AQUATICFORUM
AQUATICFORUM A HOŞGELDİNİZ.FORUMDAN DAHA ETKİN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN GİRİŞ YAPINIZ.
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓

Join the forum, it's quick and easy

AQUATICFORUM
AQUATICFORUM A HOŞGELDİNİZ.FORUMDAN DAHA ETKİN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN GİRİŞ YAPINIZ.
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▒▒▓▓▓▒▒▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓ ▓▓▓▓▓▒▒▒▒▒▒▒▒▒▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓▓
AQUATICFORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Tarihten Alacağımız Dersler

Aşağa gitmek

Tarihten Alacağımız Dersler Empty Tarihten Alacağımız Dersler

Mesaj tarafından vgokhan Paz Mayıs 24, 2009 2:14 pm

Tarihten Alacağımız Dersler

Tarihten Alacağımız Dersler Emregunduz_osmanli2




Bunları Biliyormusunuz...

Avrupa'da Akıncı Korkusu

1534 yılında Viyana'daki St. Stephen Katedrali'nde. Osmanlı akıncılarının
yaklaştığını görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli bir memuriyetin
ihdas edildiğini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye
Meclisince. Artık bir Osmanlı tehlikesi kalmadığından, bu vazifenin
lüzumu yoktur" diye bir karar alınarak iptal edildiğini...(1)


Kendinizi Türklere Emanet Edin

16. yüzyılda Osmanlı
Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa
tutuşmuş olmasından dolay Katolik Avrupa tarafından kendisine
"Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan'ın
ölüm döşeğin de, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde:


"Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız Asla Rus'a yanaşmayın. Haindir, sizi yok
eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler"
diyerek nasihat ettiğini …(2)


Talan Edilen Mirasımız

Şanlı Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazinin mübarek anası Hayme Hatunun
Domaniç’teki türbesini ulu hakan Abdülhamid Han'ın, ecdadına hürmetinin
ifadesi olarak büyük bir itina ile tamir ettirip pencerelerini atlas
perdelerle kaplattırdığını ve zeminini de Hereke dokuması muhteşem bir
halı ile, döşettiğini . . .


Daha sonraları iş başına gelen Halk Partisi döneminde ise o muhteşem halının türbeden
gasp edilerek, partinin İnegöl ilçe yöneticilerinin kapılarına paspas
yapıldığını ve atlas perdelerinin de kaymakamlık binasında
kullanıldığını... (3)


Ecdadımızın Silinmez İzleri

1976 yılında Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde, deniz suyunu tatlı suya çeviren bir
tesisin açılışından sonra meslektaşları ile sohbete girişen dönemin
Türkiye Büyükelçisi Necdet Özmen'in bir ara söze: "Bu Suudi
Arabistan'ın ilk tuzdan arıtma tesisidir" diye başlaması üzerine


Fransız Büyükelçisinin
hayretler içinde kalarak:"No... Sör... Bu Suudi Arabistan'ın ilk tuzdan
arıtma tesisi değildir. İlki Osmanlılar'ın 1800.lü yılların sonunda
yaptığıdır" diyerek ecdadımızın eşsiz mirasından habersiz yaşayan
elçimizi mahcup ettiğini ,,(4)


Bitmeyen Osmanlı Sevgisi

Balkanlar'dan Orta
Doğu'ya kadar büyük bir coğrafyanın 1. Cihan Savaşından sonra elimizden
çıkmasına rağmen, o topraklarda yaşayan halkın hala büyük bir hasretle
"Osmanlı, Osmanlı " diye sayıkladığını ..


Budapeşte'den gelen bir yazarımıza bir Boşnak,ın'. "Madem ki İstanbul'a gidiyorsun Allah
aşkına o şehrin toprağını benim için öp Allah benim canımı İstanbul'u
görmeden . alması!" dediğini Trablusgarp'daki ihtiyar Cezayirlilerin ,
boyunlarına muska diye Osmanlı parası taktıklarını…(5) Biliyor muydunuz.



Çağdaşlaşma Yolunda

1930'lu yılların Türkiyesi'nin Urla gibi bir Ege şehrinde dahi açlıktan insanların öldüğünü...

Ortalama bir memurun aylık maaşının 50 lira olduğu bu dönemde, çağdaşlaşma
yolunda(!) 75 000 lira gibi büyük paralar ödeyerek heykel
yaptırdığımızı (6)


Cennette Yer

Osmanlı Devleti'nin zirvelerde şahlandığı, akıncılarının Avrupa içlerinde at oynattığı bir
dönemde. kilisede bir papazın vaaz verirken"Dünya hakimiyetinin
Türklere fakat Cennet'in de kendilerine ait olduğunu... " söylemesi
üzerine. bu taksime aklı yatmayan cemaatten bazılarının büyük bir
ümitsizlik içinde: "Dünyada bizi yurtlarımızdan çıkaran Türkler hiç
Cennet'te yer bırakırlar mı?" dediklerini...(7)

Batışın Remzi

Yükseliş dönemimizin ruhunu yansıtan mütevazı Topkapı Sarayına karşılık, yıkılışımızı
remzeden Varsay taklidi Dolmabahçe Sarayının Avrupa'dan borç alınan
para ile, 9 ton altın ve 41 ton gümüş kullanılarak inşa edildiğini...
Şefzade'nin Dolmabahçe Sefası

İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde, oğlu Ömer İnönü nün gerek talebelik
gerekse daha sonraki yıllarda koskoca Dolmabahçe Sarayını ikametgah
olarak kullanıp, yattığı bir oda için bütün sarayın kaloriferlerini
yaktırdığın ve ayrıca bu şefzadenin sarayda kadınlı kızlı gece alemleri
düzenlediğini...


Bütün bu olanların
dönemin Millet Meclisinde ciddi tartışmalara yol açtığını ve o gün
mecliste bulunan baba İnönü nün kulaklığı takılı olduğu halde
müzakereleri işitmemezlikten geldiğini (9)

Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın. günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını
Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp, üzerine de:
"Müslüman kardeşim,
bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse
bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye
yazdığını..


Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını (10)
Nebiler Sultanı nın Güzellikleri
Aşk bahçesinin yanık bülbülü Hazreti Mevlana'nın, Peygamberimiz'in (sav) üstün vasıflarıyla alakalı olarak:



En son vgokhan tarafından Paz Mayıs 24, 2009 2:24 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tarihten Alacağımız Dersler Empty Geri: Tarihten Alacağımız Dersler

Mesaj tarafından vgokhan Paz Mayıs 24, 2009 2:15 pm

Nebiler Sultanı'nın
(sav) vasıflarının şerhini. eğer ben devamlı, durmadan söylesem,
yüzlerce kıyamet geçer de o yine bitmez. " dediğini...


Sahabi efendilerimizden Amr bin As'ın (ra): "Benim gözümde Resulullah'dan
(sav)daha sevgili, benim gözümde Ondan daha büyük bir kimse yoktur. Ne
var ki, Ona olan tazimimden gözüm doya doya Ona bakamıyordu " dediğini.
.

İmam Kurtubi'nin de
"Nebiler Nebisi'nin (sav) güzellikleri bize tamamıyla gösterilmemiştir.
Gösterilmiş olsaydı, gözlerimiz Ona bakmaya takat getiremezdi " diyerek
İki Cihan Saadet Güneş’inin güzelliklerini bir nebzecik olsun anlatmaya
çalıştıklarını..(11)Biliyor muydunuz?

Osmanlı Arması
Merhum Necip Fazıl
Kısakürek in 1954 lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu mecmuasının bir
sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş
resmini yayınlayınca, "padişahlık propagandası yapmak " gibi saçma bir
gerekçe ile derginin o sayısının toplatıldığını ve kendisinin de
suçlanarak mahkemeye sevkedildiğini


Necip Fazıl'ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:

İçinde adalet işlerine
bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var Siz de mi
padişahlık propagandası yapıyorsunuz?" diye haykırdığını (12) Biliyor
muydunuz?

Pasaport Farkı
Şanlı Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra, son derece üzgün ihtiyar bir
Ürdünlünün, elindeki yeni Ürdün pasaportuyla İsviçre sefaretine
giderek: "Herkes bu pasaportla alay ediyor Eskiden Osmanlı pasaportum
varken selam dururlardı. Ben Osmanlı teb'asıyım ne olur bunu
değiştirin" diye sefaret yetkililerine yalvardığını… (13)


Türk Köşesi

Devlet i Aliye yi
Osmaniye'nin üç kıtada at oynatıp buyruk yürüttüğü ihtişamlı
dönemlerinde, Avrupa'da Türk hayat tarzı ve modasının çok tesirli hale
geldiğini Evlerinde Türk köşesi bulundurmayan sosyete mensuplarının
ayıplandığını (14)

Reformun Böylesi

0 zamana kadar sadece
batılıların kendi aralarında düzenledikleri balolara, yanlış
batılılaşma hareketinin bir parçası olarak Türk devlet adamları da
katılınca (1829), baloda bulunan bir Fransız kadının oldukça doğru bir
teşhiste bulunarak Türkler reforma, bitirmeleri gereken yerden
başladılar dediğini ...(15)

Birinci Dünya Savaşının Vahşet Yılları
Birinci Dünya savaşı
sıralarında Musul'da halkın açlıktan perişan durumlara düşüp hergün
sokaklarda kadın-erkek çocuk-ihtiyar birçok insanın inleye inleye ölüme
gittiklerini ve buna bir çare bulunamadığını…


Açlıktan ölen bu zavallı çocukların etlerini kasap dükkanlarında koyun ve kuzu eti diye
satan veya aşçı dükkanlarında pişirip halka yedirme vahşetini gösteren
on-oniki kişinin idam edildiğini . (16)

Amerikan Yardımı (!)

Truman doktrini çerçevesinde Amerika Birleşik Devletleri'nden aldığımız 69 milyon dolar
askeri yardım ile elde edilen askeri techizatın bakımı için ABD'ye her
yıl 400 milyon dolarlık bakım ve ithalat parası harcaması yaparak ne
kadar karlı bir anlaşma (!) yaptığımızı (17)


Hayal Müessesesi

Teb'asını
"Emanetullah" olarak gören Osmanlı Devleti'nde, akıl hastalarına
bimarhanelerde son derece şefkatle muamele edilip ceviz karyolalarda,
ipekli çamaşır ve çarşaflarda yatırılıp musiki ile tedavi edildiğini.


Aynı dönemde Avrupa'da ise, akıl hastalarının ruhuna şeytan girmiş denilerek diri diri yakıldığını. . (18/a)

İstanbul'daki bimarhaneleri giren Mongeri Pere'nin: "Burası Avrupa'nın asırlar sonra
tahayyül edeceği bir hayal müessesidir dediğini ve Osmanlı'nın
uyguladığı bu musiki ile tedavi metodunun ABD'de ancak 1956 yılında
uygulamaya geçebildiğini

Üçüncü Dünyanın Kobayları

Batıda ilaç üretmekle
ilgili yönetmeliklerin son derece ağır olup, bir ilacın piyasaya
çıkarılmadan önce kobaylar üzerinde yeterince deneme yapılması
gerektiğini ve bunun ise uzun ve pahalı bir süreç olduğunu .


Buna çare bulan batılı
hümanistlerin(!), yeni geliştirdikleri denenmemiş ilaçları üçüncü dünya
ülkelerine pazarlayarak hem para kazanıp, hem de milyonlarca gönüllü
kobay üzerin de ilaçlarını denediklerini


İlaç iyi çıktığı
takdirde mallarını batıda pazarladıklarını, kötü çıktığında ise foyası
çıkana kadar üçüncü dünya ülkelerine satmaya devam ettiklerini . . (19)

İçi Yivli Toplar ve Ecdadımızın Sızlayan Kemikleri
Yavuz Sultan Selim
Han'ın Ridaniye Savaşı'nda, ileri görüşlü babası Sultan II Bayezid' ın
icadı olan "içi yivli topları kullanarak büyük başarılar elde ettiğini..


Bugün ise bizlerin
hala II Bayezid'in bu büyük icadını tarih kitaplarımızda: "Yivli top
1868 de Almanlar tarafından icad edildi" diye okutma gafletini
göstererek ecdadımızın kemiklerini sızlattığımızı.. (20)


Tanzimat Dönemi Ordusu
II Mahmut döneminde
Osmanlı ordusunun modernleştirilmesi için danışmanlıkta bulunan Alman
komutanı Helmuth von Moltke'nin Tanzimat dönemi ordusunun halini


"Bu ordu: kaputları
Rus, talimatnameleri Fransız, tüfekleri Belçika, sarıkları Türk,
eğerleri Macar, kılıçları İngiliz ve öğretmenleri her milletten, Avrupa
sisteminde bir ordudur" diyerek tarif ettiğini .(21)


Bediüzzaman,ın Rızık Hususundaki Hassasiyeti

Üstad Bediüzzaman Said
Nursi Hazretleri'nin 1924 yılı yazında Van'daki Erek dağına çıkarak
bütün vaktini tesbihat ve münacat ile geçirdiği günlerde, yanında
bulunan talebelerinin dağlardaki yaban elmalarını koparıp yemek
istemeleri üzerine Üstad'ın onlara izin vermeyip

"Bizim hissemiz bağlar
ve bahçedekilerdir Bizim rızkımızı Cenab-ı Hakk oralarda tayin
etmiştir. Bu yabani meyveler yabani hayvanların rızkıdır. Onların
kısmetine dokunmamamız gerekir" dediğini… (22)


Milletlere Göre Fiyat Farkı

Osmanlı'nın son
döneminde (1850) İstanbul'da uzun yıllar kalmış bir batılı tarihçi olan
M A Ubicini'nin şehirde yaşayan değişik milletlerin karakter yapılarını
öğrendikten sonra, hatıralarında:


"Bir kaide olarak,
Ermeni ye istediği paranın yarısını, Ruma üçte birini, Yahudi ye dörtte
birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alışveriş ettiğiniz zaman istediği
fiyattan emin olunuz ve istediğini veriniz"diye yazdığını… (23)


Batıda ve Osmanlı'da Yalan

1717 - 1718 yılları
arasında İstanbul' da İngiliz elçiliği yapan G.Montagu nun hanımı Lady
Montagu nun Osmanlı toplumundaki ticaret ahlakı ile alakalı hatıraların
da, oldukça enteresan bir şekilde:


"İngiltere'de yalancılar yaptıklarıyla öğünürler.

Burada ise
(Osmanlı'da) yalan söylediğinden emin olunduğu zaman yalancının alnına
kızgın demir basılıyor. Bu kanun eğer bizde uygulanırsa ne kadar güzel
yüzün bozulduğu, ne kadar kibar sınıfına mensup kişilerin kaşlarına
kadar inen peruklarla dolaşmaya mecbur kaldıkları görülür. diye
yazdığını… (24)Biliyor muydunuz?

Marks'ın Hayranlığı

Şeyh Şamil
liderliğindeki Kafkas halkının, istilacı Ruslara karşı olan istiklal
savaşlarında göstermiş oldukları büyük direniş karşısında Karl Marks'
ın:


"Hürriyetin nasıl elde
edilmesi lazım geldiğini Kafkasya dağlılarından ibretle öğreniniz. Hür
yaşamak isteyenlerin nelere muktedir olduğunu görünüz. Milletler,
onlardan ders alınız. .. " diyerek hayranlığını itiraf etmek zorunda
kaldığını... (25)


Ağaç Sevgisi

Osmanlı Devleti'nde
ağaçlara çok kıymet verilip koruma altına alındığını . . . Sultan ll.
Abdülhamid devrinde, Belgrad ormanlarına zarar verip ormanı tahrip
ettikleri için bir köyün kitle halinde sürgün edildiğini. . .(26)


En son vgokhan tarafından Paz Mayıs 24, 2009 2:31 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tarihten Alacağımız Dersler Empty Geri: Tarihten Alacağımız Dersler

Mesaj tarafından vgokhan Paz Mayıs 24, 2009 2:15 pm

Kin

İkinci Dünya Harbi
sonlarında yapılan lise mezunlarının olgunluk imtihanlarında sorulan
"Ormanlar ve Ormanların faydaları" isimli kompozisyon sualine
talebelerim bazılarının enteresan bir şekilde:"Türkiyemiz ormanlık bir
ülkeydi, fakat o zalim padişahlar, yurdumuzu ormansız bıraktılar , gibi
cevaplar verdiklerini . .


Sebep olarak da; bu
zavallı öğrencilerin öylesine bir kin terbiyesi içinde yetiştirilerek
Osmanlı'yı kötülemeye öylesine alıştırıldıklarını ve böylece eğer bir
fırsatını bulup da padişahlara hakaret ederlerse iyi not alacaklarına
inandıklarından dolayı böyle cevaplar verdiklerini... (27)


Ecdad Nesline Hürmet

Merhum Adnan
Menderes'in, İstanbul'un imarı faaliyetlerinin başlatıldığı l950'li
yılların birinde, gece yarısı cennetmekan Sultan Abdülhamid Han'ın
muhterem kerimeleri Ayşe Osmanoğlu ile annesi Müşfika Kadınefendi'nin
kaldığı evin kapısını çalarak gizlice içeri girip her ikisinin de
ellerini öptükten sonra :


"Siz bize veli
nimetlerimizin emanetlerisiniz. Fakat maalesef sizlerle bugüne kadar
alakadar olamadım. Çok özür dilerim Çevremiz böyle tavırları
hazmedemeyecek insanlarla dolu!... " dediğini... Daha sonra da,
Osmanlı'nın bu aziz analarına, kimseye muhtaç olmamaları için, içinde
10.000 lira bulunan bir zarf bırakıp ayrıca tahsisat-ı mestureden
(örtülü ödenek) maaş bağladığını ve 2 7 Mayıs'da bu paranın
kesildiğini... (28)


Peygamber Evine Benzeyen Ev[

Gönüller sultanı
Mevlana Hazretleri'nin hizmetçisine: Bu gün evimizde yiyip içecek
birşey var mı?" diye sorup, hizmetçisinin de "Hayır hiç birşey yok"
diye cevap vermesi üzerine sevince garkolup ellerini Yüce Dergah'a
açarak:


"Allahım, sana
şükürler olsun ki, evimiz bugün Peygamber evine benziyor" diye Muhammed
Mustafa'nın(sav) yolunun tozu olduğunu gösterdiğini,,. (29)


Eşsiz Misafirperverlik
Osmanlı askeri
teşkilatını Avrupa'ya tanıtmış olmakla meşhur Comte de Marsigli'nin,
Türk toplumunun misafirperverliği ile alakalı olarak :


"Türkler hiçbir din
farkı gözetmeksizin bütün yabancılara karşı son derece
misafirperverdirler. Ana yollar civarındaki köylerde oturanlardan hali
vakti yerinde olanlar öyleden evvel ve akşamüstü gezintiye çıkıp yolcu
bulmaya çalışırlar. Eğer bulacak olurlarsa evlerine davet ederler ve
hatta çok defa misafirin hangi evde ağırlanacağını tayin ederken
kavgaya bile tutuşurlar." dediğini (30)

Vahşetin Böylesi

1096 yılında
Haçlıların Kudüs'e girerek 40.000 Müslümanı kılıçtan geçirdikten sonra
Gödofroi dö Buygom' un Papa II Urban' a yazdığı mektupta:


`Kudüs'te bulunan
bütün Müslümanları katlettik, malumunuz olsun ki, Süleyman Mabedi'nde
atlarımızın diz kapaklarına kadar Müslüman kanına batmış olarak
yürüyoruz. " diyerek barbarlıklarını belgelediklerini...(31)

İnsanlığın En Muhteşem Harikası

Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi profesörlerinden Hutterrohta :

"Osmanlı Devleti,
geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli kavimleri, Topkapı Sarayı'ndan
mükemmel bir şekilde idare ediyordu. O saray da batıdaki en mütevazi
bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi. Bu nasıl oluyordu?"
diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht'un:


"Sırrını çözebilmiş
değilim. 16. asırda Filistin'in sosyal yapısı üzerinde çalışırken öyle
kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım. Osmanlı, üç yıl sonra bir
köyden geçecek askeri birliğin öyle yemeğinden sonra yiyeceği üzümün
nereden geleceğini planlamıştı. Herhalde Osmanlı, devlet olarak
insanlığın en muhteşem harikasıdır" diye cevap verdiğini. . .(32)


Enderun Okulu

Üç kıtada altı asırlık
bir hükümranlık şanlı ecdadımızın devlet ve medeniyet mirasının
sırlarının bulunduğu ve dünyanın en büyük arşivi olan Osmanlı
Arşivi'ni, bizler doğru dürüst incelememişken, bine yakın Amerikalı ile
yüze yakın İsrailli tarihçinin yıllarca didik didik ettiğini. ..


Bugün ABD'de sadece
"Enderun okulu" hakkında hazırlanan uzman eserlerin ve doktora
tezlerinin sayısının 350 tane olduğunu. . .(33)


Ziya Gökalp'in Ölümü

Türkçülük fikrinin ünlü simalarından biri olan Ziya Gökalp'in hayatının son anlarında
Fransız hastanesinde yatarken ebedi aleme intikal etmeden bir gece
önce, mukaddesata galiz küfürler ederek başını duvarlara vura vura
öldüğünü


Cesedinin de hastane morgunda Hıristiyan geleneklerine göre muamele yapılarak kaldırıldığını... (34)

Sözünün Eri Olmak

Mehmet Akif Ersoy'un sözünün eri bir insan olduğunu ve söz verdiği şeyi yerine getirmek için
ölümden başka hiçbir şeyin onu engellemediğini...


İstanbul Vaniköy'de
oturan bir ahbabı ile öyleden bir saat önce buluşmak için
sözleştiklerinde, o gün yağmurlu, fırtınalı bir gün olup her tarafı sel
bastığı halde Mehmet Akif' in binbir zorlukla sırılsıklam vaziyette söz
verdiği yere vaktinde geldiğini, fakat arkadaşının gelmemesi üzerine
çekip gittiğini... Ertesi gün. özür dilemek için gelen arkadaşını
dinlemeyip: "Bir söz ya ölüm veya ona yakın bir felaketle yerine
getirilmezse mazur görülebilir" diyerek tam altı ay o arkadaşıyla
konuşmadığını... (35) Biliyor muydunuz.?

Kızılca Buğdayı
ABD'nin 1890 yılına
kadar bizim Tuna boylarımızda yetişen "kızılca" ismi verilen
buğdayımızı ithal ederek tohumluk olarak kullandığını ve bununla
halkını beslediğini. .. (36)

Bir Yanlışın izahı
Padişahların, Osmanlı topraklarındaki muhtelif yerleri devletin ileri gelenlerine: "Sana orayı , bahşettim " demesinin.

"Verilen yeri imar
et!' manasına geldiğini ve bu varlıklı Osmanlı paşalarının, o
toprakların mamure haline gelmesi uğrunda servetlerini tükettiklerini .
. . (37)


Hakiki Nişan

Kırım Savaşı'ndaki
büyük hizmetlerinden dolayı Fransız hükümetince kendisine nişan verilen
Deli Hasan Ağa'nın bu nişanı takmadığını farkeden Fuat Paşa'nın ona
takmama sebebini sorması üzerine:


"Paşam, benim
vücudumda harpte kazandığım yedi nişan(yara izi) var. Onlar varken elin
Frenk'inin nişanını ben ne yapayım!" diye cevap verdiğini


Yabancı Gözüyle Lozan ve Neticesi

1922-1923 yılları
arasında Sovyetler Birliği'nin Türkiye büyükelçisi olarak Ankara'da
bulunan S. İ. Aralov'un, Lozan Konferansı' nın sonuçları ile alakalı
olarak yazmış olduğu hatıratında :


"... İngiltere
Dışişleri Bakanı Lord Curzon, eskiden Türkiye'nin olan Musul'u ve daha
başka yerleri Türkiye'den koparmayı, Yunanlıların yakıp yıktığı şehir,
kasaba ve köyler için Yunanlılara tamirat parası verdirmemeyi ve
Boğazlar meselesinde İngiliz planını gerçekleştirmeyi başardı.

Türkiye'nin Musul'u
bırakması ve tamirat parasından vazgeçmesi karşılığı olarak kendisine
küçücük Karaağaç bölgesinin verilmesiyle yetindi Bundan başka batılı
devletler , Türkiye'yi, Osmanlı Devleti'nin batılı kapitalistlere olan
borçlarının, Osmanlı Devleti'nden ayrılan ülkeler arasında bölünüşünden
sonra, payına düşen bölümünü 20 yıl içinde ödemeye ikna ettiler" diye
yazdığını...(39)


En son vgokhan tarafından Paz Mayıs 24, 2009 2:37 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tarihten Alacağımız Dersler Empty Geri: Tarihten Alacağımız Dersler

Mesaj tarafından vgokhan Paz Mayıs 24, 2009 2:16 pm

Acı İtiraf

Lozan Konferansına
İsmet İnönü ile birlikte katılarak Türkiye aleyhine birçok entrikalar
çeviren Hahambaşı Hayim Naum’un,daha sonraları hükümet erkanı ile
araları çok iyi olmasına rağmen: Bu memlekete bu millete çok kötülük
ettim, artık aralarında yaşayamam diyerek pişmanlık içinde Mısıra
gittiğini...(40)

Mehterin Büyüleyici Tesiri

Batı musiki
şaheserlerini yazmış olan Mozart,Bizet gibi büyük bestekarların mehter
musikisinin büyüleyici tesiri altında kalarak,Türk tarzında Alla Turca
denilen kısımlarını yazdıklarını....(41)


Türkiyede Türk Müziği Yasağı

Tek parti iktidarı
döneminde,devletin açmış olduğu müzik okullarının bir
tanesinde,öğrencilerden bazılarının ders arasında kendi öz müziği olan
Türk müziği çalmaya teşebbüs ettikleri için yabancı uzman Herr
Zuckmayer tarafından okuldan atıldıklarını....(42)


Senfoni Zulmü

1930lu yılların birinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının,Anadoluyu tenviretmek
için çıktığı turnenin Sivas durağında,bir konser verdikten sonra
gazetecinin birinin konseri izleyen bir vatandaşa: Konseri nasıl
buldunuz? diye sorması üzerine zavallı adamcağızın, sağına soluna
ürkekçe bir göz attıktan sonra gazetecinin kulağına:


Valla beyefendi,Sivas,Sivas olalı,Timurdan beri böyle zulüm görmedi! diye cevap verdiğini....(43)
Bizim Dinazorlarımız

Bizim ülkemizde
çağdaşlık ve bilimsellik(!)adına başörtülü öğrencilerin üniversitelere
sokulmayıp,İmam Hatip Okulu öğrencilerinin varlığından ve devletin
diğer okullarından daha başarılı olmasında rahatsızlık duyulduğu
halde,dünyanın süper gücü sayılan ABD nin en iyi üniversitelerinden
biri olan Massachussets Institute of Technology(M.I.T.)nin öğrenci
yönetmenliğinde:


Dini inançların gereğini yerine getirmekten dolayı bir derse veya imtihana giremeyen
öğrenciye telafi imkanı tanınır....diye hüküm bulunduğunu ve bu
hususlarda alabildiğine müsamahalı davranıldığını....(44)[

İlahi İkaz

Birinci Dünya Savaşı
sırasında Dördüncü Ordu karargahında Mekke ve Medine yi kurtarmak için
Hicaz Seferi Kuvveti hazırlanması meselesi görüşülürken,Harbiye Nazırı
Enver Paşa nın bu iş için Mustafa Kemali atadığını ve bunun üzerine
Mustafa Kemal in:


Değil Hicaza asker
sevketmek,hatta oradaki askerleri de geri almak ve kuvvetleri verimsiz
yönlere dağıtmamak gerek diyerek görüşünü belirttiğini ve sonunda M.
Kemal in bu görüşünün kabul edilerek Medinenin boşaltılmasına karar
verildiğini...


Tam bu sırada ışıkların aniden sönerek ortalığın zifiri bir karanlığa bürünmesi
üzerine bunu İlahi bir İkaz kabul eden Cemal Paşa nın birden ürperip
sarsıldığını ve daha sonra Hicazın boşaltılmasından vazgeçilerek
Fahreddin Paşa nın Medine ye gönderildiğini....(45)

Medine Muhafızı

Osmanlı'nın edeple
taçlaşmış iman anlayışının gereği olan Hazreti Peygamberi'nin(sav)
şehrini bir valinin adının altına sokamayacağı saygı ve edebi ile,
oraya göndereceği idareciyi `Vali " yerine "Medine Muhafızı " diye
isimlendirme hassasiyetini gösterdiğini . . . (46)

Dünyanın ilk Toplu Sözleşmesi

Dünyada ilk toplu
sözleşmenin Osmanlı Devleti tarafından gerçekleştirildiğini. Kütahya
Vahid Paşa kütüphanesinde bulunan şeriye Mahkemesi sicilinin 57'ci
sayfasında kayıtlı belgeye göre, yeryüzündeki bu ilk sözleşme Kadı
Ahmed Efendinin tasdiki ile 24 işyeri ile işçileri arasında
imzalandığını .


Bu sözleşmeye göre,
"Kalfaların, yardımcıların, ustaların ve vasıfsız işçilerin
yevmiyeleri"nin tesbit edilip, her gün belli sayıdaki fincan imali
karşılığı alacakları ücretlerin tesbit edildiğini...(47)Biliyor
muydunuz?

Osmanl Topçuluğu

Kanuni Sultan Süleyman
devrinde yıllarca İstanbul'da kalan ve yazmış olduğu eserini en büyük
Hıristiyan hükümdarı II Filib'e takdim eden İspanyol yazar Cristobol de
Villalon'un, dönemin Osmanlı topçuluğu hakkında:


"Dünyada hiçbir
devletin,Türk topçusu ile mukayese edilebilecek topçusu yoktur.
İstanbul'da eski model olduğu için kullanılmayıp süs diye surlara konan
topları inceledim Bunlar bile İspanya ordusundaki toplardan çok daha
kaliteli idi.

Tophane sırtlarında
çaptan düşmüş diye yığılan 40 kadar topu hayretle seyrettim. Bunları
alıp topçu kuvveti oluşturmak istemeyecek hiçbir Avrupa devleti
bilmiyorum dediğini . . . (48)


En son vgokhan tarafından Paz Mayıs 24, 2009 3:02 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tarihten Alacağımız Dersler Empty Geri: Tarihten Alacağımız Dersler

Mesaj tarafından vgokhan Paz Mayıs 24, 2009 2:17 pm

En Mütekamil ikmal Teşkilatı

Kore Savaşı sırasında
bir Amerikan bataryasının isabet alıp parçalanmasından sonra, dört
dakika gibi kısa bir süre içinde Amerikalıların bataryayı tekrar kurup
ateşe başladıklarını ve bu çok süratli ikmal karşısında Türk
binbaşısının hayretler içinde kaldığını gören Amerikalı generalin:


"Biz bu sistemi
kurmadan önce bütün dünya ikmal teşkilatlarını etüd ettik. En mütekamil
olanının Osmanlıların ki olduğunu görerek onu kabul ettik. Bu, sizden
gelme bir usulün günümüze tatbikinden başka birşey değildir." dediğini,
. .(49)


Gözyaşı Medeniyeti

İslam'ın ilk dönem
zahidlerinin en belirgin niteliklerini Allah korkusunun tesiri ile çok
ağlamaları, çok mahzun olmaları ve dünyaya hiç değer vermemeleri
olduğunu.


Bunlardan Veysel
Karani'nin Allah'tan korktuğu ve utandığı için başını hiç semaya
kaldırmayıp, daima çenesi göğsün de bitişik gezdiğini...


"Ümmetin Rahibi" diye tanınan Amir bin Abdullah ın çok ağlayıp geceleri ayakları şişecek kadar ibadet ettiğini..

"Dünyayı üç talakla
boşadım, ricat yok" diyen ve ruhbanlar gibi ibadet ettiği için "Gulam"
adını alan Utbe bin Eban'ın çok ağlayan bir zahid olduğunu...


Zühdüne sevgi ve aşk
hakim olan Rabiatü'l Adeviyye nin secde de başını koyduğu yeri çamur
edecek kadar gözyaşlarını ceyhun ettiğini... (50)




Haram Yemeyen Ordu

Osmanlı ordusunun,
İslam'ı tek bir bayrak altında toplamak gayesiyle Mısır seferine
giderken Gebze yakınlarındaki bağlık-bahçelik bir arazide mola
verdiğinde Yavuz Sultan - Selim'in bütün askerlerin heybelerini
arattığını ve hiçbirinde meyve cinsinden birşey çıkmaması üzerine
ellerini Ulu Dergah kaldırıp :


"Allahım, sonsuz
şükürler olsun. Bana haram yemeyen bir ordu lutfettin. Eğer askerimin
içinde tek bir kişi sahibinden izinsiz bir meyve yeseydi ve ben bunu
haber alsaydım Mısır seferinden vazgeçerdim'.' diyerek Rabbine sonsuz
hamd ü senalarda bulunduğunu. ... (51)


Ecdadımız Yüz Akımız

Altı asır gibi uzun bir süre üç kıtada hükmünü yürüten ecdadımızın medeniyet mirasını
inceleyip araştırmadan içte ve dıştaki bazı gafil ve hainlerin ona,
"emperyalist" yaftasını yapıştırarak mahkum etmeye çalışmalarına
mukabil, Macaristan İlimler Akademisi tarafından ortaya çıkartılıp
yayınlanan bir belgede belirtildiğine göre, Osmanlı Devleti'nin
Macaristan'da hakim olduğu devirlerde, Macar halkından yılda 7 milyon
akçe 21 milyon vergi toplayıp, buna karşılık aynı yıl Macaristan'a
21milyon akçe yatırım yaptığını... (52)


Tuz ve Ekmek Hakkı

Osmanlı sarayındaki
hanedan çocuklarını yetiştirmek üzere"muallime-i selatin-" (sultan
hocası) olarak tayin edilen Safiye Hanım' a padişah Vl. Mehmed Reşad'ın
ilk iradesinin:


Namaz kılmayanlara,
oruç tutmayanlara yedirdiğim tuz ve ekmeği haram ediyorum. Bu iradem
hoca hanım tarafından talebe şehzade ve hanım sultanlara söylensin"
olduğunu. . .(53)


Bir Savaşın Bedeli

1991 yılında meydana
gelen Körfez Savaşı'nın bir günlük maliyeti ile 3 milyon çocuğun 2, 7
yıllık süt ihtiyacının karşılanabildiğini...


Bu savaşın otuz günlük savaş gideri ile 50 milyon insanın 4 yıllık ekmek ihtiyacının giderilebildiğini...

1 adet Stealth avcı uçağının bedeli ile 13 milyon kitap alına bildiğini . . .
Ve 1 adet Patroit füzesi ile 74 milyon adet fidan dikildiğini .. (54)


En son vgokhan tarafından Paz Mayıs 24, 2009 2:40 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tarihten Alacağımız Dersler Empty Geri: Tarihten Alacağımız Dersler

Mesaj tarafından vgokhan Paz Mayıs 24, 2009 2:17 pm

Ne Sen Baki Ne Ben Baki

Kanuni Sultan Süleyman' ın, bir meseleden dolayı dönemin şairi Baki'yi,
``Baki bed - Nef-yi ebed Bursa ya red" diyerek Bursa'ya sürgüne gönderdiğini ve Baki'nin de buna karşılık:

"Öldünse ey Baki
Değildir cihan mülkü Süleyman'a baki Buna çarkı felek derler Ne sen
baki, ne ben baki" diyerek şairane bir şekilde cevap verdiğini . . .
(55)


Barbar Kim?

Bizans'ı kurtarmak
üzere İstanbul'a çağrılan Haçlı ordularının Hristiyanlığın mukaddes
kilisesi Ayasofyanın tepesinde ki altın haçı sökerek eritip
sattıklarını...


Yıllar sonra Osmanlı
ordusunun İstanbul'un fethi sırasında bir yeniçerinin, fetih hatırası
olarak saklamak maksadıyla Ayasofya nın küçük bir çini parçasını
koparmak istemesini, Fatih Sultan Mehmed'in "tahribe teşebbüs"le
suçlayıp cezalandırdığını ,..(56)


Serdengeçti'nin Ayasofya Müdafaası
Yazmış olduğu"Ayasofya". isimli şiiri yüzünden tutuklanarak Ankara Ağır Ceza
Mahkemesi'nde yargılanan Osman Yüksel Serdengeçti' nin kendini müdafaa
ederken:


"Müddei umumi(savcı)
tepeden verilen emirlere göre hareket ediyor. Ayasofya`nın tekrar cami
haline yetirilmesinde benim ne gibi hususi maksadım ve menfaatim
olabilir? Ayasofya'yı kiraya mı vereceğim, yoksa imamı mı olacağım?
Beni bu yazıdan dolayı Türk savcıları değil, Yunan savcıları itham
etsin. Böyle bir yazıyı yazdığımdan dolayı kendimi müdafaa etmekten
utanıyorum ." diye hayıflanarak cevap verdiğini. . .(57)


Sanata Hürmetin Böylesi

Osmanlı'nın meşhur
hattatlarından Hafız Osman'ın(1642 1698), Sultan İkinci Mustafa' nın
hat hocası olup, Hafız Osmanın hat meşkederken, Sultan İkinci
Mustafa'nın büyük bir hürmet içinde hocasının hokkasını tuttuğunu ve
yapılan hattın güzelliği karşısında gönlü ihtizaza gelen Sultan İkinci
Mustafa'nın: "Artık bir Hafız Osman daha yetişmez" demesine mukabil,
büyük hattat Hafız Osman'ın : "Efendimiz gibi, hocasının hokkasını
tutan padişahlar bulundukça daha çok Hafız Osmanlar yetişir" diye cevap
verdiğini...(58)

Sultan Vahdeddin'in Vatanperverliği
Osmanlı ordusunun
silahlarının elinden alındığı , düşman filolarının Çanakkale Boğazı' nı
aşıp İstanbul'a dayandığı felaketli bir dönemde halife sıfatıyla
Osmanlı tahtına oturan Sultan Vahdeddin'in, Osmanlı askeri olarak,
şahsını korumak için bırakılmış olan biricik taburu Ayasofya Camii' ne
göndererek:


"Aziz İstanbul'un fethinin sembolü olan Ayasofya'ya çan takmak isteyenlere ateş ediniz!... " emrini verdiğini... (59)

Yavuz'un izinden Gidenler

1967 Mısır-İsrail
savaşında, Mısır askerlerinin, düşmanlarını beklerken İsrail ordusunun
bir anda Süveyş'in öbür yakasını geçerek dünyayı şaşırtığını..


Mose Dayan'ın bu
muazzam başarıyı daha sonra bir basın toplantısında : "İsrail in bu
başarılı stratejisi, Yavuz Sultan Selim in yıllar önce Mısır'ı
fethederken uyguladığı harp planının bir kopyasıdır" diye açıklayıp
gafletimizi yüzümüze vurduğunu...(60)


Eşsiz Sevgi[

Türkiye' de, Türk Dili
ve Edebiyatı üzerine doktora yapmış genç Pakistan alimlerinden Muhammed
Sabir'in, Pakistanda bir cuma günü hutbede Sultan Abdülhamid Han'ın
adının okunup ve ona "Zeyyedallahü ömrehu" yani "Allah onun ömrünü
artırsın diye dua edilmesi üzerine camiden çıktıktan sonra cemaata bu
duanın manasız olduğunu zira, Sultan Abdülhamid Hanın vefat etmiş
olduğunu söylemesi üzerine halkın"Seni gidi İngiliz casusu! "diyerek
hışımla üzerine yürüdüklerini . . . (61)


Hilafetin Gücü

31 Mart hadisesinin
tertipçileri arasında bulunan şair ve filozof Rıza Tevfik'in bu meş'um
hadisenin ardında İngiliz parmağı olduğunu itiraf edip, ihtilal
hadisesinden sonra İngiliz konsolosluğuna gittiğinde çok soğuk bir
şekilde karşılandığını ve o zaman bunun sebebini anlayamayan Rıza
Tevfik'in çok sonraları Londra'ya uğrayıp bunun sebebini o dönemin
İngiltere'nin Türkiye Büyükelçisi Lord Nikılsın'a sorduğunda bu
İngilizin çok ibretli bir şekilde"Rıza Tevfik Bey, Biz bilhassa
Hindistan'da İslam ülkelerini idaremiz altına alabilmek için
milyarlarca altın harcadık ama başarılı olamadık. Halbuki Sultan
Abdülhamid, her yıl bir 'Selam-ı Şahane', bir de 'Hafız Osman hattı
Kur'an-ı Kerim' gönderiyor ve bütün İslam ümmetini, hududsuz bir hürmet
duygusu içinde emrinde tutuyor.


Biz bu ihtilalle siz
jön Türkler'den hilafet kuvvetinin ortadan kaldırılmasını bekledik ve
aldandık. İşte bundan dolayı siz soğuk karşılandınız?" cevabını
verdiğini. . .(62) Biliyor muydunuz?

Bu Köyde Nur Talebeleri Var mı?

1961 seçimlerinde
Türkiye İşçi Partisi mensuplarının, Doğu Anadolu köylerine propaganda
yapmak için gittiklerinde, köyde ilk rastladıkları insana: Bu köyde
Risale-i Nur talebesi var mı?" diye sorduklarını ...


Köyde Risale-i Nur
talebesi olduğunu öğrendikleri takdir de , o insanlara tesir
edemeyeceklerini bildiklerinden dolayı köye girmeyip geriye
döndüklerini (63)

Bir Hazır Cevap

Fransa Kralı III
Napolyon'un, Paris'te Osmanlı Devleti Büyükelçisi olarak bulunan Ahmet
Vefik Paşa ile konuşması esnasında bir ara alaylı bir şekilde "Sen
kendini Yavuz Sultan Selim'in elçisi mi zannediyorsun?" demesi üzerine
Ahmet Vefik Paşa'nın da büyük bir hazır cevaplıkla: "Öyle olsaydım, siz
Fransa'da imparator olarak bulunamazdınız" cevabını verdiğini . . . (64)


Cihad Tuğlası

Yavuz Sultan Selim'in
babası Sultan II. Bayezid'in, İla-yı kelimetullah için çıktığı
seferlerde üstüne bulaşan tozları silkip, biriktirerek bunlardan bir
tuğla döktürdüğünü ve böylece Allah'ın "cihat" emrine uyduğunun işareti
olarak bu tuğlayı yanından ayırmadığını . . . (65)

Mehmed Reşadın Hassasiyeti

Trablusgarp ve Balkan
Savaşı ile Birinci Cihan Harbi'nin talihsiz padişahı Sultan Mehmed
Reşad' ın, şehzade Ziyaeddin Efendi'nin doğum müjdesini aldığı zaman
sevineceği yerde:

"Memleketin başına bir
masraf kapısı daha açılması hoş değil..." diyecek kadar devlete yük
olmaktan üzüntü duyan hassas bir hükümdar olduğunu... (66)

Osmanlı Azameti

1754'de bile, Sultan
III. Osman Han'ın bir namesi Leh kralına ulaştırıldığında, kralın
nameyi üç kere öperek başının üstüne koyduğunu ve kralın yanında
bulunan devlet erkanının da derhal başlarını açarak saygı duruşuna
geçtiklerini. (67)


Yahudinin Erkekliği(!)
İsrail dışişleri
bakanlarından A. Sharon'un arkadaşı ve suç ortağı olan Meir
Har-tzion'un, l950'li yılların başında Gazze'de yapılan bir İsrail
baskınında masum bir Arabı sırtından bıçaklayarak öldürmesinden sonra
kendisiyle yapılan bir röportajda , yaptığından vicdan azabı duyup
duymadığının sorulması üzerine:

"Vicdan azabı mı?
Hayır! Neden vicdan azabı duymalıyım ki? Bir adamı tabancayla öldürmek
çok kolayadır Tetiği çekersin hepsi bu kadar. Ama bıçak bambaşka
birşey, gerçek bir silah. Fantastik bir duygu bu, erkek olduğunu
hissettiriyor insana. " diye cevap verdiğini...(68)


En son vgokhan tarafından Paz Mayıs 24, 2009 2:46 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tarihten Alacağımız Dersler Empty Geri: Tarihten Alacağımız Dersler

Mesaj tarafından vgokhan Paz Mayıs 24, 2009 2:18 pm

Türbedar ve Ulu Hakan'ın Rüyası

Cennetmekan Sultan Il.
Abdülhamid Han döneminde Yavuz Sultan Selim' in türbedarlığını yapmakta
olan bir zatın, şiddetli geçim darlığının kendisine verdiği sıkıntılı
bir ruh haleti içinde :


'Bir de evliyadan
olduğunu söylerler Yıllarca türbedarlığını yaptım yoksulluk içindeyim"
diyerek türbeye hiddetle vurduğunu . . .


Ertesi sabah aniden
Abdülhamid Han' ın türbedarı huzuruna çağırarak bir yıllık ihtiyacının
hepsini karşıladığı, çünkü Abdülhamid Han'ın, gece rüyasında ceddi
Yavuz Selim tarafından haberdar edildiğini . . (69)


Abdülhamid Han'ın İstihbarat Gücü

Batılı emperyalist
güçlerin, Ermenileri piyon olarak kullanıp kışkırtarak Anadolu'da
karışıklıklar çıkardığı günlerde, İngiliz Büyükelçisi'nin Sultan
Abdülhamid'e gelip, küstahça: "Daha ne kadar Ermeni öldüreceksiniz?"
diye sorma cüretini göstermesi üzerine, Ulu Hakan'ın keskin bakışlarını
elçinin üzerine dikerek:


"Filan gün, filan
saatte Karadeniz'in filan noktasına yaklaşıp, karaya Ermenileri
Türklere karşı silahlandırmak için şu kadar sandık malzeme çıkaran ve
komitacılara teslim eden İngiliz gemisinde, Türk başına kaç silah
bulunuyorsa tam o kadar Ermeni öldüreceğiz. " cevabını
verdiğini...Sultan Abdülhamid'in bu muazzam istihbarat gücü karşısında
İngiliz elçisinin dehşete kapılarak aptallaştığını... (70)


Türk kafası

Kendilerine tarih
boyunca sempati beslediğimiz ve Kanuni Sultan Süleyman devrinde donanma
gönderip yardım elini uzatarak yok olmaktan kurtardığımız Fransızların
bitkilere büyük zarar veren bir kurt nevine "Türk adını verdiklerini...


Kazancı kuyumcu
düğmeci gibi sanatkarların perçin yaparken altlık olarak kullandıkları
perçin kıskacına da şamar oğlanı manasına "Türk kafası adını
verdiklerini...(71)


Halifeye İthaf

Sonradan ll. Sylvestre
olarak papalık tahtına oturan Gerbert' in 9. asır İspanya'sında Arap
uleması nezdinde üç yıl tahsil gördüğünü . . .


Dönemin Avrupalı rahiplerinin yazmış oldukları eserlerini Kurtuba halifesine ithaf ettiklerini...

Almanya Fransa ve
İtalyadaki rahip adaylarının, ilim öğrenmek için İspanyadaki Müslüman
mekteplerine akın akın koştuklarını. . .(72)


Samanoğlu İsmail Bey'in Türbesi

9. asırda Buhara da yapılan Samanoğlu İsmail Bey'in türbesinin İslam dünyasının ilk türbelerinden olduğunu...
Bu türbenin yapımında
kullanılan tuğlaların deve sütü ile yumurta akı karıştırılarak bunların
çeşitli derecelerde pişirilmesinden elde ve edildiğini günümüze kadar
sapasağlam dimdik ayakta kaldığını . . . (73)


Engizisyon Gerçeği
1481-1808 yılları
arasında batıda,Katolik kilisesinin siyasi baskı aracı olarak faaliyet
gösteren Engizisyon mahkemelerinin Yakılarak öldürülme cezasına
çarptırılan insanların sayısının 34.024 e ulaştığını....(74)Biliyor
muydunuz?


Ayyıldızlı Şapka

Şapka inkılabından sonra Ankara Valisi Yahya Galip Bey'in İsmet İnönü'ye gelerek:

Şapkanın ortasına bir
ay-yıldız koyalım ki, diğer milletlerden farkımız belli olur demesi
üzerine İnönü'nün: Canım biz bu inkılapları farkımız olmasın diye
yapıyoruz. Sen ne teklif ediyorsun! diye çıkıştığını...(75)


Milli Kıyafet

Bundan kırk yıl önce
İngiltere'den "Dünya Kıyafetleri Sergisi" için Türk milli kıyafeti
örneği istenildiğinde, fötr şapkalı, kravatlı ve ütülü pantolonlu bir
kalem efendisi fotoğrafı gönderildiğini . . (76)

Dağistan Kartalı

Yıllarca Kafkasya'nın
istiklali için yılmadan mücadele vermiş olan büyük dava adamı İmam
Şamil' in, vefatından sonra gasledilirken vücudunda cihat meydanlarında
savaşırken meydana gelmiş yüzyirmi yara görüldüğünü... (77)


İnka Medeniyeti

Batılı sömürgeci
barbarların servet uğruna kökünü kuruttukları Güney Amerikalı
kızılderili kavim İnkaların, gelişmiş bir tarım sistemlerinin
olduğunu...


Gübrenin ehemmiyetini
bilip, Chinoha adasından sağladıkları gübreyi tarım bölgelerine adilane
dağıttıklarını ve gübresinden faydalanılan deniz kuşlarını öldürenleri
idama mahkum ettiklerini. . (78)


Nereden Nereye

Birinci Dünya
Savaşı'ndan bir hafta önce, 1914 yazında.1 Türk lirasının karşılığının
3.7 dolar ve 18.45 marka tekabül ettiğini. . .(79)


İlmin Değeri

Son devrin kıymetli
alimlerinden Hüsrev Efendi'nin, ders okuturken üzerinde hasıl olan
durgunluğun sebebini soran öğrencilerine :


Buraya geleceğim
sırada yatağında dehşetler içinde yatmakta olan kızım vefat etti. Onun
cenazesi, defin işi vardı ortada. Dersinizi ihmal ederim diye Allah'dan
korktum. Bu durumda yine geldim. Onun için üzerimde durgunluk var,
hemen gidip onun defni ile meşgul olacağım.


Kusura bakmayın o yüzden biraz cansız konuştum" diyerek ilim öğretmenin ehemmiyetini nefsinde yaşayarak gösterdiğini...(80)

İngiliz Mantığı(!)

Hindistan'ın Amir
şehrinde, bisikletle dolaşan bir İngiliz kızı ile alay ettikleri
bahanesi ile, askerlerin hadise mahallindeki halktan 700 kişiyi
oracıkta kurşunlayarak katlettiklerini...

Bölge valisinin, ceza
olarak bütün şehir halkını günlerce yerde sürünmeye mecbur ettiğini ve
böyle davranmasının sebebi sorulunca da valinin de:


Onlar ilahelere tapıyorlar, bir İngiliz kızı, onların taptıklarından daha azizdir!." diye cevap verdiğini..(81)

Hak Takası

Kominist rejimin devam
ettiği günlerde, sanat faaliyetleri için Taşkent'te bulunan meşhur
solcularımızdan birinin, bir Özbek yazarının yanına gelerek:


"Ah ne güzel, size
imreniyorum.! Burada, böyle bir rejimin altında, böyle imkanlarla
yaşamaktan kimbilir ne kadar mutlusunuzdur.! demesi üzerine, Özbek
yazarın bizim meşhur edibimizin kulağına sessizce:


Sen Türkiye'de sahip
olduğun hakların ve imkanların yarısını bana ver; ben Sovyetlerdeki
bütün hak ve imkanlarımı sana memnuniyetle devredeyim! Var mısın beyim
.? diye fısıldadığını... (82)


Yıkık Mabedler

1936-1957 yılları
arasında, komünizm rejiminin kasıp kavurduğu Sovyetler Birliği'nde
ondört bin mabedin yıkılarak yerle bir edildiğini . . . (83)


Milli Temeller Üzerine Yükselme

Nihat Sami Banarlı'nın Amerikalı Profesör Rufi ile sohbet ederken söz batılılaşmadan açılınca Profesör Rufi'nin:

"Siz tarihte defalarca
başarı kazanmış bir milletsiniz. Bize veya başkalarına imrenmek
neyinize? Biz yeni bir millet olduğumuz için, tarihte muvaffak olmuş
milletlerin sırlarını araştırır, bulduğumuz ve uygun gördüğümüzü
asrımıza tatbik ederiz. Sizden de aldığımız kıymetler vardır. Eğer
ilerlemek istiyorsanız, muvaffak olduğunuz asırlarda hangi
meziyetlerinizle hangi usul ve teşkilatınızla kazandınız?

Bunları araştırınız
bulduklarınızı modernize ediniz, Kendi milli ve denenmiş temelleriniz
üzerinde yükseliniz" diyerek bizi utandırdığını . . . (84)


En son vgokhan tarafından Paz Mayıs 24, 2009 2:54 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tarihten Alacağımız Dersler Empty Geri: Tarihten Alacağımız Dersler

Mesaj tarafından vgokhan Paz Mayıs 24, 2009 2:18 pm

Surre Alayları

Osmanlı'nın, mukaddes
beldelere verdiği büyük kıymetin ifadesi olarak Yıldırım Bayezid
döneminden itibaren her yıl Mekke ve Medine'ye Surre Alayları tertip
ettiğini...


Bu Surre Alayları ile
birçok hediyeler ve mukaddes belde fukarasına dağıtılmak üzere binlerce
altın gönderilerek Allah'ın rızasının kazanılmasının gaye
edinildiğini...


Ayrıca en önemlisi de,
bu Surre-i Hümayun'da, padişahın yaptırıp gönderdiği Kabe örtüsünün
bulunup bu örtünün merasimle yerine takılarak, eskisinin geri getirilip
paylaşıldığını . . .


Osmanlı'nın, binbir güçlük ve darlık içinde bulunduğu dönemlerde dahi bu an'aneyi terketmediğini...(85) Biliyor muydunuz?

Hümanist Batı

Hümanist( ! )
Hollandalıların l905'de yeni icat ettikleri bir bombanın tesir gücünü,
Afrikalı zavallı yerli halkın makatlarında deneme barbarlığını
gösterdiklerini.. (86)


Anadolu' da Medeniyet Vesikası

Lozan görüşmeleri
sırasında İngiliz Başvekili Lloyd George'nin: Türklerin, şimdi hak
istedikleri Anadolu'da nesi var? Orada medeniyet vesikası olarak ne
kalmışsa Yunan'ın, Roma'nın, Bizans'ındır Türklerin Anadolu 'daki
evleri sazdan ve ker**çten harabelerden ibarettir. Şimdi böyle bir
alemi veya onun güzel parçalarını Türklere nasıl bırakırsınız?" demesi
üzerine henüz aklını ve vicdanını yitirmemiş bir batılı düşünür olan
Eugene Pitard ın Cenevre'nin ünlü bir gazetesinde Lloyd George'a cevap
olarak:


Efendiler, Konya'daki
İnce Minare'nin kapısı ile, İstanbul'daki muhteşem Süleymaniye'nin
kubbelerini yapan millete karşı böyle söylenemez. Haddinizi biliniz..."
diye harika bir cevap verdiğini...(87)


İmam Buhari nin Çocukluğu

İmam Buhari
Hazretleri' nin küçük yaşta ilim tahsiline başlayıp, subyan mektebinde
iken 15.000 hadis ezberlediğini ve buluğa ermeden de İbn-i Mübarek
Hazretleri'nin kitaplarını ezberlediğini . . .


Telif eser yazmaya başladığında henüz daha yüzünde sakal çıkmadığını... (88)
Mimar Koca Sinan 'ın Büyüklüğü

Bütün Rönesans
mimarlarının arayıp durdukları merkezi plan şemasını en mükemmel bir
şekilde gerçekleştirmenin ancak Mimar Koca Sinan'a nasip olduğunu. .
.(89/a)


Koca Mimar'ın fütuhat,
saltanat, ilim ve sanat bakımından en muhteşem devrinde büyük bir imar
kudretinin başında, şöhretli bir insan olmasına rağmen, yazma
nüshalarda mur-u natuvan"(güçsüz karınca). imzasında El-fakir Sinan
Sermamaran-ı Hassa"; beyzi mührünün ortasında imzasında El-fakir
ü'l-hakir Sinan"; kenarında ise: , Serm imaran-ı hassa müstemend
Bende-i miskin kemine dermend" (Fakir, aciz, hassa sermimaranı Dertli ,
değersiz, miskin bendeleri) diye kendisini tanıtarak yalnız mimarinin
değil, tevazuun da üstadı olduğunu gösterdiğini. . (89/b) Biliyor
muydunuz.?

Nasipsiz Ahmak

Necip Fazıl Kısakürek merhumun, kendisine. "İslamiyet deyince burnuma ayak kokusu gelir" diyen ihtiyar gazeteciye;

Senin o burnuna gelen,
İslamiyet'in değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen, bir mücerredi,
bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın!" diye cevap verdiğini...(90)


Velkanlı Hoca Mehmed Efendi

Muş halkının çok sevip
saydığı Velkanlı Hoca Mehmed Efendi , nin 'Evinde Kur'an okutuyor" diye
şikayet edildiğinde, dönemin Muş valisi tarafından,sırtına bir jandarma
bindirilip sakalından da başka bir jandarma tarafından çektirilerek Muş
çarşısında dolaştırıldığını. . .(91)


Yunandan İnsanlık Dersi(!)

İstiklal Harbi
senelerinde, Yunanlıların Ege bölgesini işgal etmesinden sonra İzmir'e
gelen Yunan Kralı'nın civar kasabalardan birini teftiş ederken, şehit
edilerek hendeğe atılmış bir sivilin cesedini gördüğünde. Bu kokmuş
ölüyü neden gömmüyorsunuz?" diye sorduğunda, yanındakilerin de "Halka
ibret olsun diye bırakıyoruz" karşılığını vermeleri üzerine bir krala
değil, bir cellada bile yakışmayan:


Başka öldürecek Türk mü yok? Bu pisliği kaldırın ve başkasını öldürüp onun yerine atın!" emrini verdiğini...(92)
"Sıfır Neye Derler?"

Daha sonraları Milli
Eğitim Bakanı olacak olan zamanın Maarif Müfettişi Hasan Ali Yücel ile
Mustafa Kemal arasında bir gece Kayseri'de sofra sohbeti başlayınca
Mustafa Kemal'in Hasan Ali Yücel'e:"Bugün lisede sizin mantık
kitabınızı karıştırırken,Matematikte Usul' diye bir bahis gördüm...
Demek siz riyaziyeden de anlıyorsunuz..." diye sorunca Hasan Ali
Yücelin Biraz paşam" diye cevap verdiğini...Bunun üzerine Mustafa
Kemal'in: "Peki söyleyin sıfır neye derler?" diye ikinci bir soru
sorması üzerine Hasan Ali Yücel'in gayet mütevazı bir şekilde:
"Huzurunuzda bana derler paşam!"cevabını verdiğini... (93)

Bez Parçası
İskilipli Atıf Hoca'nın İstiklal Mahkemesi'nde yargılanırken savcının, dini
kıyafetlerden bez parçası" diye bahsetmesi üzerine Atıf Hoca'nın
hiddetli bir şekilde duvarda asılı olan bayrağı gösterip :


İşte o da bez, hadi indirip yırtsana" diye haykırdığını.. (94)
vgokhan
vgokhan
SUPER MODERATÖR
SUPER MODERATÖR

Kadın
Mesaj Sayısı : 7173
Nerden : aquaticforum
Reputation : 94
Points : 7895
Kayıt tarihi : 23/01/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz