AQUATICFORUM
AQUATICFORUM A HOŞGELDİNİZ.FORUMDAN DAHA ETKİN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN GİRİŞ YAPINIZ.
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓

Join the forum, it's quick and easy

AQUATICFORUM
AQUATICFORUM A HOŞGELDİNİZ.FORUMDAN DAHA ETKİN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN GİRİŞ YAPINIZ.
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
AQUATICFORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ SAYGIYLA VE MİNNETLE ANIYORUZ

Aşağa gitmek

SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ SAYGIYLA VE MİNNETLE ANIYORUZ Empty SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ SAYGIYLA VE MİNNETLE ANIYORUZ

Mesaj tarafından vgokhan Salı Ocak 05, 2010 10:15 am



SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ SAYGIYLA VE MİNNETLE ANIYORUZ Sarikamis

Bir Tarih Yarıldı Sarıkamış'ta

Harekâtı´nın 92´nci yıldönümü nedeniyle Osmanlı-Rus Savaşı sırasındaki
Kars-Sarıkamış ın"Allahüekber Dağları´nda Donarak Şehit Düşen 90
Bin Askeri Çeşitli Anma Töreni"yle hatırladık. Sarıkamış Harekâtı Türk tarihinin en dramatik
Olaylarından biridir. Elbette kahraman bir milletin evladıyız fakat
Bizim kahramanlıklarımız aynı zamanda zaferlerle birlikte acılarda yaşatmıştır. Yemen´de kavurucu sıcağından, Sarıkamış´ta dondurucu soğuğuna yazlık elbiseyle
Çarıksız giden körpe fidanların hikâyesi yakar sinemizi. Bu bir efsanenin ayakta kalma ve yaşamak için son çırpınışıydı. Asırlarca içten içe altını oyan dış ve iç mihrakların, yıkılan bir devin çıkardığı feryadının adıdır, Yemen, Çanakkale, Sarıkamış... Sarıkamış denince içim burkulur her taraf çarıksız cesetlerle görünür gözüme, hüzün kaplar içimi. Binlerce ANADOLU evladı gömüldü karlara gecenin kör vaktinde mosmor bedenle. Tabi gömemedi onu Sarıkamış bağrına acısını dayanamayıp attı baharın kardelenlerine.
Ah Sarıkamış Ah !... Sarıkamış şehitlerin yurdu Sarıkamış acıların yurdu...
Gelinlik giyinmiş körpe kız gibi,
Karlara serildi Sarıkamış’ta.
Mevsimler ağlaştı gece buz gibi,
Şafaklar gerildi Sarıkamış’ta.

Mehmedim çarıksız Yemenden gelmiş,
Pak beden mor oldu Sarıkamış’ta,
Gök mavi yer beyaz, kefeni almış,
Ne tufan görüldü Sarıkamış’ta.
Bu harekâtın askeri açıdan, teknik açıdan vebalı büyük ama ona değinmeyeceğim. Yokluk içinde buradaki karlı dağları zemherinin kavurucu soğuğunda aşmaya çalışan, ayakkabısız, paltosuz Anadolu çocukları, hatalara kurban gitmiştir. Biz bu şehitlere borçluyuz. Onlar olmasaydı, belki de bu topraklarda Ruslar şimdi yaşıyor olacaktı. Sarıkamış, Türk Tarihinin ve savaşlarının en acı olanıdır. Bu acıyı fedakârlıkları, cesareti, ulvi davranışı en iyi şekilde idrak edip gençlerimize aktarmalıyız. Bu aslında yenilgi değil, kendini feda etmenin destanıdır… Diğeceğim o ki bugün Millet -Devlet abideleşmiş kahraman Mehmetçiğimizi, kendisine layık bir şekilde anma
mecburiyetindeyiz. Bu bizim boynumuzun borcu. Sarıkamış Harekâtı´ndan aynı zamanda ders de
çıkarmalıyız.Ve ölümsüz nağmelerle milletimizin hafızasına nakşolan bu
facia ve kahramanlık, on binlerce vatan evladının buz tutmuş feryadı, dağlardan
taşlardan yankılanan, kalanların ise ağıtlarına yanık türkülerine dönüşmüş ve milletine mal
olmuştur. Tarihin bu acılı sayfası halkın hafızası olan türkülerle ve ağıtlarla kayda geçirilmiştir.

Hoşaftı menusu yağsız yemekler,
Öğünler bir oldu Sarıkamış’ta,
Ağlaştı mevcudat ve de melekler,
Ak yaşlar nar oldu Sarıkamış’ta.

Yıldızlar ağlaştı bulutlar indi,
Defterler dürüldü Sarıkamış’ta,
Namlular yırtıldı taşlar delindi,
Bir tarih yarıldı Sarıkamış’ta.


Sarıkamış Harekâtı´nda Mehmetçik her zamanki cesaret ve kararlığıyla üzerine düşeni yerine getirmiş aldığı emirle yola koyulmuştur.
Sorumluluğunun farkındadır. Lakin Balkan bozgunundan sonra ders almayan yetkililer yeni bir bozguna sebep olurlar. Mehmetçik yine de İstiklal Harbi´ni haber verir gibidir. Düşman karşısında iradesini kaybetmez, Fakat basireti kör olan ve sebep olanlara da bir türkü de,şunu (Biz Urusu alt ederdik, sebep oldu Enver Paşa) der.

Cilvesidir lakin buda kaderin,
Zor nizam kuruldu Sarıkamış’ta,
Yaram çok ağırdır çıban çok derin,
Silahsız vuruldu Sarıkamış’ta.

Sarıkamış dinle tarih seslenir,
Şehitler soruldu Sarıkamış’ta,
Abide gerekli ruhlar süslenir,
Emr-i Hak verildi Sarıkamış’ta.

Sarıkamış Mehmetçiğin her şart altında irade, cesaret ve disiplinden oluşan karakterini nasıl muhafaza ettiğini tarihe altın harflerle yazdığı bir semboldür."
Bu sembolü, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök´ün "Sarıkamış askeri açıdan var olma azminin, direnen mücadelenin, inancın, fedakârlığın ve her şeyden önemlisi de, Türk
halkı ve askerinin en zor şartlarda vatanı için neleri göze alabileceğinin abideleşmiş bir
sembolüdür" diyen Orgeneral Özkök´ün, "Sarıkamış yönetim biliminde hayal ile gerçek ve yönetilemeyen risk ile yönetilebilir riskin ne anlama geldiğini gösteren en çarpıcı örnektir" demiştir
Sarıkamış Hareketi o dönemde gizlenmiştir hatanın sahipleri tarafından… Şehitleri gereken şekilde ilgi gösterilmemiş saklanmıştır. Millet kendi evladının acısını duyamamış ve anılamamıştır. Ancak son yıllarda bil hassa bu yıl tüm ülke genelinde çeşitli etkinliklerle anılmıştır

Bak Ömer rikkatle, bak perde perde,
Bak Mehmet pir oldu Sarıkamış’ta,
Şehitler ölmez Hay! Şehit her yerde,
Cennete girildi Sarıkamış’ta

Bir Sarıkamışlı olarak ve Sarıkamış faciasını yaşayan bir milletin evladı olarak
Bundan ders çıkarıp o mübarek makama erişen şehitlerimize Allahtan Rahmet diliyor saygılar sunuyorum…

Sarıkamış’ta
Bakışlar karakış göğe dikildi.
Mevsimler ağlaştı Sarıkamış’ta
Körpecik bedenler kara ekildi,
Nur arşa ulaştı Sarıkamış’ta

Sineler buz tutmuş, yatar ayazda,
Bülbül figan eyler güller niyazda,
Ağıt anlatamaz duyguda sazda,
Hür vicdanlar kıştı Sarıkamış’ta.

Kalanlar çıldırdı aman Allahım!
Ürperdim irkildim sarstı günahım,
Gözyaşım azığım, dua silahım,
Plan suya düştü Sarıkamış’ta

Demeyin kardelen yandı ciğerim,
Hesaplar çok ağır yaram çok derin,
Ağırdır dostlarım, ağır kederim,
Melekler uçuştu Sarıkamış’ta.

Düşündüm Yemeni ve üşüyorum,
Karıştı karlara ben yaşıyorum,
Bu vebal çok ağır, zor taşıyorum,
Moskof bile şaştı Sarıkamış’ta.

Uyan şehit uyan kar uykularda,
Bölük bölük yatar canlar ard arda,
Kokunu aradım akan karlarda,
Bir mazi tutuştu Sarıkamış’ta.

Tarih şahit bize ölümsüz millet,
Şehitler ölmez ki benim ki hasret,
Gül açtı gözyaşım tüllendi kasvet,
Şehitler buluştu Sarıkamış’ta.

Acım boğum boğum kısıldı sesim,
Kader böyle imiş Ömer ne desin,
Ülkemden toplandı hemen her kesim,
Yatanlar gardaştı Sarıkamış’ta.

Ömer Ekinci Micingirt


En son vgokhan tarafından Salı Ocak 05, 2010 10:59 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ SAYGIYLA VE MİNNETLE ANIYORUZ Empty Geri: SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ SAYGIYLA VE MİNNETLE ANIYORUZ

Mesaj tarafından vgokhan Salı Ocak 05, 2010 10:17 am



Kütüphanemde, senelerden beri itina ile sakladığım bir günlük vardır: 1914’teki Sarıkamış faciası sırasında Allahuekber Dağları’nda eriyip giden 3. Ordu’nun kumandanı Hafız Hakkı Paşa’nın günlüğü...

Bugüne kadar bırakın kitap haline getirmeyi, bir yazıda bahsetme fırsatını bile bir türlü bulamadığım bu günlüğün bazı bölümlerini, öncülüğünü seneler boyu binlerce kişiye

hayat veren Sarıkamış doğumlu kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez’in yaptığı ‘90. yılda 90.000 şehit anılıyor’ sloganıyla başlayan Sarıkamış programı sayesinde yayınlayabiliyorum. İşte, Sarıkamış faciasının sorumlularından olan Hafız Hakkı Paşa’nın kaleminden Birinci Dünya Savaşı’na girişimizin ve Allahuekber Dağları’nda yaşanan büyük hüznün öyküsü...


SARIKAMIŞ’taki şehitlikte bugün büyük bir heyecan rüzgárı esmekte... Karlarla kaplı Allahuekber Dağları’nda 1914 Aralık’ının son günlerinde yaşanan, tarihlerimize ‘Sarıkamış faciası’ diye geçen ve onbinlerce Mehmetçik’in canına málolan büyük bozgunun 90. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen anma törenine katılan binlerce kişi, şu anda şarkılarla, marşlarla ve dualarla şehitlerimizi yádediyorlar.

Öncülüğünü bugüne kadar binlerce kişiye hayat veren Sarıkamış doğumlu kalp cerrahı Bingür Hoca’nın yani Prof. Dr. Bingür Sönmez’in yaptığı ‘90. yılda 90.000 şehit anılıyor’ sloganıyla başlayan böylesine geniş çaplı Sarıkamış programı, bana kütüphanemde senelerden beri itina ile sakladığım bir günlükten sözetme fırsatını verdi: Sarıkamış bozgununun önde gelen isimlerinden olan Hafız Hakkı Paşa’nın günlüğünden...

‘Sarıkamış bozgunu’nun ayrıntılarını bilmeyebilirsiniz, zira bahsi pek geçmeyen bir faciadır, bu yüzden kısaca anlatayım:

Kars ve Ardahan, ‘93 Harbi’ diye bilinen 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar’ın eline geçmiş ve Sarıkamış kasabasına kuvvetli bir Rus garnizonu yerleştirilmişti.

SARAYIN DAMATLARI
Birinci Dünya Savaşı’na girmemizden hemen sonra, o günlerde devletin en güçlü adamı olan ve ‘Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili’ ünvanını taşıyan Enver Paşa, Anadolu’nun doğusunu Rus işgalinden kurtarıp Kafkaslar’a uzanabilmek için Sarıkamış’ı hedef alan bir harekát hazırlığına girişti. Paşa’yı bu harekáta yönlendirenlerin başında, onun gibi ‘sarayın damadı’ olan bir başka asker, Albay Hafız Hakkı Bey vardı.

Ve, çoğumuzun hálá bilmediği bir husus: Türkiye’nin o günlerdeki genelkurmay başkanı Türk değil, bir Alman generaliydi: General Bronsart von Schellendorf!

Enver Paşa, diğer kumandanların ‘ordu hazırlıksız, üstelik kış bastırmak üzere’ yolundaki uyarılarına dinlemedi, Erzurum’a gitti, komutayı üstlendi, 10. Kolordu’nun başına Albay Hafız Hakkı Bey’i getirdi ve harekát 22 Aralık 1914’te başladı. İşin sonunun kötü olacağını kestiren bazı komutanlar, o günlerde ardarda istifa etmişlerdi.


DAĞLARA TIRMANDILAR
Paşa’nın savaş plánına göre, üç kolordudan meydana gelen 3. Ordu’nun bir bölümü Allahuekber Dağları’nı yürüyerek aşacak ve Sarıkamış kuşatılacaktı. Ama bazı komutanların ‘Sarıkamış’a ilk giren olma’ hayaliyle kendi başlarına harekete kalkışmaları, Hafız Hakkı Bey’in kaçan Rus birliklerini takip ederek kuşatma hattını lüzumsuz yere genişletmesi ve onbinlerce askeri kışlık elbiseleri olmadan karlarla kaplı Allahuekber Dağları’na tırmandırması büyük feláketi getirdi.

Birliklerimizden bazıları Sarıkamış’a girmeyi başarmalarına rağmen Ruslar tarafından yokedildiler ama asıl facia dağlarda yaşandı: Ruslar’a karşı henüz tek bir kurşun bile atmamış olan onbinlerce askerimiz soğuktan donarak sonsuz bir uykuya daldı, binlercesi de tifüsten kırıldı. 25 ve 26 Aralık günlerinde vaziyetimiz çok daha kötüleşti ve 3 Ocak’ta artık herşeyin bittiğini anlayan Enver Paşa, Albay Hafız Hakkı Bey’i ‘Paşa’ yaparak 3. Ordu’nun başına geçirdikten sonra Erzurum’a döndü. Daha birkaç gün önce onbinlerce askeri Allahuekber Dağları’na süren Hakkı Paşa 4 Ocak’ta geri çekilme emri verecek ve Sarıkamış harekátı böylesine büyük bir hüzünle noktalanacaktı.

GÖRÜLMEMİŞ SANSÜR
Enver Paşa, Erzurum’dan İstanbul’a dönüşünde Türkiye’de örneğine bugüne kadar bile rastlanmamış olan bir sansür uyguladı ve basında Sarıkamış harekátı ile ilgili olarak tek bir satır haber yahut resim çıkmadı. Sansür öylesine yoğundu ki, halk, Sarıkamış’ta nelerin yaşandığını seneler sonra öğrenebilecekti.

Ders kitaplarında bile sadece birkaç satırla geçiştirilen ama bizler için aslında Çanakkale Savaşı kadar önemli olan Sarıkamış faciası, Prof. Dr. Bingür Sönmez’in senelerdir devam eden çabaları sayesinde gündeme bu sene böyle yoğun bir şekilde geldi ve çoğumuz belki farketmedik ama, bu hatırlayış Türkiye’de bir ilke de öncülük etti: Şimdiye kadar sadece zaferlerini ve mutlu günlerini hatırlayan Türkiye, geçmişindeki bir bozgun feláketini de ilk defa Bingür Hoca’nın sayesinde anıyor!

Prof. Bingür Sönmez neşteriyle bugüne kadar binlerce kişiye hayat vermişti, öncülük ettiği Sarıkamış organizasyonuyla da şimdi onbinlerce şehidin ruhunu şádetti.

Hakkı Paşa cephede öldü karısı sürgünde can verdi

HAFIZ Hakkı Paşa, sorumlularından olduğu Sarıkamış faciasını 16. asırda düşmanlarına esir düşen Fransa Kralı Birinci Fransuva’nın ‘Şereften başka herşey mahvoldu’ cümlesiyle özetlemişti.

1879’da Manastır’da doğan Hafız Hakkı Paşa, 23 yaşında kurmay yüzbaşı oldu, Balkanlar’daki çetelerle uğraştı, bir ara Viyana’ya askeri ataşe olarak yollandı ve 1914’te henüz yarbay iken Genelkurmay İkinci Başkanlığı’na getirildi.

7 Aralık 1914’te Kafkas Cephesi’ndeki 10. Kolordu’nun kumandanı oldu ve Sarıkamış bozgunundan sonra ‘Paşa’ yapılarak 3. Ordu’nun kumandanlığına tayin edildi. Ancak paşalığı 1,5 ay kadar sürecek, akıbeti Alahuekber Dağları’nda can veren askerlerin akıbetiyle aynı olacak ve tifüse yakalanan Hafız Hakkı Paşa hayata 1915’in 15 Şubat’ında, Erzurum’da veda edecekti.

‘Vicdani’ takma adıyla gazetelere çok sayıda makale yazan, ‘Şanlı Asker’ ve ‘Bozgun’ adında iki de kitabı olan Hafız Hakkı Paşa, Sultan Beşinci Murad’ın torunlarından Behiye Sultan ile evlenmiş ve ‘Dámád-ı Şehriyári’, yani hükümdar damadı olmuştu. Kocasının hatırasına hayatının sonuna kadar sıkı sıkıya bağlı kalan Behiye Sultan, 1924’te Osmanlı Hanedanı’nın bütün mensuplarıyla beraber Türkiye’den sürgüne gönderilecek ve hayata 1940’lı senelerde Kahire’de büyük bir yokluk içerisinde veda edecekti.

Hafız Hakkı Paşa’nın Osmanoğlu ailesi vasıtasıyla bana intikal eden günlükleri, 1915’in 12 Ocak günü yazılan satırlarla nihayete eriyor, zira Paşa, o tarihten itibaren kendisini ölüme götürecek olan hastalığın pençesine düşmüş bulunuyor.

Aşağıda, Hafız Hakkı Paşa’nın günlüklerinden Birinci Dünya Savaşı’na girişimizin ve Sarıkamış Harekátı’nın öncesi ile sonrasının anlatıldığı bazı bölümleri, diline ve üslubuna dokunmadan naklediyorum:

KASIM 1914: Mateessüf, sabah, donanmamızın düşman donanmasıyla harbe tutuştuğu haberi geldi ve hemen Alman erkán-ı harbiyyesi (genelkurmayı) ile temas edildi. Mezkur erkán-ı harbiyyenin bizden şunları istediğini anladık:

- Hemen, Karadeniz’de hareket.

- Mısır istikametinde mümkün mertebe çabuk ilerlemek.

- Cihad-ı mukaddes (kutsal savaş) ilán etmek.

Ben, bunların üçünü de saçma addediyorum fakat ne yapayım? Madem ki müttefik? Dik Alman kafasına láf anlatmak da kabil değil. Bir kerre de harp başlamış! Artık olacak!

Harp nasıl başladı: Donanma kumandanına şöyle bir emir hazırlanmış idi: ‘Rus donanmasını mahvederek Karadeniz’de hákimiyet kazanınız’. Bu emir, benim kasamda duruyordu. Ancak icabında ve zamanında verilecekti. Bizim hareketimizden evvel, Nazır (Harbiye Nazırı Enver Paşa) emri istedi. ‘Şuson’a (Alman amirali) vereceğim. Kapalı bir zarf içinde. Lázım olduğu zaman emri aç! diyeceğim’ dedi. Ben şüphelendim, rica ettim, dinlemedi.

Halbuki, iş büsbütün başka türlü imiş ve Şuson kendisi Alman kafasıyla yapmış, etmiş, bizi vakitsiz bir harbe sürüklemiş. Bundan sonra artık vaziyeti selámete çıkarmak için canla-başla çalışmak lázım.

ARALIK 1914: Hastaların yemekleri ve háli bir türlü düzelemiyor. Bugün yine birçok adam dövdüm ve derken yine bir feláket karşısında bulundum:

Hastahane yanında bir hasta nefer, titrek ayaklarıyla matarasını doldurmaya gidiyor! Sordum:

- Niçin gidiyorsun?

- Ne yapayım efendim, para ile su satıyorlar. Benim param yok!

- Kim satıyor?

- .....

- ..... kim?

- Hademe.

- Haydi göster.

Yürüdük. Zavallı, canlı cenaze gibi. Hastahaneden ahıra girdik. Yine iki ölü vardı.

İçeride bir teláş. Su değil, ekmek satılıyordu. İri yarı bir çavuş. 60 para, beş kuruşa ekmek satıyordu. Öldüresiye vurdum. Taşla kafasını ezdim. Firara koyuldu (kaçmaya çalıştı). Yanımdaki mülázım (teğmen) Küçük Münir yetişti, herifi altına aldı. Bir kasatura buldum, kafasını gözünü parçaladım.

10 OCAK 1915: Hava güzel, ben hastayım. Derece-i hararetim (ateşim) 37,5. Her tarafım ağrıyor. Vaziyet yine sakin. ...Yaralılara maaşlarına mahsuben 10 kuruş verdirdim. ... yaralı çavuşların Erzurum’a sevkini emrettim.

Ve, Bingür Hoca’ya küçük bir not: Paşa’nın günlüğünü o kadar istemenize rağmen 25 Aralık’a yetiştiremedim ama merak etmeyin, yakında yayınlayacağım...

KAYNAK:posta.marmara.edu.tr
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz