğfar edenler,
3- Allah'ın haşyetinden ağlayanlar." (5)
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
Geri: Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
EY MEDENİ DÜNYA ! DAHA VARSA
GETİRİN,
İNSANLARI,KÜME-KÜME ÖLDÜRECEK ŞEYLERİ...
GETİRİN ŞU CENNETİ,CEHENNEME ÇEVİRİN.
BAK ONLAR KORKUTUR MU,BİR MÜSLÜMAN NEFERİ ?
BUNU HALA ANLAMIYOR NE HAMİLTON ,
NE BUSH,NE SARON,NE GREY,
MÜSLÜMAN'IN KORKUTAMAZ ,
ALLAH'INDAN BAŞKA ŞEY...
DUA
Resulullah'ı Tanıyormuyuz?
Resulullah, Hz.Peygamber, Hz.Muhammed,(aleyhisselam) isimlerini
duyduğumuzda ilk tepkimiz ne oluyor?
Çevremizde tanıdığımız birinin adının zikredilmesinden bir farkı
oluyormu, O ismi duyunca kemiklerimiz titriyormu, gülü gören bülbül gibi
dilimiz O'na salatu selamla meşgul olmaktamı? Hakkında bir hadis, bir
anısını okurken gözyaşlarımız bize eşlik ediyormu, O'nun (aleyhisselam)
bizlerle dertlendiği kadar biz O'nla ne kadar dertleniyoruz.
Üzgünlüğümüz İslam'ı benimsemeyen insanların Müslüman olmayan insanların
O'ndan bir haber olmadan yaşaması kadar, asıl İslam'ı benimsemiş,
Müslüman olarak hayatlarını idame ettirenlerin O'ndan bir haber
yaşamasıdır. Evden çıkışımızla, iş yerimizde,
toplantılarımızda, anlaşmalarımızda, aile hayatımızda, seyahetlerimizde,
ikili ilişkilerimizde kısacası 24 saatimizdeki hal ve hareketlerimizde
O'na benzeme adına, O'nu örnek edinme adına O'nun kulluk yönleri
konusunda ne kadar bilgimiz mevcut.
Elimizi vijdanımızın üzerine bir koyalım, fanatikçe tuttuğumuz futbol
takımımız, parti liderimiz, siyasi görüşümüz, para kazanmadaki hırsımız
ve bunlar için verdiğimiz o amansız mücadelelerimiz, amansız
vuruşmalarımız, tartışmalarımız kadar Allah
Resulu hakkında bilgi edinmek O'nun hakkında konuşmak adına aynı
tepkileri gösterebiliyormuyuz.
Birbirlerine dargın olan, yada birilerine darılma sebebimize
bakabildikmi hiç? Benim işime engel oldu, benden çok para aldı, tarlamın
sınırını geçti vs vs... Hangimiz Allah'ın bizleri emrettiği farzları
yerine getirmede arkadaşına, kardeşine vs darıldı
Malesef ki beşeri tavırlarımızda Muhammedi işaretler yerini başka
görüntülere, ilişkilere bırakmış durumda. Doktora geç giden hasta
gibiyiz, malesef sorunumuz büyük, tedavimiz zor olabilir. Bu hastalık
bir ferdimizin değil hepimizin hastalığı tedaviside toplum olarak
topluca tedaviden geçmekte. Bilen, okuyan, tatbik eden bu reçete ile
önce şahsi manevimimiz sonra çevremiz bu hastalıktan topluca
kurtulmalıyız..
Kalbimizdekilerin ne olduğuna bakıp, Gönül sarayımıza tekrar Muhammedi
sevgiyi kazandırmalıyız. Çağrı filmini ilk izlediğinizdeki duygularınızı
her zaman taze tutabilirsiniz. Her daim elinizin altında Hayatı
konusunda bir kitap, araştırdıkça, bilgi edindikçe merakımız artacak
beşeri hallerimizde O'na benzemeler meydana gelecektir. Kitaplarımız
bizlere bilgi dağardığı verecek, bu bilgilerimizi bilenlerden de
dinleyerek bu dağarcığı pekiştirmeli, Efendimizi anlatabilecek,
hayatından örnekleri sohbetler ile okuduklarımızla karşılaştırıp
benliğimizde O'nun adına fıtratımıza uygun değişiklikler meydana
gelecektir.
Zamanının kralı mecnuna sordu ya, leyla leyla dedin bumuydu o kadar
yandığın leyla. kral beğenmemişti leylayı. Mecnunun cevabı O'nun mecnun
olduğuna bir delildi. Sen leylaya benim gözümle bakmadınki. Sevilmeye
asıl layık olanı sevmeli kalp kaldıki O Resul bize ne dağ deldirir, ne
kalp kırdırtır. En güzel örnek O'nun kulluk yönünde, örnek alınacaksa O
gül kokulu Muhammed örnek alınmalı.
Ey Müslüman!
Ey müslüman ey müslüman
Gaflet uykusundan uyan
Bekliyor seni tüm cihan
Uyan uyan ey müslüman!
Tembel tembel oturma kalk
Kendine gel çevrene bak
Nefsini sen etme helak
Uyan uyan ey müslüman!
Allah'ı zikret her zaman
Kalbin dolsun kamil iman
Sever seni yüce Rahman
Uyan uyan ey müslüman!
Dünyaya aldanma ey nas!
Düşmanındır bil ki, Hannas
Dost istersen işte Havvas
Uyan uyan ey müslüman!
Dünya ahiret Tarlası
Burda ekilir tüm Harsı
Biçilecek Mevt sonrası
Uyan uyan ey müslüman!
Geldin sen imtihan için
Ateşten kurtulmak için
Cenneti kazanmak için
Uyan uyan ey müslüman!
Gelen tüm 'Hak' Nebileri
Bildirdiler gerçekleri
Sakın Hak'tan kalma geri
Uyan uyan ey müslüman!
ALLAHÜ tealaya emanet olun.
En son vgokhan tarafından Salı Mayıs 11, 2010 5:34 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
Geri: Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
Gönüllerde yaşamak
Ne tuhaf bir şey ki
Sevgilerimiz yüreğimizde hep hapsolur
Bağıra çağıra haykırmak isterken susmak zorunda kalırız.
Bir yanı ateşten gömlek bir yanı okyanuslar kadar serindir.
Belki de korkularımız yüzünden yaşayamadık sevgilerimizi
Hep bir şeylerden korktuk.
Oysa en korkuncu sevgisizlikti bunu bilemedik
Susturmaya çalıştık gönlümüzü hep
O susmadı gerçi ama biz ona kulak asmadık çoğu zaman.
Gönle düşen bir cemreydi sevgi
Yüreğimize baharları getiren
Ama biz dört mevsim hazanda kaldık.
Gönlümüzde yaşattık sevgilerimizi
Sadece gönlümüzde kaldı baharlar
Saçımıza karlar yağdı
Ömrümüz sona bağlandı
Dilimiz lal, gözlerimizin feri söndü…
Ama gönlümüzde yaşadık baharı ve sevgiyi…
Sadece gönüllerde yaşadık.
Biz nasıl MÜSLÜMANIZ?
Kendisi tok komşusunu tanımıyan, karşılaştıklarında
selam bile vermeyen bir
MÜSLÜMAN!!!
Ana babasını sokaklara veya yaşlılar yurduna
bırakabilen bir
MÜSLÜMAN!!!
Komşular çocuklarıyla sefilleri yaşarken gıcır gıcır
elbiseler, bisikletler, oyuncaklar alan ve bunları diğer çocuklara
gösterip paylaşmayan çocuklara sahip bir
MÜSLÜMAN!!!
Kendi milletini çok seven çıkarlarına ters düştüğü için
başka milletleri aşağılayan, dalga geçen, inkar eden bir
MÜSLÜMAN!!!
Omuzunda uduyla ve ya bağlamasıyla kurslara gidip
;ben modernim; diyen bir
MÜSLÜMAN!!!
Magazin programlarını seyreden, spor gazetelerini
okuyan ve dünya klasiklerinden vaz geçmeyen bir
MÜSLÜMAN!!!
Kuran-ı sünneti kulaktan duyma yarım yamalak bilen
ve islamı okumaya öğrenmeye zaman bulamayan bir
MÜSLÜMAN!!!
Sitelerde villalarda oturan başını sokmak için
yaptıkları gece konducuları hor gören bir
MÜSLÜMAN!!!
Nasırlı elleri sevmeyen, alın teri kokusuna
dayanamayan bir
MÜSLÜMAN!!!
Konserlerde coşan sanatçıların boyunlarına sarılıp
kendinden geçen ;bizim eğlenme hakkımız yok mu?;
diyen bir
MÜSLÜMAN!!!
Kayıp insanlardan habersiz, niçin kaybolduklarını,
nasıl kayıp ettirildiklerini düşünmeden yaşayan bir
MÜSLÜMAN!!!
Yasalar kanunlar emrediyorsa ALLAH (c.c);un emirlerini
bırakıp yasalara uymak gerek diyen bir
MÜSLÜMAN!!!
Çocuklarına bir lokma ekmek götürebilmek için gece
yarıları çöp toplayanların yanından geçerken
tiksinen burnunu kapatan bir
MÜSLÜMAN!!!
Kendisine yapılmasını istemediği bir seyi başkasına
yapılmasına onay veren veya kendisi yapan bir
MÜSLÜMAN!!!
Dinlemeden, sormadan hüküm veren yargılayan
suçlayan bir
MÜSLÜMAN!!!
Ve soruyorum kendi kendime biz nasıl MÜSLÜMANIZ acaba!....
Bilgisine göre davranmayan kimse,
üzerine kitap yüklenmiş hayvanlardan başka
birşey değildir. (Sâdi ŞİRAZİ)
***
Yalan öyle zehirli bir oktur ki, hedefini değil atanı yaralar. (Arap
atasözü)
***
Sabır; Bir işi bir dakika öne alma aceleciliğinden ve bir dakika sonraya
bırakma
tembelliğinden kaçınma ve korunma iradesi demektir.
Sakın kendini Eşkiyalarla (günahkâr) mukayese etme, kendini evliya
sanırsın
İyilerle mukayese et ki, hatalarını bulasın..
Fare huylulara, kedi bey olur. (Mevlâna)
***
Arı su içer, bal akıtır; Yılan su içer, zehir akıtır. (Bediuzzaman)
***
Gözler yaşarmadıkça, gönülde gökkuşağı oluşmaz. (İmam-ı Gazali)
***
Silah korkakta, yönetim akılsızda olursa işler bozulur. (Hazreti
Ebubekir)
***
Ne etrafımızı kıracak kadar sert, ne de karşınızdakilere cesaret verecek
kadar
yumuşak olunuz. (Sadi)
***
Maddi hayata tapanlar, deniz suyu içenlere benzerler, içtikçe,
susuzlukları artar.
(Muhyiddin-i Arabi)
KAYNAK:blogcu.com/HicretEhli/
Bugün ben şâhımı gördüm, çeşmi
cemâli güldür gül
Gül olanın aslı güldür peygamberin nesli gül
Kusuru gül, yaşı güldür, toprağı gül, taşı güldür
Girdim şahın bahçesine, cümlesi aşı güldür gül
Asmasında gül dalları, kovanında gül balları
Ağacında gül hâlleri, servi pınarı güldür gül
Arkı akar çarkı döner, gülden değirmeni döver
Yine gülden gül üğütür, bendi ırmağı güldür gül
Gülden terâzi yaparlar, gül ile gülü tartarlar
Gül alırlar gül satarlar, çarşı pazarı güldür gül
Açıl gel ey gonca gülüm, ağlatma şeydâ bülbülün
Bu inleyen garib dilin, âh-u efgânı güldür gül
Gel hâ gel ha gül Nesîmi, geldi yine gül mevsimi
Bu feryad bülbül sesimi, sesi feryâdı güldür gül
En son vgokhan tarafından Salı Mayıs 11, 2010 5:36 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
Geri: Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
ALLAH'A İMAN..
İman; kişiyi iyiliklere yönelten ve kötülüklerden alıkoyan bir
kuvvettir. Bunun içindir ki Allah (c.c.), kullarını iyiliğe davet,
kötülükten men ederken bunu kalblerdeki îmanın bir gereği kılan
Kur'an'da bunun misalleri pek çoktur.
Cenab-ı Hakk'ın mü'min kullarına "Ey îman edenler" diye başlayan emirler
vermesi ve onlara "Allah'tan sakının ve sâdıklarla beraber olun"(11)
buyurarak îmanlarına hitap etmesi inanç ve aksiyon arasındaki bağı
göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Risalet sahibi (s.a.v.) güçlü îmanın mutlak olarak güçlü ahlakı
gerektirdiğini, ahlaksızlığın îman za'fından veya yokluğundan
neticelendiğini îzah buyurmuşlardır.
Resulullah (s.a.v.) arsızı, kötü yolda olanı, rezalete bulaşanı,
kimseden haya etmeyeni şöyle vasıflandırmıştır: "îman ve haya birbirine
bağlı ve eşittirler. Biri gidince diğeri de gider. (12)
Komşusunu inciten, onlara kötülük edenler hakkında İslâm şiddetli
hükümler koymuştur. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
"Allah'a yemin olsun ki îman etmemiştir! (Bunu üç kez tekrarlamış ve):
- "Kim? Ey Allah'ın Resulü", denilince de:
- "Komşusu, kötülüklerinden emin olmayan"(l3) demiştir. Resulullah
(s.a.v.)'ı, etbâına bâtıldan yüz çevirmeyi hurafe
ve gevezelikten uzaklaşmayı emrederken şöyle buyurduğunu görürsün!
"Kim Allah'a ve âhiret gününe îman ediyorsa, ya hayır söylesin, ya da
sussun."(14)
İşte, Allah Resulü (s.a.v.) îmanın kemâl ve sadâkâtına güvenerek,
semeresini verinceye kadar faziletleri empoze etmeye, böyle davranıp
devam ediyordu.
Böyle olmasına rağmen cemiyetimizde dindar sayılanların bir kısmı,
ibadetlerin îfa edilmesini, bunların tatbikini çok kolay görmektedirler.
Böyle görmelerine rağmen, bunlar, aynı zamanda gerçek îman ve güzel
ahlakın hilâfına bazı amellerde bulunurlar, İşte bunlar; ibadetlerin
ruhuna erişmeyen, zirvesine varamayan, ancak şeklen ve taklid icabı
yapan kimselerdir. Nice çocukların namaz hareketlerini gördükleri ve
duydukları şekilde yapabildikleri gibi... Nice tellalların hac
menasikini yapmacık bir tevazu ile yapabildikleri gibi... Tabii ki
bunlar sağlam inanç ve yüce maksatlar için kâfi değildir. Doğru bir
istikametle fazilet derecesinde bir hüküm verebilmek için şaşmaz bir
mihenk gerek, o da yüce ahlaktır...
Bu konuda Resulullah (s.a.v.)'den şu, vârid olmuştur: Bir adam:
"- Ey Allah'ın Resulü! Falan kadın namaz, oruç ve sadakayı çokça yerine
getirmekle anılıyor. Ancak o, diliyle komşusuna eziyet ediyor" dedi.
Resulü Ekrem (s.a.v.):
"O, ateşliktir," buyurdu. Sonra adam devamla:
"Falan kadın da az namaz kılıp, oruç tutup, peynirden de (büyük
miktarda) sadaka vermekle anılıyor. Fakat komşularına eziyet etmiyor "
deyince, Allah Resulü (s.a.v.):
- "O da cennetliktir" buyurdu.(15)
Bu cevap yüksek ahlâkın kıymetini takdir etmekte ve aynı zamanda
sadakanın da içtimâi büyük bir ibadet olduğunu îzah etmektedir.
Sadakanın faydası başkasına da sirayet ettiği için namaz ve oruçta az
miktarın farz olunması, sadakada farz kılınmamış ve az bir miktar ile
yetinilmemiştir. İslâm Peygamberi ahlâk ile gerçek îman ve ibâdetin
alâkasını beyan etmekle ilgili suale cevap vermekle yetinmemiş, bilakis
ahlâkı dünya ve âhiret salahı için esas kılmıştır. Bundan dolayı ahlâk
meselesi önemli bir konudur. Fikir ve akidede iyice yerleşmesi için
devamlı irşad ve aralıksız nasihata ihtiyaç vardır, Îman, salâh ve ahlâk
birbiriyle içice ve birbirine bağlı unsurlardır. Birini diğerinden
ayırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Peygamber (s.a.v.) bir gün ashabına:
"-Müflis kimdir, bilir misiniz?" diye sorar. Ashâb: "- Bize göre o,
para ve eşyası olmayandır," deyince Resulü Ekrem:
"- Müflis; ümmetimden namaz, zekât ve oruçla gelen, fakat bununla
beraber, şuna sövmüş, buna iftira etmiş, diğerinin malını (gasbetmiş),
başkasının kanını akıtmış ve bir başkasını da dövmüştür. Tüm hak
sahiplerine onun hayırları verilir. Üzerindeki borcu tükenmeden
hayırları tükenir ve alacaklının günahlarından ona yüklenir ve sonra da
ateşe atılır." (İşte esas müflis budur) (16) buyurur.
Evet, işte müflis budur. Bu, bin liralık mala sahip olup üzerinde iki
bin liralık borç olan kimse gibidir. Nasıl olur da bu miskin, zengin
sayılabilir?
Bazı ibâdetleri yapan ve dindar görünen biri, bunun yanında da kötülük
aracı, asık suratlı ve zulümle içice olursa nasıl takvâlı bir insan
sayılabilir? Resulullah (s.a.v.) bu durumla ilgili olarak şöyle
buyurmuşlardır: "İyi ahlâk suyun buzu erittiği (veya buzun suya dönüp
eridiği gibi) günahları yok eder. Kötü ahlâk da sirkenin balı bozduğu
gibi iyi) amelleri mahveder."(17)
Zarar ve çirkefliğiyle tüm rezaletler birinde bulunursa, bu insanın
dini, elbisenin vücuttan çıkarıldığı gibi çıkar gider. Böylesine îman
iddiası da yalan sayılır. Ahlâktan yoksun bir îmanın ne kıymeti var ki!
Allah'a bağlanmak iddiasıyla birlikte bu fesadın manası nasıl îzah
edilebilir?
İmanla ahlâkın bu açık alâkası hususunda Resulü Ekrem (s.a.v.) şöyle
buyurur:
"Kimde üç haslet bulunursa o münafıktır, İsterse namaz kılsın, oruç
tutsun, umrede bulunsun ve " Ben müslümanım desin (değişmez):
1. Konuşunca yalan söylerse,
2. Va'dini yerine getirmezse,
3. Emanete hıyanet ederse." (18 ) Başka bir rivayette de: "Münafığın
alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler, vadini bozar, emanete hıyanet
eder. Bunları yaptıktan sonra, ister namaz kılsın, oruç tutup müslüman
olduğunu da iddia etsin (değişmez)." O (s.a.v.), yine şöyle buyurmuş:
"Kimde dört haslet varsa o hâlis münafık olur. Kimde bunlardan biri
bulunursa, onu terkedinceye kadar onda bir münafıklık alâmeti var
demektir:
1. Emanete hıyanet eder,
2. Konuşunca yalan söyler,
3. Söz verdiği zaman tutmaz,
4. Mücadele ve düşmanlık yaptığı zaman haktan ayrılır.
Karardi kalbim, nurunla aydinlat
Kararsiz kaldim, bana yol goster Ya Rabb
Duse kalka yuruyorum su yol denen mekanda
Bilmiyorum belkide yanlizim su alem-i hayatta
Diyorlar insan olgunlasmaz aciyi tatmadan
Guller buyumez dikenler batmadan !
Kimse bilmiyor sinemdeki yarayi
Neyleyim onu bunu, neyleyim masivayi
Tabibler merhem olmaz, gonlumdeki derdime
Kendim bil acir oldum su amansiz halime
Diyorlar insan olgunlasmaz aciyi tatmadan
Guller buyumez dikenler batmadan !
Yuzumdeki tebessum aslinda bahane
Kimse bilmez ki icimdeki yaremi
Sir dolu bu kalbimle gocecegim bu dunyadan
Hayatta dik durusum O`na olan kullugumdan
Diyorlar insan olgunlasmaz aciyi tatmadan
Guller buyumez dikenler batmadan
Allah'a Imanin Insan Hayatina
Te'sirleri Nelerdir?
Allah'a inanan ve O'na sevgiyle baglanan insanin mânevî ufku kâinat
kadar genis, huzûru ve nes'esi Cennet bahçesi gibi daima taze ve
ölümsüzür.
Gözlerinde îman nuru parlar, sözlerinde hakikat, sevgi ve nes'e çaglar.
Is ve hareketlerinde ahlâk, vekar ve isabet göze çarpar.
O, insanlari hilkat itibariyle kardesi bilir, onlara lütuf ve merhamet
gözüyle bakar.
Sefkatlidir, insanlarin dertlerine bir karsilik beklemeden kosar. Boynu
büküklerin gönlünü alir, yetimleri bagrina basar.
Kâinatla ve içindeki varliklarla ünsiyet içindedir. Tanis gibidir.
Hiçbir hâdise, onu korkutmaz, gözünü yildirmaz. Kalbindeki îman kuvveti
ile kâinata bile meydan okuyabilir.
Allah'in kendisine bahsettigi nimetlerden O'nun iradesine uygun sekilde
faydalanir ve tadar. Ölümden korkmaz. Zira, ölümü bir hiçlik ve yokluk
kuyusu degil, hakikî hayatin ve ebedî saadetin baslangiç kapisi kabûl
eder.
Dünyada kendini misafir bilir. Misafirhane sahibi olan Allah'in rizâsi
ve izni dairesinde yer, içer ve rahatla yasar. Misafirlik müddeti
bitince de bu misafirhaneden huzurla ayrilip ebedî mekânina gider.
Allah'a inanan ve sevgiyle baglanan kimse, inançsizligin verdigi korkunç
izdirap ve elemlerden kurtulur.
Allah'a inanan kimsenin, kendine de, baskalarina da hiçbir zarari
dokunmaz. Kanunun olmadigi yerlerde bile Allah'in onu her an gördügü
inanci, isledigi kötülüklerin cezasiz kalmayacagi korkusu, onu
kötülüklerden alikor. Degil kötülük, bil'akis elinden geldigince herkese
iyilik yapmaya, faydali olmaya çalisir.
Ruhunu iyi düsüncelerle doldurur, yüksek ahlâka erer, içinden kötü
hisleri kovar.
Allah'a inanmak ve O'na baglanmak, insani ayni zamanda gerçek
hürriyetine kavusturur. Zira her sey'in Allah tarafindan yaratildigini
bilen insan, yaratiklara degil, yaratana kul olur. Mahlûkattan degil,
Hâlikdan korkar. Yalniz Allah'a güvenir, dayanir, O'ndan ister, O'na
siginir. Kula kul olmaz. Kimseye el açip dilencilik ve dalkavukluk
yapmaz
En son vgokhan tarafından Salı Mayıs 11, 2010 5:38 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
Geri: Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
Bilmem hiç düşündünüzmü geçen
hayatınızı,geçen seneler,ve günler yaptığınız hayırlı ve hayırsız her
şey gözünüzden ,aklınızdan geçtiğini oluyor mu..?
Gafletten yaşadığınız yıllar için pişmanlık duydunuzmu hiç...?Yoksa
gaflete dalıp,varacağınız yer hiç düşünmüyor,hayırlıksız yol mu
alıyoruz..?
Eğer öyleyse dostlar ,bizlere eninde sonunda büyük bir pişmanlık
bekliyor..
Bizlere düşen vazife,pişmanlık getiren gaflete düşmemek,Azrail görmeden
yaptıklarımız için pişman olmaktır..
Büyüklerimiz biri her fırsatta Azrail'le görüsüp sohbet ederdi..
O zat bir gün Azrail'e dedi ki...
-Sakın bana anzızın gelme..önceden haber gönder, "geliyorum hazırlıklı
ol "diye işaretler ver,ondan sonra gel....
Azrail (a.s.)bu teklifi kabul etti...
-Gelmeden önce haber gönderecem sana ,seninle dostluğumuz var,dedi...
Aradan zaman geçti..
birde baktı ki,Azrail anzızın karşısında geldi...
-Olur mu öyle ,dedi..Gelmeden önce haberciler gönderecektin,ben
hazırlanacaktım,sonra gelip ruhuma alacaktın...Verdiği sözünden neden
durmadın da anzızın geldin..?
Azrail (a.s.) tebessüm ederek cevap verdi..
-Ben ,dedi,sözümden durdum..dediğin habercileri de gönderdim..istersen
bak şu beyazlayan saçlarına,
feri azalmış gözlerine,kuvvet gitmiş bedenine,bunlar benim gelmemin
yakınlaştığını bildiren habercilerimdi..
Ama sen gaflete daldığından böyle açık seçik habercilerini dahi
anlayamadın..!
Kaldı ki ben hep önceden böyle haber göndererek de gelmem..
Bazen de anzızın da gelebilirim..insanlar buna da hesaba katmalı ona
göre gaflete dalmadan hep hazırlıklı bulunmalılar..
Evet dostlar,gafleten uyanıp her an büyük gerçek olan ölüme hazırlıklı
olmalıyız..
Geçmiş günahlara tövbe edip Allah'dan aff dilemeliyiz..
Allah'ın sınırsız affına herkes girebilir..
Yeterki pişmanlık duyup affını isteyelim..
Allah (c.c.)sadece günaha israr edip özür dilemeyeni affetmez..
Ya Rabbi..!
Bizleri bağışla..
öyle bir dünyada hayata gözlerimizi açtık ki,önümüze tuzak,arkamıza
tuzak,uğrayıp geçtiğimiz her yerde nefiş,şeytan ağını germiş avini
bekliyor..
İnayet et bizlere ,Rahmetinle kuşat,yara almadan hedefe ancak Sen
ulaştırabilirsin..
İçimizi Sana döküyor,kusurlarımızı Sana açıyor ve bize istediğin gibi
kul olma yollarını göstermeni diliyoruz..
EY Rabbimiz..!
Bizi Sensiz ve ışıksız bırakma..AMİN...
şükredenlerden olmak,o insanın
ALLAH'a yakınlığı,dostluğunu ve ALLAH'a olan sevgisinde bir
göstergesidir..
şükredici bir hediye verildiğinde,o hediyeyi veren kişiye defalarca
teşekkür ediyorsunuz..
her gördüğünüzde ,bir güzel sözü borç biliyorsunuz da,bu eşsiz kainatın
YARATISINI neden hala gerekli gibi tanımıyorsunuz?
neden şükretmiyorsunuz?
ELİNİ UZATMIŞ size,yolunuzu çizmiş,hala geri kalmaktan neden bıkmadınız?
EVET,SİZ,eğer yaratılış gayesinden haberınız yoksa,eğer namaz kılarken
bir defacık huzur duymadıysanız,DURUN VE DÜŞÜNÜN...
DÜŞÜNÜN LÜTFEN,varoluşun gayesi nedir diye düşünün..
KAİNATI OKUMAK NE DEMEK DÜŞÜNÜN...
onlarca gezegeni,milyonlarca yıldızı,kim koydu yerli yerinde..
kim onlara "hareket edin ama birbirinizi çarpmayın "diye emir veriyor?
DÜŞÜNÜN LÜTFEN DÜŞÜNÜN..
her sabah doğan güneşi,akşam olunca batması kim emir veriyor..
DÜŞÜNÜN VE ŞÜKREDİN LÜTFEN...
ZAMANI SU GİBİ AKIYOR..hepimiz aynı akış içinde nefeslerimizi
tüketmekteyız..
ömrümüz her ne zaman nihayet bulucaksa,o ana kadar ,hayatımızı
boşa,şükürsüz ,amelsiz
geçirmemekle mükellefiz...
selam ve dua
" Geceleri yıldızları seyrettiğim
penceremden ,her gördüğüm buluta ,yeni bir nisan ısmarlıyorum,kalbime
yağsın diye..."
" Her doğan güne ,yeni bir bahar ısmarlıyorum,günbegün solan hayatıma
renk katsın diye..."
"Her batan güneşe yeni bir sonbahar ısmarliyorum,ölümü hep hatırlatsın
diye..."
"Her çaresizliğime,yeni bir ümit ısmarlıyorum,çaresiz kalmasın diye..."
"Her dostuma,yeni bir vefa ısmarlıyorum,sevdamız büyüsün diye...."
"Her baktığım aynaya yeni bir benlik ısmarlıyorum,yapancı maska takmasın
diye..."
"HER KAPANDIĞIM SECDEYE YENİ BİR DUA ISMARLIYORUM,BENİ O' (c.c.) HİÇ
YALNIZ BIRAKMASIN DİYE..."
"Her yazdığım cümleye yeni bir harf ısmarlıyorum,eksik kalmasın diye..."
Birde açan çiçekleri olmasa bahçelerimizin,
uçan kelebekleri olmasa ,baharlarımızın...
sesleri uykularımızda yankılanan bülbülleri olmasa seherlerimizin,
Beş vakitte,beş sefer ferahlatan ezanları olmasa semalarımızın...
Daha çok kirleneceğiz...
Daha çok çirkinleşeceğiz...
Daha çok sağırlaşacağız...
Daha çok yalnızlaşacağız...
Keşkelerim,belkilerim,ölüm olmasa,
Cümleleri sonlandıran nokta olmasa,
Ruhumuzu arındıran dua olmasa,
Daha çok bunalacağız,bulanacağız...!
En son vgokhan tarafından Salı Mayıs 11, 2010 5:39 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
Geri: Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
Umursamak umuttur,
sevmenin umut olduğu gibidir işte...
umursadıkça yükselir insan,umursadıkça yükseklerdedir..
umursadıkça meyve verir,umursadıkça çoğalır insan..
eğer umursamak olmasaydı,bir bebek ağlatmazdı anneyi....
eğer umursamak olmasaydı,bir AŞK GÜLE döndürmezdi sevenleri..
umursamak olmasaydı eğer,Peygamber bile gelmezdi...
Ve umursuyorsan baharı,
yıldızları,kuşları,çalıları,kardelenleri,maviyi,
saçları rüzgarda uçuşamayan kızları,salıncakta sallanmayan çocukları,
makineli tüfeklerin karşısında ağlayanları,tanklarla parçalananları...
kalbini umursuyorsundur..
umursa sevgili,zira umursamak umuttur..
VE SEN,HEP UMRUM'DASIN...
Görmesek de biliyoruz,yeşilin
güven,siyahın asalet,pembenin muhabbet ve beyazın temizlik şarkıları
söylediğini..
Görmesek de biliyoruz,sönmeyen yıldızların sadece gökte değil yerde de
parladığını...
Görmesek de biliyoruz,neşesini,ümüdini,aşkını ,yaşama sevincini
kaybedenin başka kaybedecek bir şey olmadığını...
Görmesek de biliyoruz,erkeklerin ağlamadığını,lakin erkek oğlu
erkeklerınin ağlamadan duramadığını,
gözyaşını sadece yürekteki ateşi değil,Cehennemi bile söndürmeye kadir
olduğunu...
Görmesek de biliyoruz,aşkın gölde,çölde,yolda,dağda,dilde,gülde
değil,gönülde olduğunu....
Görmesek de biliyoruz,başlayanın bitirdiğini,yürüyenin
vardığını,arayanın bulduğunu,duranın düşdüğünü,düşenin
ezildiğini,ezilenin de çözüldüğünü...
Görmesek de biliyoruz,Merhaba'nın bir bardak çay kadar sıcak,Elveda'nın
en az zenheri akşamları kadar soğuk olduğunu....
Görmesek de biliyoruz,Bosna da vurulan kuşu,Çeçenya'da bitmeyen
kışı,Filistin'de atılan taşı,Bağdat'ta akan yaşı,Kerbela'da kesilen
başı....
Görmesek de biliyoruz,ariflerin ağlarken güldüğünü,ve çınarların ayakta
öldüğünü...
Görmesek de biliyoruz,en koyu karanlıkların alnında şafak yakındır
yazdığını....
Görmesek de biliyoruz,bir çiçekle baharın gelmeyeceğını,fakat bir
çiçeğin alnında baharın yazılı olduğunu...
Görmesek de biliyoruz,en büyük körlüğün nankörlük olduğunu,ve en büyük
özrün ,elde-ayakta ,dilde dudakta değil,insanlık cevherini kaybetmiş bir
beyin de olduğunu....
Görebilenlere ,selam olsun...
Dar sokakların kirli
kaldırımlarına,kokuşmuş çöp kutularına ıssız toprak yığınları arkasına
sığınmış yüzlerce çocuk,gecenin karanlığında çiğlık çığlığa yaşam
mücadelesi veriyor..
Kimi öksüz,kimi yetim..
Kimi de dayak,yoksulluk,çaresizlik yakın çevre ve şiddet kurbanı...
Her biri minik bedenlerine ,çocuk ruhlarına
yakıştıramadıkları,başkalarının onlara reva gördüleri menfi tavırların
sonucu olarak sokakların soğuk kuşatıcılığına aramışlar özgürlüğü...
Her biri büyümeden yaşlanmış..
Duyguları,kandilerini ifade ediş biçimleri,hayata dair izlemleri küçük
bir çocuktan çok,erişkin bir insanın andırıyor...
Suç kimin ?
Suç,bu çocukları henüz hayatlarının baharında
,ilgisizliğe,sevgisizliğe,şiddete,dışlanmışlığa,çileye terkeden ailelere
ait...Bu çocuklar bir kere cezalandırılacaksa,bu ailelerin bin kere
cezalandırlmaları gerekir...
Hele-hele böyle ailelerin toplumda varolmasına,hayat bulmasına seyırcı
kalan toplumların ise binlerce kere cezalandırılması gerekir..
NEDEN ?
Sizler bataklıkta yatişen çiçeği bilirmisiniz ?
Açlığın ,insanı nasıl bir vahşi bir yapıya dönüştürdüğünü bilirmisiniz ?
Sevgisisliğin,dışlanmışlığın,kem gözlerin,çirkin yakıştırmaların ,insan
ruhunu ve bedenini nasıl tahrip ettğini bilir misiniz ?
Yılar yılı sokakların ,pis,kokuşmuş,korumasız,var olma mücadelesi
vermenin ne demek olduğunu siz nereden bilecek misiniz ki ?
Oysa biz,bu manzaralara CAM EKRANLARIN arkasından seyre bile tahammül
edemiyoruz ki....
Ve bilmeniz gerekir ki,bu çocuklar bizim göştereceğimiz hoşgörü,sevgi ve
ilgimiz bu yaşadıkları vahşi yaşam tarzından çekip kurtarabilir..
Allaha emanet olun
Dava,Eyüp gibi sabretmek..
Bilal gibi kızgın kumlara ve taşlara rağmen ALLAH Bir'dir !
diyebilmektir.
Dava,Yusuf gibi imtihana göğüs germek..
Köle olarak girdiği zindandan Peygamber gibi çıkmaktır..
Dava,Muşaf gibi yanma,Mecnun gibi Mevlayı aramaktır..
Hamza gibi binlerce can feda etmektir ...
Dava ,Sahabe açken karnına iki taş bağlayan Peygamberin davasıdır..
Dava,atılan taşları tutup güller sunmaktır..
Dava,bırakılan emaneti canı gibi korumaktır..
Dava,Sümeyye'nın örtüsü için canını vermesidir..
Dava,ezanlarda tek yürek olmak secdelerde Allah'a varmaktır..
Dava,Ebu cehillere dur demektir...
Zalimlere göğüs germektır..
Dava,zulme direnme,haklının yanında haksızın karşısında olmaktır...
Dava,safını belirlemek imanını güçlendirmektir..
SENİN RIZAN için bende burdayım ALLAH'ım diyebilmektir..
Dava,çakıl taşları kadar,denizler kadar çok günahı bile olsa,
onu affdecek bir ALLAH'a sahip olduğunu bilmek davasıdır..
ALLAH,sabrınızı daim,azminizi baki,Davanızı mübarek kılsın..
Hazret Ali (r.a)hurma bahçesinde
aksama kadar çalışmış,aksam da devenin üzerine bir çuval hurma
yükleyerek evinin yolunu tutmuştu...
Devenin yuları yardımcısı Kamber'ın elinde ,kendisi de önde gidiyordu...
Medine'ın içine girdiklerinde yolun kenarından bir ses geldi...Yoksulun
biri elini açmış sızlaniyordu...
-Ne olur Allah rızası için..diyordu..
iste bu sırada sesi duyan Hazret Ali,ile arkadan deveyi getiren Kamber
arasında şu konuşma geçiyor..
Hazret Ali soruyor...
-Kanber ne istiyor bu adam ?
-Hurna istiyor Efendim,
-Ver öyleyse !
-Hurma çuvalda Efendim !
-Çuvalda ver öyleyse !
-Çuval'da devenin üzerine !
--Deveyle ver öyleyse !
Emri yerine getiren Kamber der ki..
-Devenin ipi de benim elimde demekten korktum,çünkü,beni de deveyle
birlikte yoksula vermekte tereddüt etmeyebilirdi....
Evet sevgili dostlar,iyilik yapmak hayata anlam kazandırır..iyilik öyle
bir dildir ki,hem dilsizler konuşabilir
onunla,hemde sağırlar işitir onu....
Bu fani dünyada çoğu şeyın farkında varmadan yaşiyoruz..
Sokakta bir an evvel sıcacık evimiz varmak için telaşla ilerlerken
hayattan ümidini yitirmiş birisi geçiverir yanımızda...
Alaca karanlıkta pazar artıklarını toplayan yoksulları görüyoruz...
Çop bidonu karıştıran adamın parmakları soğuktan donmuş,yırtık pabucun
içinde parmakları sırısıklam....
Sırtına bir boya kutusu ile yaşam savası veren minik bir çocuk
görürüz...
Evinde bir parça ekmek götürebilmek için köselerde mendil,çorap satmaya
uğrasan insanlar....
Çoğumuz sıcacık evimiz,soframızda çeşit-çeşit yemekler varken,komsumuzun
soba yanmiyor..dolabı boş...
Evet dostlar,iyilik yapmayı uzakta aramayalım..
Rabbimiz "Allah'ın sana yaptığı iyilik gibi,sende iyilik yap "buyuruyor
(Kasas,76-77 ayet.)
Hayat bir iyilik yarıştır ve sevmek...
Sevmek ise boş sözle olmaz..Sevmek ingilenmektir,paylaşmaktir...
Yapacağımız iyilik bazen küçük olabilir,fakat hiç bir iyilik
küçümsememek lazim..
iyilikte küçük-büyük ayrılmaz...
Cennet bir süprizler diyarıdır..Bizi hangi amelimiz kurtaracağını belli
değildir..oda bir süprizdir..
Bazen dudağımızda beliren bir tebessüm goncası,karsımızda bütün ümitleri
hazanla sarsilmiş birisine öyle bir inşirah baharı yaşatır ki,onun
karşılığı biz,Ahirette Cennet bahçeleri olarak görürüz...
"siz sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe
ulaşamazsınız.her ne harcarsanız,şüphesiz ALLAH biliyor..."(AL-İ İMRAN
sür.92)
Allha emanet olun
Sevilmek,insanların ruhunu
nakış-nakış dokuma sanatıdır..
Allah bir insana bu hali nasıp etmediği zaman ,insanın kendini sevdirmek
üzere yaptığı bütün davranışlar riyadan öteye geçemez...
Bu sebeple sevilme arzusunu taşıyan bir insan ,evvela muhatabına karşı
muamelelerinde Rabbinin emrettiği ölçüler içerisinde samimi olmalıdır...
Bu samimiyet de evvela kendi hayatında samimi olmaktan geçer..
Eğer kşi,insanlara karşı olduğu gibi görünemiyor ve sun'i davranışlarla
kendisini ön plana çıkarmak gayreti içine giriyorsa evvela bu
haştalığını yenmek zorundadır...
Çünkü,insanlar mert,dürüst,ve ihlas sahibi kişilere daha çabuk
bağlanırlar...
Asıl olan karşımızdaki insanı anlamamız,yüreğimizin onun yüreği ile
beraber çarpmasıdır...
Cenab-i Hak kullarına birbirirlerine sevdirendır,ve insanların cesedleri
fani olsa dahi hatiraları kıyamete kadar yaşar..
Allah onları insanlara sevdirir ve unutturmaz..
Zira Cenab-i Hak Ayet-i kerimede..
"İman edip de salih amellere bulunanlara gelince,onlar için çok
merhametli olan ALLAH, gönüllerde bir sevgi yaratacaktır..(Meryem ,96)
buyurmuştur..
sevgi ile kalın dostlar
Bir gün Allah'ın Nebisi
(sallallahu aleyhi ve sellem)Hazreti Osman'ı yanında çağırıp..
"Ya Osman sen dünya ve ahirette benim dostumsun ! "deyince Hazret Osman
sevincinden gözlerinden yaşlar aktı..
"Sevdim ben Seni,sevmeye layık olduğun için sevdim Ya Resulüllah !
"dedi...
Bu sevgi,bu Aşk,Arsı alayı titretti,hayretle düşürdü...
Alemde sevilecek ,yoluna kurban olunacak bir O vardı...
O'nun gelişiyle dünyanın yüzü güldü,izdıraplar dindi,.öksüzlerın
,yetimlerin sevgilisiydı...
Dağ,taş, " selam sana ey Allah'ın Rasulü "diye haykırdı...
O Nebi,sevilmeye layık müstesna bir Nurdu..
Hem de Allah'ın Nuru..O'nun seveni Allah (c.c ) de severdı..
O'nun Aşkınla İmam-i Azam hz.55 defa Kabe'ye gitti.O'nun Aşkına
zindanlarda kırbaçlandı..
Zalimlerin istediği fetvayı yine de vermedi...
Ucu kıyamete kadar uzanan Aşk kervanında kimler yok ki..
Fatih Sultan Mehmet o aşkla istanbul'u aldı..
Alparslan o aşkla Anadolu kapılarını müslümam türklere açtı...
Osman Gazi o aşkla Kur'an bulunan odada yatmayıp sabaha kadar bekledi...
İslam mücahidleri o aşkla Atlas okyanusuna kadar at sürdüler...
O'na olan sevgi ve Aşk yüzünden aşıkları zari-zari ağladı...
İste sevgi budur...
Sevgi olmasaydı yaşamanın ne anlamı olurdu.?
SEVGİ Kİ,SÜNNETLERE SARILA....
Allaha emanet olun.
SEVGİ..
Nedir sevgi ?
Baştan insan,bütün mahlükatı artında koşturan sevgi nedir ?
Bütün yüreklerde arzulanan,yaşamayı anlamını kılan,hayalerde
kurulan,doğumda ölüme onun için yaşanan,bulununca içinden çıkılmak
istenilmeyen...
Sevgi nasıl doğar,nasıl ortaya çıkar ansızın ?
Kaynağı neydi sevginin ?
Güneşin doğuşu ve batışı ufukta rengarenk manzaralar çizerken insan ruhu
şiir yazmak,dalıp gitmek ister,neden ?
Ana kucağı niye hep tatlıdır,düşlerde bile ?
Hatır soran içten bir ses memnuniyet ,sevinç verir,niye ?
Bütün bu sorulara verilecek cevap sevgi mi ?
Evet ,sevgi,başka ne ki ?
Sevgi,kaynağı fedakarlık olan bir ırmak mı,susadıkça içilen,içildikçe
kavrulmuş ruhu serinleten ?
Yoksa güzellik mi,bir gülün yapraklarının açılışında,bir yavrunun gül
avuçlarında saklanan ?
Nedir sevgi ?
Sevgi cesaret mi ?
İlkbaharın gelişiyle bütün yeryüzünde şenlendiren şey sevgi mi ?
insan,sevginin neresindeydi peki ?
insan,sevgiye hasret duyuyordu,insan sevgiyi arayıp duruyordu ilk
nefesten son nefese...
Koşuyordu peşinden tüm gücüyle...
Bunun için yaratılmıştı insan...
Kimi buluyor sevgiyi,kimi bulamıyor,kimi bulduğunu sanıp,aldanıyordu
ömür boyu...
Sevgiyi sevmeyenler ,sevgiyi bulamayanlar ,sevgiye düşmandır...
Bütün mahlükata yansıyan merhamet,şefkat,hikmet,ilim ve sanatı
adı,tesadüf,rastlandı,tabiattı sözlüklerinde....
Mühürlenmişti kalblerini,bilemez,göremezlerdı kolay-kolay artık...
Sonsuza dek yazık etmişlerdi kendilerine ,anlamadılar
sevgiyi,anlamadılar sevdalıların halini...
Bir de sevgi yolcularının arasında Cennet hesabı yapmayan Cennetlikler
vardır...
Güneşleri yüreklerinde,gözleri ufuklarda ,kainata yansıyan her ismi,her
sıfatı okuyarak,arı gibi bal topladılar gönüllerinde bir ömür boyu...
Bir ömür boyu bal sundular açlara...
Susuzluktan çatlamış yüreklere,masmavi gökyüzünden süzülüp gelen ak
bulutlar gibi CAN SUYU taşıdılar biteviye...
Hiç yorulmadan çalışmaktan,yılmadılar kendilerine atılan taşlardan...
Yaratılanı sevdiler Yaratan'dan ötürü...
Sevgiyi okudular kainat kitabın dan,bilmeyenlere sevgiyi öğrettiler...
Yolda kalmadılar ve de,vazgeçmediler sevgiden...
sevgi ile kalın dostlar...
KAYNAK:SİTEMYNET
sevmenin umut olduğu gibidir işte...
umursadıkça yükselir insan,umursadıkça yükseklerdedir..
umursadıkça meyve verir,umursadıkça çoğalır insan..
eğer umursamak olmasaydı,bir bebek ağlatmazdı anneyi....
eğer umursamak olmasaydı,bir AŞK GÜLE döndürmezdi sevenleri..
umursamak olmasaydı eğer,Peygamber bile gelmezdi...
Ve umursuyorsan baharı,
yıldızları,kuşları,çalıları,kardelenleri,maviyi,
saçları rüzgarda uçuşamayan kızları,salıncakta sallanmayan çocukları,
makineli tüfeklerin karşısında ağlayanları,tanklarla parçalananları...
kalbini umursuyorsundur..
umursa sevgili,zira umursamak umuttur..
VE SEN,HEP UMRUM'DASIN...
Görmesek de biliyoruz,yeşilin
güven,siyahın asalet,pembenin muhabbet ve beyazın temizlik şarkıları
söylediğini..
Görmesek de biliyoruz,sönmeyen yıldızların sadece gökte değil yerde de
parladığını...
Görmesek de biliyoruz,neşesini,ümüdini,aşkını ,yaşama sevincini
kaybedenin başka kaybedecek bir şey olmadığını...
Görmesek de biliyoruz,erkeklerin ağlamadığını,lakin erkek oğlu
erkeklerınin ağlamadan duramadığını,
gözyaşını sadece yürekteki ateşi değil,Cehennemi bile söndürmeye kadir
olduğunu...
Görmesek de biliyoruz,aşkın gölde,çölde,yolda,dağda,dilde,gülde
değil,gönülde olduğunu....
Görmesek de biliyoruz,başlayanın bitirdiğini,yürüyenin
vardığını,arayanın bulduğunu,duranın düşdüğünü,düşenin
ezildiğini,ezilenin de çözüldüğünü...
Görmesek de biliyoruz,Merhaba'nın bir bardak çay kadar sıcak,Elveda'nın
en az zenheri akşamları kadar soğuk olduğunu....
Görmesek de biliyoruz,Bosna da vurulan kuşu,Çeçenya'da bitmeyen
kışı,Filistin'de atılan taşı,Bağdat'ta akan yaşı,Kerbela'da kesilen
başı....
Görmesek de biliyoruz,ariflerin ağlarken güldüğünü,ve çınarların ayakta
öldüğünü...
Görmesek de biliyoruz,en koyu karanlıkların alnında şafak yakındır
yazdığını....
Görmesek de biliyoruz,bir çiçekle baharın gelmeyeceğını,fakat bir
çiçeğin alnında baharın yazılı olduğunu...
Görmesek de biliyoruz,en büyük körlüğün nankörlük olduğunu,ve en büyük
özrün ,elde-ayakta ,dilde dudakta değil,insanlık cevherini kaybetmiş bir
beyin de olduğunu....
Görebilenlere ,selam olsun...
Dar sokakların kirli
kaldırımlarına,kokuşmuş çöp kutularına ıssız toprak yığınları arkasına
sığınmış yüzlerce çocuk,gecenin karanlığında çiğlık çığlığa yaşam
mücadelesi veriyor..
Kimi öksüz,kimi yetim..
Kimi de dayak,yoksulluk,çaresizlik yakın çevre ve şiddet kurbanı...
Her biri minik bedenlerine ,çocuk ruhlarına
yakıştıramadıkları,başkalarının onlara reva gördüleri menfi tavırların
sonucu olarak sokakların soğuk kuşatıcılığına aramışlar özgürlüğü...
Her biri büyümeden yaşlanmış..
Duyguları,kandilerini ifade ediş biçimleri,hayata dair izlemleri küçük
bir çocuktan çok,erişkin bir insanın andırıyor...
Suç kimin ?
Suç,bu çocukları henüz hayatlarının baharında
,ilgisizliğe,sevgisizliğe,şiddete,dışlanmışlığa,çileye terkeden ailelere
ait...Bu çocuklar bir kere cezalandırılacaksa,bu ailelerin bin kere
cezalandırlmaları gerekir...
Hele-hele böyle ailelerin toplumda varolmasına,hayat bulmasına seyırcı
kalan toplumların ise binlerce kere cezalandırılması gerekir..
NEDEN ?
Sizler bataklıkta yatişen çiçeği bilirmisiniz ?
Açlığın ,insanı nasıl bir vahşi bir yapıya dönüştürdüğünü bilirmisiniz ?
Sevgisisliğin,dışlanmışlığın,kem gözlerin,çirkin yakıştırmaların ,insan
ruhunu ve bedenini nasıl tahrip ettğini bilir misiniz ?
Yılar yılı sokakların ,pis,kokuşmuş,korumasız,var olma mücadelesi
vermenin ne demek olduğunu siz nereden bilecek misiniz ki ?
Oysa biz,bu manzaralara CAM EKRANLARIN arkasından seyre bile tahammül
edemiyoruz ki....
Ve bilmeniz gerekir ki,bu çocuklar bizim göştereceğimiz hoşgörü,sevgi ve
ilgimiz bu yaşadıkları vahşi yaşam tarzından çekip kurtarabilir..
Allaha emanet olun
Dava,Eyüp gibi sabretmek..
Bilal gibi kızgın kumlara ve taşlara rağmen ALLAH Bir'dir !
diyebilmektir.
Dava,Yusuf gibi imtihana göğüs germek..
Köle olarak girdiği zindandan Peygamber gibi çıkmaktır..
Dava,Muşaf gibi yanma,Mecnun gibi Mevlayı aramaktır..
Hamza gibi binlerce can feda etmektir ...
Dava ,Sahabe açken karnına iki taş bağlayan Peygamberin davasıdır..
Dava,atılan taşları tutup güller sunmaktır..
Dava,bırakılan emaneti canı gibi korumaktır..
Dava,Sümeyye'nın örtüsü için canını vermesidir..
Dava,ezanlarda tek yürek olmak secdelerde Allah'a varmaktır..
Dava,Ebu cehillere dur demektir...
Zalimlere göğüs germektır..
Dava,zulme direnme,haklının yanında haksızın karşısında olmaktır...
Dava,safını belirlemek imanını güçlendirmektir..
SENİN RIZAN için bende burdayım ALLAH'ım diyebilmektir..
Dava,çakıl taşları kadar,denizler kadar çok günahı bile olsa,
onu affdecek bir ALLAH'a sahip olduğunu bilmek davasıdır..
ALLAH,sabrınızı daim,azminizi baki,Davanızı mübarek kılsın..
Hazret Ali (r.a)hurma bahçesinde
aksama kadar çalışmış,aksam da devenin üzerine bir çuval hurma
yükleyerek evinin yolunu tutmuştu...
Devenin yuları yardımcısı Kamber'ın elinde ,kendisi de önde gidiyordu...
Medine'ın içine girdiklerinde yolun kenarından bir ses geldi...Yoksulun
biri elini açmış sızlaniyordu...
-Ne olur Allah rızası için..diyordu..
iste bu sırada sesi duyan Hazret Ali,ile arkadan deveyi getiren Kamber
arasında şu konuşma geçiyor..
Hazret Ali soruyor...
-Kanber ne istiyor bu adam ?
-Hurna istiyor Efendim,
-Ver öyleyse !
-Hurma çuvalda Efendim !
-Çuvalda ver öyleyse !
-Çuval'da devenin üzerine !
--Deveyle ver öyleyse !
Emri yerine getiren Kamber der ki..
-Devenin ipi de benim elimde demekten korktum,çünkü,beni de deveyle
birlikte yoksula vermekte tereddüt etmeyebilirdi....
Evet sevgili dostlar,iyilik yapmak hayata anlam kazandırır..iyilik öyle
bir dildir ki,hem dilsizler konuşabilir
onunla,hemde sağırlar işitir onu....
Bu fani dünyada çoğu şeyın farkında varmadan yaşiyoruz..
Sokakta bir an evvel sıcacık evimiz varmak için telaşla ilerlerken
hayattan ümidini yitirmiş birisi geçiverir yanımızda...
Alaca karanlıkta pazar artıklarını toplayan yoksulları görüyoruz...
Çop bidonu karıştıran adamın parmakları soğuktan donmuş,yırtık pabucun
içinde parmakları sırısıklam....
Sırtına bir boya kutusu ile yaşam savası veren minik bir çocuk
görürüz...
Evinde bir parça ekmek götürebilmek için köselerde mendil,çorap satmaya
uğrasan insanlar....
Çoğumuz sıcacık evimiz,soframızda çeşit-çeşit yemekler varken,komsumuzun
soba yanmiyor..dolabı boş...
Evet dostlar,iyilik yapmayı uzakta aramayalım..
Rabbimiz "Allah'ın sana yaptığı iyilik gibi,sende iyilik yap "buyuruyor
(Kasas,76-77 ayet.)
Hayat bir iyilik yarıştır ve sevmek...
Sevmek ise boş sözle olmaz..Sevmek ingilenmektir,paylaşmaktir...
Yapacağımız iyilik bazen küçük olabilir,fakat hiç bir iyilik
küçümsememek lazim..
iyilikte küçük-büyük ayrılmaz...
Cennet bir süprizler diyarıdır..Bizi hangi amelimiz kurtaracağını belli
değildir..oda bir süprizdir..
Bazen dudağımızda beliren bir tebessüm goncası,karsımızda bütün ümitleri
hazanla sarsilmiş birisine öyle bir inşirah baharı yaşatır ki,onun
karşılığı biz,Ahirette Cennet bahçeleri olarak görürüz...
"siz sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe
ulaşamazsınız.her ne harcarsanız,şüphesiz ALLAH biliyor..."(AL-İ İMRAN
sür.92)
Allha emanet olun
Sevilmek,insanların ruhunu
nakış-nakış dokuma sanatıdır..
Allah bir insana bu hali nasıp etmediği zaman ,insanın kendini sevdirmek
üzere yaptığı bütün davranışlar riyadan öteye geçemez...
Bu sebeple sevilme arzusunu taşıyan bir insan ,evvela muhatabına karşı
muamelelerinde Rabbinin emrettiği ölçüler içerisinde samimi olmalıdır...
Bu samimiyet de evvela kendi hayatında samimi olmaktan geçer..
Eğer kşi,insanlara karşı olduğu gibi görünemiyor ve sun'i davranışlarla
kendisini ön plana çıkarmak gayreti içine giriyorsa evvela bu
haştalığını yenmek zorundadır...
Çünkü,insanlar mert,dürüst,ve ihlas sahibi kişilere daha çabuk
bağlanırlar...
Asıl olan karşımızdaki insanı anlamamız,yüreğimizin onun yüreği ile
beraber çarpmasıdır...
Cenab-i Hak kullarına birbirirlerine sevdirendır,ve insanların cesedleri
fani olsa dahi hatiraları kıyamete kadar yaşar..
Allah onları insanlara sevdirir ve unutturmaz..
Zira Cenab-i Hak Ayet-i kerimede..
"İman edip de salih amellere bulunanlara gelince,onlar için çok
merhametli olan ALLAH, gönüllerde bir sevgi yaratacaktır..(Meryem ,96)
buyurmuştur..
sevgi ile kalın dostlar
Bir gün Allah'ın Nebisi
(sallallahu aleyhi ve sellem)Hazreti Osman'ı yanında çağırıp..
"Ya Osman sen dünya ve ahirette benim dostumsun ! "deyince Hazret Osman
sevincinden gözlerinden yaşlar aktı..
"Sevdim ben Seni,sevmeye layık olduğun için sevdim Ya Resulüllah !
"dedi...
Bu sevgi,bu Aşk,Arsı alayı titretti,hayretle düşürdü...
Alemde sevilecek ,yoluna kurban olunacak bir O vardı...
O'nun gelişiyle dünyanın yüzü güldü,izdıraplar dindi,.öksüzlerın
,yetimlerin sevgilisiydı...
Dağ,taş, " selam sana ey Allah'ın Rasulü "diye haykırdı...
O Nebi,sevilmeye layık müstesna bir Nurdu..
Hem de Allah'ın Nuru..O'nun seveni Allah (c.c ) de severdı..
O'nun Aşkınla İmam-i Azam hz.55 defa Kabe'ye gitti.O'nun Aşkına
zindanlarda kırbaçlandı..
Zalimlerin istediği fetvayı yine de vermedi...
Ucu kıyamete kadar uzanan Aşk kervanında kimler yok ki..
Fatih Sultan Mehmet o aşkla istanbul'u aldı..
Alparslan o aşkla Anadolu kapılarını müslümam türklere açtı...
Osman Gazi o aşkla Kur'an bulunan odada yatmayıp sabaha kadar bekledi...
İslam mücahidleri o aşkla Atlas okyanusuna kadar at sürdüler...
O'na olan sevgi ve Aşk yüzünden aşıkları zari-zari ağladı...
İste sevgi budur...
Sevgi olmasaydı yaşamanın ne anlamı olurdu.?
SEVGİ Kİ,SÜNNETLERE SARILA....
Allaha emanet olun.
SEVGİ..
Nedir sevgi ?
Baştan insan,bütün mahlükatı artında koşturan sevgi nedir ?
Bütün yüreklerde arzulanan,yaşamayı anlamını kılan,hayalerde
kurulan,doğumda ölüme onun için yaşanan,bulununca içinden çıkılmak
istenilmeyen...
Sevgi nasıl doğar,nasıl ortaya çıkar ansızın ?
Kaynağı neydi sevginin ?
Güneşin doğuşu ve batışı ufukta rengarenk manzaralar çizerken insan ruhu
şiir yazmak,dalıp gitmek ister,neden ?
Ana kucağı niye hep tatlıdır,düşlerde bile ?
Hatır soran içten bir ses memnuniyet ,sevinç verir,niye ?
Bütün bu sorulara verilecek cevap sevgi mi ?
Evet ,sevgi,başka ne ki ?
Sevgi,kaynağı fedakarlık olan bir ırmak mı,susadıkça içilen,içildikçe
kavrulmuş ruhu serinleten ?
Yoksa güzellik mi,bir gülün yapraklarının açılışında,bir yavrunun gül
avuçlarında saklanan ?
Nedir sevgi ?
Sevgi cesaret mi ?
İlkbaharın gelişiyle bütün yeryüzünde şenlendiren şey sevgi mi ?
insan,sevginin neresindeydi peki ?
insan,sevgiye hasret duyuyordu,insan sevgiyi arayıp duruyordu ilk
nefesten son nefese...
Koşuyordu peşinden tüm gücüyle...
Bunun için yaratılmıştı insan...
Kimi buluyor sevgiyi,kimi bulamıyor,kimi bulduğunu sanıp,aldanıyordu
ömür boyu...
Sevgiyi sevmeyenler ,sevgiyi bulamayanlar ,sevgiye düşmandır...
Bütün mahlükata yansıyan merhamet,şefkat,hikmet,ilim ve sanatı
adı,tesadüf,rastlandı,tabiattı sözlüklerinde....
Mühürlenmişti kalblerini,bilemez,göremezlerdı kolay-kolay artık...
Sonsuza dek yazık etmişlerdi kendilerine ,anlamadılar
sevgiyi,anlamadılar sevdalıların halini...
Bir de sevgi yolcularının arasında Cennet hesabı yapmayan Cennetlikler
vardır...
Güneşleri yüreklerinde,gözleri ufuklarda ,kainata yansıyan her ismi,her
sıfatı okuyarak,arı gibi bal topladılar gönüllerinde bir ömür boyu...
Bir ömür boyu bal sundular açlara...
Susuzluktan çatlamış yüreklere,masmavi gökyüzünden süzülüp gelen ak
bulutlar gibi CAN SUYU taşıdılar biteviye...
Hiç yorulmadan çalışmaktan,yılmadılar kendilerine atılan taşlardan...
Yaratılanı sevdiler Yaratan'dan ötürü...
Sevgiyi okudular kainat kitabın dan,bilmeyenlere sevgiyi öğrettiler...
Yolda kalmadılar ve de,vazgeçmediler sevgiden...
sevgi ile kalın dostlar...
KAYNAK:SİTEMYNET
En son vgokhan tarafından Salı Mayıs 11, 2010 5:41 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
Geri: Ne güzel şey, Yüce Allah'ın yolunda yürümek...
Yine müslüman olduğum ilk
günlerden bir gün..
müslüman bir hanım,Allahın emriyle ile örtünmesi gerektiğini öğrenmiştim
ve kabul ediyordum..
Fakat,bir şey bana çok zor geliyordu..başımı devamli örtmeyi bana zor
geliyordu.
Çünkü,bizi Almanya da böyle yetiştirdiler.şaçı giyime çok önem
veriyorduk..
İyi hatırlıyorum ki,yaptığımız şaçlarımızın bozulmasın diye,arkamıza
yastık koyup uyuttumuzu çok oldu...bu yüzden ,"imkansız ben şaçlarım
kapatamam "diye direniyordum..
bir çok kardeşlerimizin şimdi yaptıklarını yapıyordum yani..
namaz kılarken örterdım,sonra örtü başımdan attardım..
ama içim-içim yiyordum..içim rahat değildi..
yaz bir günüydu ve ben susamıştım..masa üstündeki bardağı aldım ve su
koydum..biraz içitim ve sonra gözlerim elimdeki bardağa takıldı..
-Allah'ım ,dedim,Sen bu suyu vermeseydın,veya bu su içinde acı bir tat
koysaydın ben şimdi aynı iştahla içemeyecektım..
-Çevir gülay gözüne ve bak,eksik bir sey varmı ?her şey mükemmel
yaratmiş Mevlam,sen ne diye hala direniyorsun başini kapamamaya ?
tüm organların yerli yerinde yapan Allaha karşı neden böyle nankörlük
ediyorsun ?
Evet dostlar,bunlar düşündüm ve düşündüren Rabbime şükürler olsun..
Ey Rabbim,bizlere Seni anlamayı,sevmeyi akıl ve sarsılmaz bir iman,Senin
hikmetleri görebilmek içinde kalb göz ver bizlere Allah'ım ! AMİN..
Aşk bir gönle girdiğinde oradan
mazeretleri ,tümsekleri ,kilitleri ve karanlıkları kaldırır..
En zor işleri olur yapar,en aşılmaz yükseklikleri düz eder,en ulaşılmaz
noktaları nüfüz ederek,en ücra karanlıkları bile aydınlatır...
Ferhat'a dağları deldirir,Mecnun'u vahşi hayvanlarla yoldaş edip,çölleri
ona mesken eyler...
Aşk bir gönle girdiğinde zamanın ,mekanın ve şartların hiç bir ehemniyet
kalmaz..
Aşık ,zemberide bile yanar ve yakar..
o,kalabalıklar içinde yalnız,yalnızlık içinde bir kalabalıktır..
Aşk ,sultanı kul,kulu sultan yapar..
Denizleri kaynatır,kayaları söyletır...Kuvvetli nesnedır Aşk...
Aşk bir gönle girince,hayatın zehri tatlanır,insanların eziyet ve
sıkıntıları hafıfler ve adeda zevk vermeye başlar...
Aşk oduna usul-usul yanmayan,gayret elbisesini kuşanamaz..
Gayreti kuşanmayan ,Vuslata eremez ...
Vuslatın yolu Aşktan geçer..
ALLAH İLE KALIN
Al beni yanina ya Habiballah!
Gecmiyor, yasanmiyor sensiz bu hayat
Hasretin yakiyor yuregimi volkan misali
Ne zamandir acep, o bekledigim vuslat!
Kac gunum gecti, bilmiyorum Senin askinla
Nasil dayandi bilinmez, kalbim bu aksina
Hic bir seyin tadi yok Sen olmayinca
Al beni de yanina Ya Rasulallah !
Dinmez ki icimdeki bu sevda
Bitmez ki icimde ki bu firtina
Senin askinla bu gonul oldu divane
Al beni de yanina Ya NebiAllah!
Yazamam sevdami ben kagitlara
Dokemem bu ozlemi ben satirlara
Sahit olsun gozyaslarim senin aksina
Al beni de yanina ya Habiballah!
DOST...
dost dediğin,yağmurdan sonraki toprak kokusu gibi olmalı..dost dediğin
insanın çoldeki tek pınarı olmalı,.
dost dediğin,bildiğin,hişsettiğin sen gibi olmalı.."
"dostun yürekten gelen hürmeti,onun el uzatması himmeti baska
olur.çağlayanda su verseler ne çıkar,çoldeyken su verenin kıymeti baska
olur.."
DOSTA giden kıvrım-kıvrım yolların ,
yokusu hoş,inisi hoş,güzü hoş,
ümitle geçen yılların,,
kışı da hoş,baharı hoş,güzü hoş..
sevenlerın sevgisini erenin,
muhabbet bağından güller derenın,
gönülden gönüle haber verenin,
sohbeti hoş,manası hoş,sözü hoş..
GERÇEK DOST (c.c.)ile kalın dostlar
**************************************************
Bir buket güller
buyurun....
Bir buket güller ne dersiniz dostlar ?Buyurun o zaman....
"zortur dağlarda kardelen olmak,zordur toprağı çatlatıp güne
kavuşmak,zordur sevdayı yıllarca yürekte şaklamak,ama gerçekten zordur
sizin gibi Allah için seven dostlar bulmak..."
"Birbir fenalığin kol gezdiği su kirlemiş dünyada ,her zaman temiz
kalabilmiş bir şey varsa o da GERÇEK sevgidir.."
"Güzel düşünen güzel görür...Güzel gören güzel düşünür.. Dost hem güzel
görür,hem güzel düşünür.."
"Birbirlerini Allah ( c.c.)için sevenler ,Mahser gününde Arsın gölgesi
aıtındandır.." H.Şerif..
"Rabbi razi olacağı kul,Gül kokulu Peygamberimiz (sallallhu aleyhı ve
sellem ) in sahip çıkacağı Ümmed
olasınız..AMİN.."
"Ey dost ! Yüksel ve karlı tepelerden Cenneti seyreterken gördüğün
güzellikler karsışında iç çekip "keske "deme...çünkü,eğer yüreğin ALLAH!
diyorsa ,gördüğün güzellikler senin yüreğinde var..."
"Ey gönül ! Son Beratın defter-A'Mal olsun...Bu Aleme her işin yalnızca
helal olsun..İltica edip Hakka acz ile kulluk eyle..Arz-u Sema ebedi
parlayan Hilal olsun ! "
Tüm güzellikler sizin olsun dostlar
********************************************************
AŞKA DAİR...
Dünya ,bir aşk meydanı...
Ancak bu aşk,binlerce sevda içinde gizlenmiş bulunuyor..
Çiçekten çiçeğe,uçup duran arı misali,gönüller gezinip duruyor...
Açlığını doyurmak üzere,bir muhabbet kaynağı arıyor...
Dünya aynı zamanda bir gurbet diyarı...Savrulup duruyoruz fırtınalara...
Bazan boğuşuyoruz dalgalarla..Böyle bir çokluk aleminde,Tek'i,Eşsiz'i ve
Benzersiz'i bulmak,bütün marifet....
İşte o zaman,Yunus gibi aşkla haykırırız...
Ballar balını buldum,
Kovamın yağma olsun...
selam ve dua
*************************************************
AŞK...
Aşk bir gönle girdiğinde oradan mazeretleri ,tümsekleri ,kilitleri ve
karanlıkları kaldırır..
En zor işleri olur yapar,en aşılmaz yükseklikleri düz eder,en ulaşılmaz
noktaları nüfüz ederek,en ücra karanlıkları bile aydınlatır...
Ferhat'a dağları deldirir,Mecnun'u vahşi hayvanlarla yoldaş edip,çölleri
ona mesken eyler...
Aşk bir gönle girdiğinde zamanın ,mekanın ve şartların hiç bir ehemniyet
kalmaz..
Aşık ,zemberide bile yanar ve yakar..
o,kalabalıklar içinde yalnız,yalnızlık içinde bir kalabalıktır..
Aşk ,sultanı kul,kulu sultan yapar..
Denizleri kaynatır,kayaları söyletır...Kuvvetli nesnedır Aşk...
Aşk bir gönle girince,hayatın zehri tatlanır,insanların eziyet ve
sıkıntıları hafıfler ve adeda zevk vermeye başlar...
Aşk oduna usul-usul yanmayan,gayret elbisesini kuşanamaz..
Gayreti kuşanmayan ,Vuslata eremez ...
Vuslatın yolu Aşktan geçer..
ALLAH İLE KALIN
****************************************************
günlerden bir gün..
müslüman bir hanım,Allahın emriyle ile örtünmesi gerektiğini öğrenmiştim
ve kabul ediyordum..
Fakat,bir şey bana çok zor geliyordu..başımı devamli örtmeyi bana zor
geliyordu.
Çünkü,bizi Almanya da böyle yetiştirdiler.şaçı giyime çok önem
veriyorduk..
İyi hatırlıyorum ki,yaptığımız şaçlarımızın bozulmasın diye,arkamıza
yastık koyup uyuttumuzu çok oldu...bu yüzden ,"imkansız ben şaçlarım
kapatamam "diye direniyordum..
bir çok kardeşlerimizin şimdi yaptıklarını yapıyordum yani..
namaz kılarken örterdım,sonra örtü başımdan attardım..
ama içim-içim yiyordum..içim rahat değildi..
yaz bir günüydu ve ben susamıştım..masa üstündeki bardağı aldım ve su
koydum..biraz içitim ve sonra gözlerim elimdeki bardağa takıldı..
-Allah'ım ,dedim,Sen bu suyu vermeseydın,veya bu su içinde acı bir tat
koysaydın ben şimdi aynı iştahla içemeyecektım..
-Çevir gülay gözüne ve bak,eksik bir sey varmı ?her şey mükemmel
yaratmiş Mevlam,sen ne diye hala direniyorsun başini kapamamaya ?
tüm organların yerli yerinde yapan Allaha karşı neden böyle nankörlük
ediyorsun ?
Evet dostlar,bunlar düşündüm ve düşündüren Rabbime şükürler olsun..
Ey Rabbim,bizlere Seni anlamayı,sevmeyi akıl ve sarsılmaz bir iman,Senin
hikmetleri görebilmek içinde kalb göz ver bizlere Allah'ım ! AMİN..
Aşk bir gönle girdiğinde oradan
mazeretleri ,tümsekleri ,kilitleri ve karanlıkları kaldırır..
En zor işleri olur yapar,en aşılmaz yükseklikleri düz eder,en ulaşılmaz
noktaları nüfüz ederek,en ücra karanlıkları bile aydınlatır...
Ferhat'a dağları deldirir,Mecnun'u vahşi hayvanlarla yoldaş edip,çölleri
ona mesken eyler...
Aşk bir gönle girdiğinde zamanın ,mekanın ve şartların hiç bir ehemniyet
kalmaz..
Aşık ,zemberide bile yanar ve yakar..
o,kalabalıklar içinde yalnız,yalnızlık içinde bir kalabalıktır..
Aşk ,sultanı kul,kulu sultan yapar..
Denizleri kaynatır,kayaları söyletır...Kuvvetli nesnedır Aşk...
Aşk bir gönle girince,hayatın zehri tatlanır,insanların eziyet ve
sıkıntıları hafıfler ve adeda zevk vermeye başlar...
Aşk oduna usul-usul yanmayan,gayret elbisesini kuşanamaz..
Gayreti kuşanmayan ,Vuslata eremez ...
Vuslatın yolu Aşktan geçer..
ALLAH İLE KALIN
Al beni yanina ya Habiballah!
Gecmiyor, yasanmiyor sensiz bu hayat
Hasretin yakiyor yuregimi volkan misali
Ne zamandir acep, o bekledigim vuslat!
Kac gunum gecti, bilmiyorum Senin askinla
Nasil dayandi bilinmez, kalbim bu aksina
Hic bir seyin tadi yok Sen olmayinca
Al beni de yanina Ya Rasulallah !
Dinmez ki icimdeki bu sevda
Bitmez ki icimde ki bu firtina
Senin askinla bu gonul oldu divane
Al beni de yanina Ya NebiAllah!
Yazamam sevdami ben kagitlara
Dokemem bu ozlemi ben satirlara
Sahit olsun gozyaslarim senin aksina
Al beni de yanina ya Habiballah!
DOST...
dost dediğin,yağmurdan sonraki toprak kokusu gibi olmalı..dost dediğin
insanın çoldeki tek pınarı olmalı,.
dost dediğin,bildiğin,hişsettiğin sen gibi olmalı.."
"dostun yürekten gelen hürmeti,onun el uzatması himmeti baska
olur.çağlayanda su verseler ne çıkar,çoldeyken su verenin kıymeti baska
olur.."
DOSTA giden kıvrım-kıvrım yolların ,
yokusu hoş,inisi hoş,güzü hoş,
ümitle geçen yılların,,
kışı da hoş,baharı hoş,güzü hoş..
sevenlerın sevgisini erenin,
muhabbet bağından güller derenın,
gönülden gönüle haber verenin,
sohbeti hoş,manası hoş,sözü hoş..
GERÇEK DOST (c.c.)ile kalın dostlar
**************************************************
Bir buket güller
buyurun....
Bir buket güller ne dersiniz dostlar ?Buyurun o zaman....
"zortur dağlarda kardelen olmak,zordur toprağı çatlatıp güne
kavuşmak,zordur sevdayı yıllarca yürekte şaklamak,ama gerçekten zordur
sizin gibi Allah için seven dostlar bulmak..."
"Birbir fenalığin kol gezdiği su kirlemiş dünyada ,her zaman temiz
kalabilmiş bir şey varsa o da GERÇEK sevgidir.."
"Güzel düşünen güzel görür...Güzel gören güzel düşünür.. Dost hem güzel
görür,hem güzel düşünür.."
"Birbirlerini Allah ( c.c.)için sevenler ,Mahser gününde Arsın gölgesi
aıtındandır.." H.Şerif..
"Rabbi razi olacağı kul,Gül kokulu Peygamberimiz (sallallhu aleyhı ve
sellem ) in sahip çıkacağı Ümmed
olasınız..AMİN.."
"Ey dost ! Yüksel ve karlı tepelerden Cenneti seyreterken gördüğün
güzellikler karsışında iç çekip "keske "deme...çünkü,eğer yüreğin ALLAH!
diyorsa ,gördüğün güzellikler senin yüreğinde var..."
"Ey gönül ! Son Beratın defter-A'Mal olsun...Bu Aleme her işin yalnızca
helal olsun..İltica edip Hakka acz ile kulluk eyle..Arz-u Sema ebedi
parlayan Hilal olsun ! "
Tüm güzellikler sizin olsun dostlar
********************************************************
AŞKA DAİR...
Dünya ,bir aşk meydanı...
Ancak bu aşk,binlerce sevda içinde gizlenmiş bulunuyor..
Çiçekten çiçeğe,uçup duran arı misali,gönüller gezinip duruyor...
Açlığını doyurmak üzere,bir muhabbet kaynağı arıyor...
Dünya aynı zamanda bir gurbet diyarı...Savrulup duruyoruz fırtınalara...
Bazan boğuşuyoruz dalgalarla..Böyle bir çokluk aleminde,Tek'i,Eşsiz'i ve
Benzersiz'i bulmak,bütün marifet....
İşte o zaman,Yunus gibi aşkla haykırırız...
Ballar balını buldum,
Kovamın yağma olsun...
selam ve dua
*************************************************
AŞK...
Aşk bir gönle girdiğinde oradan mazeretleri ,tümsekleri ,kilitleri ve
karanlıkları kaldırır..
En zor işleri olur yapar,en aşılmaz yükseklikleri düz eder,en ulaşılmaz
noktaları nüfüz ederek,en ücra karanlıkları bile aydınlatır...
Ferhat'a dağları deldirir,Mecnun'u vahşi hayvanlarla yoldaş edip,çölleri
ona mesken eyler...
Aşk bir gönle girdiğinde zamanın ,mekanın ve şartların hiç bir ehemniyet
kalmaz..
Aşık ,zemberide bile yanar ve yakar..
o,kalabalıklar içinde yalnız,yalnızlık içinde bir kalabalıktır..
Aşk ,sultanı kul,kulu sultan yapar..
Denizleri kaynatır,kayaları söyletır...Kuvvetli nesnedır Aşk...
Aşk bir gönle girince,hayatın zehri tatlanır,insanların eziyet ve
sıkıntıları hafıfler ve adeda zevk vermeye başlar...
Aşk oduna usul-usul yanmayan,gayret elbisesini kuşanamaz..
Gayreti kuşanmayan ,Vuslata eremez ...
Vuslatın yolu Aşktan geçer..
ALLAH İLE KALIN
****************************************************
vgokhan- SUPER MODERATÖR
-
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz