MUTLULUK DOĞUŞTAN VERİLEN BİR ŞANS DEĞİLDİR !
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
MUTLULUK DOĞUŞTAN VERİLEN BİR ŞANS DEĞİLDİR !
Mutlu insanlara uzaktan baktığımızda her şeyin yolunda gittiğini hiçbir
sıkıntıları olmadığını sanırız. Oysaki durum hiç de öyle değildir.
Mutluluk doğuştan insanlara verilen bir şans değildir. İnsan, mutluluğu
içinde yaratırsa mutlu olabilir. İşte bu da bizim elimizde. Hayatın
dört dörtlük gitmediği zamanlarda bile mutlu olabiliriz. Bakın
aşağıdaki hikayedeki gibi
Bir hükümdar amansız bir hastalığa
yakalanmıştı. Ülkenin bütün hekimleri saraya geldi, komşu ülkelerin
hekimleri de çağırıldı. Ama hastalığa hiçbir çare bulunamadı. Hükümdar,
herkesin gözü önünde her gün biraz daha erimeye devam ediyordu.
Umutsuzluk içinde çırpınırken son çare olarak bütün falcıların,
büyücülerin bulunup saraya getirilmesini istedi.
Adamları koşuşturdu. Ülkede ne kadar adı falcıya büyücüye çıkmış insan varsa toplayıp getirdiler.
Falcılar,
büyücüler hükümdara tek tek baktılar, bildikleri bütün numaraları
yaptılar, ama hiçbiri herhangi bir iyileşme sağlayamadı.
Hükümdar
artık iyiden iyiye umutsuzluğa düşmüşken günün birinde sarayının
kapısına bir yaşlı kadın geldi. Bu kadın hükümdarın derdini nasıl
çözeceğini bildiğini söylüyordu!
Yaşlı kadını hükümdarın yanına götürdüler.
Hükümdar yatağında doğrulamadan, “Söyle kadın” diye güç bela konuştu: “Neymiş senin çaren!”
Kadın bildiği çareyi anlattı: “Adamlarınız ülkeyi dolaşacak, ülkenin en mutlu
adamını bulacak, onun gömleğini alacak ve size getirecek. Siz de bu
gömleği giyince iyileşeceksiniz…”
Hükümdar emir verdi, adamları hemen ülkeye dağıldı. Önce en zenginlerin kapısını çalmaya başladılar.
Ama hangi zenginle gidip konuştularsa onun hiç de tahmin ettikleri gibi
mutlu olmadığını gördüler. Aralarından bir iki kişi, en değerli
gömleklerini verdi. Hükümdar gömlekleri giydi fakat bunların da
herhangi bir faydası olmadı. Böylece o gömleklerin sahiplerinin
söyledikleri gibi mutlu olmadıkları ortaya çıktı.
Hükümdar köpürüyor, adamları bütün ülkeyi adım adım dolaşıyor, artık zengin
fakir dinlemeden mutlu insan arıyor ama bir kişi bile bulamıyorlardı.
Durmaksızın dolaşırken susuz kalan hükümdarın adamlarından birkaçı dökülen bir
kulübenin yanından geçmekteydi. Su istemek için yaklaştıklarında
içeriden gelen sesi duydular.
Bir adam kendi kendine konuşuyordu:
“Ne kadar mutluyum, benden iyisi yok, karnımı doyurdum, yarın çalışabilecek gücüm de var… Benden iyisi yok…”
Hükümdarın adamları suyu falan unutup hemen içeri daldılar. Bu son derece yoksul
kulübede bir adam yere oturmuş, kağıt üzerine serdiği peynir ekmeğin
son kırıntılarını ağzına atarken bir yandan da türkü söylüyordu.
Hükümdarın adamları “Nihayet bulduk” diye adama doğru hamle ettiler ve yanan tek
bir mumun zayıf ışığında adamın gömleğinin olmadığını gördüler.
kaynak:psikoakademi.com.tr
sıkıntıları olmadığını sanırız. Oysaki durum hiç de öyle değildir.
Mutluluk doğuştan insanlara verilen bir şans değildir. İnsan, mutluluğu
içinde yaratırsa mutlu olabilir. İşte bu da bizim elimizde. Hayatın
dört dörtlük gitmediği zamanlarda bile mutlu olabiliriz. Bakın
aşağıdaki hikayedeki gibi
Bir hükümdar amansız bir hastalığa
yakalanmıştı. Ülkenin bütün hekimleri saraya geldi, komşu ülkelerin
hekimleri de çağırıldı. Ama hastalığa hiçbir çare bulunamadı. Hükümdar,
herkesin gözü önünde her gün biraz daha erimeye devam ediyordu.
Umutsuzluk içinde çırpınırken son çare olarak bütün falcıların,
büyücülerin bulunup saraya getirilmesini istedi.
Adamları koşuşturdu. Ülkede ne kadar adı falcıya büyücüye çıkmış insan varsa toplayıp getirdiler.
Falcılar,
büyücüler hükümdara tek tek baktılar, bildikleri bütün numaraları
yaptılar, ama hiçbiri herhangi bir iyileşme sağlayamadı.
Hükümdar
artık iyiden iyiye umutsuzluğa düşmüşken günün birinde sarayının
kapısına bir yaşlı kadın geldi. Bu kadın hükümdarın derdini nasıl
çözeceğini bildiğini söylüyordu!
Yaşlı kadını hükümdarın yanına götürdüler.
Hükümdar yatağında doğrulamadan, “Söyle kadın” diye güç bela konuştu: “Neymiş senin çaren!”
Kadın bildiği çareyi anlattı: “Adamlarınız ülkeyi dolaşacak, ülkenin en mutlu
adamını bulacak, onun gömleğini alacak ve size getirecek. Siz de bu
gömleği giyince iyileşeceksiniz…”
Hükümdar emir verdi, adamları hemen ülkeye dağıldı. Önce en zenginlerin kapısını çalmaya başladılar.
Ama hangi zenginle gidip konuştularsa onun hiç de tahmin ettikleri gibi
mutlu olmadığını gördüler. Aralarından bir iki kişi, en değerli
gömleklerini verdi. Hükümdar gömlekleri giydi fakat bunların da
herhangi bir faydası olmadı. Böylece o gömleklerin sahiplerinin
söyledikleri gibi mutlu olmadıkları ortaya çıktı.
Hükümdar köpürüyor, adamları bütün ülkeyi adım adım dolaşıyor, artık zengin
fakir dinlemeden mutlu insan arıyor ama bir kişi bile bulamıyorlardı.
Durmaksızın dolaşırken susuz kalan hükümdarın adamlarından birkaçı dökülen bir
kulübenin yanından geçmekteydi. Su istemek için yaklaştıklarında
içeriden gelen sesi duydular.
Bir adam kendi kendine konuşuyordu:
“Ne kadar mutluyum, benden iyisi yok, karnımı doyurdum, yarın çalışabilecek gücüm de var… Benden iyisi yok…”
Hükümdarın adamları suyu falan unutup hemen içeri daldılar. Bu son derece yoksul
kulübede bir adam yere oturmuş, kağıt üzerine serdiği peynir ekmeğin
son kırıntılarını ağzına atarken bir yandan da türkü söylüyordu.
Hükümdarın adamları “Nihayet bulduk” diye adama doğru hamle ettiler ve yanan tek
bir mumun zayıf ışığında adamın gömleğinin olmadığını gördüler.
Geri: MUTLULUK DOĞUŞTAN VERİLEN BİR ŞANS DEĞİLDİR !
mutluluk içimizde sahip olduklarımızın farkına varıp şükredince mutlu olacağımızı biliyorum şükretmeyi unuttukça mutsuzluk yakamıza yapışıyor
SevdaM- AKTİF ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 32
Nerden : Elazığ
Reputation : 11
Points : 54
Kayıt tarihi : 14/02/09
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz